Türkiye öğretmen politikalarında çağın gerisinde!
DES Genel Başkanı Gürkan Avcı, Hükümetin öğretmen yetiştirme, istihdam, ücretlendirme ve mesleki gelişim politikalarını çağın gerekleri ve ülkenin ihtiyaçları doğrultusunda belirlemesi gerektiğini söyledi.
Hükümetin 11 yıldır yürüttüğü öğretmen politikasını
başarısız bulduğunu ve öğretmenlerin ekonomik, mesleki, özlük ve
demokratik sorunlarının artarak devam ettiğini belirten Demokrat
Eğitimciler Sendikası (DES) Genel Başkanı Gürkan Avcı, Hükümetin
öğretmen yetiştirme, istihdam, ücretlendirme ve mesleki gelişim
politikalarını çağın gerekleri ve ülkenin ihtiyaçları doğrultusunda
belirlemesi gerektiğini söyledi.
Hükümetin öğretmen ihtiyacını uzun dönemli olarak yeterince
planlamamış olması nedeniyle bazı alanlarda öğretmen açığı
bulunduğunu bazı alanlarda ise ihtiyaçtan çok fazla öğretmenin
mezun olması dolayısıyla yığılma yaşandığını kaydeden DES Genel
Başkanı Gürkan Avcı, “MEB, öğretimin niteliğini olumsuz olarak
etkileme pahasına bazı branşlardaki öğretmen açığını alan dışı
öğretmen atamaları yoluyla kapatmaya çalışıyor. 300 bin civarında
öğretmen adayı atanmayı beklerken eğitim fakültesi dışında hemen
bütün fakültelere öğretmenlik formasyonu hakkı veriliyor. Milli
Eğitim Bakanlığı (MEB) ve YÖK arasındaki koordinasyonun
geliştirilmesi, orta ve uzun vadede planlamaların yapılması ve bu
doğrultuda öğretmen yetiştirilmesi şart olmuştur” dedi.
Bilgi çağıyla birlikte eğitimin tanımının, okul yapılarının ve yeni
nesil öğretmenlik kavramının tartışılmaya başlandığını söyleyen
Gürkan Avcı, “Ülkemizde öğretmen yetiştiren kurumlar çağa ayak
uyduramadığı gibi yeni Türkiye'ye de ayak uyduramadığını
düşünüyorum. Okullarımızı akıllı tahtalarla ve son teknolojiyle
donattığımız zaman eğitimde kaliteyi ve verimliliği yakalayacağımız
zannediliyor. Öğretmenin öneminin azaldığı düşünülüyor. Aksine,
gelişen teknoloji öğretmene olan ihtiyacı daha fazla artırmıştır.
Hatta gelişen bilgi ve teknolojiye ulaşmak için nitelikli,
donanımlı, motivasyonu yüksek sorunsuz öğretmen ihtiyacı artmıştır.
Kaldı ki eğitim sistemimizde yapılan hiçbir reform öğretmen olmadan
başarı sağlayamaz. Eğitimin temel öğesi, çekirdeği öğretmendir.
Derslik sayımız, maddi kaynaklarımız, bilgi ve teknolojik alt
yapımız ne olursa olsun eğitimin başarısını belirleyen en kritik
faktör öğretmendir. Yeni, büyük ve güçlü Türkiye'nin en önemli
temel taşı bu misyon, ruh ve donanıma sahip öğretmenler olacaktır”
dedi.
Türkiye'nin öğretmen politikasında neredeyse çeyrek asırdır bir
ilerleme ve atılım yapmadığını, sistem anarşisi içerisinde çeşitli
zorluklar, sıkıntılar ve adaletsizliklerle boğuşan öğretmenlerin
kendilerini mesleğine, okuluna, öğrencisine ve ülkesine adamakta
güçlük çektiğini kaydeden Gürkan Avcı, şunları söyledi;
Öğretmen yetiştirme görevi eğitim fakültelerinin işi olmalıdır.
Mevcut eğitim fakülteleri ülkenin öğretmen ihtiyacını
karşılayabilecek kapasiteye fazlası ile sahiptir.
Öğretmen yetiştiren yükseköğretim kurumlarındaki öğrencilerin
birinci sınıftan itibaren öğretim yılı boyunca, öğretim elemanları
ve öğretmenlerin rehberliğinde branşına uygun her kademede yaparak
yaşayarak öğretmenlik deneyimi kazanmalarını özellikle çok
önemsiyorum.
Öğretmen yetiştirme sisteminin geliştirilmesi için MEB ve YÖK'ten
bağımsız bütün eğitim bileşenlerinden örülü bir kurul veya komite
oluşturulmalı, yetki ve sorumluluk verilmelidir.
Nitelikli öğretmen liseleri kurulmalı ve mezunlarının eğitim
fakültelerine geçişleri özendirilerek, lise programlarındaki
derslerin, eğitim fakültelerine kaynaklık edecek biçimde gözden
geçirilmesi ve yeniden düzenlenmesi sağlanmalıdır.
Kadrolu, sözleşmeli, ücretli, vekil gibi farklı öğretmen istihdam
modellerine son verilerek tek tip istihdam politikası izlenmelidir.
