Ödenmeyen yolluk ve tazminatla ilgili Danıştay kararı
Ödenmeyen tazminat ve yollukla ilgili danıştay kararı belli oldu. İşte Danıştay'ın memurların ödenmeyen tazminat ve yollukla kararı...
Ödenmeyen tazminat ve yollukla ilgili danıştay kararı açıklandı. İşte detaylar...
5 Şubat 2013 SALI
Resmî Gazete
Sayı : 28550
DANIŞTAY KARARI
Danıştay Beşinci Daire Başkanlığından:
Esas No : 2012/5281
Karar No : 2012/5575
Kanun Yararına Temyiz İsteminde Bulunan : Danıştay Başsavcılığı
Davacı : Nusret Konan
Palmiye Mah. 1217. Sok. No: 26/5 - MERSİN
Davalı : Nevşehir İl Özel İdaresi
Vekili : Av. Oğuz Çekiç
Lale Cad. Modern İşhanı Kat: 3/88 - NEVŞEHİR
İsteğin Özeti : Kayseri 2. İdare Mahkemesinin 31.5.2010 günlü, E:2009/1069, K:2010/444 sayılı kararının onanması yolundaki Kayseri Bölge İdare Mahkemesi'nin 6.10.2010 günlü, E:2010/866, K:2010/785 sayılı kararının düzeltilmesi isteminin reddine dair Kayseri Bölge İdare Mahkemesi'nin 26.1.2011 günlü, E:2011/6, K:2011/7 sayılı kararının, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 51. maddesi uyarınca kanun yararına bozulması istenilmektedir.
Danıştay Tetkik Hakimi : Mustafa Bölükbaşı
Düşüncesi : İstemin reddi gerektiği düşünülmüştür.
Danıştay Başsavcısı : Turgut Candan
Düşüncesi : Nevşehir İl Özel İdaresinde mühendis olarak çalışmakta iken 16.10.2009 tarihli olurla emekliye sevk edilen davacı tarafından, daha önce 5.2.2007 tarihli emeklilik işleminin yargı kararıyla iptali üzerine görevine dönmesi nedeniyle dönüş yolluğu ödenmesi ve 16.10.2009 tarihinde emekliye sevk işleminin sonucu olan 500.-TL. tutarındaki zararının tazmin edilmesi istemleriyle yapılan başvurunun reddine ilişkin işlemin iptali ile ödenmeyen tazminat ve yolluğun yasal faiziyle birlikte tazminine karar verilmesi istemiyle açılan davanın reddine ilişkin Kayseri İkinci İdare Mahkemesi kararını onayan Kayseri Bölge İdare Mahkemesinin bu karara karşı yapılan kararın düzeltilmesi isteminin reddi yolundaki 26.1.2011 gün ve E:2011/6, K:2011/7 sayılı kararının isteme ve vekalet ücretine yönelik hüküm fıkralarının yürürlükteki hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek kanun yararına bozulması istemiyle Danıştay Başsavcılığı'na yapılan başvuru üzerine konu incelendi.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 51'inci maddesinde; Bölge İdare Mahkemesi kararları ile idare ve vergi mahkemelerince ve Danıştay'ca ilk derece mahkemesi olarak verilip temyiz incelemesinden geçmeden kesinleşmiş bulunan kararlardan niteliği bakımından yürürlükteki hukuka aykırı bir sonucu ifade edenlerin ilgili Bakanlıkların göstereceği lüzum üzerine veya kendiliğinden Başsavcı tarafından kanun yararına temyiz olunabileceği; temyiz isteği yerinde görüldüğü takdirde, kararın kanun yararına bozulacağı; bu bozma kararının, daha önce kesinleşmiş olan mahkeme veya Danıştay kararının hukuki sonuçlarını ortadan kaldırmayacağı hükme bağlanmıştır.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 51'inci maddesine göre, Kanun yararına temyiz yoluna, ancak, "niteliği bakımından yürürlükteki hukuka aykırı bir sonucu ifade eden" kararlara karşı başvurulabilme olanağı mevcuttur.
Olayda ise, söz konusu kararın davacının istemine yönelik hüküm fıkrasının yürürlükteki hukuka aykırı bir hususu içermediği anlaşılmıştır.
Kararın vekalet ücretine ilişkin hüküm fıkrasına gelince;
1136 sayılı Avukatlık Kanununun, 2.5.2001 tarih ve 4667 sayılı Yasanın 77'nci maddesiyle değişik, ''Avukatlık ücreti'' başlıklı 164'üncü maddesinin 1'inci fıkrasında, avukatlık ücretinin, avukatın hukukî yardımının karşılığı olan meblâğ veya değeri ifade ettiği hüküm altına alınarak avukatlık ücretinin davaya katkısı bulunan avukata ödenmesi öngörülmüştür.
