Sözleşmeli harcırahı alanlar dikkat!
Harcırah alan sözleşmeli çalışanlar Danıştay'ın bu kararına dikkat... Danıştay 2. Dairesine ait, Sözleşmeli harcırahına dair önemli kararlar alındı.
İŞTE RESMİ GAZETE'DE YAYIMLANAN O
KARARLAR...
10 Ekim 2013 PERŞEMBE
Resmi Gazete
Sayı : 28791
DANIŞTAY KARARLARI
Danıştay İkinci Daire Başkanlığından:
Esas No : 2012/1445
Karar No : 2013/1405
Kanun Yararına Temyiz İsteminde Bulunan : Danıştay Başsavcılığı
Davacı : Satı Sarıca
Vekili : Av. Muhsin Özkale
İnönü Cad. Günep Plaza Kat:1 No:102 - ADANA
Davalı : Kozan Kaymakamlığı - ADANA
İstemin Özeti : Adana Bölge İdare Mahkemesi'nin 23.9.2011 günlü,
E:2011/3996, K:2011/4004 sayılı kararının, Danıştay Başsavcılığı
tarafından 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 51. maddesi
uyarınca kanun yararına bozulması istenilmektedir.
Danıştay Tetkik Hakimi : Özgür Metin
Düşüncesi : Danıştay Başsavcılığının kanun yararına temyiz
isteminin kabulü ile Adana Bölge İdare Mahkemesi'nce verilen
kararın, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 51. maddesi
uyarınca hükmün sonuçlarına etkili olmamak üzere kanun yararına
bozulması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Başsavcısı : Turgut Candan
Düşüncesi : Van İli, Merkez, Dumlupınar İlköğretim Okulu'nda 657
sayılı Yasa'nın 4/B maddesi uyarınca sözleşmeli statüde sınıf
öğretmeni olarak görev yapmakta iken eş durumu nedeniyle Adana İli,
Kozan İlçesi, Bucak Köyü İlköğretim Okulu'na atanan davacının, bu
atama nedeniyle verilmeyen yolluğun ödenmesi istemiyle, 1.4.2011
tarihinde yaptığı başvurusunun reddine ilişkin işlemin iptali ve
yolluğun yasal faiziyle birlikte ödenmesine hükmedilmesi istemiyle
açılan davanın süre aşımı yönünden reddi yolunda verilen Adana
İkinci İdare Mahkemesinin 25.5.2011 gün ve E:2011/940, K:2011/925
sayılı tek hakimli kararın onanmasına ilişkin Adana Bölge İdare
Mahkemesinin 23.9.2011 gün ve E:2011/3996, K:2011/4004 sayılı
kararının yürürlükteki hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek davacı
Satı SARICA vekili tarafından kanun yararına bozulmasının istenmesi
üzerine dava dosyası da getirtilerek konu incelendi:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 51'inci
maddesinde, "niteliği bakımından yürürlükteki hukuka aykırı bir
sonucu ifade eden" kararların kanun yararına temyiz olunabileceği
belirtilmiştir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 7'nci maddesinin
1'inci fıkrasında, dava açma süresinin özel kanunlarında ayrı süre
gösterilmeyen hallerde Danıştay'da ve idare mahkemelerinde altmış
gün olduğu hükmü getirilmiş; 10'uncu maddesinde,
"İlgililerin, haklarında idari davaya konu olabilecek bir
işlem veya eylemin yapılması için idari makamlara
başvurabilecekleri, altmış gün içinde bir cevap verilmezse isteğin
reddedilmiş sayılacağı, ilgililerin altmış günün bittiği tarihten
itibaren dava açma süresi içinde konusuna göre Danıştay'a, idare ve
vergi mahkemelerine dava açabilecekleri''; 11'inci maddesinde de,
"İlgililer tarafından idari dava açılmadan önce, idari işlemin
kaldırılması, geri alınması, değiştirilmesi veya yeni bir işlem
yapılmasının üst makamdan, üst makam yoksa işlemi yapmış olan
makamdan idari dava açma süresi içinde istenebileceği, bu
başvurmanın işlemeye başlamış olan idari dava açma süresini
durduracağı, altmış gün içinde bir cevap verilmezse isteğin
reddedilmiş sayılacağı, isteğin reddedilmesi veya reddedilmiş
sayılması halinde dava açma süresinin yeniden işlemeye başlayacağı
ve başvurma tarihine kadar geçmiş sürenin de hesaba
katılacağı" hükmüne yer verilmiştir.
