Din dersleriyle ilgili çarpıcı araştırma!
Tarih Vakfı koordinatörlüğünde Avrupa Birliği’nin mali desteği ile İstanbul Bilgi Üniversitesi Sosyoloji ve Eğitim Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi ortaklığında kapsamlı bir araştırma yapıldı.Din dersleri tek yönlü ve sünni
Bu yıl haziran ayında yayınlanan ve ders kitapları konusunda en kapsamlı araştırma olan ‘Ders kitaplarında İnsan Hakları III Projesi: Tarama Sonuçları’ başlıklı çalışma da bunu doğruluyor. ‘Biz Kimiz?, Ders Kitaplarında Kimlik, Yurttaşlık, Haklar’ başlıklı araştırma, Tarih Vakfı koordinatörlüğünde Avrupa Birliği’nin mali desteği ile İstanbul Bilgi Üniversitesi Sosyoloji ve Eğitim Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi ortaklığında yapıldı. Raporun yazarı ve Bilgi Üniversitesi Sosyoloji ve Eğitim Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Doç. Dr. Kenan Çayır, 1.5 yıl süren ve 2012-2013 eğitim yılında okutula
Sonuç kısaca şöyle : Müfredat tek taraflı ve sünni
DERNEKLER KATILMALI
Doç. Dr. Kenan Çayır: “Bu bizim hazırladığımız 3’üncü rapor. 2002 ve 2009 yıllarında da aynı araştırmayı yaptık. 3 çalışmamızda da ders kitaplarında insan hakları ihlallerini inceledik. Bunun için farklı kriterler ele aldık. Ders kitaplarındaki insan haklarını, nasıl bir vatandaşlık kurgusu olduğunu, ülkede yaşayan farklı grupları ötekileştirip ötekileştirmediğine baktık. Daha önceki 2 araştırmada hep kötü örnekleri inceledik, bu yıl iyi örneklere de baktık. En iyi durumda olan 12. sınıf Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Ders Kitabı. Hükümetin bugün söylediklerine yakın içeriği burada bulmak mümkün. Yani farklı din ve mezhepler hakkında bilgi var. Eleştirel düşünmeye yönelten sorular da bulunuyor hatta. Alevilikle ilgili sadece 7 ve 12. sınıfta bilgiler var. Alevi çeşitliliği, Alevilik ile ilgili sorunları yansıtan perspektif yok. Bir din kültürü kitabından söz edeceksek çeşitliliği yansıtan, Diyanet’in Alevilik tanımından biraz daha uzaklaşıp, toplumdaki tanıma uygun bir yaklaşım olması lazım. Alevi derneklerinin katılımıyla yazılması lazım.
ÖTEKİLEŞTİRİCİ İFADE
AİHM haklı, kitapların içeriğini gerçek anlamda din kültürü ve dinler tarihi kitabına çevirmek lazım. Din, insanların hayatını etkiliyor. Herkesin sosyolojik veya tarihsel anlamda dinler hakkında bilgilenmesi lazım. Fakat, bazı ufak sınıflarda, hatta 6. sınıfa kadar tek taraflı İslam eğitimi var. 4. sınıftan itibaren kitapları incelediğimizde bunlara evrensel anlamda dinler tarihi, din kültürü kitabı demek zor. Çünkü bir din kültürü, dinler hakkında bahseden kitabın örneğin ‘İslamiyet’e, Kuran’a göre’ ifadesi kullanılması gerekiyor. Kitaplar ‘Dinimize göre.., Peygamberimize göre...’ diye başlıyor. Siz zaten o kitabı okuyan, zorunlu olarak bu dersi alan herkesi Müslüman olarak varsayıyorsunuz, bu çok net. Din dersi kitaplarında ötekileştirici ifadeler de var. Ateizm anlatılırken, ‘Sanki Tanrı yokmuş gibi davranırlar’ gibi ifadeler yer alıyor. Yani inançsızlığa, öteki dinlere karşı daha nötr tavır yok. Sünni İslam yorumunun ön plana çıkan tek perspektifli bir boyutu var. Engellilere yönelik acıma, hayır işleme, yardım etme gibi şeyler bile var. Başörtülü kadınlar da yok. Evrensel anlamda bir din kültürü ve dinler tarihi içeriği maalesef yok.”
350 iyi örnek
AB Türkiye Delegasyonu’nun Demokrasi ve İnsan Hakları için Avrupa Aracı Hibe Programı kapsamında yürütülen proje ile 2012-2013’te 245 kitap incelendi. Rapor, Milli Eğitim Bakanlığı’nın 2004’te başlattığı müfredat reformu sonrasında ders kitaplarında insan hakları konusunda iyileşmeler olduğunu ama bazı temel sorunların devam ettiğini ortaya koydu. Kitaplar, tam 1.5 yıl boyunca geniş bir ekip tarafından tarandı. Bu araştırmada, öncekilerden farklı olarak sadece kitaplardaki sorunlar değil, evrensel insan hakları standartları açısından ‘iyi örnekler’ olarak nitelendirilebilecek metinler ve görseller hakkında da veri toplandı. Farklı branşlardan kitaplar tek tek ele alındı.
