Başbakan'a sordular: Memurların iş güvencesi kalkacak mı?

Başbakan Binali Yıldırım'a kamu sorunları rapor olarak sunuldu.

Başbakan Binali Yıldırım ile Türkiye-AB Karma İstişare Komitesi üyesi sivil toplum kuruluşlarının başkanlarıyla bir araya geldi.

Başbakan Yıldırım'ın, devlet memurlarının iş güvencesinin devam etmesini de içeren kamuyla ilgili talepler karşısında,"Şimdi oruç oruç bir şey söylemeyeyim. Tekrar daha geniş bir toplantıyla zaten bir araya geleceğiz. Tüm sorunları detaylı ele alalım" dediği aktarıldı.

Yıldırım, önceki gün Çankaya Köşkü'nde Türkiye Kamu-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk, TOBB Başkanı Rıfat Hisarcıklıoğlu, TESK Başkanı Bendevi Palandöken, TÜRK-İŞ Başkanı Ergün Atalay, HAK-İŞ Başkanı Mahmut Arslan, TZOB Başkanı Şemsi Bayraktar, TİSK Başkanı Yağız Eyüboğlu, memur-Sen Başkanı Ali Yalçın'dan oluşan Türkiye-AB Karma İstişare Komitesi'ni kabul etti.

YENİ EKONOMİ PAKETİ AÇIKLANACAK

Yıldırım, bölgede devam eden operasyonlardan esnafa etkilerinin gündeme gelmesi üzerine, "Yeni bir ekonomi paketi açıklanacak. Zaten esnafımıza gereken destekler veriyor. Bölgede cazibe merkezleri kurulacak, 30 milyarı aşkın yatırım yapılacak. Operasyonlar da eş zamanlı sürecek. Terör ile mücadeleden geri adım hiçbir şekilde yok" mesajı verdi. AB sürecinin de ele alındığı görüşmede Yıldırım'ın, STK'lardan bir talepte bulunarak, "AB sürecindeki olumsuzluklarla ilgili sivil inisiyatif önemli. Kendi muhataplarınız ile görüşmeler yapın" dediği ifade edildi.

KAMU SORUNLARINA İLİŞKİN RAPOR

Türkiye Kamu-Sen Genel Başkanı Koncuk da kamu çalışanlarının beklenti ve sorunlarına ilişkin bir raporu Başbakan'a iletti. Yıldırım'ın, sorunlarla ilgilenip, "Şimdi oruç oruç bir şey söylemeyeyim. Tekrar daha geniş bir toplantıyla zaten bir araya geleceğiz. Tüm sorunları detaylı ele alalım" yanıtı verdiği bildirildi.

Başbakan'a sunulan raporda, şu talepler yer aldı:

DEVLET MEMURLARININ İŞ GÜVENCESİ

Devlet memurlarının sınırsız bir iş garantisine sahip olduğu, ömür boyu iş garantileri olduğu şeklinde, hiç de doğru olmayan, açıklamalara şahit olmaktayız. Kamuoyuna yansıyan açıklamalardan siyasi iktidarın, kamu kesiminde memurluk güvencesini yok etmeye, tek tip istihdam modeli diyerek memurları çalışan adıyla özel sektör işçileriyle aynı potada eritmeye ve iş güvencesini kaldırmaya çalıştığı görülmektedir.

Memurların iş güvencelerinin kaldırılması, yalnızca iş hukuku açısından değil kamu idare hukuku açısından da iyi irdelenmelidir. Terör bölgelerinde yaşanan sorunlar da göz önünde bulundurulduğunda, memurların iş güvencesinin kaldırılması ya da gevşetilmesi gibi düşüncelerden vazgeçilerek kamu istihdamının güvence temelinde yeniden şekillendirilmesi, devletimizin geleceği açısından en doğru karar olacaktır.

4-C VE TAŞERON İŞÇİLERE KADRO

Toplu sözleşme görüşmelerinde üzerinde çalışma yapılması konusunda karar alınan 4/C’li ve sözleşmeli personel ile üniversite mezunu kamu işçilerinin kadroya geçirilmesine ilişkin olarak herhangi bir somut girişimin ve çalışmanın olmadığı görülmektedir. Ayrıca taşeron işçilerin kadrolya alınacağının açıklanmasına karşın aradan geçen 3 aya rağmen bu konuda hiçbir gelişme kaydedilmemiştir.