Mülga 1050 sayılı Muhasebei Umumiye Kanunu'nun 93'üncü maddesinin
birinci tümcesi "Taallük ettiği senei maliyenin hitamı tarihinden
itibaren beş sene zarfında ashabı tarafından meşru bir mazerete
müstenit olmaksızın tahriren talep ve takip olunamamaktan veya
evrakı ibraz edilmemekten dolayı tediye olunamayan düyun müruru
zamana uğrayarak Devlet menfaatine sakıt olur" hükmünü içermekte
iken, bu Kanunu yürürlükten kaldıran 30.12.2003 tarih ve 5018
sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu'nun "Ödenemeyen
giderler ve bütçeleştirilmiş borçlar" başlıklı değişik 34'üncü
maddesinin üçüncü fıkrasında," İlgili olduğu mali yılın sonundan
başlayarak beş yıl içinde alacaklıları tarafından geçerli bir
mazerete dayanmaksızın, yazılı talep edilmediğinde veya belgeleri
verilmediğinden dolayı ödenemeyen borçlar zamanaşımına uğrayarak
kamu idareleri lehine düşer." hükmü yer almaktadır.
Dosyanın incelenmesinden; davacının naklen atanması nedeniyle
yolluk verilmesi istemiyle yaptığı başvurusunun reddi üzerine
açılan davada, davacının 7.8.2009 tarihli işlemle atandığı okulda
göreve başladığı 17.8.2009 tarihinden itibaren bir ay içinde
harcırahının ödenmemesi üzerine sürekli görev yolluğuna ilişkin
dava açması ya da 2577 sayılı Kanun'un 11'inci maddesi uyarınca
idareye başvurması gerekirken, bu süre geçirildikten çok sonra
anılan atama işleminden kaynaklanan yolluğun verilmesi istemiyle
idareye yapılan 1.4.2011 tarihli başvurunun reddine ilişkin işlemin
iptali istemiyle 2.5.2011 tarihinde açılan davanın süre aşımı
nedeniyle esasını inceleme olanağı bulunmadığı gerekçesiyle, süre
aşımı yönünden reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
6245 sayılı Harcırah Kanununun 59'uncu maddesinde belirtilen bir
aylık süre, dava süresi olmayıp, verilen avansın kapatılması
amacına yönelik bir beyanname verme süresi olarak düzenlenmiş
olduğundan, davacının atandığı yerde göreve başladığı 17.8.2009
tarihinden itibaren bir ay içinde harcırahın ödenmemesinin zımni
ret şeklinde yorumlanması olanağı bulunmamaktadır.
Öte yandan; davacının atanmasına ilişkin işlemde atamanın yolluksuz
olduğuna dair herhangi bir ibarenin mevcut olmaması karşısında;
yolluk ödenmesi talebiyle sonradan yapılan başvurunun, 2577 sayılı
Kanun'un 10'uncu maddesi kapsamında yapılmış bir başvuru niteliğini
taşıması sebebiyle; olayda idari dava açma süresinin de bu maddeye
göre hesaplanması yerine atama işleminin tebliğ tarihinin dava açma
süresi için başlangıç olarak alınması isabetli değildir.
Ayrıca; belirtilen kanun hükümleri ile diğer bilgi ve belgelerin
birlikte değerlendirilmesinden, beş yıllık zamanaşımı süresi
alacağın doğduğu mali yılın bitiminden itibaren başlayacağı ve
davacının, naklen atanmasına ilişkin işlemde
"yolluksuz" ibaresinin de bulunmadığı hususları
göz önüne alındığında; bu işlemden doğan yolluğunun tarafına
ödenmesi için yaptığı başvuru üzerine 2577 sayılı Yasanın 10'uncu
maddesi uyarınca kurulan işlemin iptali istemiyle açılan davanın
süresinde olduğu anlaşılmaktadır.
Bu nedenlerle, Adana Bölge İdare Mahkemesinin, aksi yolda verilen
ve yürürlükteki hukuka aykırı sonuçlar ifade ettiği açık bulunan
23.09.2011 gün ve E:2011/3996, K:2011/4004 sayılı kararının, 2577
sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 51'inci maddesi uyarınca,
kamu yararına bozulmasının uygun olacağı düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay İkinci Dairesi'nce işin gereği düşünüldü:
Dava; Van İli, Merkez, Dumlupınar İlköğretim Okulu'nda 657 sayılı
Yasa'nın 4/B maddesi uyarınca sözleşmeli statüde öğretmen olarak
görev yapmakta iken, Adana İli, Kozan İlçesi, Bucak Köyü İlköğretim
Okulu'na atanan davacının, bu atama nedeniyle verilmeyen yolluğunun
ödenmesi istemiyle 1.4.2011 tarihinde yaptığı başvurunun reddine
ilişkin 25.4.2011 günlü, 3183 sayılı işlemin iptali ve yolluğun
yasal faiziyle birlikte ödenmesine hükmedilmesi istemiyle
açılmıştır.
Adana 2. İdare Mahkemesi Hakimi tarafından verilen 25.5.2011 günlü,
E:2011/940, K:2011/925 sayılı kararla; davacının, atandığı okulda
göreve başladığı 17.8.2009 tarihi itibariyle kendisine harcırah
ödenmediğini öğrendiği ve burada göreve başladığı tarihten itibaren
altmış gün içerisinde dava açması ya da bir aylık süre içerisinde
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 11. maddesi uyarınca
idareye başvurması, isteğinin reddedilmesi veya reddedilmiş
sayılması durumlarına göre Kanunda öngörülen süre içerisinde dava
açması gerekirken, bu süreler geçirildikten sonra idareye yapılan
başvurunun reddi üzerine açılan davanın süresinde açılmadığı ve
dolayısıyla esasının incelenmesi olanağının bulunmadığı
gerekçesiyle davanın süre aşımı nedeniyle reddine hükmedilmiş,
itiraz üzerine davaya bakan Adana Bölge İdare Mahkemesi'nin
23.9.2011 günlü, E:2011/3996, K:2011/4004 sayılı kararıyla da, söz
konusu karar onanmak suretiyle kesinleşmiştir.
