BIST 8.864
DOLAR 34,31
EURO 37,35
ALTIN 3.031,78
YAZARLAR

Avrupa karate şampiyonu, öğretmen Serap Özçelik

Aynı bölgede çalıştığımız bir öğretmen arkadaşın Avrupa karate şampiyonu olduğunu duyduğumda heyecanlandım. Bu öğretmen arkadaşla hemen görüşmeli ve başarılarını okurlarla paylaşmalıyım diye düşündüm. Serap Özçelik, Eyüp Yeşilpınar Şehit Öğretmenler Ortao

Ekrem Aytar
Ekrem Aytar[email protected]

Aynı bölgede çalıştığımız bir öğretmen arkadaşın Avrupa karate şampiyonu olduğunu duyduğumda heyecanlandım. Bu öğretmen arkadaşla hemen görüşmeli ve başarılarını okurlarla paylaşmalıyım diye düşündüm. Serap Özçelik, Eyüp Yeşilpınar Şehit Öğretmenler Ortaokulu beden eğitimi öğretmeni ve 2014 yılı Avrupa karate şampiyonu.

Kendisinden randevu aldığım Serap öğretmenle görüşmeye giderken bayağı bir heyecanlıydım. Yıllardır görev yaptığım okullara giderken hiç bu kadar heyecanlandığımı hatırlamıyorum. Yeşilpınar Şehit Öğretmenler Ortaokulu’nun kapısına geldiğimde beni ilk olarak okul kapısındaki emektar bekçi karşıladı. Kendisine Serap öğretmenle görüşmeye geldiğimi söylediğimde beni okulun kapalı spor salonuna yönlendirdi.

Okul bahçesinde oynayan çocukların arasından geçerek spor salonuna yöneldim. Salonda öğrenciler basket oynuyordu. Öğrencilerin arasındaki Avrupa karate şampiyonu Serap Özçelik’i zor fark edebildim. Geldiğimi gören Serap öğretmen bana yöneldi. Selamlaşıp tanıştık. Serap öğretmen salondaki diğer beden eğitimi öğretmenleri ile beni tanıştırdı. Ardından görüşmek üzere Serap öğretmenin odasına geçtik.

Avrupa karate şampiyonu Serap Özçelik’in odası çok mütevazi idi. Diğer beden eğitimi öğretmenleri ile paylaştığı iki masa ve birkaç sandalye ile teşrif edilmiş, spor salonunun küçücük bir odası. Serap öğretmenle odasında sohbete başladık. Serap öğretmen görev yaptığı bölgenin içerisinden yetişmiş bir kişiydi. “1988 yılında İstanbul Eyüp ilçesinde dünyaya geldim. İlçemizdeki Rami İlköğretim okulu ve Otakçılar Lisesi’ni tamamladım. Şu an görev yaptığım okulun beden eğitimi öğretmenlerinden Kasım bey, ben ortaokulda iken atletizm yarışmalarında görev alırdı . Şimdi birlikte aynı okulda öğretmenlik yapıyoruz. 2010 yılında Sakarya Üniversitesi Beden Eğitimi Öğretmenliğinden mezun oldum ve 4 yıldır da öğretmenlik yapıyorum.”

Karşımda ufak tefek bir ortaokul öğrencisi gibi duran Serap öğretmen, yaptığım araştırmalara göre bir madalya koleksiyoncusuydu. Merağımı gidermek için Serap öğretmene, “Şehit Öğretmenler Ortaokulu’nda beden eğitimi öğretmenisiniz. Aynı zamanda da büyük çalışma gerektiren Avrupa karate şampiyonusunuz. Bu iki işi nasıl birada yürütüyorsunuz?”

“Evet bu şampiyonluklar kolay elde edilmiyor. Karşılaşmaların olacağı zaman milli takım kampında 3 aylık bir kamp sürecimiz var. Milli takım kampına gittiğimizde okuldan görevli izinli oluyoruz. Ben bayanlar 50 kilogramda hafif siklet takımında yer alıyorum. Tabi Avrupa karate şampiyonasına katılabilmek için öncelikle Türkiye şampiyonu olmanız gerekiyor. Sporu ve öğretmenliği seviyorum, bu nedenle ikisi birlikte uyumlu bir şekilde gidiyor.”

