MEB mevzuatı yamalı bohçaya döndü!
Eğitim-Bir-Sen, Genel Başkan Yardımcısı birbiriyle uyumsuz ve birbiriyle çelişkili yönetmelikler, genelgeler ve yazılı talimatların Milli Eğitim'in en önemli problemlerinin başında geldiğini söyledi.
Eğitim-Bir-Sen Genel Başkan Yardımcısı Ramazan Çakırcı,
eğitim sisteminde bir şeyler değişecekse, buna, eğitim
çalışanlarının desteğini sağlamakla başlamak gerektiğini
söyledi.
Eğitim-Bir-Sen Van 1 No'lu Şube'nin istişare toplantısında katılan
Çakırcı, Milli Eğitim Bakanlığı, değişimi, çalışanlarının desteğini
alarak sürdürmelidir. Bunun için hükümet ek ödeme sorununu
öncelikle çözmek zorundadır” dedi.
Birbiriyle uyumsuz ve birbiriyle çelişkili yönetmelikler,
genelgeler ve yazılı talimatlar Milli Eğitim'in en önemli
problemlerin başında geldiğini söyleyen Çakırcı, MEB mevzuatının
Anayasa gibi yamalı bohçaya döndüğünü, her yeni değişikliğin başka
arızalara neden olduğunu kaydetti. Çakırcı; “MEB mevzuatı, Anayasa
gibi yamalı bohçaya dönmüş durumda. Her yeni değişiklik başka
arızalara sebebiyet veriyor. 2009 yılından beri sürekli değişikliğe
uğrayan ve son değişiklikle birlikte ‘atamama' yönetmeliğine
dönüşen Millî Eğitim Bakanlığı Yönetici Atama ve Yer Değiştirme
Yönetmeliği bunun örneklerinden sadece biri. Biz sendika olarak
üzerimize düşeni yaptık. Kimseyi mağdur etmeyecek önerilerimizi
hazırladık ve Bakanlığa sunduk. Önerilerimizde; ocak ve şubat
aylarında ataması yapılmayan yönetici adaylarının haklarının
korunarak öncelikli atamalarının yapılmasını da istedik. Adalet
bunu gerektiriyor. Umarım Bakanlık bir daha yanlışta ısrar etmez.
Bildiğini yapmaya kalkışmaz. Çünkü Yaşanan belirsizlik, camianın
motivasyonunu bozuyor, adalet duygusunu zedeliyor.” Dedi.
ROTASYON DEĞİL ÇALIŞMA ŞARTLARI İYİLEŞTİRİLMELİ
Son günlerde 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu üzerinden
sürdürülen tartışmaların kimseye yarar sağlamayacağını dile getiren
Çakırcı, “Eğitim-Bir-Sen olarak kamu görevlilerine rotasyon
anlamına gelebilecek her türlü uygulamaya şiddetle karşıyız ve
karşı duracağız. Kazanılmış haklardan geriye gidişi ifade eden
hiçbir uygulamaya göz yummayacağız. Bu konuyu gündeme getirenler
şunu çok iyi bilmelidir ki, yapay gündemlerle kamuoyunu meşgul
etmek, suyu bulandırmak dışında kimseye bir şey kazandırmaz.”
ifadelerini kullandı.
Öğretmen istihdamında güçlük çekilen bölgelerde çalışanlara pozitif
ayrımcılık yapılması gerektiğini belirten Ramazan Çakırcı, söz
konusu bölgelerde çalışanların çalışma şartlarında iyileştirme
yapılmasını, ilave özel hizmet tazminatı ödenmesini, lojman imkânı
sağlanmasını ve daha fazla hizmet puanı verilmesini istedi.
MEB MEVZUATI ANAYASA GİBİ YAMALI BOHÇAYA
DÖNDÜ
Milli Eğitim Bakanlığı'nın problemleri aşmasında sahip olduğu insan
kaynakları potansiyeli ve vasıflı personelin varlığının bir avantaj
olduğunu fakat sahip olunan fırsatların etkili kullanılmadığı zaman
doğal bir tehdide dönüştüğünü ifade eden Çakırcı, şunları
söyledi:
“Çünkü vasıflı insanların muhalefeti ve direnci de oldukça etkili
ve yıpratıcı olur. Bakanlığın bu gerçeği göz ardı ederek attığı
adımlar, camiayı mağdur ediyor. Öğretmenlerin mali hakları
Türkiye'nin gelişmesine, büyümesine paralel büyümüyor. Her yeni
düzenlemeyle çalışanların özlük haklarının düne göre daha geriye
götürülmesi anlaşılır bir durum değildir. Eğer eğitim sistemimizde
bir şeyler değişecekse, buna, eğitim çalışanlarının desteğini
sağlamakla başlamak gerekir. Milli Eğitim Bakanlığı, değişimi,
çalışanlarının desteğini alarak sürdürmelidir. Bunun için ek ödeme
sorununu hükümet çözmek zorundadır.”
