Örgün din eğitimi masaya yatırıldı

Yeni Süreçte Örgün Din Eğitimi” konulu 7. Öğretmen Sempozyumu Gaziantep’de gerçekleştirildi.

Bülbülzade Eğitim Sağlık ve Dayanışma Vakfı, Hasan Kalyoncu Üniversitesi ve Şehitkâmil Belediyesi tarafından organize edilen “Yeni Süreçte Örgün Din Eğitimi” konulu 7. Öğretmen Sempozyumu Gaziantep’de gerçekleştirildi.

16 Şubat 2013 tarihinde başlayan 7. Öğretmen Sempozyumuna Şehitkâmil Kaymakamı Mehmet AYDIN, Şehitkâmil Belediye Başkanı Rıdvan FADILOĞLU, Oğuzeli Belediye Başkanı Bekir ÖZTEKİN, Hasan Kalyoncu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. İbrahim ÖZDEMİR, Milli Eğitim Bakanlığı Din Öğretimi Genel Müdür Prof. Dr. İrfan AYCAN, Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu Üyesi Prof. Dr. Şevki AYDIN ve ülkemizin çeşitli illerinden 200 civarında öğretmen katıldı. Hasan Kalyoncu Üniversitesi Hukuk Fakültesi amfisinde gerçekleştirilen birinci gün oturumuna açılış konuşmaları ile başladı. Açılış konuşmalarından ilkini Anadolu Platformu Koordinasyon Kurulu ve Bülbülzade Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Turgay ALDEMİR yaptı. ALDEMİR konuşmasında şu noktalara değindi:

ALDEMİR: “Fırsatların Kazası Olmaz”

“Ülkemiz 100 yıllık savunma psikolojisinden çıkarak yeniden ayağa kalkış sürecini yaşıyor. İslam dünyasındaki ezilmişlik, emperyalistlere karşı sessizliğimiz artık geride kaldı. Ancak yapısal sorunlarımıza karşı çalışma yapmalıyız. Eğitim alanında önümüzdeki bariyerleri kaldırıp, milletimizin özü ile buluşmalıyız. Din eğitiminde Tevhit-i Tedrisat ile bize giydirilmeye çalışılan dar elbiseyi yırtarak yeni ufuklara açılmalıyız. Kulluk ve ibadet bilinci ile sorunlarımıza çözüm üretecek bir irade ortaya koymalıyız ve arzın imarı ve neslin ıslahı için çalışmalıyız. Bu tür çalışmaların ülkemizde ve İslam dünyasında yeni bir çığır açması ümidi ile hepiniz hoş geldiniz. “ dedi.

Açılış konuşmasının ardından selamlama konuşmalarına geçildi. İlk selamlama konuşmasını Şehitkâmil Belediye Başkanı Rıdvan FADILOĞLU yaparak sözlerine şöyle devam etti; “Kurumlar arası işbirliği çerçevesinde eğitim adına neler yapılabilirin endişesini yaşıyoruz. Millet adına belediyenin imkânları ile şehrin imarında gençliği ve çocukları düşünerek hareket ediyoruz. 7. Öğretmen Sempozyumunun hayırlara vesile olmasını diliyorum.”

Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu Üyesi Prof. Dr. Şevki AYDIN ise; “Öncelikle bu girişimi kutlamak istiyorum. Çünkü şimdiye kadar üniversiteler halktan kopuk fildişi kulelerdeydi. Bu projelerle birlikte üniversiteler hayatla iç içe geçecek. Yıkacağımız bariyerler öncelikle içimizdeki bariyerlerdir. Bu tür projeleri şimdiye kadar öğretmenlere rağmen yaptık. Oysa değişim öncelikle öğretmenden başlamalı.” dedi.