Taşeron işçilerinin kadroya geçirilmesine ilişkin hazırlanacak tasarıya, kamu personel rejimindeki aksaklıkların başlıca nedeni olan farklı hukuki statü çerçevesinde istihdam edilen kamu dışı aile sağlığı çalışanları, vekil, İdari Hizmet Sözleşmeli, 4/C’li, 4/B’li, diğer mevzuat hükümlerine tabi güvencesiz personelin de dahil edilmeli.

SÖZLEŞMELİ ÖĞRETMENLİK GELMEMELİ

Yeni Milli eğitim Bakanı ilk iş olarak Ağustos ayında öğretmen ataması yapılmayacağını ve sözleşmeli öğretmen uygulamasına geri dönüleceğini ifade etmektedir. Ücretli ve sözleşmeli öğretmenlik sistemi ise yer değiştirme hakkının kısıtlandığı, çağdışı bir yöntem olarak öğretmenlerimizin prangalandığı bir sistemi yeniden hortlatacaktır.

Bu bakımdan iktidarın daha önce sorunlara yol açması nedeniyle vazgeçtiği sözleşmeli öğretmenlik uygulamasına yeniden başlanmamalı, ücretli öğretmenler kadroya geçirilmeli ve Ağustos ayından itibaren öğretmen atamalarına hız verilmeli ve ülkemizdeki öğretmen açığı kapatılarak ataması yapılmayan öğretmen sorunu ülke gündeminden çıkarılmalıdır.

GENÇ İSTİHDAM

400 bin iktisadi idari bilimler fakültesi mezunu, 400 bin sağlıkçı gencimiz ataması yapılmadığı için iş beklemektedir. Genç işsizliğin azaltılması için bütçe imkanları zorlanarak, insana yatırım hedefine uygun adımlar atılmalıdır.

MEMUR EMEKLİLERİNİN İKRAMİYESİ

30 yıldan fazla hizmet süresi olan kamu çalışanlarının 30 yıl sonrasında çalıştıkları sürelere ilişkin ikramiyelerini alabilmeleri amacıyla hazırlanan tasarıya göre, kamu görevlisi emeklilerine 30 yılın üzerinde çalıştıkları süreler için ödenecek ikramiye miktarı, emekli olunan tarihteki belirlenmiş katsayılar üzerinden hesaplanacak ve gecikme faizi de ödenmeyecektir. Öyle ki, yıllar geriye gittikçe emeklilerin alacağı ikramiye miktarı da kuruşlu rakamlara inecektir. Geçmiş yıllarda emekli olanların alacakları rakamların bugüne göre güncellenmesi ve günün koşullarına göre ödenmesi için tasarıya bir hüküm eklenmelidir.

EMEKLİLERİN MAĞDURİYETLERİ GİDERİLMELİ

Emekli kamu görevlilerini yoksulluk sınırında yaşamaktan kurtarmak amacıyla, memur maaşını oluşturan bütün kalemler ile ek ödeme, döner sermaye ve ek ders gibi tüm ödemelerin emekli keseneğine dahil edilerek, yaşanan mağduriyetler giderilmelidir. Bunun yanında emekli kamu görevlilerinin maaş seviyeleri yükseltilmelidir.

Vergi yükü hafifletilmeli:Çalışanlar üzerindeki vergi yükü sürekli artmaktadır. Politikalar sonucunda asgari ücretli çalışanlar da 2016 yılı içinde bir üst kazanç dilimine geçeceklerinden, Ekim ayında ödeyecekleri gelir vergisi yüzde 15’ten yüzde 20’ye çıkacak ve maaşları azalacak. Kamu görevlileri üzerindeki vergi yükü hafifletilmeli, ücretli çalışanlar için ayrı bir vergi dilimi tarifesi uygulamasına geçilmelidir.

KAMU GÖREVLİLERİNE AYRIMCILIK UYGULANMAMALI

Kamu görevlilerimiz hakkında alınan mahkeme kararları derhal uygulanmalıdır. kariyer ve liyakat ilkelerine uymayan atamalar dolayısı ile kamu hizmetleri aksamaktadır. Kamudaki en basit işlemler dahi siyasi müdahalelere açık hale getirilmektedir. Memurlara yapılan sendikal baskılar hat safhaya ulaşmış durumdadır. İktidara yakın olduğunu iddia eden sendikanın üye sayısı 2002'de 40 bin iken bugün 960 bin seviyelerine ulaşmış bulunmaktadır. Böyle bir sendikalaşma oranı dünyanın hiçbir ülkesinde görülmemiştir. Kamuda yaşanan bu ayrımcılığa bir son verilmeli, bütün memurlara ve sivil toplum kuruluşlarına eşit yaklaşım sergilenmelidir.