Adana Bölge İdare Mahkemesi'nin 23.9.2011 günlü, E:2011/3996,
K:2011/4004 sayılı kararının hukuka aykırı olduğu belirtilerek
kanun yararına bozulmasının istenilmesi üzerine Danıştay
Başsavcılığı "yürürlükteki hukuka aykırı bir sonucu ifade
eden" sözkonusu kararın, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü
Kanunu'nun 51. maddesi uyarınca kanun yararına bozulmasını
istemektedir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun "Kanun
Yararına Bozma" başlıklı 51. maddesinde, "1. Bölge idare
mahkemesi kararları ile idari ve vergi mahkemelerince ve Danıştayca
ilk derece mahkemesi olarak verilip temyiz incelemesinden geçmeden
kesinleşmiş bulunan kararlardan niteliği bakımından yürürlükteki
hukuka aykırı bir sonucu ifade edenler, ilgili bakanlıkların
göstereceği lüzum üzerine veya kendiliğinden başsavcı tarafından
kanun yararına temyiz olunabilir.
1. Temyiz isteği yerinde görüldüğü takdirde karar, kanun yararına
bozulur. Bu bozma kararı, daha önce kesinleşmiş olan mahkeme veya
Danıştay kararının hukuki sonuçlarını kaldırmaz.
2. Bozma kararının bir örneği ilgili Bakanlığa gönderilir ve Resmi
Gazete'de yayımlanır." hükmü yer yer almaktadır.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 7'nci maddesinin
1'inci fıkrasında, dava açma süresinin özel kanunlarında ayrı süre
gösterilmeyen hallerde Danıştay'da ve idare mahkemelerinde altmış
gün olduğu ve bu sürenin idari uyuşmazlıklarda yazılı bildirimin
yapıldığı tarihi izleyen günden başlayacağı hükmü getirilmiş;
10'uncu maddesinde, ilgililerin, haklarında idari davaya konu
olabilecek bir işlem veya eylemin yapılması için idari makamlara
başvurabilecekleri, altmış gün içinde bir cevap verilmezse isteğin
reddedilmiş sayılacağı, ilgililerin altmış günün bittiği tarihten
itibaren dava açma süresi içinde konusuna göre Danıştay'a, idare ve
vergi mahkemelerine dava açabilecekleri; 11'inci maddesinde de,
ilgililer tarafından idari dava açılmadan önce, idari işlemin
kaldırılması, geri alınması, değiştirilmesi veya yeni bir işlem
yapılmasının üst makamdan, üst makam yoksa işlemi yapmış olan
makamdan idari dava açma süresi içinde istenebileceği, bu
başvurmanın işlemeye başlamış olan idari dava açma süresini
durduracağı, altmış gün içinde bir cevap verilmezse isteğin
reddedilmiş sayılacağı, isteğin reddedilmesi veya reddedilmiş
sayılması halinde dava açma süresinin yeniden işlemeye başlayacağı
ve başvurma tarihine kadar geçmiş sürenin de hesaba katılacağı
hükmüne yer verilmiştir.
Yolluk ödenmesine (hak kazanılmasına) neden olan işlemin hukuki
sebebi genellikle atama, nakil veya geçici görevlendirme
işlemlerinden biri olmakla birlikte, yolluğun ödenmesi konusunda
idari dava konusu olabilecek bir uyuşmazlığın doğması, yolluk
konusunda bir işlemin tesis edilmiş olması koşuluna bağlıdır.
Yolluk konusundaki işlem ise yolluğa hak kazandıran atama, nakil
veya geçici görevlendirme işlemiyle birlikte, atama, nakil veya
görevlendirmenin "yolluklu veya yolluksuz"
olduğunun işlemde belirtilmesi suretiyle tesis edilebileceği gibi
yolluğa hak kazandığı iddiasında olan kişinin yolluk talebiyle
başvurusu üzerine de tesis edilebilir. Doğal olarak sözü edilen
asıl işlemle birlikte tesis edilmiş bir yolluk işleminin varlığı
halinde, yani yolluklu veya yolluksuz ibaresinin işlemde yer alması
halinde dava açma süresi, yolluksuz ibaresi yer alan işlemin tebliğ
tarihine göre; yolluk konusunda asıl işlemde ödenip ödenmeyeceği
hususunda bir ibare konulmamış ya da ayrı bir işlem kurulmamış
olması halinde dava açma süresi, 2577 sayılı Kanun'un 10.
maddesinde öngörüldüğü gibi ilgili tarafından yöneltilecek bir
başvuru üzerine oluşacak açık veya zımni bir ret işlemine göre
hesaplanacaktır.
