Atanamayan öğretmenler için flaş açıklamalar

Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı Habertürk Televizyonu'nda atanamayan öğretmenler ile ilgili açıklamalarda bulundu.

Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, Habertürk televizyonunda atanamayan öğretmenlerle ilgili açıklamalarda bulundu.

Öğretmen atamalarının her yıl KPSS sınavıyla alındığını söyleyen Nabi Avcı, öğretmen adayı atamalarının bu sınav sonuçlarına göre alındığını söyledi. Bu yıl temmuz ayında KPSS sınavı yapılacağını belirten Avcı, "Branşlarına göre bir puan sıralamasına alınıyorlar. Yani Fizik öğretmenlerine göre sıraya diziliyorlar, o yıl kaç kişi alınacaksa sıraya göre çizgiyi çekiyoruz" dedi.

Atanamayan öğretmen değil, öğretmen fazlası olduğunu belirten Avcı, "Bu bölümlerin mezunları başka alanlarda kullanılabilir. Öğretmenlerimizi KPSS sonuçlarına göre Ağustos ayında değerlendireceğiz" diye konuştu.

Hangi branşta ne kadar öğretmen ihtiyacı olduğunu bilmeden Kılıçdaroğlu'nun öğretmen adaylarının hayalleriyle oynadığını söyleyen Avcı, "Biz ders yılı sonu itibariyle hangi branşta ne kadar boşluğumuz var, ne kadar ihtiyacımız var bunları hesaplıyoruz. Ondan sonra Maliye Bakanlığı'ndan kadro kullanma izni alıyoruz. Muhtemelen bunun büyük bir bölümünü bu ihtiyaç planlamasına göre atayacağız. Bu sınavlarla ilgili bir genel yanlış anlama var. Zaman zaman anne babalardan şu tür şikayetler duyuyoruz, benim çocuğum KPSS'den 80 puan aldı atanamadı, komşumun kızı KPSS'den 70 puan aldı atanamadı. Sizin çocuğunuz çok rağbet olan bir alanda, diyelim matematik alanındadır. Matematikçiler kendi aralarında yarışırlar. Türkçecinin aldığı puanla, matematikçinin aldığı puan farklı farklıdır. Yüksek puan almış olmasına rağmen matematikten bir aday atanamamış olabilir. Tersi de olabilir. Dolayısıyla branşları birbirine karıştırmamak lazım"

Rotasyonla ilgili açıklamalar da yapan Avcı, "Merkezler, hizmet olarak yüksek kıdemli öğretmenler atanıyor. Bunların hizmet puanları yüksek olduğu için merkezlerde oluyor. Buna karşı gençler, örneğin yeni öğretmenleri genelde doğu güneydoğuda görevlendiriyoruz. Merkezlerde de, Çankaya'daki okulları dolaşırsanız 20-25 yıllık öğretmenleri görürsünüz. Belli bir yaştaki öğretmenler bir yerde toplanıyor, gençler daha çok ilçelerde oluyor. Ama öğretmenlik bir sanat, bir ustanın yanında genç bir öğretmenin öğreneceği çok şey var. Bu sorunu çözmek için, bunların dengeli bir şekilde dağılması için, gençlerle kıdemli öğretmenlerin birarada olması için rotasyon uyguluyoruz. Ama aynı il, ilçe içerisinde oluyor.

Bu yıldan başlayarak 12 yılla başlıyoruz. 12 ve daha yukarıdakiler kendi ilçelerinde başka okullarda görevlendirilecek. Dolayısıyla gençler de onların yerine gelebilecek. Önümüzdeki 11 yıl ve üzerindekiler olacak, ondan sonraki sene 10, sonra 9 sonra 8 olacak. Bu öğretmenleri sürgüne tabi tutmuyoruz. İlçe içerisinde olacak. Aynı ilçelerde bazı okulların adı çıkmış, tercih ediliyor, bazısında tercih edilmiyor. Orada da, burada da ihtiyaç var. Dengelemeye çalışıyoruz.

Dersaneleri dönüştürüyoruz. Test sistemi devam ediyor. bu durumda özel okullara gidenler avantajlı olmuyor mu

Dersanelerin bu dengesizliği giderdiği efsanesi doğru değil. Yaptığımız tüm araştırmalar şunu gösteriyor, dersanelere giden öğrencilerin çok büyük bir bölümü, aslında zaten dersaneye gitmese de sınavları kazanabilecek nitelikli okullarda okuyorlar. En yüksek yüzdeler fen lisesi öğrencileri, anadolu lisesi öğrencileri. Peki meslek lisesi öğrencileri dersanelere gidemiyor. Öyle dersaneler var ki, ücretleri astronomik. Buralarda zaten çok nitelikli öğrenciler burada okuyor. İmkanı olmayanlar da çok daha düşük ücretlerle, iddialı olmayan dersanelere gidiyor. Dersane denen sistem, zaten hızlı koşan çocukları biraz daha hızlı koşturan, daha yavaş koşan çocukları da oyalayan bir sistem. Bu illüzyon artık dağılmış durumda. TEOG uygulamasına başlamamızla birlikte okul tekrar önemli hale geldi. Müfredat önemli hale geldi. Sınavlar, sınıfta okutulan derslere endeksli hale geldi. Dersaneye olan ihtiyaç azaldı.