Performansa dayalı, özendirici yöntemlerle öğretmenlik mesleğine
dinamizm kazandırılmalıdır.
Öğretmenlik bir ihtisas mesleği olduğu için uzaktan veya açık
öğretim yoluyla öğretmen yetiştirme politikalarına tevessül
edilmemelidir.
Eğitim fakülteleri arasında niteliksel açıdan ciddi kalite
farklılıkları bulunmaktadır. Akreditasyon çalışmaları ihmal
edilmiştir. Öğretmen niteliğinin artırılması amacıyla, öğretim
üyesi ve altyapısı yeterli olmayan fakülteler kapatılmalı,
İstanbul, Ankara, İzmir, Erzurum, Diyarbakır ve Antalya illerinde
ihtisaslaşmış eğitim fakülteleri maharetiyle en nitelikli ve
donanımlı bir şekilde öğretmen yetiştirmeye dönük politikalar
geliştirilmelidir.
Üniversitelerde öğretmenlik meslek tecrübesi ve bilgisi olan
öğretim elemanı istihdamına çok önem verilmelidir. Eğitim
fakültelerinde nitelikli alan eğitimcisi yetiştirilmesine önem
verilmeli, öğretim üyelerinin zorunlu ve ek ders saatleri yeniden
düzenlenerek, ders yükleri azaltılmalıdır.
Öğretmenlik mesleğinde yeterlilik, donanım ve iletişim becerileri
çok önemlidir. Öğretmenlik idol ve misyon mesleğidir. Mesleki
kültür, karakter ve öğretmenlik ruhunun aşılanması önemlidir. Asker
ve polis yetiştirme modelinde olduğu gibi gerek öğretmen liseleri
gerekse eğitim fakültelerinde okuyan öğrencilere, yatılı eğitim
verilmeye çalışılmalıdır.
Başta yabancı dil branşında olmak üzere, öğretmenlik alanlarının
tümünde yurt dışına öğrenci gönderilmesine başlanılmalıdır.
Ortaöğretim alan öğretmenliği programları 4 yıla indirilmeli, tüm
branşlarda öğretmenliğe atanmada yüksek lisans şartı aranmalı,
doktora yapanlar KPSS şartı aranmaksızın öğretmen olarak
atanmalıdır.
Öğretmen adaylarının uzmanlık alanları da dikkate alınmak suretiyle
öğretmenlik yapmalarını engelleyecek düzeyde ruhsal, duygusal,
psikolojik ve sosyal hastalıklarının olup olmadığının, ilgili
fakülteye kayıt olmadan önce ve atama öncesinde ve atandıktan
sonraki rutinlerde dikkatli bir şekilde tetkik edilmesi hayati
derecede mühimdir.
İzlenen yanlış, kasıtlı ve ideolojik politikalar neticesinde
ülkemizde “hiçbir şey olamazsam, öğretmen olurum” dönemleri
yaşanmıştır. Öğretmenlik kimi süreçlerde ayağa düşürülmüştür.
Yasadışı siyasi ve ideolojik örgütlerle, terör gruplarıyla ilişkili
kişilerin öğretmenlik mesleğine adım atmasına kesinlikle müsaade
edilmemelidir. Cinsel ve nefret suçları başta olmak üzere yüz
kızartıcı suçların faili olan kişilerin sicil kayıtları affa matuf
silinmiş olsa dahi öğretmenlik mesleğini yapmalarına izin
verilmemelidir.
Engelli çocuklara eğitim veren özel eğitim öğretmenleri başta olmak
üzere kimi branş öğretmenlerine meslek güçlüğü zammı verilmeli,
isteyen öğretmenlerin erken emekliliği sağlanmalıdır.
Temel eğitimin birinci kademesinde her sınıf için sınıf
öğretmenlerinin branşlaşmaları sağlanmalıdır. Öğretmen dağılımında,
bölgeler ve köy-kent arasındaki dengesizlikleri gidermek amacıyla
özendirici çalışmalar yapılmalıdır.
Kamuda en düşük maaş alan gruplar arasında anılan ve maaş
ortalaması bin 850 TL olan öğretmenlerin ek göstergeleri 3 bin
600'e çıkarılmalı, maaşlarında ciddi iyileştirmeler yapılmalı ve ek
ders ücretleri iki kat artırılmalıdır.
Okulların açılış ve kapanış dönemlerinde yapılan mesleki çalışmalar
iyi bir planlama ile etkin bir şekilde değerlendirilmeli, eğitim
teknolojileri kullanarak öğretmenlerin sürekli hizmet içi eğitim
almaları sağlanmalı ve öğretmenlerin kendi gelişimlerinden sorumlu
olacakları okul temelli bir sistem geliştirilmelidir.
Görev yapan öğretmenlerin kişisel, mesleki ve entellektüel
gelişimleri açısından yüksek linas ve doktora yapmaları
desteklenmeli, akademik çalışma yapan öğretmenlerin maaşlarında
belirli oranda artış sağlanmalı ve üniversiteler ile Millî Eğitim
Bakanlığı arasında gerekli koordinasyonun sağlanarak gerekli
izinler yasal bir düzenlemeyle güvence altına alınmalıdır.