BIST 9.368
DOLAR 34,53
EURO 36,18
ALTIN 2.967,30
GÜNCEL

Başbakan değişikliği bürokrasiyi nasıl etkiler?

Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun görevini bırakacağını açıklaması bürokrasi de ne gibi değişiklikler olacak sorusunu getirdi.

Başbakan'ın görevi bırakacağını açıkladığı basın toplantısı sonrasında üst düzey bürokraside değişim ve dönüşüm titreşimleri başladı. Nihayetinde bakan değişikliklerinde dahi büyük bir değişim yaşanması rutin hale gelmişken Başbakan değişikliğinde yaşanacak değişim kaçınılmaz hale geldi.

Yeni Şafak gazetesinden Ahmet Ünlü, Başbakan'ın değişmesinin bürokrasiye ne gibi etkileri olacağını yazdı. İşte o yazı:

Her  bakan değişikliğinde bürokrasinin hallaç pamuğu gibi savrulması doğal hale gelmiştir. Maalesef öyle bir noktaya gelindi ki bürokratın niteliği veya kapasitesi görevde kalmasının teminatı olmaktan çıkar hale gelmişti. Bürokratın siyasi desteği varsa ayakta kalıyor, aksi durumda ise zevali oluyordu.

Hele hele Başbakan değişikliğindeki değişimin cesametini tahmin dahi etmekte zorlanabiliriz. Sayın Başbakan'ın kendine özgü bir ağırlığı ve çevresindeki ekibinin Sayın Cumhurbaşkanı'nın ekibinden farklı özellikler taşıması ister istemez bürokrasideki oluşuma da etki etmişti. Bakan değişikliklerini de merkeze aldığımızda bürokraside büyük bir değişim kaçınılmaz gibi görünüyor. Temennimiz odur ki değişimde duygusallıktan ziyade aklı selim galip gelir ve kamu yararı ve hizmet kalitesi zarar görmeden merkeze alınır.

İLK DEĞİŞİM BAŞBAKANLIK MÜSTEŞARINDAN BAŞLAR! 

Şu ana kadarki teamüllere göre, Başbakan değişikliklerinde Başbakanlık Müsteşarı'nın değişmediği vaki olmamıştır. Dolayısıyla Başbakan değişikliğinde Müsteşarın değişimi de sürpriz olmamalıdır.

Kamu yönetiminde Başbakanlık Müsteşarı'nın özel bir yeri vardır. Bu nedenle en yüksek ek göstergeye sahip olmamasına rağmen (En yüksek ek gösterge Genelkurmay Başkanı'na aittir) Başbakanlık Müsteşarı'na en yüksek devlet memuru ifadesi kullanılır.

Unutulmamalıdır ki, kamu yönetiminde Başbakanlık Müsteşarı'nın değişimi oldukça önemlidir. Güçlü bir Müsteşar kamu yönetiminde önemli değişiklikleri beraberinde getirecek demektir. Gerektiğinde Başbakan gibi hareket eden Hasan Celal Güzel ayarında ve baskın karakterde bir müsteşar şu ana kadar gelmemiştir. Aynı şekilde Ak Parti iktidarlarında da Ömer Dinçer'in Müsteşarlığı unutulmamalıdır.

Müsteşarın Başbakan nezdindeki itibarı ile gücü ve kamu yönetimi deneyimi önemli sorunların çözümünde mihenk taşıdır. Etkin bir Müsteşar istemeden hiçbir bakan kararname çıkaramaz. Çünkü, kararnameyi Başbakan'a sunan kişi Müsteşar'dır. Özellikle özerk kurumların yöneticilerin belirlenmesi tamamen müsteşarın kontrolünden geçmektedir. Dolayısıyla yönetimdeki kalite veya kalitesizlikte Müsteşar'ın doğrudan etkisi vardır.

GEÇMİŞ TECRÜBE VE BİRİKİM

Başbakan değişimi ister istemez Bakanlar Kurulu'nda değişikliğe sebep olacaktır. Özellikle Cumhurbaşkanı'nın yanında yeni Başbakan'ın tarzı kabinenin şekillenmesinde etkili olacaktır. 64. Hükümet'te yer alan bazı bakanlardan hükümete ayak uyduramayanların gitmesi kaçınılmazdır.
Bakan değişikliklerinde de ister istemez bürokratik değişiklikler olmaktadır.