Bakanlığın teşkilat yasasının değiştiğini ancak bunun tek başına
bir anlam ifade etmediğini söyleyen Çakırcı, bakanlığın, her yeni
düzenlemede, birbiriyle uyumsuz mevzuat kaynaklarını birbirine
uyumlu hale getirmek için sarf ettiği çabanın çok yetersiz olduğunu
ifade etti. Milli Eğitim mevzuatının adeta yamalı bohçaya
döndüğünü, kanun ve yönetmeliklerin ihtiyaca cevap vermediğini
belirten Ramazan Çakırcı, Milli Eğitim mevzuatının günümüz
ihtiyaçlarına cevap vermekten uzak olduğunu vurguladı. Bakanlığın
sorunu kökten çözmeye yönelik adımlar atmamasının sorunları içinden
çıkılmaz bir noktaya sürüklediğini dile getiren Çakırcı, 6287
sayılı Kanun sonrası yapılan değişikliklerin günü kurtarmaya
yönelik bir pansuman olarak değerlendirdiklerini söyleyerek, şöyle
konuştu:
“Birbiriyle uyumsuz ve birbirine aykırı yönetmelikler, genelgeler
ve yazılı talimatlarla Milli Eğitim'in en önemli problemlerinden
birinin mevzuat olduğu muhakkak. MEB mevzuatı, Anayasa gibi yamalı
bohçaya döndü. Her yeni değişiklik başka arızalara sebebiyet
veriyor. 2009 yılından beri sürekli değişikliğe uğrayan ve son
değişiklikle birlikte ‘atamama' yönetmeliğine dönüşen Millî Eğitim
Bakanlığı Yönetici Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliği bunun
örneklerinden sadece biri. Biz sendika olarak üzerimize düşeni
yaptık. Kimseyi mağdur etmeyecek önerilerimizi hazırladık ve
Bakanlığa sunduk. Önerilerimizde; ocak ve şubat aylarında ataması
yapılmayan yönetici adaylarının haklarının korunarak öncelikli
atamalarının yapılmasını da istedik. Adalet bunu gerektiriyor.
Umarım Bakanlık bir daha yanlışta ısrar etmez. Bildiğini yapmaya
kalkışmaz. Çünkü Yaşanan belirsizlik, camianın motivasyonunu
bozuyor, adalet duygusunu zedeliyor.”
MEVZUAT YENİ SİSTEME UYARLANMALIDIR
Eğitim sistemini kökten değiştiren 4+4+4 ile işlevleri ve işleyişi
değişen kurumların yönetmeliklerinin kapsamlı bir çalışma ile
yeniden hazırlanması gerektiğini kaydeden Çakırcı, bu yıl özür
durumuna, il içi, il dışı isteğe bağlı yer değişikliği ve alan
değişikliği ile ilgili sorunların temelinde de konuyla ilgili
düzenlemelerin bulunduğunu belirtti.
Mevcut mevzuat kaynaklarının önemli bir kısmının kökten
değiştirilmesinin zaruri olduğunun altını çizen Ramazan Çakırcı,
her işlemi dava konusu olan Milli Eğitim Bakanlığı'nın son yıllarda
yaptığı çoğu düzenlemeye ilişkin kılavuz, genelge ve yazılarla
kafaların allak bulak olduğunu ifade ederek, sözlerini şöyle
tamamladı: “Milli Eğitim Bakanlığı'nın eski teşkilat yapısında
Mevzuat Daire Başkanlığı diye bir birim vardı. Yeni teşkilat
yapısında ise bu birim kaldırıldı. Yeni dönemde böyle bir birimin
olmaması nedeniyle 652 sayılı KHK sonrası yeni hatalar yapmamak
için ikincil mevzuat çalışmasının yapılmasına cesaret edilemedi.
Milli Eğitim Bakanlığı'ndan talebimiz, beklentimiz, mevzuatı
ihtiyaçlara cevap veren bütüncül bir yaklaşımla ele alması ve
gerekli düzenlemeleri ertelemeden yapmasıdır. Bunun için evvela
MEB'in, öncelik arz eden konularda gereken düzenlemelere ilişkin
bir acil eylem planını kısa vadede uygulamaya geçirmesi
gerekir.”