Dosyanın incelenmesinden; Van İli, Merkez, Dumlupınar İlköğretim
Okulu'nda 657 sayılı Yasa'nın 4/B maddesi uyarınca sözleşmeli
statüde öğretmen olarak görev yapmakta iken, Adana İli, Kozan
İlçesi, Bucak Köyü İlköğretim Okulu'na atanarak yeni görev yerine
17.8.2009 tarihinde başlayan davacının, bu atama işleminden dolayı
alamadığı sürekli görev yolluğunun ödenmesi için Bucak Köyü
İlköğretim Okulu Müdürlüğü'ne yaptığı 1.4.2011 günlü başvurusunun
Kozan Kaymakamlığı, İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü'nün 25.4.2011
günlü, 3183 sayılı işlemi ile reddi üzerine bakılmakta olan davanın
açıldığı anlaşılmaktadır.
Her ne kadar Adana 2. İdare Mahkemesi'nce, davacının atandığı yerde
göreve başladığı 17.8.2009 tarihinin, 6245 sayılı Kanun'un 59.
maddesi uyarınca kendisine yolluk ödenmediğini öğrendiği son tarih
olarak kabulünün gerekmekte olduğu belirtilerek ve yapılan
hesaplama sonucu, dava süre aşımı yönünden reddedilmiş ise de, dava
konusu olayda başvuru öncesinde davacıya tebliğ edilmek suretiyle
kendisine yolluk verilmeyeceğine ilişkin bir işlemin mevcut
olmaması karşısında; yolluk ödenmesi talebiyle sonradan yapılan
başvuru, 2577 sayılı Kanun'un 10. maddesi kapsamında yapılmış bir
başvuru niteliğini taşıdığından, bu konuda çıkan uyuşmazlıkta
atandığı yerde göreve başlama tarihinin dava açma süresi için
başlangıç olarak alınmasına hukuken olanak bulunmamaktadır.
Öte yandan, 6245 sayılı Harcırah Kanunu'nun 59. maddesinde
belirtilen bir aylık süre, dava süresi olmayıp, verilen avansın
kapatılması amacına yönelik bir beyanname verme süresi olarak
düzenlenmiş olduğundan, dava açma süresinin hesabında dikkate
alınmaması gerekmektedir.
Kaldı ki, uyuşmazlık konusu olayda, dava konusu işlemin yasal
dayanaklarını oluşturan ve 06.06.1978 tarihli ve 7/15754 sayılı
Bakanlar Kurulu kararı ile yürürlüğe konulan Sözleşmeli Personel
Çalıştırılmasına İlişkin Esasların 4. maddesinde yer alan;
"Sözleşmeli personele geçici görev yolluğu dışında harcırah
ödenemez." ibaresi ile buna paralel olarak yürürlüğe sokulan Milli
Eğitim Bakanlığı'nın 2006/58 sayılı Genelgesi'nin 11. maddesinde
yer alan; "Sözleşmeli öğretmenlere sürekli görev yolluğu
ödenmeyecektir." ibaresinin Danıştay İkinci Dairesi'nin 28.02.2011
günlü, E:2010/5994 sayılı kararıyla yürütmesinin durdurulmuş olması
nedeniyle oluşan yeni hukuki durum karşısında, davacının sürekli
görev yolluğunu alabilmek için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü
Kanunu'nun 10. maddesi kapsamında idareye her zaman başvurabileceği
de açıktır.
Bu nedenle, Adana Bölge İdare Mahkemesinin, yürürlükteki hukuka
aykırı sonuçlar ifade ettiği açık bulunan 23.9.2011 günlü,
E:2011/3996, K:2011/4004 sayılı kararında hukuki isabet
görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle; Danıştay Başsavcılığının kanun yararına
temyiz isteminin kabulü ile Adana Bölge İdare Mahkemesi'nce verilen
23.9.2011 günlü, E:2011/3996, K:2011/4004 sayılı kararın 2577
sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 51. maddesi uyarınca hükmün
sonuçlarına etkili olmamak üzere kanun yararına bozulmasına;
kararın birer suretinin Danıştay Başsavcılığına, Kozan Kaymakamlığı
ile davacıya gönderilmesine ve bu kararın Resmi Gazete'de
yayımlanmasına, 13.3.2013 tarihinde oy birliğiyle karar
verildi.
Danıştay İkinci Daire Başkanlığından:
Esas No : 2013/554
Karar No : 2013/1407
Kanun Yararına Temyiz İsteminde Bulunan : Danıştay Başsavcılığı
Davacı : Mahmut Mert
Vekili : Av. Savaş Hartoka
Bankalar Cad. Sefa İş Merkezi Kat: 4 No: 54 - SİVAS
Davalı : Sivas Valiliği
Vekili : Av. Bekir Polat
Muhakemat Müdürlüğü Örtülüpınar Mah. Şifahiye Sok.
