Sözleşmeliler harcırah alacak mı?
Resmi Gazete'nin bugünkü sayısında, sözleşmelilerin harcırah durumu" ile ilgili olarak Danıştay kararları yayımlanmıştır. Resmi Gazete'ye sözleşmeli personelin danıştay harcırah kararları şöyle...
Resmi Gazete'nin bugünkü sayısında, daha önce de defalarca dile
getirdiğimiz "sözleşmelilerin harcırah durumu" ile ilgili olarak
Danıştay kararları yayımlanmıştır. Gerek MEB gerekse diğer
bakanlıklar bu kararlar doğrultusunda personelini mağdur etmeyerek
sözleşmeli personeline (mahkemeye gerek kalmaksızın) daimi vazife
harcırahını ödemelidir.
12 Ağustos 2013 PAZARTESİ
Resmî Gazete
Sayı : 28733
DANIŞTAY KARARLARI
Danıştay İkinci Daire Başkanlığından:
Esas No : 2013/455
Karar No: 2013/1406
Kanun Yararına Temyiz İsteminde Bulunan : Danıştay Başsavcılığı
Davacı : Dilek Sahillioğulları
Vekili : Av. Cengiz Ünal
Tepebağ Mah. 27044 Sok. İbrahim Günay İşhanı No:13/4 ADANA
Davalı : Hatay Valiliği
İsteğin Özeti : Hatay İdare Mahkemesi'nin 30.12.2011 günlü,
E:2011/489, K:2011/2397 sayılı kararının, Danıştay Başsavcılığı
tarafından 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 51. maddesi
uyarınca kanun yararına bozulması istenilmektedir.
Danıştay Tetkik Hakimi : Özgür Metin
Düşüncesi : Danıştay Başsavcılığının kanun yararına temyiz
isteminin kabulü ile Hatay İdare Mahkemesi'nce verilen kararın,
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 51. maddesi uyarınca
hükmün sonuçlarına etkili olmamak üzere kanun yararına bozulması
gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Başsavcısı : Mevlüt Çetinkaya
Düşüncesi : Van İli, Başkale İlçesi, Oğulveren İlköğretim Okulu'nda
657 sayılı Yasa'nın 4/B maddesi uyarınca sözleşmeli statüde sınıf
öğretmeni olarak görev yapmakta iken Hatay İli, Avsuyu İlköğretim
Okulu'na atanan davacı tarafından, bu atama nedeniyle verilmeyen
yolluğun ödenmesi istemiyle 01.03.2011 tarihinde yaptığı başvurunun
reddine ilişkin işlemin iptali ve yolluğun yasal faiziyle birlikte
ödenmesine hükmedilmesi istemiyle açılan davanın süre aşımı
yönünden reddine dair Hatay İdare Mahkemesinin 30.12.2011 gün ve
E:2011/489, K:2011/2397 sayılı kararının yürürlükteki hukuka aykırı
olduğu ileri sürülerek davacı Dilek Sahillioğulları tarafından
kanun yararına bozulmasının istenmesi üzerine dava dosyası da
getirtilerek konu incelendi:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 51'inci maddesinde,
"niteliği bakımından yürürlükteki hukuka aykırı bir sonucu ifade
eden" kararların kanun yararına temyiz olunabileceği
belirtilmiştir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 7'nci maddesinin
1'inci fıkrasında, dava açma süresinin özel kanunlarında ayrı süre
gösterilmeyen hallerde Danıştay'da ve idaremahkemelerinde altmış
gün olduğu hükmü getirilmiş; 10'uncu maddesinde, "İlgililerin,
haklarında idari davaya konu olabilecek bir işlem veya eylemin
yapılması için idari makamlara başvurabilecekleri, altmış gün
içinde bir cevap verilmezse isteğin reddedilmiş sayılacağı,
ilgililerin altmış günün bittiği tarihten itibaren dava açma süresi
içinde konusuna göre Danıştay'a, idare ve vergi mahkemelerine dava
açabilecekleri''; 11'inci maddesinde de, "İlgililer tarafından
idari dava açılmadan önce, idari işlemin kaldırılması, geri
alınması, değiştirilmesi veya yeni bir işlem yapılmasının üst
makamdan, üst makam yoksa işlemi yapmış olan makamdan idari dava
açma süresi içinde istenebileceği, bu başvurmanın işlemeye başlamış
olan idari dava açma süresini durduracağı, altmış gün içinde bir
cevap verilmezse isteğin reddedilmiş sayılacağı, isteğin
reddedilmesi veya reddedilmiş sayılması halinde dava açma
süresininyeniden işlemeye başlayacağı ve başvurma tarihine kadar
geçmiş sürenin de hesaba katılacağı" hükmüne yer verilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden; davacının naklen atanması nedeniyle
yolluk verilmesi istemiyle yaptığı başvurunun reddi üzerine açılan
davada, davacının 31.8.2009 tarihli işlemle atandığı okulda göreve
başladığı harcırahının ödenmemesi üzerine sürekli görev yolluğuna
ilişkin dava açması ya da 2577 sayılı Kanun'un 11'inci maddesi
uyarınca idareye başvurması gerekirken, bu süre geçirildikten çok
sonra anılan atama işleminden kaynaklanan yolluğun verilmesi
istemiyle idareye yapılan 01.03.2011 tarihli başvurunun reddine
ilişkin işlemin iptali istemiyle 29.03.2011 tarihinde açılan
davanın süre aşımı nedeniyle esasını inceleme olanağı bulunmadığı
gerekçesiyle, süre aşımı yönünden reddine karar verildiği
anlaşılmaktadır.
Yolluk ödenmesine neden olan işlemin hukuki sebebi genellikle
atama, nakil veya geçici görevlendirme işlemlerinden biri olmakla
birlikte, yolluğun ödenmesi konusunda idari dava konusu olabilecek
bir uyuşmazlığın doğması, yolluk konusunda bir işlemin tesis
edilmiş olması koşuluna bağlıdır. Yolluk konusundaki işlem ise
yolluğa hak kazandıran atama, nakil veya geçici görevlendirme
işlemiyle birlikte, atama, nakil veya görevlendirmenin "yolluklu
veya yolluksuz" olduğunun işlemde belirtilmesi suretiyle tesis
edilebileceği gibi yolluğa hak kazandığı iddiasında olan kişinin
yolluk talebiyle başvurusu üzerine de tesis edilebilir.
Atama, nakil veya geçici görevlendirme işlemiyle birlikte tesis
edilmiş bir yolluk işleminin varlığı halinde,dava açma süresi,
yolluksuz ibaresi yer alan işlemin tebliğ tarihine göre; yolluk
konusunda asıl işlemde ödenip ödenmeyeceği hususunda bir ibare
konulmamış ya da ayrı bir işlem kurulmamış olması halinde dava açma
süresi, 2577 sayılı Kanun'un 10. maddesinde öngörüldüğü gibi ilgili
tarafından yöneltilecek bir başvuru üzerine oluşacak açık veya
zımni bir ret işlemine göre hesaplanacaktır.
Davacının, naklen atanmasına ilişkin işlemde "yolluksuz" ibaresi
bulunmadığına göre, bu işlemden doğan yolluğunun tarafına ödenmesi
için yaptığı başvuru 2577 sayılı Yasa'nın 10'uncu maddesi
kapsamında olup, bu başvuru üzerine kurulan işlemin iptali
istemiyle açılan davanın süresinde olduğu açıktır.