Buradaki personelin durumu ne olacak?

Biz dersanede çalışan eğitim personelini halk eğitim merkezlerinde görevlendireceğimiz söyledik. İhtiyaç olan yerlerde halk eğitim merkezlerinde eğitici personeli değerlendireceğiz. Fakat işin mantığında şu da var, kapatın ve dağılın demiyoruz. Bir takım teşvikler vererek, anaokula, ilkokula, liseye dönüşebilirsiniz diyoruz. Veya herhangi bir kurs da olabilir. Ama diyelim ki sizin altyapınız buna dönüşmeye elverişli olmayabilir. O zaman geçici bir süre için 4 yıllığına temel lise kurumunu geliştirdik. Normal olarak bir lisede aradığımız bazı kriterleri bu okullarda aramayacağız. Haftalık 40 saat ders varsa, bunlarda 25 saat şartı getirdik. Laboratuar 2 tane değil de bir tane olabilir. Ayrıca arsa, kredi kolaylıkları verdik. Öğrenciler için kredi kolaylıkları verdik. 3.500 liraya kadar teşvik verdik.

5'inci sınıflar için yoğunbir ingilizce eğitimi. Bu ingilizce sorununu çözecek mi

Biz ortaokul birinci sınıflarda dil eğitime ağırlık verin dedik. BAşından beri bunu öngörmüştük. Çocuklar türkçeyi doğrudürüst öğrensinler. Yani ana dillerini daha iyi öğretelim, ikincisi bir yabancı dili de daha iyi öğrenmeleri için onlara bir başlangıç fırsatı verelim. Dünyada gözde olan itibar gören, çocuğumuzun işine yarayacak diller için daha yoğun bir program uygulayalım. Ama buna bugünden yarına uygulama şansımız yok. Bunun için yetişmiş öğretmene de ihtiyacımız var. Bundan dolayı pilot okullarda bunun uygulamasını yapacağız. Sonra oradan alacağımız geri dönüşlere bakarak, Türkiye genelinde nasıl yaygınlaştırabiliriz buna bakacağız. Bunla ilgili ön hazırlıklarımız tamam. Ama müfredatımızın da buna uyması lazım. Yabancı dilde ağır bir gramer saplantımız var. İnsanlar ana dillerini öğrenirken grameri öğrenmez, gramer sonradan öğrenilir. Temel gramer bilgileri yine öğretilir ama gramere boğulmamalı. Dinlemeyla başlar, konuşmayla devam eder, diyalogla pekişir. Okullardaki sınıflarımız böyle bir uygulamaya uygun değil. Çocuklar birbiriyle konuşacak ortama sahip değil. Diğer ülkelerde sınıflar u şeklindedir. Çocuklar sürekli pratik yapar. Biz de öncelikle konuşmayı dinlemeyi öğreten bir dil eğitimi önceliyoruz.

İmam Hatipler'in artması için Ak Parti özel bir gayret içinde midir?

İmam hatiplerin orta kısımları 28 Şubat'ta kapatıldı. İmam hatiplerin önünü keseceğiz diye mesleki eğitim de budandı. Biz ihtiyaca göre okullar açıyoruz. Bazı yerlerde de vakıflar açıyor.

Peki İmam Hatiplere neden yemek veriliyor.

Biz yemek vermiyoruz, Ensar Vakfı veriyor. Mezun oldukları okullara destek veriyorlar. Başka mezunlar da kendi okullarında yemek verebilir.

CHP'nin seçim bildirgesi ile ilgili ne diyeceksiniz?

CHP'nin kendi bildirgesinde de niyetin bu olduğu çok açık. Hala zannediyorlar ki, hala anlatıyoruz, bunlar bu bildirgeyi yazan uzman kimse, zannediyorlar ki, imam hatip ortaokulları sadece imam yetiştiren dini okullardır. Hayır, imam hatip ortaokulları, normal ortaokullarda okutulan bütün dersler okutulur. Bunlar aynı müfredatı uygularlar. Ayrıca bazı din dersleri alırlar.

Kenan Evren okulunun ismini değiştirecek misiniz?

O çevrenin ihtiyacına göre böyle kararlar alıyoruz. Bugüne kadar verilen isimler içinde de, ihmal edilmiş bilim adamları dururken, bürokrat isimleri verilmiş pek çok yerde. Valilerin isimleri verilmiş pek çok yerde. Filanca valinin, falanca valinin. Genel olarak isim değişikliği talebi olursa biz bunu değerlendiririz.

Yargı ve Emniyetten sonra paralel yapının en çok olduğu kurum olduğunuz söyleniyor. Kırmızı kitaptan sonra ne değişecek?

Kanunsuz suç olmaz. Herkes için geçerli olan kurallar, öğretmenler için de geçerlidir. Eğer yasaların suç saydığı bir işe bulaşmışsanız, yasaların suç saydığı bir örgütle irtibatlıysanız, hele hele bunu okulda yapıyorsanız, buna hoşgörüyle yaklaşmamız mümkün değildir. Herhangi bir şekilde bu örgütlere karışanlar bunun karşılığını görür.