Defterdarlık Ek Bina - SİVAS
İstemin Özeti : Sivas Bölge İdare Mahkemesi'nin 20.9.2012 günlü,
E:2012/293, K:2012/271 sayılı kararının, Danıştay Başsavcılığı
tarafından 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 51. maddesi
uyarınca kanun yararına bozulması istenilmektedir.
Danıştay Tetkik Hakimi : Özgür Metin
Düşüncesi : Danıştay Başsavcılığının kanun yararına temyiz
isteminin kabulü ile Sivas Bölge İdare Mahkemesi'nce verilen
kararın, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 51. maddesi
uyarınca hükmün sonuçlarına etkili olmamak üzere kanun yararına
bozulması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Başsavcısı : Mevlüt Çetinkaya
Düşüncesi : Ardahan İli, Hanak İlçesi, Hanak Çok Programlı
Lisesinde 657 sayılı Yasa'nın 4/B maddesi uyarınca sözleşmeli
statüde öğretmen olarak görev yapmakta iken Sivas İli, Gemerek
İlçesi, Yenibuçuk Lisesine atanan davacı tarafından, bu atama
nedeniyle verilmeyen yolluğun ödenmesi istemiyle 16.11.2011
tarihinde yaptığı başvurunun reddine ilişkin işlemin iptali ve
yolluğun yasal faiziyle birlikte ödenmesi yolunda verilen Sivas
İdare Mahkemesinin 17.05.2012 gün ve E:2012/4, K:2012/619 sayılı
tek hakimli kararının bozularak davanın süre aşımı yönünden reddine
ilişkin Sivas Bölge İdare Mahkemesinin 20.09.2012 gün ve
E:2012/293, K:2012/271 sayılı kararının yürürlükteki hukuka aykırı
olduğu ileri sürülerek davacı vekili Av. Savaş Hartoka tarafından
kanun yararına bozulmasının istenilmesi üzerine konu incelendi:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 51'inci maddesinde,
"niteliği bakımından yürürlükteki hukuka aykırı bir sonucu ifade
eden" kararların kanun yararına temyiz olunabileceği
belirtilmiştir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 7'nci maddesinin
1'inci fıkrasında, dava açma süresinin özel kanunlarında ayrı süre
gösterilmeyen hallerde Danıştay'da ve idare mahkemelerinde altmış
gün olduğu hükmü getirilmiş; 10'uncu maddesinde, "İlgililerin,
haklarında idari davaya konu olabilecek bir işlem veya eylemin
yapılması için idari makamlara başvurabilecekleri, altmış gün
içinde bir cevap verilmezse isteğin reddedilmiş sayılacağı,
ilgililerin altmış günün bittiği tarihten itibaren dava açma süresi
içinde konusuna göre Danıştay'a, idare ve vergi mahkemelerine dava
açabilecekleri''; 11'inci maddesinde de, "İlgililer tarafından
idari dava açılmadan önce, idari işlemin kaldırılması, geri
alınması, değiştirilmesi veya yeni bir işlem yapılmasının üst
makamdan, üst makam yoksa işlemi yapmış olan makamdan idari dava
açma süresi içinde istenebileceği, bu başvurmanın işlemeye başlamış
olan idari dava açma süresini durduracağı, altmış gün içinde bir
cevap verilmezse isteğin reddedilmiş sayılacağı, isteğin
reddedilmesi veya reddedilmiş sayılması halinde dava açma süresinin
yeniden işlemeye başlayacağı ve başvurma tarihine kadar geçmiş
sürenin de hesaba katılacağı" hükmüne yer verilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden; davacının naklen atanması nedeniyle
yolluk verilmesi istemiyle yaptığı başvurunun reddi üzerine açılan
davada, dava konusu işlemin iptaline ve davanın kabulüne ilişkin
Sivas İdare Mahkemesinin 17.05.2012 gün ve E:2012/4, K:2012/619
sayılı tek hakimli kararının karara yapılan itiraz üzerine davaya
bakan Sivas Bölge İdare Mahkemesinin 20.09.2012 gün ve E:2012/293,
K:2012/271 sayılı kararıyla; davanın süre aşımı nedeniyle esasının
incelenmesine yasal olanak bulunmadığı gerekçesiyle, anılan kararın
bozulmasına ve davanın süre aşımı yönünden reddine karar verildiği
anlaşılmaktadır.
Yolluk ödenmesine neden olan işlemin hukuki sebebi genellikle
atama, nakil veya geçici görevlendirme işlemlerinden biri olmakla
birlikte, yolluğun ödenmesi konusunda idari dava konusu olabilecek
bir uyuşmazlığın doğması, yolluk konusunda bir işlemin tesis
edilmiş olması koşuluna bağlıdır. Yolluk konusundaki işlem ise
yolluğa hak kazandıran atama, nakil veya geçici görevlendirme
işlemiyle birlikte, atama, nakil veya görevlendirmenin "yolluklu
veya yolluksuz" olduğunun işlemde belirtilmesi suretiyle tesis
edilebileceği gibi yolluğa hak kazandığı iddiasında olan kişinin
yolluk talebiyle başvurusu üzerine de tesis edilebilir.
