Danıştay'dan sözleşmeliler için 2 önemli karar
Danıştay 12. Dairesi, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı'nda uygulanan hizmet sözleşmeleri ile ilgili iki önemli karar verdi.
Sağlık-Sen'in Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı'nda
uygulanan hizmet sözleşmelerine yönelik olarak açtığı iptal
davasında, Danıştay 12. Daire, 2012 yılı hizmet sözleşmesinin 7.
Maddesinde yer alan "... yılda 30 günü geçmemek üzere..." ibaresini
ve 8. Maddesinde yer alan (a) ve (b) bentlerini iptal
etti.
Söz konusu 8. maddenin a bendinde, sözleşmeli personel, hizmet
sözleşmesine veya Sözleşmeli Personel Çalıştırılmasına İlişkin
Esaslara aykırı davranışı tespit edildiğinde yazılı tebligatla
sözleşmenin sona erdirileceği, aynı maddenin b bendinde ise,
tarafların önceden ihbar etmek suretiyle sebepsiz olarak sözleşmeyi
feshedebileceği hükümleri yer alıyordu.
Danıştay 12. Dairesi dava konusu hizmet sözleşmelerinin ilgili
hükümlerini, çalışma barışını bozabileceği, çalışanları, işverenin
işten çıkarma tehdidi altında bırakarak verimliliği olumsuz şekilde
etkileyeceği ve idareye keyfi fesih hakkı tanıdığı gerekçeleriyle
iptal etti.
Kararda ayrıca hastalığın insan iradesi dışında gerçekleşen bir
olay olduğu ve haklı bir mazeret olarak değerlendirilmesi
görüşümüzü dikkate alan Danıştay 12. Dairesi, hastalık iznini 30
günle sınırlandıran hizmet sözleşmesi hükümlerinin de iptaline
karar verdi. Sağlık-Sen'in geçmiş yıllarda açtığı davada Danıştay,
Sözleşmeli Personel Çalıştırma Esaslarına İlişkin Esaslarda geçen
ve hastalık iznini 30 günle sınırlandıran düzenlemenin yürürlüğünü
durdurmuştu.
Konuyla ilgili değerlendirmelerde bulunan Sağlık-Sen Genel Başkanı
Metin Memiş, sözleşmeli personelin birçok konuda olduğu gibi
hastalık izni konusunda da kadrolu-sözleşmeli ayrımından
kaynaklanan mağduriyet yaşadığını belirterek, Danıştay'ın verdiği
bu son kararın önemli olduğunu belirtti. 4/B'li Hizmet
Sözleşmesi'nde yer alan 30 gün sınırının uygulamada sözleşmeli
personelin işini kaybetmesi gibi sorunlar doğurduğuna dikkat çeken
Memiş, "Çalışma koşullarını belirleyen kurallar, çağdaş
dünyada çalışanın haklarını koruma temelinde şekillenmektedir.
Bizde ise tam tersi bir biçimde, gayri ihtiyari bir durum olan
hastalığın 30 günü aşması durumunda sözleşmeli personel, işini
kaybetme durumuyla karşılaşmaktaydı. Yargının verdiği bu karar ne
kadar haklı olduğumuzun göstergesidir" şeklinde
konuştu.