BIST 9.660
DOLAR 34,57
EURO 36,34
ALTIN 2.921,40
İŞÇİ

Başörtüsü yasağı kaldırılmalıdır!

Eğitim-Bir-Sen ve Memur-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu, başörtüsü yasağının, başı kapalı kadından ziyade başı açık kadın ve tüm erkeklerin sorunu olduğunu ifade etti.

Eğitim-Bir-Sen ve Memur-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu, başörtüsü yasağının, başı kapalı kadından ziyade başı açık kadın ve tüm erkeklerin sorunu olduğunu ifade ederek, “Yıllardır başörtüsü yasağını uygulayanlar, kadın üzerinden çocuğu ve aileyi terbiye edegelmiştir ve bu milleti göbeğini kaşıyan adam ilan ederek ‘çobanın oyuyla benim oyum bir mi’ diyerek toplum mühendisliği yapmıştır” dedi.

Antalya’da gerçekleştirdiğimiz 4. Üniversite Teşkilatları Buluşması’nın kapanışında konuşan Ahmet Gündoğdu, referandumda yüzde 50,01 bile oy çıksaydı, yeniden bu ülkenin geleceğinin ipotek altına alınarak, ülkenin geleceğinin karartılmaya devam edileceğini vurguladı.


Anayasa Değişikliği Paketi’nin referandumda kabul edilmesi için önemli çalışmalara imza attıklarını, başlattıkları kampanya ile ‘Toplu Sözleşmeye de, Toplumsal Sözleşmeye de Evet’ dediklerini hatırlatan Gündoğdu, şunları söyledi:

“Teşkilatımızın liderlerinden oluşan 1500 kişiyle biraraya geldiğimizde, 40 dakikalık konuşmamın sonunda onlara dedim ki, ya referandumda ‘evet’ çıkaracağız, ilk kez milletin anası gülecek, darbecinin anası ağlayacak ya da ‘hayır’ çıkacak, analarımız ağlamaya devam edecek. Bizim analarımız yeterince ağladı. Çanakkale’de biz vardık bedel ödeyen, bugün de biz varız, yarın da bedel ödeyecek olan biziz, bizim kaçacak başka bir ülkemiz yok. Biz bu ülkenin asli unsuruyuz, üvey evladı değiliz. Jakobenlerin, faşistlerin bu ülkenin insanına biçtiği daracık elbiseleri yırtıp attık, kendi elbisemizi dikmeye de devam edeceğiz.”

İnsanlığa Zarar Veren Herkesin Karşısındayız

Genel Başkan Ahmet Gündoğdu, insanlığa zarar veren ne olursa olsun, ister ABD ister İsrail ister Çin, isterse de Türkiye’deki derin devlet unsurları, adı gücü ne olursa olsun onun karşısında olmak zorunda olduklarını kaydederek, “Kimler de insanlığın yanında yer alıyorsa; dinine, ırkına, cinsiyetine asla bakmayız. Uzun yıllar kahrolsun ABD diye slogan attık, katil İsrail devletinin Filistin’de, Gazze’de yaptıklarını protesto etmeye devam ediyoruz” şeklinde konuştu.

Siyonizm ve Kapitalizmin Medeniyet Anlayışında Diğerini Yok Ederek Ayakta Kalmak Var

ABD’de vizyona giren ve Peygamber Efendimize hakareti içeren filme dikkat çeken Gündoğdu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bakıyorsunuz, filmi çevirenler, senaryoyu hazırlayanlar ya Hıristiyan ya da Yahudi. Hâlbuki Hıristiyanlık veya Yahudilik Allah’ın gönderdiği ilahi birer dindir. O dinlerin Peygamberleri Hz. İsa ve Hz. Musa hayatta olsaydı, en sevgili kardeşleri Hz. Muhammed’e dil uzatılmasına müsaade etmezdi. Muharref İncil’le muharref Tevrat’la, muharref Yahudilikle, muharref Hıristiyanlıkla kapitalizm ve siyonizmin aynı senaryoyu gerçekleştirmek için biraraya geldiği gerçeğini görmezsek, sendikacılığımızın da, Türkiye’de yaşıyor olmamızın da bir anlamı kalmaz. Bu projenin aslı İsrail’e, vaat edilmiş topraklara dayanır. Senaryonun sahibi siyonizmdir, sponsoru kapitalizmdir. Onların medeniyet anlayışında, diğerlerini yok ederek ayakta kalmak vardır. İsrail, Filistinlileri çocuk, yaşlı, kadın ayrımı yapmadan öldürüyor. En üstün ırk olarak yaratıldıklarını, diğer ırkların onlara hizmet etmesi gerektiğini, köle bile olmadıklarını, öyleyse öldürülmelerinin de hiçbir sakıncasının olmadığını ortaya koyanlar, bugün medeniyet bakışlarını da ortaya koyuyor.”