Atama, nakil veya geçici görevlendirme işlemiyle birlikte tesis
edilmiş bir yolluk işleminin varlığı halinde, dava açma süresi,
yolluksuz ibaresi yer alan işlemin tebliğ tarihine göre; yolluk
konusunda asıl işlemde ödenip ödenmeyeceği hususunda bir ibare
konulmamış ya da ayrı bir işlem kurulmamış olması halinde dava açma
süresi, 2577 sayılı Kanun'un 10. maddesinde öngörüldüğü gibi ilgili
tarafından yöneltilecek bir başvuru üzerine oluşacak açık veya
zımni bir ret işlemine göre hesaplanacaktır.
Davacının, naklen atanmasına ilişkin işlemde "yolluksuz" ibaresi
bulunmadığına göre, bu işlemden doğan yolluğunun tarafına ödenmesi
için yaptığı başvuru 2577 sayılı Yasa'nın 10'uncu maddesi
kapsamında olup, bu başvuru üzerine kurulan işlemin iptali
istemiyle açılan davanın süresinde olduğu açıktır.
Kaldı ki, uyuşmazlık konusu olayda, dava konusu işlemin yasal
dayanaklarını oluşturan ve 06.06.1978 tarihli ve 7/15754 sayılı
Bakanlar Kurulu kararı ile yürürlüğe konulan Sözleşmeli Personel
Çalıştırılmasına İlişkin Esasların 4. maddesinde yer alan;
"Sözleşmeli personele geçici görev yolluğu dışında harcırah
ödenemez." ibaresi ile buna paralel olarak yürürlüğe sokulan Milli
Eğitim Bakanlığı'nın 2006/58 sayılı Genelgesi'nin 11. maddesinde
yer alan; "Sözleşmeli öğretmenlere sürekli görev yolluğu
ödenmeyecektir." ibaresinin Danıştay İkinci Dairesi'nin 28.02.2011
günlü, E:2010/5994 sayılı kararıyla yürütmesinin durdurulmuş olması
nedeniyle oluşan yeni hukuki durum karşısında, davacının sürekli
görev yolluğunu alabilmek için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü
Kanunu'nun 10. maddesi kapsamında idareye her zaman başvurabileceği
de açıktır.
Bu nedenle, Sivas Bölge İdare Mahkemesinin, yürürlükteki hukuka
aykırı sonuçlar ifade ettiği açık bulunan 20.09.2012 gün ve
E:2012/293, K:2012/271 sayılı kararının, 2577 sayılı İdari
Yargılama Usulü Kanunu'nun 51'inci maddesi uyarınca, kanun yararına
bozulmasının uygun olacağı düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay İkinci Dairesi'nce işin gereği düşünüldü:
Dava; Ardahan İli, Hanak İlçesi, Hanak Çok Programlı Lisesinde 657
sayılı Yasa'nın 4/B maddesi uyarınca sözleşmeli statüde Matematik
Öğretmeni olarak görev yapmakta iken, Sivas İli, Gemerek İlçesi,
Yenibuçuk Lisesine atanan davacının, bu atama nedeniyle verilmeyen
yolluğunun ödenmesi istemiyle 16.11.2011 tarihinde yaptığı
başvurunun reddine ilişkin 1.12.2011 günlü, 29962 sayılı işlemin
iptali ve yolluğun başvuru tarihinden itibaren işletilecek yasal
faiziyle birlikte ödenmesine hükmedilmesi istemiyle açılmıştır.
Sivas İdare Mahkemesi Hakimi tarafından verilen 17.5.2012 günlü,
E:2012/4, K:2012/619 sayılı kararla; sözleşmeli statüde öğretmen
olarak görev yapmakta iken yine öğretmen olarak memur kadrosuna
atanan ve dolayısıyla da yaptığı görevde herhangi bir değişiklik
olmaksızın sadece tabi olduğu personel rejimi değişen davacının,
tarafına sürekli görev yolluğu ödenmesi istemiyle yaptığı
başvurunun, 6245 sayılı Kanunun 9/1-(b) maddesi "Daimi vazife
harcırahı naklen veya tahvilen başka bir mahalle gönderilenlere, bu
tayinleri sırasında mezunen başka bir mahalde bulunsalar dahi, eski
memuriyetleri mahallinden itibaren verilir." kapsamında
değerlendirilmesi gerekirken, kamu hizmetinin yürütülmesi
noktasındaki sorumluluk bakımından aralarında farklılık olmayan
memur ve sözleşmeli statülü kamu görevlileri arasında hakkaniyete
aykırı sonuçlar doğuracak şekilde değerlendirildiği dikkate
alındığında, davacının ilk defa memuriyet kadrosuna atandığından ve
bu durumda olan memurlara yolluk ödenmeyeceğinden bahisle tesis
edilen dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle
dava konusu işlemin iptaline, davacının yoksun kaldığı sürekli
görev yolluğunun 16.11.2011 tarihli başvuru tarihinden itibaren
işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine hükmedilmiş; yapılan
itiraz üzerine davaya bakan Sivas Bölge İdare Mahkemesi'nin
20.9.2012 günlü, E:2012/293, K:2012/271 sayılı kararıyla da;
davacının en geç yeni görevine başladığı (15.1.2010) tarihi izleyen
günden itibaren altmış gün içerisinde doğrudan veya 2577 sayılı
Kanunun 11. maddesinde öngörülen süreç işletilerek dava açması
gerekirken söz konusu sürelerin geçirildiği gerekçesiyle itiraz
kabul edilerek, Sivas İdare Mahkemesi Hakimi tarafından verilen
17.5.2012 günlü, E:2012/4, K:2012/619 sayılı karar bozulmuş ve 2577
sayılı Kanun'un 15. maddesinin 1/b bendi uyarınca süre aşımı
sebebiyle davanın reddine hükmedilmiş, karar düzeltme istemi de
aynı Mahkeme'ce verilen 5.12.2012 günlü, E:2012/416, K:2012/406
sayılı kararla reddedilmiştir.