Kaldı ki, uyuşmazlık konusu olayda, dava konusu işlemin yasal
dayanaklarını oluşturan ve 06.06.1978 tarihli ve 7/15754 sayılı
Bakanlar Kurulu kararı ile yürürlüğe konulan Sözleşmeli Personel
Çalıştırılmasına İlişkin Esasların 4. maddesinde yer alan;
"Sözleşmeli personele geçici görev yolluğu dışında harcırah
ödenemez." ibaresi ile buna paralel olarak yürürlüğe sokulan Milli
Eğitim Bakanlığı'nın 2006/58 sayılı Genelgesi'nin 11. maddesinde
yer alan; "Sözleşmeli öğretmenlere sürekli görev yolluğu
ödenmeyecektir." ibaresinin Danıştay İkinci Dairesi'nin 28.02.2011
günlü, E:2010/5994 sayılı kararıyla yürütmesinin durdurulmuş olması
nedeniyle oluşan yeni hukuki durum karşısında, davacının sürekli
görev yolluğunu alabilmek için,2577 sayılı İdari Yargılama Usulü
Kanunu'nun 10. maddesi kapsamında idareye her zaman başvurabileceği
de açıktır.
Bu nedenle, Hatay İdare Mahkemesinin, yürürlükteki hukuka aykırı
sonuçlar ifade ettiği açık bulunan 30.12.2011 gün ve E:2011/489,
K:2011/2397 sayılı kararının, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü
Kanunu'nun 51'inci maddesi uyarınca, kanun yararına bozulmasının
uygun olacağı düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay İkinci Dairesi'nce işin gereği düşünüldü:
Dava; Van İli, Başkale İlçesi, Oğulveren İlköğretim Okulu'nda 657
sayılı Yasa'nın 4/B maddesi uyarınca sözleşmeli statüde Sınıf
Öğretmeni olarak görev yapmakta iken, Hatay İli, Merkez, Avsuyu
İlköğretim Okulu'na atanan davacının, bu atama nedeniyle verilmeyen
yolluğunun ödenmesi istemiyle 1.3.2011 tarihinde yaptığı başvurunun
reddine ilişkin 7.3.2011 günlü, 8457 sayılı işlemin iptali ve
yolluğun hak ediş tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle
birlikte ödenmesine hükmedilmesi istemiyle açılmıştır.
Hatay İdare Mahkemesi Hakimi tarafından verilen 30.12.2011 günlü,
E:2011/489, K:2011/2397 sayılı kararla; davacının talep ettiği
harcırah için, atama kararnamesinin tebliğinden veya en geç bu
atamayı müteakip yeni görev yeri olan Hatay İli, Merkez, Avsuyu
İlköğretim Okulu'nda göreve başladığı tarihten itibaren altmış
günlük dava açma süresi içinde dava açması veya aynı süre içinde
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 11. maddesi uyarınca
idareye başvuruda bulunması gerekirken, bu süreler geçirildikten
çok sonra idareye yapılan başvurunun reddi üzerine açılan davanın
süresinde açılmadığı ve dolayısıyla esasının incelenmesi olanağının
bulunmadığı gerekçesiyle davanın süre aşımı nedeniyle reddine
hükmedilmiş, söz konusu karar itiraz edilmemek suretiyle
kesinleşmiştir.
Hatay İdare Mahkemesi'nin 30.12.2011 günlü, E:2011/489, K:2011/2397
sayılı kararının hukuka aykırı olduğu belirtilerek kanun yararına
bozulmasının istenilmesi üzerine Danıştay Başsavcılığı
"yürürlükteki hukuka aykırı bir sonucu ifade eden" sözkonusu
kararın, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 51. maddesi
uyarınca kanun yararına bozulmasını istemektedir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun "Kanun Yararına Bozma"
başlıklı 51. maddesinde, "1. Bölge idare mahkemesi kararları ile
idari ve vergi mahkemelerince ve Danıştayca ilk derece mahkemesi
olarak verilip temyiz incelemesinden geçmeden kesinleşmiş bulunan
kararlardan niteliği bakımından yürürlükteki hukuka aykırı bir
sonucu ifade edenler, ilgili bakanlıkların göstereceği lüzum
üzerine veya kendiliğinden başsavcı tarafından kanun yararına
temyiz olunabilir.
2. Temyiz isteği yerinde görüldüğü takdirde karar, kanun yararına
bozulur. Bu bozma kararı, daha önce kesinleşmiş olan mahkeme veya
Danıştay kararının hukuki sonuçlarını kaldırmaz.
3. Bozma kararının bir örneği ilgili Bakanlığa gönderilir ve Resmi
Gazete'de yayımlanır." hükmü yer yer almaktadır.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 7'nci maddesinin
1'inci fıkrasında, dava açma süresinin özel kanunlarında ayrı süre
gösterilmeyen hallerde Danıştay'da ve idaremahkemelerinde altmış
gün olduğu ve bu sürenin idari uyuşmazlıklarda yazılı bildirimin
yapıldığı tarihi izleyen günden başlayacağı hükmü getirilmiş;
10'uncu maddesinde, ilgililerin, haklarında idari davaya konu
olabilecek bir işlem veya eylemin yapılması için idari makamlara
başvurabilecekleri, altmış gün içinde bir cevap verilmezse isteğin
reddedilmiş sayılacağı, ilgililerin altmış günün bittiği tarihten
itibaren dava açma süresi içinde konusuna göre Danıştay'a, idare ve
vergi mahkemelerine dava açabilecekleri; 11'inci maddesinde de,
ilgililer tarafından idari dava açılmadan önce, idari işlemin
kaldırılması, geri alınması, değiştirilmesi veya yeni bir işlem
yapılmasının üst makamdan, üst makam yoksa işlemi yapmış olan
makamdan idari dava açma süresi içinde istenebileceği, bu
başvurmanın işlemeye başlamış olan idari dava açma süresini
durduracağı, altmış gün içinde bir cevap verilmezse isteğin
reddedilmiş sayılacağı, isteğin reddedilmesi veya reddedilmiş
sayılması halinde dava açma süresininyeniden işlemeye başlayacağı
ve başvurma tarihine kadar geçmiş sürenin de hesaba katılacağı
hükmüne yer verilmiştir.
Yolluk ödenmesine (hak kazanılmasına) neden olan işlemin hukuki
sebebi genellikle atama, nakil veya geçici görevlendirme
işlemlerinden biri olmakla birlikte, yolluğun ödenmesi konusunda
idari dava konusu olabilecek bir uyuşmazlığın doğması, yolluk
konusunda bir işlemin tesis edilmiş olması koşuluna bağlıdır.
Yolluk konusundaki işlem ise yolluğa hak kazandıran atama, nakil
veya geçici görevlendirme işlemiyle birlikte, atama, nakil veya
görevlendirmenin "yolluklu veya yolluksuz" olduğunun işlemde
belirtilmesi suretiyle tesis edilebileceği gibi yolluğa hak
kazandığı iddiasında olan kişinin yolluk talebiyle başvurusu
üzerine de tesis edilebilir. Doğal olarak sözü edilen asıl işlemle
birlikte tesis edilmiş bir yolluk işleminin varlığı halinde, yani
yolluklu veya yolluksuz ibaresinin işlemde yer alması halinde dava
açma süresi, yolluksuz ibaresi yer alan işlemin tebliğ tarihine
göre; yolluk konusunda asıl işlemde ödenip ödenmeyeceği hususunda
bir ibare konulmamış ya da ayrı bir işlem kurulmamış olması halinde
dava açma süresi, 2577 sayılı Kanun'un 10. maddesinde öngörüldüğü
gibi ilgili tarafından yöneltilecek bir başvuru üzerine oluşacak
açık veya zımni bir ret işlemine göre hesaplanacaktır.
