Kıdem tazminatı fonu nedir işçi ve işveren ne diyor?
Kıdem tazminatı fonu hem işçiler hem de işverenler açısından önemli bir noktada duruyor. Peki kıdem tazminatı fonu nedir ve bu fon sistemi nasıl işleyecek? İşçi ve işveren kıdem tazminatı fonu için ne düşünüyor? İşte cevabı...
Kıdem Tazminatı Fonu işçi ve işverene hangi
sorumlulukları yüklüyor? Yıllardır tartışılagelen kıdem tazminatı
sistemi hükümetin reform çalışmaları kapsamında ön sıralarda yerini
koruyor. Hükümetin üzerine çalıştığı yeni sistem 'kıdem
tazminatı fonu' olarak biliniyor. Peki kıdem tazminatı fonu nedir
ve nasıl işleyecek, işçi ve işverenin hayatında neleri
değiştirecek? İşte yanıtı...
Al Jazeera Türk'ün haberine göre, kıdem
tazminatı fonu Çalışma ve Sosyal güvenlik Bakanlığı'nın
önünde “sorunu çözmek için en mantıklı yöntem” olarak duruyor.
Ancak işçi ve işveren açısından birbirinden farklı avantaj ve
dezavantajları bulunuyor...
KIDEM TAZMİNATI FONU NASIL İŞLEYECEK?
Bakanlık kıdem tazminatının mevcut sistemde olduğu gibi 30 gün
üzerinden hesaplanarak fon bünyesindeki hesaba yatırılmasından
yana. Çalışma Bakanı Süleyman Soylu da bunun sinyalini bir
röportajında net olarak verdi, “30 günden taviz vermem” dedi.
Al Jazeera’nin Çalışma Bakanlığı yetkililerinden aldığı bilgilere
göre, Henüz tasarı aşamasında bulunan kıdem tazminatı fonu
sisteminde, Sosyal Güvenlik Kurumu’nun tespitleri Türkiye’de
çalışanların sadece yüzde 14’ünün kıdem tazminatını alabildiğini
ortaya koyuyor. Çalışanların yüzde 86’sı ise hak ettiği halde kıdem
tazminatını alamıyor. İstatistiklerin ortaya koyduğu bu “sorun”un
çözümü için geliştirilen fon ile ilgili senaryolar gündemde. Bu
senaryoların önümüzdeki 1-2 ay içinde taraflar arasında yapılacak
görüşmelerle bir yasa tasarısına dönüştürülüp Meclis gündemine
getirilmesi planlanıyor.
ÇALIŞMA BAKANLIĞI'NIN ÖNGÖRDÜĞÜ KIDEM TAZMİNATI FONU
NASIL?
Çalışma Bakanlığı'nın en sıcak baktığı senaryo ise her
çalışanın kendi hesabının olduğu yani tıpkı bireysel emeklilik
hesaplarında olduğu gibi çalışanların hesaplarının biriktiği
şekilde bir fon kurularak kıdem tazminatlarının birikmesi.
FON BÖYLE İŞLEYECEK
Fonun nasıl işleyeceği ise, konunun en önemli boyutu olduğu halde hâlâ net olmayan bir başlık. Bakanlıktan verilen bilgiler Hazine garantili bir sistemin öngörüldüğü yönünde. Ancak fon yönetiminin kim tarafından yapılacağı konusunda bir bilgi yok. “İşçi ve işverenin de yönetimde olacağı bir sistem üzerinde duruluyor” değerlendirmesi yapılıyor.
İŞÇİ VE İŞVEREN KIDEM TAZMİNATINDAN NASIL
ETKİLENECEK?
Temel hatlarıyla bakanlığın üzerinde çalıştığı sistem bu. Ancak
işçilerin de işverenin de kaygıları, soru işaretleri sayısız. Çünkü
kıdem tazminatı gibi hem işçi hem de işveren açısından önemli bir
maddi karşılığı olan bu paranın işletileceği sistem, çalışanın da
işverenin de koşullarına göre farklılaşan bir dizi avantajı ve
dezavantajı beraberinde getiriyor.
