Hür ve demokratik YÖK Yasası istiyoruz!
Demokrat Eğitimciler Sendikası (DES) Genel Başkanı Gürkan Avcı, YÖK tarafından hazırlanan Yükseköğretim kanun taslağı hakkında sendikanın ilgili kurullarınca hazırlanan rapor sonuçlarını değerlendirdi.
2012 Aralık ayında meclise sunulacak olan ve YÖK tarafından
hazırlanan Yükseköğretim kanun taslağı hakkında sendikanın ilgili
kurullarınca hazırlanan rapor sonuçları hakkında değerlendirmelerde
bulunan Demokrat Eğitimciler Sendikası (DES) Genel Başkanı Gürkan
Avcı, “Yeni YÖK yasasında üniversite konseyi ve senatosunda
üniversite öğrencilerine de söz, yetki ve karar hakkı
verilmesi gerektiğini aksi takdirde sivil, demokratik ve
özgürlükçü üniversite hedefinin oluşamayacağını söyledi.
ÜNİVERSİTE YÖNETİMİNDE ÖĞRENCİLERDE
OLMALIDIR
103’ü devlet üniversitesi olmak üzere Türkiye’de toplam 168
üniversite olduğunu ve buralarda 4 milyon öğrencinin okuduğunu
belirten DES Genel Başkanı Gürkan Avcı, “Üniversitelerde akademik
personel dışında on binlerce memur ve idari personel de bulunuyor.
Üniversitenin yönetim ve karar mekanizmalarında öğrenciler yanısıra
bunlara da yer verilmelidir. Üniversite hocasıyla,
öğrencisiyle ve diğer eğitim personeliyle bir bütündür. Ayrımcılık
yapılmamalıdır. Üniversitelerimizin kurumlaşma, nitelik ve kültür
sorunları varsa, bilimsel sıçrama ve inovasyonu yakalayamıyorsa en
mühim nedenlerinden birisi de budur. Demokratik yönetişim, birlik
ve ortak akıl yoksunluğudur” dedi.
TÜRKİYE BÖLGESİNİN EĞİTİM ÜSSÜ OLMALIDIR
Üniversitedeki öğretim üyelerinin sözleşmeli hale gelmesi, her
öğretim üyesinin, bölüm ve fakültenin ar-ge çalışmaları ve
performans puanı doğrultusunda hesap verilebilirliğinin olması gibi
hususların üniversitelere kalite ve verim getireceğini söyleyen
Gürkan Avcı, Yeni YÖK yasanın tersine bir beyin göçü başlatacak
derinlikte olması yanı sıra üniversite personelinin ekonomik ve
demokratik haklarını da iyileştiren hususları içermesi gerektiğini
kaydederek, “Yeni YÖK yasanını en önemli hedeflerinden
birisinin de Türkiye’yi bölgesinin eğitim üssü haline getirmek
olmalıdır. Türkiye’de hâlihazırda 40 bin yabancı öğrenci
var ve bunun üçte ikisi Türk devletlerinden gelen burslu
öğrenciler. Bu sayı hem nitelik hem keyfiyet açısından çok
yetersiz. Türkiye’ye asla yakışan rakamlar değil” diye konuştu.
YÖK 12 EYLÜL DARBESİNDEN BERİ SATATÜKOSUNU
KORUYOR
168 üniversitenin yüzlerce kürsüsünden Türkiye'nin sorunlarının
çözümüne dair çok cılız ses çıktığını söyleyen Gürkan Avcı,
“YÖK, 12 Eylül darbesinden beri baskıcı, statükocu ve
antidemokratik tavırlarından pek bir şey kaybetmedi. Üniversite
hocalarının, öğrencilerin ve diğer eğitim bileşenlerinin üzerinde
karabasan gibi duran YÖK, beklide yükseköğretim sistemimizin ve
bilvesile Türkiye’nin gelişmesinin önündeki en büyük engellerden
birisi oldu. Bu itibarla YÖK’ü ve reformlarını çok başarısız ve
yetersiz buluyorum. Bunun sonucudur ki en fazla konuşması
gereken, en çok katkıda bulunması gereken, en anlamlı rehberlik
yapması gereken üniversiteler hiç konuşmuyor. Üniversitelerimizin
ülkemizde bilimi, teknolojiyi, icat ve yenilikleri, gerçekliği,
doğruluğu ve iyiliği arayan kuruluşlar haline gelmesi gerekiyor.
Üniversitelerimizde özgürlük, demokrasi olmadığı takdirde bilim ve
eğitim merkezli sistemler geliştirilmediği takdirde bugün olduğu
gibi bilgi noksanlığını ideolojiyle dolduran, mesuliyetsiz bir
özgürlük talep eden, kalitesiz, baştan savma, üretmeyen, kişisel
hırs, gruplaşma, paylaşma ve kamplaşmaların her şeyin önüne
geçtiği, tercüme odası görünümlü sözde üniversitelerden
kurtulamayız. Küresel güç ve bölgesel aktör olmaya
başlayan, Yeni ve Büyük Türkiye, 2023 hedefine üniversitelerin
mihmandarlığı ile koşabilir” dedi.
YÖK’Ü VE REFORMLARINI BAŞARISIZ BULUYORUM
Türkiye’de yaşanan terör, yoksulluk, adaletsizlik, ayrımcılık,
fırsat eşitsizliği, eğitim hakkı, çevre kirliliği, nüfus artışı,
kültür, siyasi yozlaşma, trafik terörü, deprem gibi sorunların
çözümünde üniversitelerin sessiz kalmasına tahammül edemediğini
söyleyen Gürkan Avcı, “Üniversitelerimiz bulundukları il ve ilçe
için dünyaya açılan birer pencere olmalıdır. Kadim medeniyetimizin
ve zengin kültürümüzün müceddidi olmalıdır. Demokratik ülkelerde
olduğu gibi Türkiye'de de üniversiteler kendilerini bu sorunların
dışında tutamaz. Üniversiteler gerektiğinde toplumla, yöneticilerle
ve iktidarlarla ters düşen fikirler ortaya koymalı, onları
eleştirebilmelidir. Üniversitelerimiz küresel rekabete katılabilen,
dünyaya açık ve sivil toplumun beklentilerini karşılayan dinamik
kurumlar olmalıdır. Üniversite öğrencilerimiz dünyanın değerlerini
tanıyan, gelişmelere ve yeniliklere duyarlı, teknolojiye hâkim, hem
ülkesinde hem de başka ülkelerde kendini ispat edebilen bireyler
olabilmelidir. Aksi halde ne toplumsal gelişme ve ilerleme ne de
özgür üniversite olabilir. Fakat yeni YÖK yasası taslağında bunları
sağlayacak ifadeleri göremiyorum” diye konuştu.