3300’ÜNDE İHLAL VAR
Kitapların inceleyen tarama ekibi, daha önce İstanbul Bilgi Üniversitesi Sosyoloji Bölümü’nde verilen Sosyolojik Perspektifler dersinde bir dönem boyunca tarama ölçütleri ile kitapları çalışmış öğrenciler ve Tarih Vakfı’nda daha önceki projelerde çalışmış 2 araştırmacıdan oluştu. Herhangi bir verinin gözden kaçmaması için birkaç aşamalı bir kontrol sistemi kuruldu. Araştırma sonucunda 3650 civarında ihlal ve iyi örnek raporlandı. Bunlardan 350’si iyi örnek, 3300’ü ihlal içeriyor.
Sünniliğin folklorik kolu gibi
“...Bu çerçevede son yıllarda Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi kitaplarında (özellikle 12. sınıf programında) Yahudilikten, Budizme, Alevilikten Nusayriliğe kadar farklı inanç ve mezheplerden bahsedilmeye başlanması olumlu bir adım olarak görülebilir. Örneğin 12. sınıf MEB Kitabı’nda Alevilik- Bektaşilik, Cem ve Cemevi, Cemin Yapılışı, Semah, Musahiplik, Dua ve Gülbenkler, Muharrem Ayı ve Aşure gibi konulara 9 sayfa ayrılmış. Ne var ki kitaplarda ‘Alevilik-Bektaşilik’ sürekli birlikte ve çoğu zaman Sünni inancının homojen folklorik bir kolu gibi sunulur:
‘Hz. Ali’yi seven, sayan ve ona taraftar olan kişiye Alevi denir. Aleviler; Allah’ın birliğine inanan, Hz. Muhammed’i son peygamber olarak kabul eden, kutsal kitabı Kur’an-ı Kerim olan, Hz. Muhammed’i ve onun ehl-i beytini seven Müslümanlardır’ (DKAB 12, MEB, 55).55).32 ...Alevilik hakkındaki bu tür genel geçer ifadeler hem Türkiye’deki Alevilik olgusunu hem de bu konudaki tarihsel birikimi aktarmaktan uzak. Bu, daha çok Sünni İslam’ı temsil eden Diyanet İşleri Başkanlığı’nın tanımı gibi duruyor. Ayrıca 12’inci sınıfa gelinceye kadar kitaplarda iletilen ‘tek doğru ve meşru yaşam biçimi Sünni İslam’a dayalı Müslümanlıktır’ mesajı, farklı inançların bu sınıfta ele alınmasını da sembolik düzeye indirgiyor. ...Kitaplarda Hıristiyanlık yanında Ateizm’e karşı önyargılı bakış açısı içeren birçok ifade var.
‘MÜSLÜMANLARA GÖRE’ DENİLMELİ
...Aleviler, Sünnileşme kaygısıyla zorunlu din dersine karşı çıkıyorlar.
...Kitaplar, Türkiye’de yaşayan herkesi Müslüman sayan bir dille yazılır. Örneğin zorunlu olarak okutulan Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi kitapları öğrencilere sürekli ‘dinimiz’, ‘inancımız’ şeklinde hitap eder. Birkaç örnek sıralamak gerekiyorsa:
‘Dinimizde emredilen ibadetler doğru olarak samimiyetle ve bilinçli bir şekilde yerine getirilirse insanları kötülüklerden uzaklaştırır’ (DKAB 11, Tutku, 39). ‘İnancımıza göre Yüce Allah... (DKAB 11, Tutku, 17).. ‘Sonuç olarak bizler, Kur’an-ı Kerim’in emirlerine, Peygamberimizin ögütlerine uyalım’ (DKAB 7, Netbil, 124)... ‘Bu nedenle insanların, inançlarını öğrenecekleri temel kaynak Kur’an’dır’ (DKAB 7, MEB, 78)
...Bu örnekler, Türkiye’de bu dersi almak zorunda olan herkesi inançlı Müslüman varsayar. Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersinin zorunlu olarak okutulmasına yönelik eleştiriler ve açılan davalar karşısında MEB, bu dersin tek bir dini vaaz eden bir ders olmadığını, aksine Din Kültürü dersi aktaracak bir Din Kültürü dersinin okutulmasının birçok faydası olabilir. Ama böyle bir kitabın ikinci tarama raporunda İştar Gözaydın’ın belirttiği gibi teolojik/ ilahiyatçı anlayışla değil, din araştırmaları yaklaşımıyla yazılması gerekir. Bu çerçevede Din Kültürü ders kitabında tek biri dini empoze edici bir anlayış olmamalı ve yansız ifadeler kullanılmalı. Örneğin, ‘dinimiz’ yerine ‘Türkiye’deki Müslümanlara göre..’ ya da ‘İslamiyet’e göre..’ denilse sorun halledilebilir. Herkesi inançlı sayan ‘dinimiz’ türü ifadeler de müfredata yeni dahil edilen seçmeli din derslerinde kullanılabilir. Ancak zorunlu bir derste herkesi Müslüman varsayan ifadeler, hem Türkiye’deki farklılıkları görmezden gelmeye hem de makbul vatandaşlığın sınırlarının ‘devlet kontrolündeki bir’ Sünni İslamlık temelinde çizilmesine yol açar...