Avcı, öğretim görevlilerinin özlük hakları ile ilgili konuştu
Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi'nin ev sahipliğinde yapılan Üniversitelerarası Kurul Toplantısı'na esprileriyle damga vurdu.
Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, "Darbe koşullarında hazırlanan düzenleme, üniversitelerin o günkü şartlarına uyuyordu. Ancak çok farklılaşmış bir üniversite topluluğumuz var. Donanımları, ekonomik güçleriyle her alanda farklılaşan üniversitelerimiz var. Her üniversiteyi aynı elbiseyle dolaşmalarını istemek hepsine haksızlıktır" dedi.
Üniversitelerarası Kurul Toplantısı'nın 217.'si, Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi (YYÜ) Cengiz Andiç Kültür Merkezi'nde yapıldı. Türkiye genelinde 175 rektör ve her üniversiteden bir profesörün yer aldığı kurul toplantısına katılan Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, esprileriyle herkesi kahkahaya boğdu. Burada deprem sonrasında büyük bir başarı hikayesinin yaşandığını dile getiren Bakan Avcı, "Sadece hükümet anlamında söylemiyorum. Van halkı, sivil toplum örgütü, herkes büyük bir sinerji içindeydi. Başka yerde yıllarca anlatılacak, filmleri çevrilecek bir hikaye burada yaşandı ve biz bunu sadece sıradan bir deprem sonrası toparlanma hareketi gibi konuşuyoruz. Ama böyle değil. Bunun hikayesinin yazılması lazım, filminin çekilmesi lazım. İki günden beri gittiğimiz yerlerde o günleri yaşayan öğretmenlerimizle konuştuğumuzda biz bakanlık olarak bu fedakar öğretmenlerimize ne kadar ilgisiz kalmışız onu hissettim. Yaptıklarımız kadar yaptıklarımızı anlatmamız gerektiğine ehemmiyet verdik. Bütün eğitim camiamıza ve Van Milli Eğitim Müdürlüğü'ne, deprem sonrası çalışmalarda canla başla evlerine gitmeyerek vatandaşlarımızın hizmetine koşan öğretmenlerimize teşekkür ediyorum. Çok sembolik bir toplantı; tarihi ve yeri itibariyle. Van'da böyle bir toplantının düzenlenmesi hikaye eksikliğini giderecek bir jest olacaktır" diye konuştu.
Özlük haklarına da değinen Bakan Avcı, "Özlük hakları sorunu hükümetimizin gündeminde olan bir sorundur. Ne yazık ki üniversitelerimiz ciddi anlamda nitelik kaybı yaşıyor. Öğretim görevlilerinin özlük haklarındaki gerilemelerdir. Yıllara yayılan bir analiz yapıldığında gerçekten üniversitelerimiz nitelikli eleman cezbetme konusundaki güçlerini kaybetmişlerdir. Burada ciddi bir zaaf var ama inşallah imkanlar ölçüsünde en azından bunu durdurmak ve sonra da daha ileriye taşımak konusunda bir hassasiyet var. Bu konudaki gecikmeler büyük oranda yükseköğretimle ilgili çalışmaların ertelenmiş olmasından kaynaklanıyor. Yıllardır hepimiz yükseköğretim konusundan şikayetçiyiz. Daha önce yapılan düzenlemelerin geldiğimiz noktada yetersiz kaldığını kabul ediyoruz. Ama burada karşımıza çıkan bizim mevzuat düzenleme geleneğimizdeki kötü alışkanlığın olumsuz etkileri karşımıza çıkıyor. Bizim geleneğimizde böyle kötü bir alışkanlık var. Biz yönetmeliklerle düzenlenecek konuları yasa konusu yapıyoruz. Yasa ile düzenlenecek olanları da anayasa konusu yapıyoruz. Yönetmeliklerle, hatta teamüllerle düzenlenecek olanları anayasa konusu yapmışız. Her üniversitenin kendi özel koşullarını oluşturacak düzenleme yapmak ve üniversitelerimizin kendi düzenlemelerini yapmalarını sağlamak için çalışmalarımız var. Darbe koşullarında hazırlanan düzenleme, üniversitelerin o günkü şartlarına uyuyordu. Ancak çok farklılaşmış bir üniversite topluluğumuz var. Donanımları, ekonomik güçleriyle her alanda farklılaşan üniversitelerimiz var. Her üniversiteyi aynı elbiseyle dolaşmalarını istemek hepsine haksızlıktır. Üniversitelerimiz de bu konuya ciddi oranda hazırdırlar. İnşallah önümüzdeki dönemde kendi özel koşullarına uygun yapılanmalarını sağlayacak koşulları oluşturmuş oluruz" şeklinde konuştu.
