Anayasa Mahkemesi'ne başvuruda sık yapılan hatalar
Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvuru hakkını kullanabilmek için yararlanabilmek için bazı sınırlamalara dikkat etmek gerekiyor. İşte detayları...
Anayasa refarandumu sonrasında, vatandaşlara haklarını bir de Anayasa Mahkemesinde arama imkanı sunulmuştur. Ancak bundan yararlanabilmek için bazı sınırlamalara dikkat etmek gerekmektedir.
memurlar.net'in haberine göre Anayasa Mahkemesi'nin bireysel kararı incelenmesinden çıkan sık hatalar şu şekilde sıralandı:
1- 23/9/2012 TARİHİNDEN ÖNCE KESİNLEŞMİŞ KONULAR
Anayasa Mahkemesi sadece 23/9/2012 tarihinden sonra kesinleşen konulara dair, bireysel başvuruları inceleyebilmektedir. Bu tarihten önce yargıda kesinleşmiş olaylara dair başvurular reddedilmektedir.
1a- Kesinleşme ne demektir?
Anayasa Mahkemesi'nin 2012/162 başvuru numaralı dosyaya dair kararında, ceza hukuku bağlamında, temyiz üzerine Yargıtay'ın vermiş olduğu kararın "kesinleşme kararı" olduğu belirtilmiştir. Yargıtay kararları üzerine, vatandaşlar, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 308. maddesinin (1) numaralı fıkrasında yer alan hüküm gereğince, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına müracaat edebilmektedir. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı da bu başvuru üzerine, ilâmın kendisine verildiği tarihten itibaren otuz gün içinde Ceza Genel Kuruluna itiraz edebilmektedir. Anayasa Mahkemesi bu yolun olağan kanun yolu olmadığı belirtmiş, savcılığa başvuru üzerine verilen kararın kesinleşmeyi engellemeyeceğini karara bağlamıştır.
Yani, ceza hukuku bağlamında, kararın kesinleştiği tarih, itiraz üzerine Yargıtay'ın verdiği karar tarihidir.
1b- Kesinleşme tarihi tebliğ tarihi midir, yargı dairesi karar tarihi midir?
2012/329 nolu dosyada Anayasa Mahkemesi, kesinleşme tarihinin yargı dairesinin karar tarihi olduğunu belirtmiştir. Mahkeme, kararın tebliğinin hükmün kesinleşmesi üzerinde bir etkisi bulunmadığını sadece tarafların kararlardan haberdar olmalarını sağladığını belirtmiştir.
2- YABANCI DEVLETİN YAPTIĞI İŞLEMLER
2012/171 nolu dosyada bir vatandaş, Fransa Cumhuriyeti Devletinden aldığı emekli maaşından yine Fransa'nın yaptığı kesintiler dolaysıyla mağdur olduğunu belirtmiş ve bu mağduriyetin giderilmesi amacıyla bireysel başvuru yapmıştır. Anayasa Mahkemesi 6216 sayılı Kanunun 45. maddesinde yer alan "Herkes, Anayasada güvence altına alınmış temel hak ve özgürlüklerinden, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve buna ek Türkiye’nin taraf olduğu protokoller kapsamındaki herhangi birinin kamu gücü tarafından, ihlal edildiği iddiasıyla Anayasa Mahkemesine başvurabilir." hükümde geçen kamu gücü ibaresinden Türkiye Cumhuriyeti Devletinin kamu gücünün anlaşılması gerektiğini belirtmiştir.
3- YARGI DENETİMİ DIŞINDAKİ KONULAR
Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu Kanun’un “Bireysel başvuru hakkı” kenar başlıklı 45. maddesi gereğince; Anayasanın yargı denetimi dışında bıraktığı işlemler için bireysel başvuru yapılamamaktadır. Gençlik ve Spor Bakanlığında yaşanan olayda, Türkiye Wushu Federasyonu Başkanına “üç ay hak mahrumiyeti” cezası verilmiştir. Spor Genel Müdürlüğü Tahkim Kurulu itirazı görüşmüş “üç ay hak mahrumiyeti” cezasını onamıştır. Anayasa’nın 59. maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca, Tahkim kurulu kararları kesin olup bu kararlara karşı hiçbir yargı merciine başvurulamamaktadır. Bu nedenle ceza alan kişinin bireysel başvuru talebi reddedilmiştir.
4- DERECE MAHKEMELERİNİN KARARININ ADİL OLUP OLMADIĞI
4a. Adil yargılama ve özgürlüğü kısıtlama
Bir vatandaş hakkında, borcunu ödememesi sebebiyle Uzunköprü İcra Müdürlüğünde, icra takibi başlatılmıştır. Vatandaş, borcunu taksitler hâlinde ödeyeceğine dair taahhütte bulunmuş, taahhüdün yerine getirilmemesi hâlinde karşılaşacağı hukuki ve cezai sonuçlar kendisine ihtar edilmiş ve başvurucunun imzası alınmıştır. Vatandaş, taksitleri ödememiş, bunun üzerine Uzunköprü İcra Ceza Mahkemesince taahhüdün ihlal edildiği gerekçesiyle üç aya kadar hapsen tazyikine karar verilmiştir. Vatandaş Uzunköprü Asliye Ceza Mahkemesine itiraz etmiş anca talebi reddedilmiştir. vatandaş bu karara da itiraz ancak itirazı 1/10/2012 tarihinde yine reddedilmiştir.
