DES'ten eğitim sistemi milli olsun çıkışı
Demokrat Eğitimciler Sendikası Genel Başkanı Gürkan Avcı, eğitim sisteminin küreselleşmenin ve emperyalizmin ağır etkisi altında ve savunmasız kaldığını söyledi.
Demokrat Eğitimciler Sendikası (DES) Genel Başkanı
Gürkan Avcı, Türkiye’nin küresel emperyalizmin etkilerine karşı
bağışıklı, tarihi misyonuna sadık, yeni ve derinlikli bir eğitim
sistemine ihtiyacı olduğunu söyledi.
Eğitim sisteminin küreselleşmenin ve emperyalizmin ağır etkisi
altında ve savunmasız kaldığını söyleyen DES Genel Başkanı Gürkan
Avcı, Mevcut eğitim sisteminin öğrencileri batı hayranlığına
koşullandırdığını, kozmopolitleştirdiğini, köklerinden ve asli
mecrasından savurduğunu, kimliksizleştirdiğini ya da kimlikleştirme
adına ‘Batı’nın talim ettirdiği tanımlarla toplumu ayrıştırdığını
ve yozlaştırdığını söyledi.
DESAM’ın ‘Küreselleşme ve AB Sürecinde Türk Eğitim Sistemi’ konulu
toplantısında konuşma yapan Gürkan Avcı, özetle şunları
söyledi;
Türkiye’nin mevcut eğitim sistemiyle kendi yaratıcı kimliğini,
kültür ve eğitim politikalarını geliştiremeyeceğini düşünüyorum.
Özünden kök salarak, birikimlerinden kaynak alıp, evrenselliğe
yönelen erdem ve değerlere ulaşamadığına tanık oluyorum. Büyük
işler ve büyük fikirler geliştirmeyi başaramayacağını
görüyorum.
Bu çağrım, başlarını iki elinin arasına alarak eğitim sistemimizin
vahamet kesbeden durumuna çare bulmaya çalışan Başbakan Sayın
Erdoğan ile Milli Eğitim Bakanı Sayın Avcı’yadır. Eğitim sistemimiz
ve reform kültürümüz dışa bağımlı olmaktan tamamen kurtarılmalıdır.
Gizli ya da açık küreselleşmenin ve emperyalizmin etki ve
müdahalelerine karşı mukavemetli hale getirilmelidir. Aksi halde,
‘insanlık tarihinin bitmeyen kavgasının Habil’i olan
medeniyetimizin güzide bakiyesi Türkiye’ kadim nosyonunu dahi
idrak ettiremez. Dünyanın geleceğini barış, huzur, refah, hak ve
adaletten yana belirleme sorumluluğunu yerine getiremez.
Eğitim bir ülkenin bir milletin en üst yapı kurumudur ve diğer tüm
yapıları şekillendirici dominant bir özelliğe sahiptir. Eğitim
sistemi, milli ve evrensel sosyo-kültürel-ekonomik gerçeklikle
yakından ilişki içindedir.
Emperyalist küreselleşmenin etkisindeki eğitim sistemimizin çıktısı
olan nesiller dünyadaki ezilen ve sömürülen halkların sorunlarına
duyarsızdır. Popüler kültürün, futbolun ve magazin dünyasının
arkasından sürüklenen gençlik yaşadığı toplumun kara yazgısını
müstahak olarak görmektedir. Bireysel çıkarlarla, toplumsal
çıkarların birlikteliği ve bütünlüğüne kayıtsızdır. Yaşanan
haksızlıklara ilgisizdir. Medeniyetimizin yüksek, derin ve üstün
değerlerine, erdem ve inançlarına kayıtsızdır. Bu yüzden şiddete
eğilimli, entellektüel birikimden yoksun, batı hayranı, öykünmeci,
milli değer, amaç ve ülküleri sönmüştür.
Bu fotoğraf, ecnebi uzmanların ve onların özentili
işbirlikçilerinin maharetiyle hormonladıkları bu eğitim sisteminin
ve kültür politikalarının doğrudan sonucu olarak on yıllardır
sergilenmektedir. Eğitim sistemimizin plansızlığı, üniversite
çıkışlı işsizleri, aldıkları eğitime uygun olmayan mesleklerde
çalışan insanları, üniversite kapılarında sürekli elenmek
yazgısından kurtulamayan ya da atama bekleyen yüz binlerce öğretmen
adaylarını, çocukluğunu ve gençliğini dershane kapılarında geçiren
öğrenci yığınlarını üretmiştir.