Dosyanın incelenmesinden; Van İli, Başkale İlçesi, Oğulveren
İlköğretim Okulu'nda 657 sayılı Yasa'nın 4/B maddesi uyarınca
sözleşmeli statüde Sınıf Öğretmeni olarak görev yapmakta iken,
31.8.2009 günlü işlemle Hatay İli, Merkez, Avsuyu İlköğretim
Okulu'na atanarak yeni görev yerine 8.9.2009 tarihinde başlayan
davacının, bu atama işleminden dolayı alamadığı sürekli görev
yolluğunun ödenmesi için Avsuyu İlköğretim Okulu Müdürlüğü'ne
yaptığı 1.3.2011 günlü başvurusunun Hatay Valiliği, İl Milli Eğitim
Müdürlüğü'nün 7.3.2011 günlü, 8457 sayılı işlemi ile reddi üzerine
bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Her ne kadar Hatay İdare Mahkemesi'nce, 31.8.2009 günlü onayla
atanan davacının atandığı yerde göreve başladığı 8.9.2009
tarihinin, kendisine yolluk ödenmediğini öğrendiği son tarih olarak
kabulünün gerekmekte olduğu belirtilerek ve yapılan hesaplama
sonucu, dava süre aşımı yönünden reddedilmiş ise de, dava konusu
olayda başvuru öncesinde davacıya tebliğ edilmek suretiyle
kendisine yolluk verilmeyeceğine ilişkin bir işlemin mevcut
olmaması karşısında; yolluk ödenmesi talebiyle sonradan yapılan
başvuru, 2577 sayılı Kanun'un 10. maddesi kapsamında yapılmış bir
başvuru niteliğini taşıdığından, bu konuda çıkan uyuşmazlıkta
atandığı yerde göreve başlama tarihinin dava açma süresi için
başlangıç olarak alınmasına hukuken olanak bulunmamaktadır.
Kaldı ki, uyuşmazlık konusu olayda, dava konusu işlemin yasal
dayanaklarını oluşturan ve 06.06.1978 tarihli ve 7/15754 sayılı
Bakanlar Kurulu kararı ile yürürlüğe konulan Sözleşmeli Personel
Çalıştırılmasına İlişkin Esasların 4. maddesinde yer alan;
"Sözleşmeli personele geçici görev yolluğu dışında harcırah
ödenemez." ibaresi ile buna paralel olarak yürürlüğe sokulan Milli
Eğitim Bakanlığı'nın 2006/58 sayılı Genelgesi'nin 11. maddesinde
yer alan; "Sözleşmeli öğretmenlere sürekli görev yolluğu
ödenmeyecektir." ibaresinin Danıştay İkinci Dairesi'nin 28.02.2011
günlü, E:2010/5994 sayılı kararıyla yürütmesinin durdurulmuş olması
nedeniyle oluşan yeni hukuki durum karşısında, davacının sürekli
görev yolluğunu alabilmek için,2577 sayılı İdari Yargılama Usulü
Kanunu'nun 10. maddesi kapsamında idareye her zaman başvurabileceği
de açıktır.
Bu nedenle, Hatay İdare Mahkemesinin, yürürlükteki hukuka aykırı
sonuçlar ifade ettiği açık bulunan 30.12.2011 günlü, E:2011/489,
K:2011/2397 sayılı kararında hukuki isabetgörülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle; Danıştay Başsavcılığının kanun yararına
temyiz isteminin kabulü ile Hatay İdare Mahkemesi'nce verilen
30.12.2011 günlü, E:2011/489, K:2011/2397 sayılı kararın 2577
sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 51. maddesi uyarınca hükmün
sonuçlarına etkili olmamak üzere kanun yararına bozulmasına;
kararın birer suretinin Danıştay Başsavcılığına, Hatay Valiliği ile
davacıya gönderilmesine ve bu kararın Resmi Gazete'de
yayımlanmasına, 13.3.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
—— • ——
Danıştay İkinci Daire Başkanlığından :
Esas No : 2013/555
Karar No : 2013/1408
Kanun Yararına Temyiz İsteminde Bulunan : Danıştay Başsavcılığı
Davacı : Çağlar Altan Kökçü
Vekili : Av. Durmuş Ali Kümük
Şems Mah. Şerafettin Cad. Zenginhan No:52/409 Karatay/KONYA
Davalı : Ayrancı Kaymakamlığı - KARAMAN
İsteğin Özeti : Konya Bölge İdare Mahkemesi'nin 10.7.2012 günlü,
E:2012/610, K:2012/630 sayılı kararının, Danıştay Başsavcılığı
tarafından 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 51. maddesi
uyarınca kanun yararına bozulması istenilmektedir.
Danıştay Tetkik Hakimi : Özgür Metin
Düşüncesi : Danıştay Başsavcılığının kanun yararına temyiz
isteminin kabulü ile Konya Bölge İdare Mahkemesi'nce verilen
kararın, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 51. maddesi
uyarınca hükmün sonuçlarına etkili olmamak üzere kanun yararına
bozulması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Başsavcısı : Mevlüt Çetinkaya
Düşüncesi : Erzurum İli, Çat İlçesi, Karaşeyh İlköğretim Okulu'nda
657 sayılı Yasa'nın 4/B maddesi uyarınca sözleşmeli statüde sınıf
öğretmeni olarak görev yapmakta iken Karaman İli, Ayrancı Yatılı
İlköğretim Okulu'na atanan davacı tarafından, bu atama nedeniyle
verilmeyen yolluğun ödenmesi istemiyle 23.01.2012 tarihinde yaptığı
başvurunun reddine ilişkin işlemin iptali ve yolluğun yasal
faiziyle birlikte ödenmesi yolunda verilen Konya 1. İdare
Mahkemesinin 30.04.2012 gün ve E:2012/198, K:2012/552 sayılı tek
hakimli kararının bozularak davanın süreaşımı yönünden reddine
ilişkin Konya Bölge İdare Mahkemesinin 10.07.2012 gün ve
E:2012/610, K:2012/630 sayılı kararının yürürlükteki hukuka aykırı
olduğu ileri sürülerek davacı vekili Av. Durmuş Ali Kümük
tarafından kanun yararına bozulmasının istenilmesi üzerine konu
incelendi:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 51'inci maddesinde,
"niteliği bakımından yürürlükteki hukuka aykırı bir sonucu ifade
eden" kararların kanun yararına temyiz olunabileceği
belirtilmiştir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 7'nci maddesinin
1'inci fıkrasında, dava açma süresinin özel kanunlarında ayrı süre
gösterilmeyen hallerde Danıştay'da ve idaremahkemelerinde altmış
gün olduğu hükmü getirilmiş; 10'uncu maddesinde, "İlgililerin,
haklarında idari davaya konu olabilecek bir işlem veya eylemin
yapılması için idari makamlara başvurabilecekleri, altmış gün
içinde bir cevap verilmezse isteğin reddedilmiş sayılacağı,
ilgililerin altmış günün bittiği tarihten itibaren dava açma süresi
içinde konusuna göre Danıştay'a, idare ve vergi mahkemelerine dava
açabilecekleri''; 11'inci maddesinde de, "İlgililer tarafından
idari dava açılmadan önce, idari işlemin kaldırılması, geri
alınması, değiştirilmesi veya yeni bir işlem yapılmasının üst
makamdan, üst makam yoksa işlemi yapmış olan makamdan idari dava
açma süresi içinde istenebileceği, bu başvurmanın işlemeye başlamış
olan idari dava açma süresini durduracağı, altmış gün içinde bir
cevap verilmezse isteğin reddedilmiş sayılacağı, isteğin
reddedilmesi veya reddedilmiş sayılması halinde dava açma
süresininyeniden işlemeye başlayacağı ve başvurma tarihine kadar
geçmiş sürenin de hesaba katılacağı" hükmüne yer verilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden; davacının naklen atanması nedeniyle
yolluk verilmesi istemiyle yaptığı başvurunun reddi üzerine açılan
davada, davacının 07.08.2009 tarihli işlemle atandığı okulda göreve
başladığı harcırahının ödenmemesi üzerine sürekli görev yolluğuna
ilişkin dava açması ya da 2577 sayılı Kanun'un 11'inci maddesi
uyarınca idareye başvurması gerekirken, bu süre geçirildikten çok
sonra anılan atama işleminden kaynaklanan yolluğun verilmesi
istemiyle idareye yapılan 23.01.2012 tarihli başvurunun reddine
ilişkin işlemin iptali istemiyle 8.02.2012 tarihinde açılan davada
dava konusu işlemin iptaline ve davanın kabulüne ilişkin Konya
1.İdare Mahkemesince verilen 30.04.2012 gün ve E:2012/198,
K:2012/552 sayılı karara yapılanitiraz üzerine davaya bakan Konya
Bölge İdare Mahkemesinin 10.07.20102 günlü ve E:2012/610.K:2012/630
sayılı kararıyla da; davanın süre aşımı nedeniyle esasının
incelenmesine yasal olanak bulunmadığı gerekçesiyle, anılan kararın
bozulmasına ve davanın süre aşımı yönünden reddine karar verildiği
anlaşılmaktadır.