İstem yazısı üzerine Mahkemece gönderilen dava dosyasının incelenmesinden, dava dilekçesinin davalı Nevşehir İl Özel İdaresi adresinde 19.1.2010 tarihinde evrak memuru Nuri Ekmekçioğlu'na tebliğ edildiği; ancak, savunmanın, davalı idarenin vekili olan avukat tarafından otuz günlük cevap süresinin geçirilmesinden sonra Kayseri İkinci İdare Mahkemesine gönderilmek üzere 2.4.2010 tarihinde Nevşehir İkinci Asliye Hukuk Mahkemesinin kaydına giren dilekçe ile yapıldığı; İdare Mahkemesince, savunmanın usulüne uygun olarak (süresinde) verilmemesi nedeniyle karşı tarafa tebliğ edilmemesine ve kararın ''Savunmanın özeti'' kısmında savunmanın yasal süresi içinde verilmediğinin belirtilmesine karşın, hüküm fıkrasında davalı idarenin vekili lehine vekalet ücretine hükmedildiği anlaşılmıştır.
Davalı kurum avukatının, dosyaya ve davaya katkısının bulunmaması sebebiyle yukarıda açıklanan yasa hükümleri karşısında hukuki yardım karşılığı olan avukatlık ücretini haketmediği açık olduğundan; lehine vekalet ücretine hükmedilmesinde yürürlükteki hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenle, aksi yolda verilen ve vekalet ücreti yönünden hukuka aykırı olan Kayseri İkinci İdare Mahkemesinin 31.5.2010 gün ve E:2009/1069, K:2010/444 sayılı kararını onayan Kayseri Bölge İdare Mahkemesinin kararın düzeltilmesi isteminin reddi yolundaki 26.1.2011 gün ve E:2011/6 K:2011/7 sayılı kararının, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 51'inci maddesi uyarınca kanun yararına bozulmasının uygun olacağı düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Beşinci Dairesince işin gereği düşünüldü:
Dava, Nevşehir İl Özel İdaresi emrinde metalürji mühendisi olarak görev yapmakta iken 16.10.2009 tarihinde kendi isteğiyle emekliye ayrılan davacı tarafından, 05.02.2007 tarihli emekliye sevk edilme işleminin Kayseri 2. İdare Mahkemesince iptali üzerine Mersin İli'nden görev yeri olan Nevşehir İli'ne dönüş yolluğunun ve kendi isteği ile 16.10.2009 tarihinde emekliye sevk edilmesi üzerine ödenmesi gereken 500,00 TL'lik tazminatın verilmesi istemiyle yaptığı başvurunun reddine ilişkin 16.12.2009 gün ve 5205 sayılı işlemin iptali ile dönüş yolluğunun ve 500,00 TL tazminatın yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.
Kayseri 2. İdare Mahkemesi'nce verilen 31.5.2010 günlü, E:2009/1069, K:2010/444 sayılı kararla; Harcırah Kanununda emekliye sevk edilmelerine ilişkin işlemlerin yargı yerlerince iptaline hükmedilenlerden görevlerine dönmek için ikametgah değiştirmek zorunda kalanlara yolluk ödeneceğine ilişkin hüküm bulunmadığı, 500,00 TL tutarındaki maktu tazminatın da, davacının ilk kez emekliye sevk edilmesi üzerine ödenip, idarece geri alınmadığından ikinci kez ödenmesine imkan olmadığı, dolayısıyla dava konusu işlemde hukuka aykırılık görülmediği gerekçesiyle davanın reddine, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca belirlenen 500,00 TL avukatlık ücretinin davacıdan alınarak davalı idareye verilmesine hükmedilmiştir.
Bu karar, davacı tarafından itiraz edilmesi üzerine Kayseri Bölge İdare Mahkemesi'nin 6.10.2010 günlü, E:2010/866, K:2010/785 sayılı kararıyla onanmış, kararın düzeltilmesi istemi de, Kayseri Bölge İdare Mahkemesi'nin 26.1.2011 günlü, E:2011/6, K:2011/7 sayılı kararıyla reddedilmiştir.