Milli Eğitim Bakanlığı Din Öğretimi Genel Müdür Prof. Dr. İrfan AYCAN ise konuşmasında; “Eğitimin nihai hedefi değer oluşturmaktır. Bireyin özelliklerine göre bu değeri eyleme dökmesini sağlamaktır. Gençliğin teknolojinin olumsuz etkilerinden korunması için bizlere çok iş düşüyor. Peygamberin (a.s) hayatını bilerek din ahlakını öğretmek en ideal derstir.” dedi. Selamlama konuşmalarının sonuncusunu ise ev sahibi Hasan Kalyoncu Üniversitesi Rektörü İbrahim ÖZDEMİR yaptı. ÖZDEMİR konuşmasında; “Din olmadan barış içinde yaşayamayız. Bu tür programlar geç kalınmasına rağmen bir başlangıç olması açısından çok önemli. Buradan çıkacak sonuçların Milli Eğitim Bakanlığına pozitif olarak etki edeceğine eminim.” dedi.

Selamlama konuşmalarının ardından 7. Öğretmen Sempozyumuna Panellerle devam edildi. İlk oturum Hasan Kalyoncu Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Akif AKKUŞ’un moderatörlüğünde gerçekleştirildi. Oturuma Erciyes Üniversitesi İlahiyat Fakültesinden Prof. Dr. Şevki AYDIN “Din Eğitiminde Öğrenmenin Niteliği”, Sakarya Üniversitesi İlahiyat Fakültesinden Prof. Dr. Recep KAYMAKCAN “Din Eğitiminde Değerler Eğitimi”, Anadolu Platformu Koordinasyon Kurulu Başkan Yardımcısı ve Eğitim Yöneticisi Gazi KILIÇPARLAR “Din Eğitiminde Din Dili” konulu sunumlarını yaptılar. Sunumlardan sonra dinleyiciler tarafından yöneltilen yazılı ve sözlü sorular yanıtlayarak ilk oturum bitirildi.

Birinci günün ikinci oturumu ise Gaziantep Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ali AKPINAR’ın moderatörlüğünnde yapıldı. İkinci oturumun konuları ve panelistleri şöyleydi: Erciyes Üniversitesi İlahiyat Fakültesinden Doç. Dr. Süleyman AKYÜREK “Din Eğitiminde Çoklu Zeka Uygulamaları”, Erciyes Üniversitesi İlahiyat Fakültesinden Yard. Doç. Dr. Mehmet KORKMAZ “Din Eğitiminde Materyal Geliştirme”, Eğitim Yöneticisi İhsan GENCAY “Din Eğitiminde Yönetim Yaklaşımları” konulu sunumlarını yaptılar.

Birinci günün son oturumu Gaziantep Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Yard. Doç. Dr. Mahmut ÇINAR’ın moderatörlüğünde gerçekleştirildi. Son oturumun konuları ve panelistleri ise: Alparslan Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ahmet Fethi POLAT “Din Eğitiminde Siyer Öğretiminin Yeri ve Tekniği”, EDAM Genel Müdürü Alparslan DURMUŞ “Din Eğitiminde Kalite Arayışları”, eğitimci ve STK Temsilcisi M. Hıdır AKASLAN “Hayata Temas Eden Din Eğitimi” konulu sunumlarını yaptılar.

Panellerden sonra I. Günün katılımcılarına plaket takdimi yapılarak sempozyumun ilk günü tamamlandı.

7. Öğretmen Sempozyumu 2. Gün Notları

7. Öğretmenler Sempozyumunun ikinci gün oturumlarına 17 Şubat Pazar günü Bülbülzade Vakfı Sosyal Tesisleri’nde devam edildi.

Program Bülbülzade Vakfı Öğretmen Komisyonu üyesi Mesut AYDAĞ’ın değerlendirme konuşmasıyla başladı. Program kapsamında eğitimci Canip KAYA’nın “İnsan Odaklı Din Eğitimi” başlıklı tebliğini sundu. Canip KAYA tebliğinde şu noktalara değindi: “Din eğitiminin daha seküler, bilgi merkezli dinin bilgisinin verildiği bir eğitim olduğunu dini eğitimin ise dinin hayata yansıtıldığı eğitim şekli olduğunu, ülkemizde dini eğitim değil din eğitimi yapılmaktadır. Yani dinin kültürü verilmekte bilginin öğretilip öğretilmediği değerlendirilmektedir. İslam medeniyeti ile batı medeniyeti arasındaki en belirgin farklılık dini bilginin kullanılması konusundadır. İnsanın öne çıkarıldığı bir eğitim sistemini ön plana çıkarmamız gerekir. Gençleri, engellilerin, evsizlerin ve yetimlerin ön plana alındığı projeler yapmalıyız. Medeniyetimizin ve bizim değerlerimizi benimseyen bir insan modeli belirlemeliyiz. Belirlenen bu insan modelinden hareketle bir eğitim modeli oluşturmamız zorunluluktur. Eğitimin vazgeçilmez unsurları olan eğitimci, öğrenci ve müfredat bu modele göre şekillendirilmelidir.” Eğitimci Canip KAYA’nın tebliğini sunmasının ardından katılımcılar tarafından tebliğ müzakere edildi.