Yolluk ödenmesine neden olan işlemin hukuki sebebi genellikle
atama, nakil veya geçici görevlendirme işlemlerinden biri olmakla
birlikte, yolluğun ödenmesi konusunda idari dava konusu olabilecek
bir uyuşmazlığın doğması, yolluk konusunda bir işlemin tesis
edilmiş olması koşuluna bağlıdır. Yolluk konusundaki işlem ise
yolluğa hak kazandıran atama, nakil veya geçici görevlendirme
işlemiyle birlikte, atama, nakil veya görevlendirmenin "yolluklu
veya yolluksuz" olduğunun işlemde belirtilmesi suretiyle tesis
edilebileceği gibi yolluğa hak kazandığı iddiasında olan kişinin
yolluk talebiyle başvurusu üzerine de tesis edilebilir.
Atama, nakil veya geçici görevlendirme işlemiyle birlikte tesis
edilmiş bir yolluk işleminin varlığı halinde,dava açma süresi,
yolluksuz ibaresi yer alan işlemin tebliğ tarihine göre; yolluk
konusunda asıl işlemde ödenip ödenmeyeceği hususunda bir ibare
konulmamış ya da ayrı bir işlem kurulmamış olması halinde dava açma
süresi, 2577 sayılı Kanun'un 10. maddesinde öngörüldüğü gibi ilgili
tarafından yöneltilecek bir başvuru üzerine oluşacak açık veya
zımni bir ret işlemine göre hesaplanacaktır.
Davacının, naklen atanmasına ilişkin işlemde "yolluksuz" ibaresi
bulunmadığına göre, bu işlemden doğan yolluğunun tarafına ödenmesi
için yaptığı başvuru 2577 sayılı Yasa'nın 10'uncu maddesi
kapsamında olup, bu başvuru üzerine kurulan işlemin iptali
istemiyle açılan davanın süresinde olduğu açıktır.
Kaldı ki, uyuşmazlık konusu olayda, dava konusu işlemin yasal
dayanaklarını oluşturan ve 06.06.1978 tarihli ve 7/15754 sayılı
Bakanlar Kurulu kararı ile yürürlüğe konulan Sözleşmeli Personel
Çalıştırılmasına İlişkin Esasların 4. maddesinde yer alan;
"Sözleşmeli personele geçici görev yolluğu dışında harcırah
ödenemez." ibaresi ile buna paralel olarak yürürlüğe sokulan Milli
Eğitim Bakanlığı'nın 2006/58 sayılı Genelgesi'nin 11. maddesinde
yer alan; "Sözleşmeli öğretmenlere sürekli görev yolluğu
ödenmeyecektir." ibaresinin Danıştay İkinci Dairesi'nin 28.02.2011
günlü, E:2010/5994 sayılı kararıyla yürütmesinin durdurulmuş olması
nedeniyle oluşan yeni hukuki durum karşısında, davacının sürekli
görev yolluğunu alabilmek için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü
Kanunu'nun 10. maddesi kapsamında idareye her zaman başvurabileceği
de açıktır.
Bu nedenle, Konya Bölge İdare Mahkemesinin, yürürlükteki hukuka
aykırı sonuçlar ifade ettiği açık bulunan 10.07.2012 gün ve
E:2012/610, K:2012/630 sayılı kararının, 2577 sayılı İdari
Yargılama Usulü Kanunu'nun 51'inci maddesi uyarınca, kanun yararına
bozulmasının uygun olacağı düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay İkinci Dairesi'nce işin gereği düşünüldü:
Dava; Erzurum İli, Çat İlçesi, Karaşeyh İlköğretim Okulu'nda 657
sayılı Yasa'nın 4/B maddesi uyarınca sözleşmeli statüde Matematik
Öğretmeni olarak görev yapmakta iken Karaman İli, Ayrancı İlçesi,
Yatılı İlköğretim Bölge Okulu'na atanan davacının, bu atama
nedeniyle verilmeyen yolluğunun ödenmesi istemiyle 23.1.2012
tarihinde yaptığı başvurunun reddine ilişkin 27.1.2012 günlü, 148
sayılı işlemin iptali ve yolluğunyasal faiziyle birlikte ödenmesine
hükmedilmesi istemiyle açılmıştır.
Konya 1. İdare Mahkemesi Hakimi tarafından verilen 30.4.2012 günlü,
E:2012/198, K:2012/552 sayılı kararla; Sözleşmeli Personel
Çalıştırılmasına İlişkin Esaslar ile günün koşullarına uygun olarak
belirli durumlarda sözleşmeli personele nakil olanağının tanındığı,
görev yeri değişen sözleşmeli personele bu esnada katlandığı
zorunlu giderlerin karşılığı olarak, kamu görevlisi sıfatını haiz
olmasından dolayı Harcırah Kanunu uyarınca yolluk ödenmesi
gerektiği dikkate alındığında,aksi yönde tesis edilen dava konusu
işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemin
iptaline, davacının yoksun kaldığı sürekli görev yolluğunun
23.1.2012 tarihli başvuru tarihinden itibaren işleyecek yasal
faiziyle birlikte ödenmesine hükmedilmiş; yapılan itiraz üzerine
davaya bakan Konya Bölge İdare Mahkemesi'nin 10.7.2012 günlü,
E:2012/610, K:2012/630 sayılı kararıyla da; davacının, yolluksuz
olduğu belirtilen atama işlemini tebellüğ ettiği 17.08.2009
tarihini izleyen 18.08.2009 tarihinden veya yeni görev yerinde
göreve başlayış tarihinden itibaren dava açma süresi olan altmış
gün içinde doğrudan veya 2577 sayılı Yasanın 11'nci maddesi
uyarınca yapılan başvuru sonucunda, yine idari dava açma süresi
içinde dava açması gerekirken, söz konusu sürelerin geçirildiği
gerekçesiyle itiraz kabul edilerek, Konya 1. İdare Mahkemesi Hakimi
tarafından verilen 30.4.2012 günlü, E:2012/198, K:2012/552 sayılı
karar bozulmuş ve 2577 sayılı Kanun'un 15. maddesinin 1/b bendi
uyarınca süre aşımı sebebiyle davanın reddine hükmedilmiş, karar
düzeltme istemi de aynı Mahkeme'ce verilen 17.10.2012 günlü,
E:2012/1095, K:2012/984 sayılı kararla reddedilmiştir.
Konya Bölge İdare Mahkemesi'nin 10.7.2012 günlü, E:2012/610,
K:2012/630 sayılı kararının hukuka aykırı olduğu belirtilerek kanun
yararına bozulmasının istenilmesi üzerine Danıştay Başsavcılığı
"yürürlükteki hukuka aykırı bir sonucu ifade eden" sözkonusu
kararın, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 51. maddesi
uyarınca kanun yararına bozulmasını istemektedir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun "Kanun Yararına Bozma"
başlıklı 51. maddesinde, "1. Bölge idare mahkemesi kararları ile
idari ve vergi mahkemelerince ve Danıştayca ilk derece mahkemesi
olarak verilip temyiz incelemesinden geçmeden kesinleşmiş bulunan
kararlardan niteliği bakımından yürürlükteki hukuka aykırı bir
sonucu ifade edenler, ilgili bakanlıkların göstereceği lüzum
üzerine veya kendiliğinden başsavcı tarafından kanun yararına
temyiz olunabilir.