Sivas Bölge İdare Mahkemesi'nin 20.9.2012 günlü, E:2012/293,
K:2012/271 sayılı kararının hukuka aykırı olduğu belirtilerek kanun
yararına bozulmasının istenilmesi üzerine Danıştay Başsavcılığı
"yürürlükteki hukuka aykırı bir sonucu ifade eden" söz konusu
kararın, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 51. maddesi
uyarınca kanun yararına bozulmasını istemektedir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun "Kanun Yararına Bozma"
başlıklı 51. maddesinde, "1. Bölge idare mahkemesi kararları ile
idari ve vergi mahkemelerince ve Danıştay'ca ilk derece mahkemesi
olarak verilip temyiz incelemesinden geçmeden kesinleşmiş bulunan
kararlardan niteliği bakımından yürürlükteki hukuka aykırı bir
sonucu ifade edenler, ilgili bakanlıkların göstereceği lüzum
üzerine veya kendiliğinden başsavcı tarafından kanun yararına
temyiz olunabilir.
2. Temyiz isteği yerinde görüldüğü takdirde karar, kanun yararına
bozulur. Bu bozma kararı, daha önce kesinleşmiş olan mahkeme veya
Danıştay kararının hukuki sonuçlarını kaldırmaz.
3. Bozma kararının bir örneği ilgili Bakanlığa gönderilir ve Resmi
Gazete'de yayımlanır." hükmü yer yer almaktadır.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 7'nci maddesinin
1'inci fıkrasında, dava açma süresinin özel kanunlarında ayrı süre
gösterilmeyen hallerde Danıştay'da ve idare mahkemelerinde altmış
gün olduğu ve bu sürenin idari uyuşmazlıklarda yazılı bildirimin
yapıldığı tarihi izleyen günden başlayacağı hükmü getirilmiş;
10'uncu maddesinde, ilgililerin, haklarında idari davaya konu
olabilecek bir işlem veya eylemin yapılması için idari makamlara
başvurabilecekleri, altmış gün içinde bir cevap verilmezse isteğin
reddedilmiş sayılacağı, ilgililerin altmış günün bittiği tarihten
itibaren dava açma süresi içinde konusuna göre Danıştay'a, idare ve
vergi mahkemelerine dava açabilecekleri; 11'inci maddesinde de,
ilgililer tarafından idari dava açılmadan önce, idari işlemin
kaldırılması, geri alınması, değiştirilmesi veya yeni bir işlem
yapılmasının üst makamdan, üst makam yoksa işlemi yapmış olan
makamdan idari dava açma süresi içinde istenebileceği, bu
başvurmanın işlemeye başlamış olan idari dava açma süresini
durduracağı, altmış gün içinde bir cevap verilmezse isteğin
reddedilmiş sayılacağı, isteğin reddedilmesi veya reddedilmiş
sayılması halinde dava açma süresinin yeniden işlemeye başlayacağı
ve başvurma tarihine kadar geçmiş sürenin de hesaba katılacağı
hükmüne yer verilmiştir.
Yolluk ödenmesine (hak kazanılmasına) neden olan işlemin hukuki
sebebi genellikle atama, nakil veya geçici görevlendirme
işlemlerinden biri olmakla birlikte, yolluğun ödenmesi konusunda
idari dava konusu olabilecek bir uyuşmazlığın doğması, yolluk
konusunda bir işlemin tesis edilmiş olması koşuluna bağlıdır.
