Ödev sistemi uygulaması doğru mu?
Çocuklara verilen ev ödevlerini veliler yapıyor. Peki ev ödevi doğru bir uygulama mı?
Araştırmaya göre; ebeveynlerin bir bölümü ödevleri yaparken diğer ebeveynlerle rekabete giriyor, bir bölümü de çocukları görmeden internetten arama yaparak ödevi hazırlıyor. "Türkiye'de ödev sistemi nasıl uygulanıyor?", "Çok ödev veriliyor mu?" sorularını eğitimcilere yönelttik. Habertürk gazetesinden Sorel Dağıştanlı'nın haberine göre, İngiltere'deki araştırma sonuçlarının Türkiye eğitim sistemi için de geçerli olduğuna dikkat çeken eğitmenler, ödevlerin ebeveynlerin değil çocukların yapabileceği düzeyde olmasının önemine vurgu yapıyor.
'Ödevin azı karar çoğu zarar'
Eğitimci-Yazar Cihat ŞENER: Bizimle çok örtüşüyor bu sonuç. Bizde de iki grup var. Birincisi "Çok ödev veriliyor" diyerek elini sürmeyenler, ikincisi ise "Onunkini de nasıl olsa annesi yapacak aman ben de iyi yapayım" diyenler. Ödev sistemi ebeveynlere yeniliyor. Ödevin azı karar, çoğu zarardır. Ne kadar yasaklasanız da ödevin muhatabı ebeveyndir. Yapacak bir şey yok. İngiltere'deki veliler nasıl yapamıyorsa, bizde de yapamaz. Öğretmenler ödev verirken birbirlerine veriyor. "Bak nasıl ödev verdim" demek için. Eğer çocuk özel ders alıyorsa o ödev ders veren öğretmenlere gider. Sözün özü: Filler çarpışır çimenler ezilir. Olan çocuklara olur.
'Sorumluluk için ödev verilmeli'
İstanbul Kemerburgaz Üniv. Psikoloji Blm. Bşk. DOÇ. DR. Aylin İlden KOÇKAR: Türkiye'de öğretmenler gündelik ödev verirler. Ancak, buna dair öğrencilerin olumlu tutumları olduğu söylenemez. Öğrencinin, gündelik olarak bir görevi, ödevi evde de yapması, sorumluluk kazanması açısından önemlidir. Öncelikle, ödev çocuğun yaş/sınıf dengesi gözetilerek verilmelidir. Örneğin birinci sınıftaki bir çocuğun ödevi 10 dakikada, ikinci sınıf için 20 dakikada bitmelidir. Burada önemli olan çocuğun bilişsel kapasitesi ile dikkat süresidir. Çocuğun ödevleri ebeveyni tarafından da yapılıyor. Bu da süreçte bir sorun olduğuna işaret eder. Ödev konusunda da denge unsuru temeldir.
'Zincirleme bir cezaya dönüşüyor'
Anadolu Eğitim Sen Genel Başkanı Cansel GÜVEN: Ödevin iki önemli amacı vardır; yeni öğrenilecek konuya hazırlık ve pekiştirme yapmak. Ödevlerin yapılması öğrenciden beklenir, veliden değil ama dünyanın her yerinde ebeveynlerin diğer ebeveynlerle rekabetine dönüşür. Ödevler sayıca az ve öğrenmeye katkısı olacak şekilde olmalı. Burada tabii ki öğretmenlere önemli görev düşüyor. Ancak onlar da yeterli bilgiye sahip değil. Öğretmenler, çalıştıkları sosyal çevreye bağlı nasıl ödev verileceği konusunda eğitim almalılar. Ancak yıl içinde onlardan da dosya dosya bir sürü istatistik isteniyor, onlar da aynısını öğrencilerden istiyor. Zincirleme bir cezaya dönüşüyor ödevler.
'Öğretmen, aile ödevi vermeli'
Yazar MÜMİN SEKMAN: Araştırmaya dayalı ödevlerin gücüne inanıyorum. Çocuğun iç disiplinini ve panoramik düşünme yeteneklerini geliştiriyor. Anne-baba az şey hakkında çok şey biliyordu, yeni kuşak ise çok şey hakkında az şey biliyor. Çocuklarının ev ödevine yardım ederken, annebaba da kendi beynini günceller ve çocuğunkiyle senkronize eder. Bu açıdan bakıldığında aşırı doz olmamak kaydıyla "aile ödevi" verilmesinin yararına inanıyorum.
'Türkiye'de kaliteli ödev verilmiyor'
Boğaziçi Üniversitesi Eğitim Fakültesi'den Dr. Bahar ERİŞ: Ödevin ne derece sorun olduğu ailenin bakış açısı ve beklentileriyle ilgili. Sonuçta aileler de belli eğitim politikalarının birer ürünü. Bir kısmı çok ödev olsun istiyor, bir kısmı "Az ama öz olsun", bir kısmı "Hiç ödev olmasın" diyor. Bu durumda okulların işi de zorlaşıyor, kimseyi tamamen memnun etmek mümkün değil. Ödev, çalışma disiplininin, sorumluluk bilincinin gelişmesi açısından önemli. Türkiye'de gerekli düzeyde ve kalitede ödev vermeyi bilmiyoruz. Öğrencinin öğrenme stilini gözetmeyen, eğitici değeri düşük, ezbere dayalı, yaratıcılıktan uzak ödevler veriliyor; hatta çocuğun önüne yığılıyor desek abartı olmaz.