Vatandaş aynı icra takibinin borçlusu diğer kişilere bir yaptırıma hükmedilmeyip kendisine ceza verilmesinin eşitlik ilkesinin ihlalini oluşturduğunu ileri sürmüştür. Anayasa Mahkemesi dosyayı, ilki adil yargılanma hakkı, ikincisi ise sözleşmeden doğan bir yükümlülüğün yerine getirilememesinden dolayı özgürlüğü kısıtlama yasağının ihlali olmak üzere iki başlıkta dosyayı incelemiştir.
Mahkeme adil yargılama başlığı altında yaptığı incelemede "kişisel bir uyuşmazlığa derece mahkemeleri tarafından getirilen çözümün esas yönünden adil olup olmaması, bireysel başvuru incelemesine konu olamaz. Anayasa’da yer alan hak ve özgürlükler ihlal edilmediği sürece ya da açıkça keyfilik içermedikçe derece mahkemelerinin kararlarındaki maddi ve hukuki hatalar bireysel başvuru kapsamında ele alınamaz. Bu durumda, derece mahkemelerinin delilleri takdirinde bariz bir şekilde keyfilik bulunmadıkça Anayasa Mahkemesinin bu takdire müdahalesi söz konusu olamaz" kararı vermiştir.
Mahkeme sözleşmeden doğan bir yükümlülüğün yerine getirilememesi başlığı altında yaptığı incelemede ise dosyanın sözleşmeye dayalı bir borcun ödenmemesi konusu olmadığını, borçlunun haczedilen malının satışının taksitle ödeme teklif ve taahhüdü gerçekleşene kadar ertelenmesine ilişkin, resmî makamlar huzurunda verilen taahhüdün makbul bir sebep olmaksızın yerine getirilmemesi olduğunu belirtmiştir. Bu nedenle bireysel başvuru talebi reddedilmiştir.
4b. İki farklı bilirkişi raporuna dayalı olarak Tazminata hükmedilmesi
Bir trafik kazasında ölüm meydana gelmiş ve ölen kişinin yakınları tazminat davası açmıştır. Mahkeme bilirkişi atamış ve bilirkişi kişiyi 2/8 oranında kusurlu bulmuştur. Mahkeme dosyayı bir de Adli tıpa sevk etmiştir. Atli tıp yüzde 50 kusurlu bulmuştur. Bu kusur oranına dayanılarak da 38 bin lira tazminata hükmolunmuştur. Vatandaş kararı temyiz etmiş ancak karar Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 25/9/2012 tarihli kararıyla kesinleşmiştir. Kişi, bilirkişi raporlarındaki farklılık çözümlenmeden karar verildiği için, haklarının ihlal edildiğimi ile sürmüştür.
Anayasa Mahkemesi bu dosyada derece mahkemesinin delil değerlendirmesinin bireysel başvuru incelemesinde ele alınamayacağına karar vermiştir.
5- KANUN YOLLARININ TÜKETİLMEMESİ
Vatandaş ölümlü trafik kazası sonrasında, Asliye Hukuk Mahkemesinin aleyhine hükmettiği tazminat için temyiz başvurusu yapmamıştır. Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru yapmıştır. Mahkeme kanun yolları tüketilmediği için başvuruyu reddetmiştir.
6- BİR AY İÇİNDE BİREYSEL BAŞVURU YAPILMALI
Bireysel başvurunun ön şartlarından birisi de 30 günlük sürede başvuru yapılmasıdır. Başvuru yollarının tüketildiği tarihten, başvuru yolu öngörülmemiş ise ihlalin öğrenildiği tarihten itibaren otuz gün içinde Anayasa Mahkemesine doğrudan veya diğer mahkemeler yahut yurt dışı temsilcilikler vasıtasıyla yapılması gerekmektedir.
Anayasa mahkemesi, 2012/1075 başvuru numaralı dosyada, başvuru yapan vatandaşın avukarına 7/11/2012 tarihinde tebliğ edilmesine rağmen, bireysel başvurunun 12/12/2012 tarihinde yapıldığını tespit etmiş ve başvuruyu reddetmiştir.
7- KAMU TÜZEL KİŞİSİ BİREYSEL BAŞVURU YAPAMAZ
Amasya İli, Taşova İlçesi, Ballıdere Belediyesi, büyükşehir belediyesi kanunu gereğince, belediye tüzel kişiliğinin ilk mahalli idareler genel seçiminden geçerli olmak üzere kaldırılarak köye dönüşecek olması nedeniyle “yerel yönetim ilkesi” nin ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Mahkeme 6216 sayılı Kanun’un “Bireysel başvuru hakkına sahip olanlar” kenar başlıklı 46. maddesinin (2) numaralı fıkrasının birinci cümlesinde yer alan "Kamu tüzel kişileri bireysel başvuru yapamaz.” hüküm gereğince başvururu reddetmiştir.