Elbette bakan değişikliklerinde bürokratik değişiklikler olabilir ve olmalıdır da. Ancak, bu durum kıyım noktasına gelirse geçmiş tecrübe ve birikimler berheva olur ki bunun telafisi imkansız zararlara sebep olunması kaçınılmazdır. Nitelikli bürokratları bırakın görevden almayı daha iyi görevler için bunlara zemin açılmalı ve bunlar el üstünde tutulmalıdır.

Haddimiz olmasa da bu noktada yeni Başbakan'a büyük bir görev düştüğünü belirtmek isteriz. Bürokratik değişimin çerçevesini çizerek kaliteyi ve tecrübeyi merkeze oturtacak tedbirler almasının etkisi çok büyük olacaktır. Aksi durumda, her bakan yönetimde baştan aşağı değişime gitmeye çalışıyor ki bu durum kamu yönetiminde oldukça tehlikelidir.

Elbette her bakanlıkta yorulan ve tempoya ayak uyduramayan bürokratlar olabilir. Bunların değiştirilmesi ve yerlerine daha dinamik ve birimli kişilerin atanması kadar doğal bir durum olamaz. Ancak, görevden alınanların yerlerine getirilenlerin zayıf nitelikler taşıması ve işportacı bürokrat karakteri taşıması adeta bakanlıkların içerisine saatli bomba konulması gibidir. Maalesef şu ana kadar ki tecrübeler işportacı bürokratlara büyük bir alan açıldığını göstermektedir.

Son zamanlarda kamuda kötü bürokratın iyi bürokratı kovmaya başladığı sıklıkla görülür olmaya başlamıştır. Tek derdi iyi işler çıkarmak olan bir yöneticiyle, bütün derdi ayakta kalmak için üstlerine sürekli yağcılık yapmaya çalışan bir yöneticinin baş etmesi mümkün değildir. Çok kısa sürede iş odaklı olarak çalışan yönetici sıkıntıya girmeye başlamaktadır.

Her işten anlayan ve yok kavramı literatüründe olamayan işportacı yöneticiler uzun vadede kamu bürokrasinin kanserli hücresi haline gelmiştir. Bunların iş takipleri zeminlerini güçlendirmekte ve iyi adam kavramını iyi iş yapandan ziyade iyi iş takibi yapana çevirmeye başlamıştır.

Maalesef kamuda öyle bir noktaya gelinmiştir ki her şartta vicdanlarının sesini dinleyen ve bildiklerinden şaşmayan yöneticilerin işleri her geçen gün zorlaşmaktadır. Bunlar iyi iş takibi yapamadıkları için siyasetle de arasındaki mesafe açılmaktadır.

 TECRÜBELİ BÜROKRATLARA YER AÇILMALI

Dirayetli, tecrübeli, gözü tok, ilkeli ve dominant yöneticileri bulmak için gerekirse ilan verilmelidir. Tepe yöneticilerindeki nitelik zafiyeti her geçen gün bürokrasi kazanını kaynatıyor. Zayıf idareciler genel olarak kendilerine rakip olamayacaklarla çalışma eğilimine giriyor ve niteliklileri harcama yöntemi geliştiriyorlar. Yeni dönemde acilen bu soruna neşter vurulmalı ve ne olursa yaparım abi dönemi mutlaka kapatılmalıdır.

Maalesef haklı gerekçelerle itiraz eden bir yöneticinin, yerini muhafaza etme şansı çok zayıflamıştır. Bunlardan boşalan meydanın yağcı ve dalkavuklara kalması ise kaçınılmaz hale gelmiştir. Yani, doğru yanlış demeden her talimatı yerine getirenler yerlerini muhafaza ederken, işini layıkıyla yerine getirmeye çalışanlar diken üstünde olmaktadırlar.

Bunun sonucunda kural tanımayan bir idare anlayışı ortaya çıkmaktadır. İşi bilenler ve kısa vadeli çözümlerden ziyade uzun vadeli ve kalıcı çözümler getirmeye çalışanlar adeta takoz muamelesi görmektedirler.
Ancak, nitelikli yöneticiler ise kendilerine rakip olsalar da nitelikli bürokratlarla çalışma arzusu içerisinde olmaktadırlar.

Akıllı yöneticinin kendisinden daha akıllıları idare eden olduğu kuralından hareket edenler hem kendilerine güvenmekte hem de kalıcı çözümlere odaklanmaktadırlar. Kısa vadeli ve palyatif çözümlerin sorunları ötelediği bunlarca bilindiğinden kalıcı çözümlere ağırlık vermektedirler. İşte yeni dönemde bu bürokratlara sahip çıkılmalıdır. 

Yorumlar
ÇOK OKUNANLAR