Tüm memurları ilgilendiren yıllık izin süresi hakkı

Yıllık izin bitimine tekabül eden ya da yıllık izin süresinin içerisinde kalmayan Cumartesi-Pazar günlerinin yıllık izne dahil edilmesi mümkün mü? Yıllık izin kullanımında amirlerin takdir yetkisinin sınırı ne kadardır? Memurlara yıllık izin uygulamalarında 7 veya 15 günden az izin verilemeyeceği hususunda mevzuatta bir hüküm var mı?

657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 102 inci maddesinde;

"Devlet memurlarının yıllık izin süresi, hizmeti 1 yıldan on yıla kadar (On yıl dahil) olanlar için yirmi gün, hizmeti on yıldan fazla olanlar için 30 gündür. Zorunlu hallerde bu sürelere gidiş ve dönüş için en çok ikişer gün eklenebilir." hükmü ,Yıllık izinlerin kullanılışı başlıklı 103 üncü maddesinde ise "Yıllık izinler, amirin uygun bulacağı zamanlarda, toptan veya ihtiyaca göre kısım kısım kullanılabilir. Birbirini izliyen iki yılın izni bir arada verilebilir. Cari yıl ile bir önceki yıl hariç, önceki yıllara ait kullanılmayan izin hakları düşer. Öğretmenler yaz tatili ile dinlenme tatillerinde izinli sayılırlar.Bunlara, hastalık ve diğer mazeret izinleri dışında, ayrıca yıllık izin verilmez. Hizmetleri sırasında radyoaktif ışınlarla çalışan personele, her yıl yıllık izinlerine ilaveten bir aylık sağlık izni verilir" hükmü yer almaktadır.

Bu itibarla;

- Yıllık izinlerin amirin uygun bulacağı zamanlarda, toptan veya ihtiyaca göre kısım kısım kullanılabileceği belirtilerek zaman bakımından idareye takdir yetkisi tanınmış olup, 5 veya 7 gün yıllık izin talebinde bulunan personele, bu süreler kadar izin verilmesine engel bir düzenlemenin bulunmadığı,

- Yıllık izin talebinde bulunan personele verilen iznin bitimine tekabül eden ve yıllık izin süresinin içerisinde kalmayan Cumartesi-Pazar günlerinin tatil olarak düzenlenmesi dikkate alınarak yıllık izne dahil edilmesinin uygun olmadığı,

- Kamu hizmetlerinin sevk ve idaresinin kesintisiz olarak yürütülmesini sağlamak amacıyla, memurların yıllık izin haklarını kullanma zamanları bakımından amirlere tanınan takdir yetkisinin mevzuatın çizilen sınırlar içerisinde , adalet ve eşitlik ilkelerine uygun bir şekilde, kamu hizmet ve gerekleri ile kamu yararı amacıyla kullanılmasının sağlanması, bunun dışında takdir yetkisinin yasal olarak tanınmış bir hakkın faydalanamaması sonucunu doğuracak şekilde kullandırılmamalı