Danıştay Başsavcılığı, Kayseri Bölge İdare Mahkemesinin söz konusu kararının, süresinde savunma vermeyen davalı idare vekili lehine avukatlık ücretine hükmedilmesinde hukuki isabet bulunmadığını gerekçesiyle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 51. maddesi uyarınca kanun yararına bozulmasını istemektedir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun "Kanun Yararına Bozma" başlıklı 51. maddesinin ilk parağrafında, Bölge idare mahkemesi kararları ile idare ve vergi mahkemelerince ve Danıştayca ilk derece mahkemesi olarak verilip temyiz incelemesinden geçmeden kesinleşmiş bulunan kararlardan niteliği bakımından yürürlükteki hukuka aykırı bir sonucu ifade edenlerin, ilgili bakanlıkların göstereceği lüzum üzerine veya kendiliğinden Başsavcı tarafından kanun yararına temyiz olunabileceği, temyiz isteği yerinde görüldüğü takdirde kararın, kanun yararına bozulacağı, bozma kararının, daha önce kesinleşmiş olan mahkeme veya Danıştay kararının hukuki sonuçlarını kaldırmayacağı hükmü yer almaktadır.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 31. maddesinde; yargılama giderlerinde Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun uygulanacağı belirtilmiştir, Kayseri 2. İdare Mahkemesince kararın verildiği 31.5.2010 tarihinde yürürlükte bulunan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 423. maddesinde vekalet ücreti yargılama giderleri arasında sayılmış olup, 417. maddesinde ise aleyhinde hüküm kurulan (davayı kaybeden) tarafın yargılama giderlerini ödemesine karar verileceği hüküm altına alınmıştır.
1136 sayılı Avukatlık Kanunu'nun "Avukatlık ücreti" başlıklı 164. maddesinin 1. fıkrasında; avukatlık ücretinin, avukatın hukuki yardımının karşılığı olan meblağı veya değeri ifade ettiği hükme bağlanmış; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun "Tebligat ve cevap verme" başlıklı 16. maddesinin 3 numaralı bendinde; tarafların yapılacak tebliğlere karşı, tebliğ tarihinden itibaren otuz gün içinde cevap verebilecekleri, bu sürenin ancak haklı sebeplerin bulunması halinde, taraflardan birinin isteği üzerine görevli Mahkemenin kararıyla otuz günü geçmemek üzere ve bir defaya mahsus olmak üzere uzatılabileceği; aynı maddenin 4 numaralı bendinde ise; tarafların, sürenin geçmesinden sonra verecekleri savunmalara ve ikinci dilekçelere dayanarak hak iddia edemeyecekleri yolunda düzenlemelere yer verilmiştir.
Anılan maddelerin incelenmesinden; avukatın, hukuki yardımının karşılığı olan avukatlık ücretini almaya hak kazanabilmesi için, hukuki yardım olarak nitelendirilen hizmetini, yasa ile belirlenen süre içinde yerine getirmesi gerekmektedir.
Dosyanın incelenmesinden; dava dilekçesinin 19.1.2010 tarihinde usulüne uygun olarak davalı idareye tebliğ edildiği, ancak savunmanın davalı idare vekili avukat tarafından otuz günlük cevap verme süresinden sonra Kayseri 2. İdare Mahkemesi'ne gönderilmek üzere Nevşehir 2. Asliye Hukuk Mahkemesi kaydına 2.4.2010 tarihinde giren dilekçe ile yapıldığı; Mahkeme kararının "Savunmanın Özeti" kısmında da, savunmanın süresinde verilmediğinin belirtildiği anlaşılmaktadır.
Bu durum karşısında, yukarıda yer verilen hükümlere göre süresinde savunma vermeyen davalı idare vekilinin davanın reddedilmesinde, müvekkili olan idareye herhangi bir hukuki yardımının bulunmadığı açık olup; davalı idare vekili lehine vekalet ücretine hükmedilmesinde hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, Danıştay Başsavcılığı'nın kanun yararına temyiz isteminin kabulü ile süresinde savunma vermeyen davalı idare vekili için avukatlık ücretine hükmedilen Kayseri 2. İdare Mahkemesi'nin 31.5.2010 gün ve E:2009/1069, K:2010/444 sayılı kararının onanması yolundaki Kayseri Bölge İdare Mahkemesi'nin 6.10.2010 günlü ve E:2010/866, K:2010/785 sayılı kararının düzeltilmesi isteminin reddine dair Kayseri Bölge İdare Mahkemesi'nin 26.1.2011 gün ve E:2011/6 K:2011/7 sayılı kararının, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 51. maddesi uyarınca, hükmün sonuçlarına etkili olmamak üzere, kanun yararına bozulmasına; kararın bir suretinin İçişleri Bakanlığı ile Danıştay Başsavcılığı'na gönderilmesine ve bu kararın Resmî Gazete'de yayımlanmasına, 27.9.2012 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
(X) KARŞI OY :
Her ne kadar davalı idare vekili tarafından dava dilekçesine süresinde savunma verilmemiş ise de; Kayseri 2. İdare Mahkemesinin 25.3.2010 günlü, E:2009/1069 sayılı ara kararına süresinde cevap verdiği açık olan davalı idare vekilinin, davalı idareye hukuki yardımı bulunmadığından söz edilmesine olanak bulunmamaktadır.
Bu nedenle, kanun yararına bozma isteminin reddi gerekirken, kabulü yolundaki karara karşıyım.