2. Temyiz isteği yerinde görüldüğü takdirde karar, kanun yararına
bozulur. Bu bozma kararı, daha önce kesinleşmiş olan mahkeme veya
Danıştay kararının hukuki sonuçlarını kaldırmaz.
3. Bozma kararının bir örneği ilgili Bakanlığa gönderilir ve Resmi
Gazete'de yayımlanır." hükmü yer yer almaktadır.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 7'nci maddesinin
1'inci fıkrasında, dava açma süresinin özel kanunlarında ayrı süre
gösterilmeyen hallerde Danıştay'da ve idaremahkemelerinde altmış
gün olduğu ve bu sürenin idari uyuşmazlıklarda yazılı bildirimin
yapıldığı tarihi izleyen günden başlayacağı hükmü getirilmiş;
10'uncu maddesinde, ilgililerin, haklarında idari davaya konu
olabilecek bir işlem veya eylemin yapılması için idari makamlara
başvurabilecekleri, altmış gün içinde bir cevap verilmezse isteğin
reddedilmiş sayılacağı, ilgililerin altmış günün bittiği tarihten
itibaren dava açma süresi içinde konusuna göre Danıştay'a, idare ve
vergi mahkemelerine dava açabilecekleri; 11'inci maddesinde de,
ilgililer tarafından idari dava açılmadan önce, idari işlemin
kaldırılması, geri alınması, değiştirilmesi veya yeni bir işlem
yapılmasının üst makamdan, üst makam yoksa işlemi yapmış olan
makamdan idari dava açma süresi içinde istenebileceği, bu
başvurmanın işlemeye başlamış olan idari dava açma süresini
durduracağı, altmış gün içinde bir cevap verilmezse isteğin
reddedilmiş sayılacağı, isteğin reddedilmesi veya reddedilmiş
sayılması halinde dava açma süresininyeniden işlemeye başlayacağı
ve başvurma tarihine kadar geçmiş sürenin de hesaba katılacağı
hükmüne yer verilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden; Erzurum İli, Çat İlçesi, Karaşeyh
İlköğretim Okulu'nda 657 sayılı Yasa'nın 4/B maddesi uyarınca
sözleşmeli statüde Matematik Öğretmeni olarak görev yapmakta iken,
7.8.2009 günlü işlemle Karaman İli, Ayrancı Yatılı İlköğretim Bölge
Okulu'na atanarak yeni görev yerine 20.8.2009 tarihinde başlayan
davacının, bu atama işleminden dolayı alamadığı sürekli görev
yolluğunun ödenmesi için Ermenek Cumhuriyet İlköğretim Okulu
Müdürlüğü'ne yaptığı 23.1.2012 günlü başvurusunun Ayrancı
Kaymakamlığı, İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü'nün 27.1.2012 günlü, 148
sayılı işlemi ile reddi üzerine bakılmakta olan davanın açıldığı
anlaşılmaktadır.
Uyuşmazlık konusu olayda, dava konusu işlemin yasal dayanaklarını
oluşturan ve 06.06.1978 tarihli ve 7/15754 sayılı Bakanlar Kurulu
kararı ile yürürlüğe konulan Sözleşmeli Personel Çalıştırılmasına
İlişkin Esasların 4. maddesinde yer alan; "Sözleşmeli personele
geçici görev yolluğu dışında harcırah ödenemez." ibaresi ile buna
paralel olarak yürürlüğe sokulan Milli Eğitim Bakanlığı'nın 2006/58
sayılı Genelgesi'nin 11. maddesinde yer alan; "Sözleşmeli
öğretmenlere sürekli görev yolluğu ödenmeyecektir." ibaresinin
Danıştay İkinci Dairesi'nin 28.02.2011 günlü, E:2010/5994 sayılı
kararıyla yürütmesinin durdurulmuş olması nedeniyle oluşan yeni
hukuki durum karşısında, davacının sürekli görev yolluğunu
alabilmek için,2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 10.
maddesi kapsamında idareye her zaman başvurabileceği açıktır.
Bu nedenle, Konya Bölge İdare Mahkemesinin, yürürlükteki hukuka
aykırı sonuçlar ifade ettiği açık bulunan 10.7.2012 günlü,
E:2012/610, K:2012/630 sayılı kararında hukuki
isabetgörülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle; Danıştay Başsavcılığının kanun yararına
temyiz isteminin kabulü ile Konya Bölge İdare Mahkemesi'nin
10.7.2012 günlü, E:2012/610, K:2012/630 sayılı kararının 2577
sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 51. maddesi uyarınca hükmün
sonuçlarına etkili olmamak üzere kanun yararına bozulmasına;
kararın birer suretinin Danıştay Başsavcılığına, Ayrancı
Kaymakamlığı ile davacıya gönderilmesine ve bu kararın Resmi
Gazete'de yayımlanmasına, 13.3.2013 tarihinde oybirliğiyle karar
verildi.
—— • ——
Danıştay İkinci Daire Başkanlığından :
Esas No : 2013/557
Karar No : 2013/1410
Kanun Yararına Temyiz İsteminde Bulunan : Danıştay Başsavcılığı
Davacı : Ferit Gürbüz
Vekili : Av. Cengiz Ünal
Tepebağ Mah. 27044 Sok. İbrahim Günay İşhanı No:13/4 ADANA
Davalı : Tufanbeyli Kaymakamlığı - ADANA
İsteğin Özeti : Adana Bölge İdare Mahkemesi'nin 16.11.2011 günlü,
E:2011/4673, K:2011/4727 sayılı kararının, Danıştay Başsavcılığı
tarafından 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 51. maddesi
uyarınca kanun yararına bozulması istenilmektedir.
