Hükümet beklenen dershane kararını verdi!
Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç, Bakanlar Kurulu toplantısı sonucu beklenen dershane kararını verdi. İşte açıklanan o karar...
Arınç, dershanelerin kapatılmasıyla ilgili kararın doğru
olduğunu; ancak gerekli tedbirlerin alınacağını ve paydaşlarla
konunun tartışılarak yeniden ele alınacağını söyledi.
Hükümet sözcüsü Bülent Arınç, Bakanlar Kurulu toplantısının
ardından gündemin önemli başlıkları hakkında gazetecilere
açıklamada bulundu. Arınç, Diyarbakır temaslarının kurulda çok
olumlu görüşlerle değerlendirildiğini belirtirken, ‘genel
af’ konusunun şu an söz konusu olmadığını söyledi. Arınç,
öğrencievleri konusunun hatırlatılması üzerine de,
‘hükümete zarar vermektense kendimizi feda ederiz”
dedi.
OKUL MU DERSHANEDNE ÇIKAR, DERSHANE Mİ OKULDAN? TIKLAYIN
“GENEL AF İFADESİ KULLANILMADI”
Arınç, Başbakan Erdoğan’ın Diyarbakır’da yaptığı konuşmadan
sonra ortaya atılan genel af konusu hakkında şu ifadeleri
kullandı:
“Başbakanın konuşması çok açıktı. Yazılı metne bağlı olarak
konuşma yaptı. Burada bir genel af beklentisinin dile
getirilmediğini görürsünüz. Genel af bugünün gündeminde yok.
Geleceğe ait bir perspektif çiziliyor. Gelecekte böyle bir Türkiye
hayal ediyoruz deniliyor. Dağlarda, cezaevlerinde kimse
olmasın, barış olsun. Yasaklar kalksın... Halkın tepkileri ve çok
güzel karelere yansıyan fotoğraflarda insanlar barıştan,
kardeşlikten bahsettiler. Artık hiç kimse kendi toprağından 37 sene
değil, 37 gün bile ayrı kalmasın dendi. Medyanın bir kısmında böyle
anlaşılmış olmakla birlikte, geleceği ait bir perspektif olduğunu
herkes anladı. Bir önyargı var. Dağın çıkmasının önlenmesi, çözüm
sürecine bağlı.”
“SADECE BİR CÜMLEYE BAKMAYIN”
Arınç, öğrencievleri hakkında çıkan tartışma hakkında şu sözleri
kullandı:
“Karşınızda farklı bir hükümet sözücüsü görmeyi bekliyordunuz ama
ben görevimin başındayım. Biz günübirlik siyasetçi değiliz.
Geçmişten bir tecrübemiz var. Hiçbir söz, davranış hükümete
zarar vermemeli. Ben kendi görüşlerimi ifade ederim ama hükümete
zarar vermesini, başbakanı yıpratacak noktaya gelmesini istemem.
Biz gerekli her şeyi konuştuk ve görevimizi yapabildiğimiz kadar
yapmaya devam edeceğiz. Biz her sorunu kendi aramızda çözen ve
yolumuza devam eden insanlarız. Partimize, hükümete zarar
verecek bir eylem varsa, kendimizi feda etmeyi terdih ederiz ki,
hükümet zarar görmesin. Şimdi aklıma gelmediği için söylüyorum.
Martin Luther King'in bir sözü vardır. Hala duyulduığun tüyleri
diken diken eden 'Bir haylim var' sözü vardı. Bizim de Türkiye için
de böyle bir hayalimiz var. Sadece bir cümleye bakıp genel af
çıkacak mı diye bu konulara bakmayın. 21 yıl sonra Diyarbakır'a, 37
yıl sonra Türkiye'ye gelen insanlara bakın. Buradan çıkacak en iyi
sonuç budur.
“ANAYASA KOMİSYONU DAĞILABİLİR”
Arınç, anayasa çalışmaları hakkında CHP’yi eleştirerek, komisyonun
devam etmesinin zor olduğunu belirtti:
“Suni teneffüsle yaşayan bir komisyonun fişinin çekilmesi gündeme
gelmiş olmalı. Ekim 2011'de başlayan bir süreç, 1 yılda bitirilmesi
gerekiyordu ama bir yıl fazladan beklemede kaldı. Bunun en büyük
nedeni, CHP'nin üç üyesinin süreci kilitlemesidir. Genel
başkanlarının bundan haberinin olmaması söz konusu olamaz. İş
yürütmeye geldiği zaman gerekli adımı atmamışlardır, geçmişteki
adımları geçersiz kılmış ve tartışma çıkarmışlardır. Böyle bir
komisyonda ilerlemeden söz etmek söz konusu değil. Ancak komisyon
başkanı halen bir feshetmeden bahsetmemiştir. Yine de
devamını beklemek zor. Yeni bir anayasa yapmanın çok zor olduğunu
düşünüyorum. Yeni süreci 2015 seçimlerinde beklemek gerekiyor.