Bakan Avcı'nın konuşması esnada salondaki bazı kişilerin uyuması üzerine, "Salona baktığımda şunu fark ettim, ben de sıkıcı konuşmalar yapabiliyormuşum. Bazı hocalara baktığımda imrendim, oradaki rahatı görünce" demesi, salonda gülüşmelere neden oldu. Ardından plaket törenine geçildi. Üniversitelerarası Kurul Başkanı İbicioğlu'na plaketini veren Bakan Avcı'nın, "Ben öteden beri bu plaket verme işine anlam veremiyorum. Hiç olmazsa plaket yerine kalem falan verelim diyorum. Siyasete girmeden önce aday olduğum dönemde Adapazarı Belediye Başkanımız Burhan Sakallı, benim plaket alıp verme işini bilmediğimi söyledi. 'Plaketi alıp verirken muhatabınla konuşuyorsun, oysa fotoğraflar çekiliyor. Böyle olmaması lazım' demişti. Ne yapmak lazım diye sorduğumda ise, sağ ayak önde olacak şekilde fotoğrafçılara dönmek lazım" diyerek uygulamalı olarak göstermesi de salondakileri güldürdü.
Van YYÜ Rektörü Prof. Dr. Peyami Battal ise, üniversitenin tarihi hakkında bilgiler vererek, "YYÜ, 1982 yılında kuruldu. Osmanlı'nın son dönemlerinde iki kez Van'da üniversite kurulması amaçlanmış, ama o dönemdeki sıkıntılardan dolayı gerçekleşmemiş. Daha sonra Atatürk Meclis'te iki kez Van'da üniversite kurulmasını önermiş, komisyonlar kurulmuş ve kanaat önderleri de bu bölgede üniversite kurulması gerektiğini önermişler, ancak 1982 yılında kurulmuş. Bin 500 öğretim elemanı ile büyük bir üniversite halinde bölgemize önemli hizmetler sunan bir üniversite haline geldik. 23 Ekim ve 9 Kasım 2011 tarihlerinde iki büyük deprem yaşadık ve ciddi şekilde sarsıldık. O dönemde hükümet üyelerimiz, Başbakanımız ve halkımızı yanımızda gördük. YYÜ'yü depremden öncesiyle karşılaştırdığımızda yüzde 50 ila 400 arasına büyüdü" dedi.
Üniversitelerarası Kurul Başkanı Hasan İbicioğlu ise, Türkiye yüksek öğrenimi ele alırken değişen dünya dinamiklerini de dikkate almaları gerektiğini belirterek, "İnsan kaynaklarının mobil hale gelmesi, teknolojinin değişmesi herhalde içinde bulunduğumuz dinamikleri açıklamaya yeter. Türkiye üniversitelerinin belirli alanda faaliyet yürütürken tüm dünyada rekabet alanları geliştirmeleri gerektiği ortada. Bu anlamda küreselleşme bir sosyal hareketse, kaçınılmaz bir süreçse kendimizi şartlara göre konumlandırmamız gerekmektedir. Türkiye, kendi içinde ve dışındaki paradigmaları yeniden tanımladı, dünya dengelerinde değer gören bir ülke haline geldi. Bu anlamda bizler uluslararası öğrenci kabulünün farkındayız. Ancak üniversitelerin ülke dışında yasal kampus açmalarının önünde yasal engelleri olduğunu belirtmek istiyoruz. TBMM kararı alınması gerekiyor ki bu son dönemlerdeki bürokrasiden kurtulma çalışmalarına ters düşüyor" şeklinde konuştu.
"TÜRKİYE'DE REKTÖRLERİMİZ ARTIK BİRER GİRİŞİMCİ GİBİ ÇALIŞIYORLAR"
Türkiye'de rektörlerin artık birer girişimci gibi çalıştığını ifade eden İbicioğlu, "Üniversitelerdeki temel bilimler noktasında son yıllarda güzel olmayan durumlar yaşanıyor. Temel bilimlerin bu alanda mutlaka desteklenmesi gerekiyor. Aksi takdirde ilerleyen zamanlarda uygulamalı ilimlerle ilgili konularda patent üretme noktasında bir darboğaza girmemiz söz konusu ki, bu Türkiye için uygun olmayan bir durumdur" ifadelerini kullandı.
Yeni üniversitelerin açılmasını desteklediklerini de söyleyen İbicioğlu, "Yeni üniversitelerin açılmasını sonuna kadar destekliyoruz ve bu konuda hükümete şükranlarımızı sunuyoruz. Huzur ve güven ortamının sağlanması var. Huzurlu olmayan bir üniversiteye kaliteli öğrencinin gelmesinin mümkün olmayacağı, huzurlu olmayan bir ülkeye yatırım gelmesinin mümkün olmayacağına göre, özellikle son zamanlarda Türkiye'nin her yönüyle kardeş olan insanların yanlış iletişim ve gereksiz çatışmalardan dolayı enerji ve evladını kaybetmesinden dolayı altına elinizi koyduğunuz ve çözmeye gösterdiğiniz gayreti sonuna kadar destekliyoruz. Bu insanların kaynaşması gerektiğini düşünerek biz Üniversitelerarası Kurulu Van'da düzenlemeye karar verdik. Bu arada öğretim üyesi yetiştirilmesi meselesi üniversiteler kendi üzerlerine düşeni yapmalarına karşın, öğretim üyeliğinin özlük haklarının iyileştirilmesi gerekiyor. Yılbaşından önce böyle bir düzenleme yapılması bizim açımızdan çok önemli. Öğretim üyelerinin motivasyonunda bu çok önemlidir" diye konuştu.
Plaket töreninden sonra ilk sunuma geçildi.