Yolluk konusundaki işlem ise yolluğa hak kazandıran atama, nakil
veya geçici görevlendirme işlemiyle birlikte, atama, nakil veya
görevlendirmenin "yolluklu veya yolluksuz" olduğunun işlemde
belirtilmesi suretiyle tesis edilebileceği gibi yolluğa hak
kazandığı iddiasında olan kişinin yolluk talebiyle başvurusu
üzerine de tesis edilebilir. Doğal olarak sözü edilen asıl işlemle
birlikte tesis edilmiş bir yolluk işleminin varlığı halinde, yani
yolluklu veya yolluksuz ibaresinin işlemde yer alması halinde dava
açma süresi, yolluksuz ibaresi yer alan işlemin tebliğ tarihine
göre; yolluk konusunda asıl işlemde ödenip ödenmeyeceği hususunda
bir ibare konulmamış ya da ayrı bir işlem kurulmamış olması halinde
dava açma süresi, 2577 sayılı Kanun'un 10. maddesinde öngörüldüğü
gibi ilgili tarafından yöneltilecek bir başvuru üzerine oluşacak
açık veya zımni bir ret işlemine göre hesaplanacaktır.
Dosyanın incelenmesinden; Ardahan İli, Hanak İlçesi, Hanak Çok
Programlı Lisesinde 657 sayılı Yasa'nın 4/B maddesi uyarınca
sözleşmeli statüde Matematik Öğretmeni olarak görev yapmakta iken,
16.12.2009 günlü işlemle Sivas İli, Gemerek İlçesi, Yenibuçuk
Lisesine atanarak yeni görev yerine 15.1.2010 tarihinde başlayan
davacının, bu atama işleminden dolayı alamadığı sürekli görev
yolluğunun ödenmesi için Yenibuçuk Lisesi Müdürlüğü'ne yaptığı
16.11.2011 günlü başvurusunun Sivas Valiliği, İl Milli Eğitim
Müdürlüğü'nün 1.12.2011 günlü, 29962 sayılı işlemi ile reddi
üzerine bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Her ne kadar Sivas Bölge İdare Mahkemesi'nce, 16.12.2009 günlü
onayla atanan davacının atandığı yerde göreve başladığı 15.1.2010
tarihinin, 6245 sayılı Kanun'un 59. maddesi uyarınca kendisine
yolluk ödenmediğini öğrendiği son tarih olarak kabulünün gerekmekte
olduğu belirtilerek ve yapılan hesaplama sonucu, dava süre aşımı
yönünden reddedilmiş ise de, dava konusu olayda başvuru öncesinde
davacıya tebliğ edilmek suretiyle kendisine yolluk verilmeyeceğine
ilişkin bir işlemin mevcut olmaması karşısında; yolluk ödenmesi
talebiyle sonradan yapılan başvuru, 2577 sayılı Kanun'un 10.
maddesi kapsamında yapılmış bir başvuru niteliğini taşıdığından, bu
konuda çıkan uyuşmazlıkta atandığı yerde göreve başlama tarihinin
dava açma süresi için başlangıç olarak alınmasına hukuken olanak
bulunmamaktadır.
Öte yandan, 6245 sayılı Harcırah Kanunu'nun 59.maddesinde
belirtilen bir aylık süre, dava süresi olmayıp, verilen avansın
kapatılması amacına yönelik bir beyanname verme süresi olarak
düzenlenmiş olduğundan,dava açma süresinin hesabında dikkate
alınmaması gerekmektedir.
Kaldı ki, uyuşmazlık konusu olayda, dava konusu işlemin yasal
dayanaklarını oluşturan ve 06.06.1978 tarihli ve 7/15754 sayılı
Bakanlar Kurulu kararı ile yürürlüğe konulan Sözleşmeli Personel
Çalıştırılmasına İlişkin Esasların 4. maddesinde yer alan;
"Sözleşmeli personele geçici görev yolluğu dışında harcırah
ödenemez." ibaresi ile buna paralel olarak yürürlüğe sokulan Milli
Eğitim Bakanlığı'nın 2006/58 sayılı Genelgesi'nin 11. maddesinde
yer alan; "Sözleşmeli öğretmenlere sürekli görev yolluğu
ödenmeyecektir." ibaresinin Danıştay İkinci Dairesi'nin 28.02.2011
günlü, E:2010/5994 sayılı kararıyla yürütmesinin durdurulmuş olması
nedeniyle oluşan yeni hukuki durum karşısında, davacının sürekli
görev yolluğunu alabilmek için,2577 sayılı İdari Yargılama Usulü
Kanunu'nun 10. maddesi kapsamında idareye her zaman başvurabileceği
de açıktır.
Bu nedenle, Sivas Bölge İdare Mahkemesinin, yürürlükteki hukuka
aykırı sonuçlar ifade ettiği açık bulunan 20.9.2012 günlü,
E:2012/293, K:2012/271 sayılı kararında hukuki isabet
görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle; Danıştay Başsavcılığının kanun yararına
temyiz isteminin kabulü ile Sivas Bölge İdare Mahkemesi'nce verilen
20.9.2012 günlü, E:2012/293, K:2012/271 sayılı kararın 2577 sayılı
İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 51. maddesi uyarınca hükmün
sonuçlarına etkili olmamak üzere kanun yararına bozulmasına;
kararın birer suretinin Danıştay Başsavcılığına, Sivas Valiliği ile
davacıya gönderilmesine ve bu kararın Resmi Gazete'de
yayımlanmasına, 13.3.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.