Danıştay Tetkik Hakimi : Özgür Metin
Düşüncesi : Danıştay Başsavcılığının kanun yararına temyiz
isteminin kabulü ile Adana Bölge İdare Mahkemesi'nce verilen
kararın, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 51. maddesi
uyarınca hükmün sonuçlarına etkili olmamak üzere kanun yararına
bozulması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Başsavcısı : Mevlüt Çetinkaya
Düşüncesi : Ankara İli, Haymana İlçesi, Bumsuz Lisesinde 657 sayılı
Yasa'nın 4/B maddesi uyarınca sözleşmeli statüde öğretmen olarak
görev yapmakla iken, Adana İli, Tufanbeyli İlçesi, Tufanbeyli
Lisesine atanan davacı tarafından, bu atama nedeniyle verilmeyen
yolluğun ödenmesi istemiyle 18.05.2011 tarihinde yaptığı başvurunun
reddine ilişkin işlemin iptali ve yolluğun yasal faiziyle birlikte
ödenmesine hükmedilmesi istemiyle açılan davayı süre aşımı yönünden
reddeden Adana İkinci İdare Mahkemesinin 03.08.2011 gün ve
E:2011/1127, K:2011/1496 sayılı kararına karşı yapılan itirazı
reddederek, kararı onayan Adana Bölge İdare Mahkemesinin 16.11.2011
gün ve E:2011/4673, K:2011/4727 sayılı kararının yürürlükteki
hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek davacı vekili Av. Cengiz Ünal
tarafından kanun yararına bozulmasının istenmesi üzerine dava
dosyası da getirtilerek konu incelendi:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 51'inci maddesinde,
"niteliği bakımından yürürlükteki hukuka aykırı bir sonucu ifade
eden" kararların kanun yararına temyiz olunabileceği
belirtilmiştir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 7'nci maddesinin
1'inci fıkrasında, dava açma süresinin özel kanunlarında ayrı süre
gösterilmeyen hallerde Danıştay'da ve idaremahkemelerinde altmış
gün olduğu hükmü getirilmiş; 10'uncu maddesinde, "İlgililerin,
haklarında idari davaya konu olabilecek bir işlem veya eylemin
yapılması için idari makamlara başvurabilecekleri, altmış gün
içinde bir cevap verilmezse isteğin reddedilmiş sayılacağı,
ilgililerin altmış günün bittiği tarihten itibaren dava açma süresi
içinde konusuna göre Danıştay'a, idare ve vergi mahkemelerine dava
açabilecekleri''; 11'inci maddesinde de, "İlgililer tarafından
idari dava açılmadan önce, idari işlemin kaldırılması, geri
alınması, değiştirilmesi veya yeni bir işlem yapılmasının üst
makamdan, üst makam yoksa işlemi yapmış olan makamdan idari dava
açma süresi içinde istenebileceği, bu başvurmanın işlemeye başlamış
olan idari dava açma süresini durduracağı, altmış gün içinde bir
cevap verilmezse isteğin reddedilmiş sayılacağı, isteğin
reddedilmesi veya reddedilmiş sayılması halinde dava açma
süresininyeniden işlemeye başlayacağı ve başvurma tarihine kadar
geçmiş sürenin de hesaba katılacağı" hükmüne yer verilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden; davacının naklen atanması nedeniyle
yolluk verilmesi istemiyle yaptığı başvurunun reddi üzerine açılan
davada, davacının atandığı okulda göreve başladığı tarihte
harcırahının ödenmemesi üzerine sürekli görev yolluğuna ilişkin
dava açması ya da 2577 sayılı Kanun'un 11'inci maddesi uyarınca
idareye başvurması gerekirken, bu süre geçirildikten çok sonra
anılan atama işleminden kaynaklanan yolluğun verilmesi istemiyle
idareye yapılan 18.05.2011 tarihli başvurunun reddine ilişkin
işlemin iptaliistemiyle 01.06.2011 tarihinde açılan davanın süre
aşımı nedeniyle esasını inceleme olanağı bulunmadığı gerekçesiyle,
süre aşımı yönünden reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
Yolluk ödenmesine neden olan işlemin hukuki sebebi genellikle
atama, nakil veya geçici görevlendirme işlemlerinden biri olmakla
birlikte, yolluğun ödenmesi konusunda idari dava konusu olabilecek
bir uyuşmazlığın doğması, yolluk konusunda bir işlemin tesis
edilmiş olması koşuluna bağlıdır. Yolluk konusundaki işlem ise
yolluğa hak kazandıran atama, nakil veya geçici görevlendirme
işlemiyle birlikte, atama, nakil veya görevlendirmenin "yolluklu
veya yolluksuz" olduğunun işlemde belirtilmesi suretiyle tesis
edilebileceği gibi yolluğa hak kazandığı iddiasında olan kişinin
yolluk talebiyle başvurusu üzerine de tesis edilebilir.
Atama, nakil veya geçici görevlendirme işlemiyle birlikte tesis
edilmiş bir yolluk işleminin varlığı halinde,dava açma süresi,
yolluksuz ibaresi yer alan işlemin tebliğ tarihine göre; yolluk
konusunda asıl işlemde ödenip ödenmeyeceği hususunda bir ibare
konulmamış ya da ayrı bir işlem kurulmamış olması halinde dava açma
süresi, 2577 sayılı Kanun'un 10. maddesinde öngörüldüğü gibi ilgili
tarafından yöneltilecek bir başvuru üzerine oluşacak açık veya
zımni bir ret işlemine göre hesaplanacaktır.
Davacının, naklen atanmasına ilişkin işlemde "yolluksuz" ibaresi
bulunmadığına göre, bu işlemden doğan yolluğunun tarafına ödenmesi
için yaptığı başvuru 2577 sayılı Yasa'nın 10'uncu maddesi
kapsamında olup, bu başvuru üzerine kurulan işlemin iptali
istemiyle açılan davanın süresinde olduğu açıktır.
Kaldı ki, uyuşmazlık konusu olayda, dava konusu işlemin yasal
dayanaklarını oluşturan ve 06.06.1978 tarihli ve 7/15754 sayılı
Bakanlar Kurulu kararı ile yürürlüğe konulan Sözleşmeli Personel
Çalıştırılmasına İlişkin Esasların 4. maddesinde yer alan;
"Sözleşmeli personele geçici görev yolluğu dışında harcırah
ödenemez." ibaresi ile buna paralel olarak yürürlüğe sokulan Milli
Eğitim Bakanlığı'nın 2006/58 sayılı Genelgesi'nin 11. maddesinde
yer alan; "Sözleşmeli öğretmenlere sürekli görev yolluğu
ödenmeyecektir." ibaresinin Danıştay İkinci Dairesi'nin 28.02.2011
günlü, E:2010/5994 sayılı kararıyla yürütmesinin durdurulmuş olması
nedeniyle oluşan yeni hukuki durum karşısında, davacının sürekli
görev yolluğunu alabilmek için,2577 sayılı İdari Yargılama Usulü
Kanunu'nun 10. maddesi kapsamında idareye her zaman başvurabileceği
de açıktır.
Bu nedenle, Adana Bölge İdare Mahkemesinin , yürürlükteki hukuka
aykırı sonuçlar ifade ettiği açık bulunan 16.11.2011 gün ve
E:2011/4673, K:2011/4727 sayılı kararının, 2577 sayılı İdari
Yargılama Usulü Kanunu'nun 51'inci maddesi uyarınca, kanun yararına
bozulmasının uygun olacağı düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay İkinci Dairesi'nce işin gereği düşünüldü:
Dava; Ankara İli, Haymana İlçesi, Bumsuz Çok Programlı Lisesinde
657 sayılı Yasa'nın 4/B maddesi uyarınca sözleşmeli statüde
Coğrafya Öğretmeni olarak görev yapmakta iken, Adana İli,
Tufanbeyli İlçesi, Tufanbeyli Lisesine atanan davacının, bu atama
nedeniyle verilmeyen yolluğunun ödenmesi istemiyle 18.5.2011
tarihinde yaptığı başvurunun reddine ilişkin 18.5.2011 günlü, 1486
sayılı işlemin iptali ve yolluğun hak ediş tarihinden itibaren
işletilecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine hükmedilmesi
istemiyle açılmıştır.
Adana 2. İdare Mahkemesi Hakimi tarafından verilen 3.8.2011 günlü,
E:2011/1127, K:2011/1496 sayılı kararla; davacının, atandığı okulda
göreve başladığı 15.2.2007 tarihi itibariyle kendisine harcırah
ödenmediğini öğrendiği ve burada göreve başladığı tarihten itibaren
altmış gün içerisinde dava açması ya da bir aylık süre içerisinde
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 11. maddesi uyarınca
idareye başvurması, isteğinin reddedilmesi veya reddedilmiş
sayılması durumlarına göre Kanunda öngörülen süre içerisinde dava
açması gerekirken, bu süreler geçirildikten sonra idareye yapılan
başvurunun reddi üzerine açılan davanın süresinde açılmadığı ve
dolayısıyla esasının incelenmesi olanağının bulunmadığı
gerekçesiyle davanın süre aşımı nedeniyle reddine hükmedilmiş,
itiraz üzerine davaya bakan Adana Bölge İdare Mahkemesi'nin
16.11.2011 günlü, E:2011/4673, K:2011/4727 sayılı kararıyla da, söz
konusu karar onanmak suretiyle kesinleşmiştir.
Adana Bölge İdare Mahkemesi'nin 16.11.2011 günlü, E:2011/4673,
K:2011/4727 sayılı kararının hukuka aykırı olduğu belirtilerek
kanun yararına bozulmasının istenilmesi üzerine Danıştay
Başsavcılığı "yürürlükteki hukuka aykırı bir sonucu ifade eden"
sözkonusu kararın, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 51.
maddesi uyarınca kanun yararına bozulmasını istemektedir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun "Kanun Yararına Bozma"
başlıklı 51. maddesinde, "1. Bölge idare mahkemesi kararları ile
idari ve vergi mahkemelerince ve Danıştayca ilk derece mahkemesi
olarak verilip temyiz incelemesinden geçmeden kesinleşmiş bulunan
kararlardan niteliği bakımından yürürlükteki hukuka aykırı bir
sonucu ifade edenler, ilgili bakanlıkların göstereceği lüzum
üzerine veya kendiliğinden başsavcı tarafından kanun yararına
temyiz olunabilir.