Serap öğretmenin 200 civarında madalyası var. Spora nasıl başladığını ve devam ettiğini sohbetimiz esnasında anlatıyor. “İlkokul yıllarımda spora meraklı idim. Özellikle atletizmle ilgileniyordum. Ortaokulda da atletizm, basket gibi bir çok spor dalında başarılı idim. Fakat beden eğitimi öğretmenim Osman Nuri bey, sadece bir spor dalı ile ilgilenmemi söyledi. Beni karate sporuna yönlendirdi. Okulun yanında Eyüp’teki Şahin Güler Spor Kulübü’ne devam ettim. Şahin Güler hocamdan karate dersleri aldım. İlk zamanlar çok başarılı değildim. Fakat hiçbir zaman yılıp vazgeçmedim. İstikrarlı bir şekilde hocalarımla çalışmalarımı sürdürdüm. Bu arada bazı anne babalar öğrencilerin derslerini ters yönde etkiliyor düşüncesi ile çocuklarını spor faaliyetlerinden men ediyorlar. Çok şükür ailem beni sürekli destekledi, hep yanımda yer aldı. Okul derslerimde de başarılı idim. Müsabakalardaki başarılarımdan dolayı da öğrencilik yıllarımda öğretmenlerimden hep pozitif ayrımcılık gördüm. Lise son sınıfta da Türkiye milli takımına seçilerek, milli sporcu kategorisine girdim. Bu bana üniversite kapılarının daha kolay açılmasını sağladı. Üniversite de dünya ikincisi oldum.”

Öğrencilerin Avrupa karate şampiyonu bir beden eğitimi ile ilişkilerinin nasıl olduğu sorusunu yöneltiyorum. Serap öğretmen, “Öğrencilerin karateye karşı yoğun bir ilgileri var. Öğretmenim bize bir iki hareket öğretin, bizde karateci olmak istiyoruz gibi bir yaklaşımları sürekli var. Fakat ben onlara dersimizin beden eğitimi olduğunu bu işlerin hemen her mahallede olan kulüpler vasıtası ile amatörce başlayıp kabiliyetlerine göre profesyonelliğe dönüşebileceğini anlatıyorum. Karate teknik kuralları olan herkesin yapabileceği bir spordur. Asla bir dövüş değildir.” Bu arada dayanamayıp araya giriyorum, “Öğrencilerin Avrupa karate şampiyonu bir öğretmenden korkup korkmadıklarını, şaka yollu yaramazlık yapan öğrencileri sarsıp sarsmadığını soruyorum.” Serap öğretmen gülüyor. “Karate sporu bir dövüş sporu değildir. Biz müsabakalarda da sadece hareket gösteririz. Kuralsızca rakibe vuranlar diskalifiye edilir.” diyor.

Madalya koleksiyoncusu Serap öğretmene başarılarını soruyorum. Biraz düşünüp, “2005-2006 Avrupa şampiyonluğu, 2007 Gençle Dünya Şampiyonluğu, 2008 Gençler Avrupa üçüncüsü,…… 2014 Avrupa Şampiyonu.” Ben şampiyonlukları not almakta zorlanıyorum. “Peki bundan sonraki hedefiniz ne?” diye soruyorum. Serap öğretmen, “Dünya şampiyonu olmak.” diyor. Biz eminiz ki Serap öğretmenle bir sonraki görüşmemizde dünya şampiyonu unvanını da kariyerine ekleyecektir.

Karate sporunun kaç yaşına kadar devam ettirilebildiğini genç sporcumuza yöneltiyoruz. Serap öğretmen, “Kişi sağlıklı beslenir, düzenli spor yaparsa kadınlarda karate sporu 33 yaşların kadar rahatlıkla yapılabilir.” cevabını veriyor.

Avrupa karate şampiyonu Serap Özçelik ile sohbetimiz sıcak bir ortamda devam ediyor. Ardından salona öğrencilerin ve diğer beden eğitimi öğretmenlerinin yanına iniyoruz. Öğrencilerin Serap öğretmene ilgisi ve sevgisi yoğun. Öğrencilerle ve diğer öğretmenlerle hatıra fotoğrafları çektiriyoruz.

Bu görüşmeden öğrencilerin hayatında dersin öncelikle birinci planda yer almasının doğru olmadığını, sporun ve diğer sosyal aktivitelerinin ne kadar önemli olduğunu canlı bir şekilde görüyoruz. Okullarımızdan daha nice Serap Özçeliklerin çıkabileceğine şahit oluyoruz. Her öğrenci dersleri ile birlikte kendi isteğine ve yeteneğine göre öğretmenlerinin rehberliğinde bir dalda kendini geliştirebilir, geliştirmeli.

Serap öğretmene başarılarının devamını dileyip, yeniden görüşmek üzere “Hoşça kal.” deyip ayrılıyoruz. (6.6.2014)  

                                                    

Yorumlar