Okullarda sosyal medya eğitimi verilsin...

DES Genel Başkanı Gürkan Avcı, “İçinden geçtiğimiz bu günler, iletişim ve bilişim patlamasının hangi ölçüde olduğunu gözler önüne serdi." dedi.

Gezi parkı Eylemleri ile başlayan ve süreçte farklı kılıklara bürünen gelişmelerin, etkin roldeki sosyal medyanın tüm yönleri ile masaya yatırılmasını gerektirdiğini söyleyen Demokrat Eğitimciler Sendikası (DES) Genel Başkanı Gürkan Avcı, “Sosyal medya araçlarının, bilinçli, etik, faydalı ve demokratik kullanımı parlak gençliğimizin ufkunu açacak, Türkiye’nin vizyon ve adımlarını büyütecektir” dedi.

GENÇLİK PROVAKATİF SÖYLEM SAĞANAĞI ALTINDA

Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı’nın Medya Okuryazarlığı dersini ilkokul, ortaokul ve lise müfredatında bir an önce zorunlu dersler kapsamına alarak sağlıklı ve efektif bir sosyal medya bilincinin oluşmasını sağlaması gereğini ifade eden DES Genel Başkanı Gürkan Avcı, “İçinden geçtiğimiz bu günler, iletişim ve bilişim patlamasının hangi ölçüde olduğunu gözler önüne serdi. Özellikle gençlerimiz paylaşım ortamlarında bir tıklama ile ulaşabildikleri, herhangi bir doğrulama süzgecinden geçmemiş doğru-yanlış-uydurma haberlerin sağanağı altında kaldı. Yüzlerce provokatif ve kışkırtıcı söylem fotoğraf, yazı, video hatta slogan, sosyal medyada paylaşıma açıldı” diye konuştu.

SOSYAL MEDYA OKULLARDA ÖĞRETİLMELİDİR

Gürkan Avcı, “Çocuklarımız doğal süreçlerde, samimi arkadaşlık platformları olarak algıladıkları mecralara aynı samimiyetle yaklaşmış ve sorgulama perdesi kullanmamışlardır. Oysa bu defa art niyet, şiddet teşviki, çıkarlı amaçlar, ideolojik tertipler onların masum paylaşımları arasına sızmıştır. Konuya yönelik hassasiyetin artması ve ‘gündemi yorumlamayı’ çocuklarımıza Milli Eğitimin hedefleri çerçevesinde öğretmek evlatlarımıza borcumuzdur” dedi.

MEVCUT MEDYA OKURYAZARLIĞI DERSİ BAŞTAN SAVMA VE ANGARYA

Hali hazırda okullarda okutulan medya okuryazarlığı dersinin baştan savma ve angarya bir ders olarak görüldüğünü ve bu eksende yöntem eleştirisi de yapan Avcı, Müfredatın sosyal medya üzerine odaklanması gereğini vurgulayarak şöyle devam etti “Medya okuryazarlığı müfredatı tekrar çalışılmalıdır. Televizyon, radyo, gazetenin yanı sıra çocuklarımızın karşısındaki internetin büyülü dünyası esastır. Okuma kültüründen çeşitli yanlış politikalar nedeniyle uzaklaşan gençler şimdi bilgi bombardımanında, kaos tanımlamalarında içine düşmüştür. Bilhassa, sosyal medyada gençlerimizin, haberi (duyumu) tanım-doğru yanlış potasından geçirme ve içselleştirip onaylama sürecinde ciddi bilgi eksiliği vardır. Bu dersi veren öğretmenler ciddi ve nitelikli eğitimlerden geçirilerek alanın uzmanları ile elele vermeli ve hükümet bu sorunun çözümü noktasında en kısa sürede üzerine düşeni yapmalıdır. Çünkü her zamankinden daha fazla akla ve diyaloga, bilgi ve empatiye ihtiyaç duyulan bir dönemden geçiyoruz” dedi.

YASAKLAMAK YERİNE, İTİBARSIZLAŞTIRMAK ESASTIR

Geçirilen süreçte sosyal medya üzerindeki haberleşme ve paylaşım içeriğine de değinmek istediğini söyleyen Avcı şunları kaydetti “Söz konusu enformasyon akışının çoğunluğunu duyum olarak nitelemek kabil çünkü sosyal medya paylaşım ortamlarında ki ‘5n 1K’ haber niteliğinden yoksun binlerce görüntü ve ‘ağızdan-ağza bilgilenme’ milyonların tüketimine sunuluyor. Daha da önemlisi haber alma, yayma özgürlüğü bir yana haber üretme kabiliyeti var. Bir çok önemli suni haber, bir ortaokul öğrencisinin bilgisayarından bile üretilebilir durumda. Gençlerimizin teknolojideki etkinliğini unutmamalıyız. Dolayısı ile demokratik bir toplum adına şiddetle karşı çıktığımız sansüre tepkili süfli bir sosyal medya özgürlüğü ile karşılaşıyoruz. Bu oluşumunda, genci ve ergeni tutarsızlığa, anti demokrasiye ve şiddete yöneltmesine asla izin veremeyiz. Türkiye’de artık yasaklar dönemi bitmiştir, bilinç ve bilgi ile yanlışı itibarsızlaştırmak esas olmalıdır” dedi.

FATİH PROJESİ SAHİPSİZ VE İÇİ DOLU DEĞİL

Eğitimde teknoloji reformu olarak görülen FATİH projesini başlattıktan sonra her öğrenciye tablet bilgisayar vermeye başlayan Başbakan Erdoğan’ın Gezi Parkı eylemleri sonrasında sosyal medyayı ‘baş belası’ olarak tanımlamasının, okullarda sosyal medya dersinin zorunluluğunu ortaya koyan manidar bir çelişkiyi ortaya koyduğunu kaydeden Avcı. “Buradan Sayın Bakanımız Avcı’ya ve Sayın Başbakan Erdoğan’a konunun hususiyetini ve Milli eğitimin manzarai vahametini anlamaları için sesleniyorum! Umarım liyakat ve nitelik kriterleri yerine hısım, ortak ve torpilli akrabalarla doluşturulan Milli Eğitim Bakanlığı’nın koltuklarında bu vizyon ve projeksiyonlara sahip birkaç bürokrat bulunurda, kayırmacılık ve iltimas yapmaktan kalan boş vakitlerde çocuklarımıza dönük bu hayati borcu ödeme iradesi gösterilir” diyerek sözlerine son verdi.