Savaşa Karşıyız

Suriye’de, İran’da, Irak’ta, Afganistan’da, dünyanın neresinde olursa olsun zulme uğrayan insanların yanında yer aldıklarını anlatan Ahmet Gündoğdu, “Dünyada çeşitli gelişmeler olurken, ülkemizde de bir tarafta Ergenekon belası, diğer tarafta PKK belası var. Altını çizerek söylüyorum, Suriye’de veya başka bir ülkede savaşa karşıyız. Ülkemizde de terör belasından kurtulmak, bu ülkenin en önemli kazançlarından birisi olacak. Bir taraftan teröristle mücadele edilirken, diğer taraftan terörle mücadele ya da bataklığı kurutma mücadelesi kararlılıkla sürdürülmelidir” diye konuştu.

Yapılan En Önemli İşlerden Biri Referandum, İkincisi Yeni Eğitim Sistemi

Eğitimin herkes için önemli olduğunu belirten Gündoğdu, “Bu hükümet döneminde yapılan en büyük işlerden biri referandumdur, ikincisi ise 4+4+4 yeni eğitim sistemidir. Yeni sistemle; geçmişte MGK’nın bütün planlarının uygulandığı, halkın tercihinin hiç öneminin olmadığı, 28 Şubatçıların ve o süreçte koltuğunu korumak için ‘siyasi hayatıma dahi mal olsa derin devletin emrini yerine getireceğim’ diyen yarasaların bu ülkeye biçtiği eğitim elbisesinden halkın kendi tercihini kendisinin belirlediği eğitim anlayışına geçmiş durumdayız” dedi.

En Önemli Projemiz Yeni Anayasa

Yeni anayasanın en önemli projelerinden biri olduğunu vurgulayan Gündoğdu, 50 bin kişiyle yüz yüze anket, uluslararası anayasa kongresi, Cemil Çiçek başkanlığında 13 ilde ‘Türkiye Konuşuyor’ platformunda görüşlerini ortaya koyma gibi çalışmaları olduğunu dile getiren Gündoğdu, yeni anayasanın lider bir ülke olmak açısından son derece önemli olduğunun altını çizdi.

Başörtüsü Yasağının Önündeki Bütün Engeller Kaldırılmalıdır

Bundan sonra, başörtüsü özgürlüğüyle ilgili bir çalışma içerisinde olacaklarını söyleyen Ahmet Gündoğdu, şunları kaydetti: “Başörtüsü yasağı, başı kapalı kadından ziyade başı açık kadın ve erkeğin sorunudur. Yıllardır başörtüsü yasağını uygulayanlar, kadın üzerinden çocuğu ve aileyi terbiye edegelmiştir ve bu milleti göbeğini kaşıyan adam ilan ederek ‘çobanın oyuyla benim oyum bir mi’ diyerek toplum mühendisliği yapmıştır. Kadına şiddet üzerine birçok haber yapılırken, kadına en büyük şiddet olan başörtüsü yasağını görmezden geliyorsun, böyle devlet anlayışı olmaz. Evet, karısını döven erkek de olmasın ama başörtüsü yasağının da en büyük şiddet olduğu unutulmasın. Üniversitelerde başörtüsü, rektörün veya YÖK’ün hükmü olmaktan çıkarılmalı, ‘Meclis’te bayanlar tayyör giyer’ diyerek iç tüzükle Merve Kavakçı’ya haddini bildiren densizlere inat başörtüsüyle Meclis’e girmek, siyaset yapmak serbest olmalıdır. Üniversitede, kamuda başörtülü memur, akademisyen, öğretmen, doktor, idareci çalışmasının önündeki tüm engeller anayasa değişikliğine gerek kalmadan kaldırılmalıdır.”

Kazandırdıklarımızın Karşılığı Yok

Üniversitelerde 200 bine yakın çalışanın bulunduğunu kaydeden Gündoğdu, “En az yüzde ellisi genel idari hizmetler çalışanı ama onlara kazandırdığımız kazanımların karşılığını alamamışız. Bunların bir kısmı 4/C’li, bir maaş kazandırdık; bir kısmı 4/B’li, kadroya geçirdik. Bir kısmı da, ‘biz niçin Sağlık Bakanlığı’nın, Maliye Bakanlığı’nın, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın şefinden, teknisyeninden, şube müdüründen geri ücret alıyoruz’ diyordu. Bu konuda eşit işe eşit ücret talebimizin peşine düştük ve Hayati Yazıcı ile eşit işe eşit ücret ilkesini imza altına aldık. Fakat bu konuda sadece genel idari hizmetler sınıfı çalışanları ile ilgili kısmı dikkate alıp öğretmen ve öğretim elemanlarıyla ilgili talebimizi görmeyen Maliye Bakanlığı son derece yanlış yapmıştır. Yaptığı bu yanlışı toplu sözleşme sürecindeki tavrıyla da sürdürmüştür.

Hepimizin Sorumluluğu Farklı Ama Amacımız Aynı

Genel idari personeliyle, akademisyeniyle beraber ve aynı amaç doğrultusunda çalıştıklarını dile getiren Gündoğdu, herkesin sorumluluğunun farklı olduğunu kaydederek, “Ama hepimizin amacı orada iyi bir üniversite oluşturmak, çalışanların ortak menfaatini geliştirmek ve aynı ailenin fertlerinin yapması gerekeni yapmaktır” ifadelerini kullandı.

Yorumlar
ÇOK OKUNANLAR