Günün ikinci tebliği ise eğitim yöneticisi İsa AVCI tarafından gerçekleştirildi. “Ahlak Eksenli Din Eğitimi” başlıklı tebliğinde İsa AVCI şunları vurguladı: “Ahlak yaşamın kendisidir. Peygamber (a.s) değişik mizaca sahip insanları tek bir mizaca indirgemedi. Mizaçlarını mobilize ederek onları faydalı insanlara dönüştürdü. İnsanların fıtri özellikleri vahiy sayesinde faydalı formlara dönüşür. Tarihi literatürü incelediğimizde bağımsız bir ahlak kitabı göremeyiz. Fıtrat aslında iyi olanı gerçekleştirmeye yatkındır.

Ahlak eksenli eğitimin temel parametreleri şunlar olabilir:

Dil düzeyinde, farklı kültürler düzeyinde, davranışlar düzeyinde, ibadet düzeyinde, etkinlikler düzeyinde, modeller düzeyinde ve uygulamalar düzeyinde ahlak eğitimi.”

Konuşmanın ardından İsa AVCI’nın sunumuna yönelik katılımcılar tarafından görüş ve eleştiriler beyan edildi.

ALDEMİR: “Artık çare biziz”

Müzakerelerin ardından 7. Öğretmen Sempozyumunun kapanış konuşmasını Anadolu Platformu Koordinasyon Kurulu ve Bülbülzade Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Turgay ALDEMİR yaptı. ALDEMİR konuşmasında şu noktalara değindi: “Bu iki günlük sempozyum süresince bir çok konuda yeni ufuk çizgileri belirledik. Amacımız zihnimizdeki bazı sorunları gidermek, yeni sorumluluk ve endişelerle görev alanlarımıza dönmektir. 50’ye yakın beldeden gelen arkadaşlarımızla yeni bir paradigma arayışında olarak yeni bakış açılarını belirlememiz gerekir. İslam Dünyasının uzunca bir süredir en önemli meselesi tartışma ve farklılıklara yer verilmeyişidir. Tartışma ve farklılık yoksa orada gelişimden, ilerlemeden söz edilemez. Din eğitimi ülkemizde resmi olarak devlet tarafından, gayri resmi olarak da vakıf ve dernekler tarafından yürütülüyor.

Tartışma ve farklı fikirler kapalı alanlardan açık alanlara taşındı. Bunun için ülkemizde ve İslam dünyasında tarihi arka planı dikkate alarak üst bakış açısını yakalamamız gerekir. Din dili ve din algısı konusunda özel çaba sarf etmeliyiz. Hayata dokunan çalışmalar yapmalıyız. İslam dünyasında gözlenen maalesef ‘ne kadar çok dini eğitim, o kadar çok geri kalmışlık’tır. Hayatı bütün yönleri ile içine alıp bütüncül bir bakış açısı geliştirmemiz lazım. Sorumluluklarımıza ve sorunlarımıza karşı bütüncül çözümler üretmeliyiz. Her alanda örgütlü iyilik hareketi başlatmalıyız. Artık çare biziz. Bütün problemlere karşı artık ses vermeliyiz. Problemlere karşı bir çaba işine girmezsek bizim ahlakımız tartışılır. Bir taraftan kendimizi inşa ederken bir taraftan da çevremize hitap etmeliyiz.” diyerek sözlerini tamamladı.

Konuşmanın ardından katılımcılara plaket takdimi yapıldı. Program toplu olarak hatıra fotoğrafı çektirilmesi ile sona erdi.

