Atanamayan öğretmenin hesabını kim verecek?
Eğitim fakültesi mezunu öğretmen adaylarının 4 yıl sonra sayısı istihdam edilen öğretmen sayısına eşit olacaktır. Bakanlık ve MEB bu hususta bir araya gelerek kısa ve uzun vadeli bir eylem planı yapmak zorunda.
Plansız programsız açılan eğitim fakülteleri, öğretmen adaylarını zor durumda bırakacak.
İstatistiklere baktığımızda bu
daha iyi günlerimiz! Peki
böyle bir tablonun sahipleri bu vebali nasıl
ödeyecekler? Mantar yetiştirir
gibi eğitim fakültesi açanlar şimdi
nerede? Bir zamanlar hükümet ile YÖK arasında çekişme vardı. Sonuç ise filler
tepişti olan çimenlere oldu.
Binlerce genç eğitim fakültesini
bitirip umutsuzca sokağa
bırakılıyor! İnsanların umutları ile oynayanlar bir bedel
ödemelidirler.
“Öğretmen ve öğretmen adayları
istatistikleri”
Ülkemizde 776 bin öğretmen var. Öğretmen açığı ise 127 bin…
KPSS ye ise 296 bin öğretmen adayı giriyor. Asıl sıkıntı bundan
sonraki istatistik! Öğretmenlik okuyan öğrenci sayısı 744 bin!
Şimdi istihdam edilen öğretmen sayısına eşit… Bu kadar genci eğitim
fakültelerine yığmanın anlamı ne? Bu gün 127 bin alım olsa öğretmen
açığı kapansa mezun olacaklar nasıl iş bulacak? Dört yıl sonra MEB
‘de istihdam edilen öğretmen kadar dışarıda öğretmen adayı olacak.
Bakanlık zararın neresinden dönülürse kardır, hesabı yapmalıdır.
Bakanlık ile YÖK yöneticileri bir araya gelip acil eylem planı
yapmalıdırlar. Üniversitelerde bazı bölümlere öğrenci alınmayacak
olmasını doğru bir karar olarak görüyorum. Alım yapılmayan
kadroların okullarına öğrenci almak saçmalıktan başka bir şey
değil.
“Çözüm önerileri”
Çağ nüfusundan tutunda, okul sayılarına kadar birçok bilgiye
bir tık ile ulaşabilirisiniz. Yapılması gereken toplama çıkarma
bilen birileri ile hesap yapmak. YÖK ün yalnızca bazı bölümleri
kapatması ile sorun çözülmeyecektir. Öncelik ile tüm yurtta normal
öğretime dönülmelidir. 3-4 yıl içerisinde bu dönüşümü sağlamak
gerekir. Yine şubelerdeki öğrenci sayısını 20-24 arasına çekmek
gerekir. Bu yolla öğretmen ihtiyacı artırılabilir. 200 bini
geçeceğini tahmin ediyorum. Bakanlığın bir başka önemli uygulaması
da emekliliğe teşvik olmalıdır. Öğretmenlere 3600 ek gösterge
verilmelidir. Hatta başka teşviklerde getirilmelidir. Emekli olan
öğretmene ikramiye haricinde 10 maaş tutarında bir ek ödeme
yapılabilir.
Belki görev başındaki öğretmenler kızacak ama zorunlu yer
değiştirme öğretmenler içinde getirilmelidir. Bunu sürgün olarak da
algılamamak gerekir. Hem iş veriminin hem de öğretmen istihdamının
artması için zorunlu yer değişikliği gereklidir diye düşünüyorum.
Bir şekilde doğu ya da batıda bir okula yerleşmiş 15-20 yıldır aynı
okullarda görev yapan öğretmenler var. Bu durum atamaların önünü de
kesmektedir. Hizmet puanı esasına dayalı bir yer değişikliği
getirilebilir. Ancak yukarıda yazdığım emekliliğe teşvik ile ilgili
yapısal değişiklikler uygulamaya konulduktan sonra öğretmen
rotasyon uygulanmalıdır. Bu aynı zamanda emekliliği de teşvik
edecektir.
“İstihdamı daralan branşlara yüksek lisans imkanı
kolaylığı”
MEB'in kısa ve uzun vadede böyle bir eylem planı yapması
zorunluluk olmuştur. Yapılan ilk hamle yerindedir. Eğitim
fakültelerine alınacak öğrenci sayısı kısıtlanmalıdır. Ancak Fen
Edebiyat Fakültesi mezunlarına pedogojik formasyon vermek doğru
olmamıştır. YÖK'ün yapması gereken bir önemli planlamada mezun
atanamayan öğretmen adaylarına istihdam alanı daha geniş branşlarda
yüksek lisans yaptırmasıdır. Bu hususta MEB'te talim terbiye kurulu
kararlarında değişikliğe gitmeli ve hukuki alt yapıyı
oluşturmalıdır. Özelikle birbirine yakın branşlarda yüksek lisans
eğitimi ile geçiş sağlanmalıdır. Bu ve benzer tedbirleri
uygulayarak bu problem çözülebilir. Geçmiş yıllardaki gibi hareket
ederek öğretmen adaylarının sayısını arttırmak, üniversiteli
işsizler ordusu oluşturmaktan başka bir işe
yaramayacaktır.