2. Temyiz isteği yerinde görüldüğü takdirde karar, kanun yararına
bozulur. Bu bozma kararı, daha önce kesinleşmiş olan mahkeme veya
Danıştay kararının hukuki sonuçlarını kaldırmaz.
3. Bozma kararının bir örneği ilgili Bakanlığa gönderilir ve Resmi
Gazete'de yayımlanır." hükmü yer yer almaktadır.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 7'nci maddesinin
1'inci fıkrasında, dava açma süresinin özel kanunlarında ayrı süre
gösterilmeyen hallerde Danıştay'da ve idaremahkemelerinde altmış
gün olduğu ve bu sürenin idari uyuşmazlıklarda yazılı bildirimin
yapıldığı tarihi izleyen günden başlayacağı hükmü getirilmiş;
10'uncu maddesinde, ilgililerin, haklarında idari davaya konu
olabilecek bir işlem veya eylemin yapılması için idari makamlara
başvurabilecekleri, altmış gün içinde bir cevap verilmezse isteğin
reddedilmiş sayılacağı, ilgililerin altmış günün bittiği tarihten
itibaren dava açma süresi içinde konusuna göre Danıştay'a, idare ve
vergi mahkemelerine dava açabilecekleri; 11'inci maddesinde de,
ilgililer tarafından idari dava açılmadan önce, idari işlemin
kaldırılması, geri alınması, değiştirilmesi veya yeni bir işlem
yapılmasının üst makamdan, üst makam yoksa işlemi yapmış olan
makamdan idari dava açma süresi içinde istenebileceği, bu
başvurmanın işlemeye başlamış olan idari dava açma süresini
durduracağı, altmış gün içinde bir cevap verilmezse isteğin
reddedilmiş sayılacağı, isteğin reddedilmesi veya reddedilmiş
sayılması halinde dava açma süresininyeniden işlemeye başlayacağı
ve başvurma tarihine kadar geçmiş sürenin de hesaba katılacağı
hükmüne yer verilmiştir.
Yolluk ödenmesine (hak kazanılmasına) neden olan işlemin hukuki
sebebi genellikle atama, nakil veya geçici görevlendirme
işlemlerinden biri olmakla birlikte, yolluğun ödenmesi konusunda
idari dava konusu olabilecek bir uyuşmazlığın doğması, yolluk
konusunda bir işlemin tesis edilmiş olması koşuluna bağlıdır.
Yolluk konusundaki işlem ise yolluğa hak kazandıran atama, nakil
veya geçici görevlendirme işlemiyle birlikte, atama, nakil veya
görevlendirmenin "yolluklu veya yolluksuz" olduğunun işlemde
belirtilmesi suretiyle tesis edilebileceği gibi yolluğa hak
kazandığı iddiasında olan kişinin yolluk talebiyle başvurusu
üzerine de tesis edilebilir. Doğal olarak sözü edilen asıl işlemle
birlikte tesis edilmiş bir yolluk işleminin varlığı halinde, yani
yolluklu veya yolluksuz ibaresinin işlemde yer alması halinde dava
açma süresi, yolluksuz ibaresi yer alan işlemin tebliğ tarihine
göre; yolluk konusunda asıl işlemde ödenip ödenmeyeceği hususunda
bir ibare konulmamış ya da ayrı bir işlem kurulmamış olması halinde
dava açma süresi, 2577 sayılı Kanun'un 10. maddesinde öngörüldüğü
gibi ilgili tarafından yöneltilecek bir başvuru üzerine oluşacak
açık veya zımni bir ret işlemine göre hesaplanacaktır.
Dosyanın incelenmesinden; Ankara İli, Haymana İlçesi, Bumsuz Çok
Programlı Lisesinde 657 sayılı Yasa'nın 4/B maddesi uyarınca
sözleşmeli statüde Coğrafya Öğretmeni olarak görev yapmakta iken,
Adana İli, Tufanbeyli İlçesi, Tufanbeyli Lisesine atanarak yeni
görev yerine 15.2.2007 tarihinde başlayan davacının, bu atama
işleminden dolayı alamadığı sürekli görev yolluğunun ödenmesi için
Tufanbeyli Lisesi Müdürlüğü'ne yaptığı 18.5.2011 günlü başvurusunun
Tufanbeyli Kaymakamlığı, İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü'nün 18.5.2011
günlü, 1486 sayılı işlemi ile reddi üzerine bakılmakta olan davanın
açıldığı anlaşılmaktadır.
Her ne kadar Adana 2. İdare Mahkemesi'nce, davacının atandığı yerde
göreve başladığı 15.2.2007 tarihinin, 6245 sayılı Kanun'un 59.
maddesi uyarınca kendisine yolluk ödenmediğini öğrendiği son tarih
olarak kabulünün gerekmekte olduğu belirtilerek ve yapılan
hesaplama sonucu, dava süre aşımı yönünden reddedilmiş ise de, dava
konusu olayda başvuru öncesinde davacıya tebliğ edilmek suretiyle
kendisine yolluk verilmeyeceğine ilişkin bir işlemin mevcut
olmaması karşısında; yolluk ödenmesi talebiyle sonradan yapılan
başvuru, 2577 sayılı Kanun'un 10. maddesi kapsamında yapılmış bir
başvuru niteliğini taşıdığından, bu konuda çıkan uyuşmazlıkta
atandığı yerde göreve başlama tarihinin dava açma süresi için
başlangıç olarak alınmasına hukuken olanak bulunmamaktadır.
Öte yandan, 6245 sayılı Harcırah Kanunu'nun 59.maddesinde
belirtilen bir aylık süre, dava süresi olmayıp, verilen avansın
kapatılması amacına yönelik bir beyanname verme süresi olarak
düzenlenmiş olduğundan,dava açma süresinin hesabında dikkate
alınmaması gerekmektedir.
Kaldı ki, uyuşmazlık konusu olayda, dava konusu işlemin yasal
dayanaklarını oluşturan ve 06.06.1978 tarihli ve 7/15754 sayılı
Bakanlar Kurulu kararı ile yürürlüğe konulan Sözleşmeli Personel
Çalıştırılmasına İlişkin Esasların 4. maddesinde yer alan;
"Sözleşmeli personele geçici görev yolluğu dışında harcırah
ödenemez." ibaresi ile buna paralel olarak yürürlüğe sokulan Milli
Eğitim Bakanlığı'nın 2006/58 sayılı Genelgesi'nin 11. maddesinde
yer alan; "Sözleşmeli öğretmenlere sürekli görev yolluğu
ödenmeyecektir." ibaresinin Danıştay İkinci Dairesi'nin 28.02.2011
günlü, E:2010/5994 sayılı kararıyla yürütmesinin durdurulmuş olması
nedeniyle oluşan yeni hukuki durum karşısında, davacının sürekli
görev yolluğunu alabilmek için,2577 sayılı İdari Yargılama Usulü
Kanunu'nun 10. maddesi kapsamında idareye her zaman başvurabileceği
de açıktır.
Bu nedenle, Adana Bölge İdare Mahkemesinin, yürürlükteki hukuka
aykırı sonuçlar ifade ettiği açık bulunan 16.11.2011 günlü,
E:2011/4673, K:2011/4727 sayılı kararında hukuki
isabetgörülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle; Danıştay Başsavcılığının kanun yararına
temyiz isteminin kabulü ile Adana Bölge İdare Mahkemesi'nce verilen
16.11.2011 günlü, E:2011/4673, K:2011/4727 sayılı kararın 2577
sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 51. maddesi uyarınca hükmün
sonuçlarına etkili olmamak üzere kanun yararına bozulmasına;
kararın birer suretinin Danıştay Başsavcılığına, Tufanbeyli
Kaymakamlığı ile davacıya gönderilmesine ve bu kararın Resmi
Gazete'de yayımlanmasına, 13.3.2013 tarihinde oybirliğiyle karar
verildi.