7. ÖĞRETMEN SEMPOZYUMU

YENİ SÜREÇTE ÖRGÜN DİN EĞİTİMİ

SONUÇ BİLDİRİSİ

1. Din eğitiminde Tevhit-i Tedrisat ile bize giydirilmeye çalışılan dar elbiseyi yırtacak yeni ufuklar oluşturulmalıdır.

2. Eğitim sistemimizde değişimler hep öğretmenlere rağmen yapıldı; artık değişime öğretmenden başlanmalıdır.

3. Eğitimin nihai hedefi vicdani değerler yaratmaktır. Sistemimizi buna uygun olacak şekilde değiştirmeliyiz.

4. Din olmadan barış içinde yaşanılamaz; bunu sağlamak için öncelikle eğitimli bireyin dinle barıştırılması gerekir.

5. Bilgi ve teknolojinin hızla değiştiği bu çağda din eğitimi ve din dilinin de kendini yenilemesi elzemdir.

6. Din eğitiminde ezber olabilir; ama ezbercilik nihai hedef olmamalıdır.

7. Ders geçme ve not kaygısı olmadan sınıfları tıklım tıklım dolduracak bir din eğitimi verilmelidir.

8. Din eğitimi anlamlı öğrenmeyi hedeflemelidir. Anlamlı öğrenme bilgiyi ham malzeme olarak alıp bireyin onu işlemesiyle oluşur.

9. Din eğitiminde öğrenci, öğreneceklerini bir ihtiyaç olarak görebilmeli, öğrendiklerinin hayatta bir karşılığı olduğunu bilmelidir.

10. Seçmeli din derslerinin içerikleri iyileştirilmeli, gereksiz tekrarlardan kaçınılmalıdır. Bu dersler yoluyla öğrencilere İslami bir bilinç, kimlik ve sorumluluk verilmelidir. Öğrencilerin sekülerleşmesi önlenmelidir.

11. Din eğitimi ile ilgili pilot uygulamalar yapılmalı, etkinlik uygulamaları hazırlanmalıdır.

12. Müfredat oluşturulurken okul türü ve bölge farklılıkları göz önünde bulundurulmalıdır.

13. Kur’an insanların hayatını ve işlerini kolaylaştırmak için indirilmiştir. Dini anlatırken kullanacağımız dil de Kur’an’ın bu özelliği ile paralellik arz etmelidir.

14. Dini, insanlara meşru sınırlar içerisinde alışageldikleri sözler üzerinden anlatmalıyız. Ayrıştırıcı, ötekileştirici bir dil yerine ufuk açıcı, dine ulaşmayı kolaylaştırıcı bir damar bulmalıyız.

15. Din dilimiz ulaşılmayacak hedefleri işaret etmemelidir.

16. Her insan çok farklı zekâ türlerine sahiptir. Dini anlatmada sadece kelimeleri kullanmamalıyız. Her tür zekâya hitap edebilmeliyiz.

17. Din eğitimi öğrencilerin vicdani zekâsına seslenmeyi esas almalıdır.

18. Din eğitimi; oyunlar, bilmece, bulmaca ve öğrencilerin hazırladığı sınıf panosu gibi etkinliklerle daha renkli hale getirilmelidir.

19. Din eğitiminde yarışma ve sosyal etkinliklerden yararlanmalı, tüm halkı içine katan etkinlikler yapılmalıdır.

20. Peygamber; etik, estetik, ontolojik ve epistemolojik yönden anlatılmalı, öğrencilerin “O’nu” tanımaktan ziyade “O’nu” anlamaya yönelik bir çabanın içinde olunmalıdır.

21. Diğer bütün dallarda olduğu gibi din eğitimi alanında da uzmanlaşmaya gidilmelidir.

22. Din dersleri seçmeli olarak da olsa üniversite dâhil bütün eğitim kademelerinde uygulanmalıdır.

23. Engellilerin dini eğitimi nasıl alacakları yolunda program geliştirilmelidir.

24. Din eğitiminde örnekliğin ne kadar önemli olduğunu bütün öğretmenler hatırından çıkarmamalıdır.

25. Vereceğimiz din eğitimi veli beklentilerinin fevkinde ve kaliteli olmalıdır.

26. Din eğitimi programı geliştirilirken sosyal, idari, hukuki sistemleri de göz önünde bulundurarak kaliteli programlar uygulanmalıdır.