“ÖĞRENCİLER YARIŞ ATI DEĞİL”
Arınç, dershanelerin kapatılması projesinin özel teşebbüs hakkına
karşı gelip gelmediği sorusuna, “Bu proje geçmişteki
kalkınma planlarında vardı ve bugün bunu gerçekleştirebilecek
şartlara ulaştık” dedi. Arınç, şöyle konuştu:
“Biz bu konuda taraflı hareket eden bir hükümet değiliz. Binlerce
öğrenci, öğretmen ve çalışan var. Kanunda yeri var ve iyi
düşünülmüş bir sistem. Ama kalkınma planında yazılmış ifadeler var.
Dershanelerin süreç içinde özel okula dönüştürülmesi ve eğitime
katkıda bulunulması planlanmış. O zamanlar itirazlar yapılmamış ve
bugünlere gelinmiş. Eğitime desteği 11 yılda 7 katrilyondan 47
katrilyona kadar desteği çıkardığımız gibi, yüzde yüz eğitim
anlayışıyla ilerledik. Şu anda okul öncesi dönemden lise sona kadar
eğitim gören 16 milyon öğrencimiz var. Bu öğrencilere 800
binden fazla öğretmen, 500 binden fazla derslikle eğitim desteği
veriyoruz. Artık derslikler 30 kişilik, araç gereçler artıyor,
öğrencilere tablet veriyoruz. Dershanelere artık ihtiyaç ve ilave
bir tedbire gerek kalmamalı. Aileler ekstra masraf yapmaktan
kurtulmalı. 4+4+4 eğitim sitemine geçtik. Bu sistem ciddi bir
şekilde uygulanırsa, katsayı farklarını da kaldırarak eşit
rekabetçi bir ortama geldiysek, dershanelere gerek kalmamıştır diye
düşünüyoruz. Dershaneler, insan gücüyle özel okula
dönüşerek, devlet adına eğitimi destekleyici katkı yapabilir. Ancak
öğrencileri mağdur etmemeli, dershanelere zarar vermemeliyiz. Vergi
teşviki ve boş kalan kontenjanlara masraf verilmesine kadar önlem
alınması gerekir. Bugün kamuoyu bazı konularda haklı endişelere
sahip olabilir. Bunlar biz iyi anlatamadığımızdan da olabilir,
taraflı, maksatlı olarak ortaya atılmış da olabilir. Çocuklar okul
dışından eden dershaneye gitme gereği duyuyorsa, bu bizi
düşündürüyor. Çocuklar bir yarış atı gibi bir yerden diğerine
koşmamalı. Başbakanımız, Milli Eğitim Bakanına talimat verdi ve
gerekli herkesle konuşarak, projemiz budur, teklifimiz budur diye
sunacaksınız dedi. Bu durum eğitim sistemimizin, toplumumuzun
lehinedir. Eleştirilere saygı duyuyorum, ancak hükümete yönelik
eleştirinin bu eleştirilerden çıkarılmasını istiyorum."
“BİZ BÜYÜK SİYASET YAPIYORUZ”
Arınç, Diyarbakır’daki görüşmede Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın
kullandığı ‘Kürdistan’ ifadesinin Türkiye için sadece coğrafi bir
tanım olduğunu belirtti:
"Irak anayasasında da isimleri budur. Bunu söylemezseniz,
söylememiş olursunuz ama söylerseniz de yazılı olan şeyi ifade
etmiş olursunuz. Bir ülkenin, yönetimin, sistemin ismini
söylüyorsunuz. Ülkemizde bunu söyleyenler, bir bölgenin
adını söylüyordur. Bizim için bu ifade sadece coğrafidir. Bunu
ötesine geçemez ve Türkiye’nin üniter yapısına karşı bir şey
denilemez. KKTC var. Biz tanıyoruz ama dünya tanımıyor. Güney
Kıbrıs var, dünya tanıyor, biz tanımıyoruz... Arkadaşlar gerçekçi
olun. Biz büyük siyaset yapıyoruz. Birisiyle onun kullandığı
ifadeyi kullanmadan iletişim kuramazsınız” dedi.