İŞÇİ AÇISINDAN NASIL İŞLEYECEK?
Al Jazeera’ye konuşan Türk-İş bünyesindeki uzmanlar, bakanlığın "Türkiye’de çalışanların yüzde 86’sının kıdem tazminatı alamadığı" tespitinin gerçeği yansıtmadığını söylüyor. Uzmanlar bunu “muntazam alamıyor” diye düzeltiyor. Dava açan işçilerin büyük oranda tazminatlarını aldıkları belirtiliyor.
İŞÇİ KESİMİNİN EN ÖNEMLİ TALEBİ
Kıdem tazminatının 30 gün üzerinden yatırılması, işçi kesiminin en
önemli taleplerinden biri. Türk-İş buradan verilebilecek bir günlük
tavizi dahi kabul etmiyor. Zaten sendikanın yıllar önce alınmış
Genel Kurul kararına göre “Fon Genel Grev sebebi”. Bunun arkasında
yatan nedenlerden biri, Türkiye’nin geçmişteki olumsuz fon
tecrübeleri. Ancak Bakanlık yetkilileri bu noktada “sorunsuz”
işlediğini söyledikleri İşsizlik Sigortası Fonu’nu örnek
gösteriyor.
Bakanlık kadar olmasa da kıdem tazminatında bir sorun olduğunu kabul eden işçi temsilcilerine göre fon bazı işçilerin işsiz kalmasına sebep olabilir. Örneğin, bugünün şartlarında, işverenin 10 yıldır çalışan ve performansından memnun olmadığı işçiyi kıdem tazminatını ödememek için çıkarmama eğilimi ağır basıyor. Oysa, Kıdem Tazminatı Fonu’nun yürürlüğe girmesi durumunda işveren işçiye rahatlıkla “Seni işten çıkarıyorum, tazminatını fondan al” diyebilecek. Çünkü, zaten işçinin kıdem tazminatı fonda birikmiş olacak. Bu işçiler açısından bir dezavantaj. İşçi temsilcileri, bu noktada bir örnek daha veriyor. Ekonomik kriz yaşayan işletmelerin kıdem tazminatı yükünü kaldıramayacakları için işçi çıkarırken çok dikkatli davrandıklarını belirten temsilciler, tazminatın fonda birikmesi durumunda işverenin ilk tasarruf kaleminin işçi çıkarma olacağından endişe ediyor.
KIDEM TAZMİNATI YAKMAMAK İÇİN...
Ancak, başka bir unsuruyla ise avantaj değerlendirmesi yapan
uzmanlar da var. Örneğin, çalıştığı işyerinden daha iyi koşullarda
ücretle başka bir iş bulan bir işçi, biriken kıdem tazminatını
yakmamak için işinden ayrılmakta tereddüt ediyor. Yapılan
tespitlere göre de çoğunlukla birikmiş parayı kaybetmemek için iş
değiştirilmiyor. Oysa kıdem tazminatının fonda birikmesi durumunda
bu işçi hem işten rahatlıkla ayrılabilecek hem de kıdem tazminatını
alabilecek.
Ancak avantaj gibi görünen bu örnek başka bir endişeyi de beraberinde getiriyor. O da fondan yararlanma koşullarının değiştirilmesi durumunda ortaya çıkıyor. Yapılan toplantılarda işveren temsilcilerinin “İstifa eden çalışan kıdemini alamasın. Ancak emeklilikte alabilsin” şartı getirilmesini istediğini belirten Türk-İş uzmanlarının dikkat çektiği bir başka nokta ise yasa yürürlüğe girdiğinde kıdemi birikmiş olan mevcut çalışanların durumunun ne olacağı. Bu çalışanların önüne konulacak seçenekler de kıdem tazminatı fonuna bakışta belirleyici olacak.
