28 Şubat mağduru memurlar beklemekten yoruldu!

28 Şubat sürecinde binlerce öğretmen, polis, mühendis, asker, doktor, hemşirenin işten çıkarıldığını yahut istifaya zorlandığını söyleyen DES Genel Başkanı Gürkan Avcı, torba kanundaki eksikleri eleştirdi...

Hükümetin hazırladığı yeni ‘torba kanun’ tasarısıyla 28 Şubat mağduru devlet memurlarına da ‘af’ getirmeye çalıştığını söyleyen Demokrat Eğitimciler Sendikası (DES) Genel Başkanı Gürkan Avcı, “Hükümete uyarılarımızı dikkate aldığı için teşekkür ediyoruz fakat 2006 ve 2012 yılında yapılan yasal düzenlemelerde olduğu gibi bu tasarıda maalesef mağdurların sorununu tam olarak çözecek nitelikte değildir. Biz hükümetten sendikamız hukuk servisi tarafından hazırlayarak kendilerine verdiğimiz ‘Kanun Taslağı’ doğrultusunda ve kâmil manada bir yasal çalışma yapmasını bekliyorduk” dedi.

STAJYERLERİ KAPSAMIYOR

28 Şubat sürecinde binlerce öğretmen, polis, mühendis, asker, doktor, hemşirenin disiplin soruşturmaları ve baskılarla işten çıkarıldığını yahut istifaya zorlandığını söyleyen DES Genel Başkanı Gürkan Avcı, “Atılan veya müstafi sayılan memurların çoğu stajyerliği kalkmamış yahut özellikle kaldırılmamış kamu görevlileriydi. Biz stajyer memurlar dâhil görevlerinden atılan, istifaya zorlanan tüm memurların mağduriyetlerinin giderilmesini istiyoruz. Biz başta Ak Parti olmak üzere diğer siyasi partilere de “28 Şubat Döneminde Mağdur Olan Kamu Görevlilerinin Mağduriyetlerinin Giderilmesi İçin Kanun Taslağı” hazırlayarak bizzat sunduk. Televizyonlardan, gazetelerden ve sendikal toplantılarımızda bu mağdur kardeşlerimizin sorunlarını ve nasıl bir çözüm süreci izlenmesi gerektiğini en yüksek perdeden dile getirdik. Fakat Hükümet bu sorunu 11 yıldır maalesef çözemedi. Hükümetten ve siyasi partilerimizden hassasiyet ve alaka bekliyoruz” dedi.

BOŞ KADRO VE UYGUN POZİSYON BULUNURSA

Meclis’e sunulan torba kanun tasarısında, başta 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu olmak üzere birçok konuda yeni düzenlemeler getirdiğini ve ‘Torba tasarı’yla yapılması planlanan kritik düzenleme de 28 Şubat 1997’den sonra disiplin cezaları nedeniyle memuriyetten çıkarılanların şartları taşımaları kaydıyla, yeniden göreve alınmalarının önü açılmaya çalışıldığını kaydeden Gürkan Avcı, “Bu kişiler, memuriyete giriş şartlarını kaybetmemiş olmaları, durumlarına uygun boş kadro ya da pozisyon bulunması, bu kadro ve pozisyonlara ait nitelikleri taşıması koşuluyla devlet memuru olabilecek” diye konuştu.

HERKESİ KAPSAMALI

Hükümetin 2006 ve en son 2012 yılında gerçekleştirdiği yasal düzenlemelerle, 23 Nisan 1999 tarihinden sonra işine son verilen memurların mesleklerine geri dönmelerine ve sigorta primlerinin devlet tarafından ödenmesine imkân sağlandığını da kaydeden Avcı, “Taslak, baskı, sürgün, disiplin soruşturmaları gibi antidemokratik yöntemlerle istifaya zorlanan ve müstafi sayılan bütün kamu görevlilerini kapsamalıdır. Stajyer memurları da özellikle kapsamalıdır. Atılanlara ve istifa etmek zorunda kalanlara boşta geçen sürelerinin emekliliklerine sayılması sağlanmalıdır. İstifa etmek zorunda kalanların hem ellerinde hem de sicil dosyalarında yapılan baskı, sürgün ve disiplin soruşturmalarına ilişkin belgeler ile mahkeme kayıtları mevcut olduğu için herhangi bir suiistimale neden olacak bir durum söz konusu olmayacaktır” dedi.

HAKSIZLIK YAPMAK TOPLUMU DERİNDEN ÜZER

Avcı son olarak, bir basın mensubunun “Gezi parkı eylemleri sonrasında Sayın Başbakanın iş dünyasıyla alakalı önemli çıkışları var. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?” yönündeki sorusuna, “Yeni ve büyük Türkiye’nin temellerinin daha da güçlendirildiği bir süreçte birlik ve beraberliğimizi, kadim kardeşliğimizi daha da pekiştirmeye, düşmanlarımızı mutlu edecek tartışmalardan uzak durmaya ihtiyacımız vardır. Bölgesine ilhan veren, rol model olan, küresel aktör olan bir Türkiye hedefine odaklanmalı ve bu yeni vizyon doğrultusunda hepimizin işimize gücümüze bakması gerekir. Aksi takdirde Türkiye’de bir cadı avı başlar ki bunun neticesinde tahmin edilemeyen sonuçlar doğar. Özellikle söz konusu edilen Sayın Boyner, Türkiye’nin yetiştirdiği önemli bir figürdür. Türkiye’nin kendisinden ve fikirlerinden hassaten önümüzdeki dönemlerde daha çok istifade edeceğini düşünüyorum. Türkiye’nin büyümesine ve gelişmesine en ufak bir katkısı olan kişileri, kim olursa olsun takdir ve teşvik etmek gerekirken, haksızlık yapılması, küstürülmesi toplumu derinden üzer” diyerek sözlerine son verdi.