Liberalleşme politikalarıyla metalaşma sürecinin insansız
değerlerini beyinlere ve duygulara acımasızca kök saldırmaya
çalışan ruhunu yitirmiş eğitim sistemimiz, salt insanı amaçlayan
temel bir disiplin olma niteliğini kazanmaya mecburdur.
‘Yeni, Büyük ve Güçlü Türkiye’nin eğitim sistemi kesinlikle kendine
özgü, milli kültür ve eğitim birikiminden yola çıkan, kalıcı,
sürekli, çağdaş, bilimsel eğitimin ölçüt ve gelişimlerine duyarlı
olmalıdır. Kadim medeniyetimizin felsefesini temel alan bir
eğitim felsefesi oluşturmak zorundayız. Türkiye'nin ve dünyanın
değişen ve gelişen ekonomik ve toplumsal koşullarına dayalı olarak
kendini yenileyen, kimlikli bir eğitim sistemine ulaşmaya
mecburuz.
‘Yeni, Büyük ve Güçlü Türkiye’nin eğitim sistemi milli, sivil,
özgürlükçü, demokrat, bağımsızlıkçı, halkçı, medeniyet
perspektifimizi temel alan bir dünya görüşü üzerine kurulmalıdır.
Tarihsel kültür birikimlerimizi öne çıkararak, evrensel eğitimin
yeni oluşumlarını da yakından izlemeliyiz.
‘Yeni, Büyük ve Güçlü Türkiye’nin eğitim sistemi her sosyal katman,
toplumsal sınıf ve tüm bölgelerimizde yaşayan vatandaşlarını
kucaklamalı ve eğitim hakkını herkese eşit ve dengeli olarak
sunmayı başararak, fırsat, kalite ve olanak eşitliğini
gerçekleştirmelidir.
‘Yeni, Büyük ve Güçlü Türkiye’nin eğitim sistemi, milli kimliğinin
yanında, öğretimin her kademesinde, genel ya da mesleki olsun tüm
eğitim tür ve aşamalarında, entelektüel ve üretici olma vasfını
birleştirmeli, kuram ve uygulama bütünlüğünü sağlamayı temel amaç
olarak görmelidir.
‘Yeni, Büyük ve Güçlü Türkiye’nin eğitim sistemi, eğitim ve
öğretimi her kademe ve okulda yaşamla bütünleştirmelidir.
Vatandaşlarını hem bütünsel hem de alanında uzman olma niteliğine
göre yetiştirmelidir.
‘Yeni, Büyük ve Güçlü Türkiye’nin eğitim sistemi, öğrencilerin ilgi
ve yeteneklerini geliştirmeyi, kendilerini ve içinde yaşadıkları
toplumsal gerçekliği, milli gerçekliği geliştirmeyi öngörmelidir.
Bireylerin yetenek ve ilgi alanlarının seçimi, belirli yaş ve
belirli öğretim kademelerinde ortaya çıkarmaya çalışmalı, bu
yapılırken, bütünsel gelişimin önemi özenle korumalı ve
izlemelidir.
‘Yeni, Büyük ve Güçlü Türkiye’nin eğitim sistemi, piyasalaşma ve
metalaşma sürecinden süratle uzaklaştırılmalıdır.
‘Yeni, Büyük ve Güçlü Türkiye’nin eğitim sistemi okul öncesi
eğitimden, üniversiteye kadar önce ‘İnsanını’ genel ve özel
yetenekleri, milli ve evrensel değerler ölçütünde en donanımlı
şekilde yetiştirerek geliştirmeyi temel amaç olarak görmelidir.
Böyle bir eğitim sistemi üretmek, kendini yenilemek, eğitim
programlarını yeniden oluşturmak, zenginleştirmek, üretici ve
yaratıcı insanlar yetiştirme yönünde ciddi planlar ve stratejiler
belirlemek zorundadır.
‘Yeni, Büyük ve Güçlü Türkiye’ eğitim sistemine yönelik
projelerini, Sokrates, Erasmus gibi adlarla değil, Yunus Emre,
Mevlana gibi adlarla yapmalı ve tüm dünyada markalaştırılarak ihraç
edilmelidir.
‘Yeni, Büyük ve Güçlü Türkiye’ eğitim sisteminin ilk adımı olarak
ivedilikle çok kapsamlı, katılımcı ve nitelikli milli eğitim
şuraları yapmak ve öğretmen yetiştirme politikalarımızı bu
doğrultuda evirmek gerekmektedir.