KOBİLERİN DURUMU
Türk-İş uzmanları, fonu aslında zaten kıdem tazminatını ödeyen
büyük işverenin de istemediğini, sadece KOBİ'lerin istediğini
savunuyor. Kıdem tazminatı fonunu hükümetin gündeme getirmesinin
gerekçesine ilişkin iddiayı ise şöyle ifade ediyorlar:
“İşsizlik Sigortası Fonu’nda olduğu gibi tasarrufu yükseltip
bunu kullanmak istiyorlar. İşsizlik sigortasında biriken büyük bir
para, müthiş bir mâli fon var. Bu fon sayesinde hazine çok daha
düşük faizle borçlanma imkânına sahip olabiliyor. Böyle bir fon
daha oluşturmak istiyorlar. Sorunu çözmek istiyorlarsa, mevcut
yasada ‘İstifa eden işçi kıdem tazminatı alabilsin’ diye bir
değişiklik yapılması yeterli.”
İŞVEREN NE DİYOR?
İşveren açısından en büyük sorun, tıpkı sigorta yatırır gibi fona düzenli para yatırma zorunluluğu. Bugün büyük işverenler kıdem tazminatını kendi bünyelerinde belli fonlarda ve tamamen kendi kontrollerinde değerlendirip, buradan gelir elde edebiliyor. Sigorta primlerini yatırmakta tereddüt eden küçük işveren için ise her ay kıdem tazminatına karşılık gelen miktarı yatırmak büyük bir endişe kaynağı.
PEKİ KIDEM TAZMİNATI İÇİN İŞVEREN NE
İSTİYOR?
İşveren kıdem tazminatının fona geçmesi durumunda, artık her yıl
için 30 gün karşılığı kıdem ödemek yerine bunun 15 güne
düşürülmesini de istiyor. Ancak işverenin bu konuda son dönemde
yaptığı somut bir öneri yok. Son teklif 2002 yılında yapılmıştı.
Buna göre bir hesaplama yapıldığında örneğin, yıllık 30 gün
üzerinden kıdem tazminatı yatırılacaksa bu brüt maaşı 3500 lira
olan bir işçinin maaşının yüzde 8.3’üne, yani aylık ödenecek tutar
290 TL’ye denk geliyor. Daha önce yapılan görüşmelerde işverenin
teklifi bunun yüzde 3’e düşürülmesi, yani 105 TL yatırılması.
Aynı örnek üzerinden bu çalışan ve işveren için şöyle bir fark anlamına geliyor. Bu işçi 10 yılın sonunda işten ayrıldığında veya çıkarıldığında kıdeminin 30 gün üzerinden hesaplanması durumunda vergi kesintileri hariç 34 bin 800 TL tazminata hak kazanıyor. İşverenin aklındaki gibi yüzde 3 üzerinden hesaplama yapılması durumunda ise bu rakam 12 bin 600 TL’ye düşüyor.
Ancak Al Jazeera’nin sorularını yanıtlayan işveren temsilcileri
konuyu bu aşamada tartışmaya “hassasiyet” nedeniyle kesinlikle
karşı olduklarını dile getiriyor. 2002 yılında yapılan bu teklifi
“koşullar çok değiştiği için” bugün sahiplenmediklerini de
hatırlatan Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu yetkilileri,
“Ortada bir taslak yok, olmayan bir şey üzerinde konuşmaya
çalışıyoruz. Bu çok yanlış. Konuşulması gereken o kadar çok
koşulları var ki. Tereddütlerimiz 9-10 maddeyi kapsıyor. Bunlar
arasında prim oranı, sistem yapısı, yönetimi de var. Bireysel
emeklilik gibi mi olacak, İşsizlik Sigortası gibi genel bir fondan
bahsediliyor, böyle mi olacak? Bu soruların yanıtını alamıyoruz”
diyor. TİSK yetkililerine göre, fonun arkasında yatan etkenlerden
biri kıdem tazminatı sorunu olsa da, onlar da tıpkı Türk-İş gibi en
önemli sebebin, “hükümetin tasarruf oranlarını kontrol edebileceği
bir sistemle artırma arzusu” olduğu görüşünde.