—— • ——
Danıştay İkinci Daire Başkanlığından :
Esas No : 2013/2085
Karar No : 2013/3518
Kanun Yararına Temyiz İsteminde Bulunan : Danıştay Başsavcılığı
Davacı : Başak Demirbaş
Vekili : Av. Kerem Çavli
Halitpaşa Cad. No:135/5 - KARS
Davalı : Sarıkamış Kaymakamlığı - KARS
İsteğin Özeti : Erzurum Bölge İdare Mahkemesi'nin 25.9.2012 günlü,
E:2012/748, K:2012/666 sayılı kararı ile 31.12.2012 günlü,
E:2012/856, K:2012/832 sayılı kararının, Danıştay Başsavcılığı
tarafından 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 51. maddesi
uyarınca kanun yararına bozulması istenilmektedir.
Danıştay Tetkik Hakimi : Özgür Metin
Düşüncesi : Danıştay Başsavcılığının kanun yararına temyiz
isteminin kabulü ile Erzurum Bölge İdare Mahkemesi'nce verilen
kararların, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 51.
maddesi uyarınca hükmün sonuçlarına etkili olmamak üzere kanun
yararına bozulması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Başsavcısı : Mevlüt Çetinkaya
Düşüncesi : Denizli İli, Honaz İlçesi, Kaklık İlköğretim Okulu'nda
657 sayılı Yasa'nın 4/B maddesi uyarınca sözleşmeli statüde
öğretmen olarak görev yapmakta iken, anılan Yasanın 4/A maddesi
uyarınca Kars İli, Sarıkamış İlçesi Beşyol İlköğretim Okulu'na
kadrolu olarak atanan davacı tarafından, bu atama nedeniyle
verilmeyen yolluğun ödenmesi istemiyle 17.01.2012 tarihinde yaptığı
başvurunun reddine ilişkin işlemin iptali ve yolluğun yasal
faiziyle birlikte ödenmesine hükmedilmesi istemiyle açılan davanın;
süre aşımı yönünden reddine dair Erzurum 2.İdare Mahkemesinin
22.05.2012 gün ve E:2012/199, K:2012/764 sayılı kararına yapılan
itirazın reddine ve kararın onanmasına ilişkin Erzurum Bölge İdare
Mahkemesince verilen 25.09.2012 gün ve E:2012/748, K:2012/666
sayılı karar ile karar düzeltme isteminin reddine dair Erzurum
Bölge İdare Mahkemesinin 31.12.2012 gün ve E: 2012/856, K:2012/832
sayılı kararının yürürlükteki hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek
davacı vekili tarafından kanun yararına bozulmasının istenmesi
üzerine konu incelendi:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 51'inci maddesinde,
"niteliği bakımından yürürlükteki hukuka aykırı bir sonucu ifade
eden" kararların kanun yararına temyiz olunabileceği
belirtilmiştir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 7'nci maddesinin
1'inci fıkrasında, dava açma süresinin özel kanunlarında ayrı süre
gösterilmeyen hallerde Danıştay'da ve idaremahkemelerinde altmış
gün olduğu hükmü getirilmiş; 10'uncu maddesinde, "İlgililerin,
haklarında idari davaya konu olabilecek bir işlem veya eylemin
yapılması için idari makamlara başvurabilecekleri, altmış gün
içinde bir cevap verilmezse isteğin reddedilmiş sayılacağı,
ilgililerin altmış günün bittiği tarihten itibaren dava açma süresi
içinde konusuna göre Danıştay'a, idare ve vergi mahkemelerine dava
açabilecekleri''; 11'inci maddesinde de, "İlgililer tarafından
idari dava açılmadan önce, idari işlemin kaldırılması, geri
alınması, değiştirilmesi veya yeni bir işlem yapılmasının üst
makamdan, üst makam yoksa işlemi yapmış olan makamdan idari dava
açma süresi içinde istenebileceği, bu başvurmanın işlemeye başlamış
olan idari dava açma süresini durduracağı, altmış gün içinde bir
cevap verilmezse isteğin reddedilmiş sayılacağı, isteğin
reddedilmesi veya reddedilmiş sayılması halinde dava açma
süresininyeniden işlemeye başlayacağı ve başvurma tarihine kadar
geçmiş sürenin de hesaba katılacağı" hükmüne yer verilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden; davacının atanması nedeniyle yolluk
verilmesi istemiyle yaptığı başvurunun reddi üzerine açılan davada,
davacının 4.6.2010 tarihli işlemle atandığı okulda göreve başladığı
harcırahının ödenmemesi üzerine sürekli görev yolluğuna ilişkin
dava açması ya da 2577 sayılı Kanun'un 11'inci maddesi uyarınca
idareye başvurması gerekirken, bu süre geçirildikten çok sonra
anılan atama işleminden kaynaklanan yolluğun verilmesi istemiyle
idareye yapılan 17.01.2012 tarihli başvurunun reddine ilişkin
işlemin iptali istemiyle 20.02.2012 tarihinde açılan davanın süre
aşımı nedeniyle esasını inceleme olanağı bulunmadığı gerekçesiyle,
süre aşımı yönünden reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
Yolluk ödenmesine neden olan işlemin hukuki sebebi genellikle
atama, nakil veya geçici görevlendirme işlemlerinden biri olmakla
birlikte, yolluğun ödenmesi konusunda idari dava konusu olabilecek
bir uyuşmazlığın doğması, yolluk konusunda bir işlemin tesis
edilmiş olması koşuluna bağlıdır. Yolluk konusundaki işlem ise
yolluğa hak kazandıran atama, nakil veya geçici görevlendirme
işlemiyle birlikte, atama, nakil veya görevlendirmenin "yolluklu
veya yolluksuz" olduğunun işlemde belirtilmesi suretiyle tesis
edilebileceği gibi yolluğa hak kazandığı iddiasında olan kişinin
yolluk talebiyle başvurusu üzerine de tesis edilebilir.
Atama, nakil veya geçici görevlendirme işlemiyle birlikte tesis
edilmiş bir yolluk işleminin varlığı halinde,dava açma süresi,
yolluksuz ibaresi yer alan işlemin tebliğ tarihine göre; yolluk
konusunda asıl işlemde ödenip ödenmeyeceği hususunda bir ibare
konulmamış ya da ayrı bir işlem kurulmamış olması halinde dava açma
süresi, 2577 sayılı Kanun'un 10. maddesinde öngörüldüğü gibi ilgili
tarafından yöneltilecek bir başvuru üzerine oluşacak açık veya
zımni bir ret işlemine göre hesaplanacaktır.
Davacının, naklen atanmasına ilişkin işlemde "yolluksuz" ibaresi
bulunmadığına göre, bu işlemden doğan yolluğunun tarafına ödenmesi
için yaptığı başvuru 2577 sayılı Yasa'nın 10'uncu maddesi
kapsamında olup, bu başvuru üzerine kurulan işlemin iptali
istemiyle açılan davanın süresinde olduğu açıktır.
Bu nedenle, Erzurum Bölge İdare Mahkemesinin, yürürlükteki hukuka
aykırı sonuçlar ifade ettiği açık bulunan 25.09.2012 gün ve
E:2012/748, K:2012/666 sayılı kararı ile 31.12.2012 gün ve
E:2012/856, K:2012/832 sayılı kararının, 2577 sayılı İdari
Yargılama Usulü Kanunu'nun 51'inci maddesi uyarınca, kanun yararına
bozulmasının uygun olacağı düşünülmektedir.
kaynak: memurlar.net