Ortaöğretimde yeni bir eğitim modeli önerildi...

Türk Eğitim Derneği ortaöğretime yerleştirmede yeni bir model önerisi getirdi: İki tür lise kalsın: Anadolu ve Bilim Liseleri. Öğrenciler üniversite sınavlarına girmek zorunda kalmasın...

İki tür lise kalsın: Anadolu ve Bilim Liseleri. Bu liseler 3 ve 4 yıllık olsun. Bütün öğrenciler üniversite sınavlarına girmek zorunda kalmasın. Türk Eğitim Derneği Genel Başkanı Selçuk Pehlivanoğlu, “Türk eğitim sisteminin düzelmesindeki en önemli taşlardan birinin ortaöğretim olduğuna inanıyoruz” dedi.

Türk Eğitim Derneği’nin (TED) alt birimi olan TEDMEM, ‘Ortaöğretimde Dönüşüm: Bir Yol Haritası Önerisi’ başlıkla bir rapor hazırladı. Lise türlerinin azaltılmasının tartışıldığı bugünlerde yapılan çalışmada, liselerin Anadolu ve Bilim olarak ikiye indirilmesi öneriliyor. Bu liselere alımların hem sınav, hem de bölgesel ihtiyaçlara göre yapılması istendi. Ayrıca, eğitim sistemindeki aksamalara yönelik bazı tespitlere yer verildi. Raporda, bazı siyasetçi ve bürokratların kişisel projelerini hayata geçirmek ve eğitim tarihinde iz bırakabilmek için sağlıklı bir analiz olmadan büyük projelere girebileceği de vurgulandı. Bütün bu isteklerin sonucunda da raporda söylem ve eylem arasındaki boşluğun büyüdüğü ifade edildi.

Çalışmanın ilk bölümünde ‘Niçin Bir Değişime İhtiyaç Var?’ sorusuna cevap arandı. Ortaöğretimdeki sorunların kaynağı olarak finansman, erişim, erişilen hizmetin kalitesi, sınav baskısı, öğretmen niteliği, iller ve okullar arası farklılıklar, dershane sistemi, mesleki eğitimin genel eğitim içindeki oranı gibi konuların gösterildiği belirtilerek, sorunların çözümü için uygulanan yöntemin değiştirilmesi gerektiğinin altı çizildi.

İz bırakma sendromu

Raporda sistem değişikliğinde yapılan yanlışlıklar şöyle özetlendi:

Yazılanla yapılanlar arasında uyumsuzluk: Sistem uygulanabilir olana değil, ideal olana meylediyor. Yeni bir uygulama veya değişim yaparken, makul ve mümkün olan yerine acil olan tercih edilebiliyor. Bunun sonucunda üretilen her çözüm, yeni problemlerin kaynağı haline geliyor.

Temel ve acil sorunları gidermek yerine popüler konulara yönelmek (İz bırakma sendromu): Kasım 2012 itibariyle yaklaşık 130 bin öğretmen, 190 bin civarında derslik açığı bulunan 2010 yılı 4 yaş nüfusuna göre okul öncesinde AB ortalamasının yakıt, telefon, temizlik, fotokopi vb. harcamalarını karşılama sorunu yaşayan bir eğitim sisteminde öncelikle bu açıkların giderilmesi hedeflenir diye düşünülebilir. Çünkü temel ihtiyaçları karşılanamamış bir sistemde yapılacak her türlü nicel ve nitel düzenleme beklenen etkiyi yaratamaz. Buna karşın 5+3 yerine 4+4+4 sistemini tercih etmek, ilkokul birinci sınıfı 5 yaşa çekmek, kıyafet serbestisi getirmek, resmi rakamlara göre 8 milyar dolar bütçe ayırarak her öğrenciye tablet vermek temel sorunları çözmek yerine, mevcut durumu daha da ağırlaştıracak bir etki yaratabilir. Söz konusu projeler için ayrılması kararlaştırılan bütçenin, niçin acil ihtiyaçlar için değil de popüler konular için ayrıldığını anlamak sistemin alışkanlıklarını çözümlemek açısından ilginç olabilir.