BIST 9.725
DOLAR 35,20
EURO 36,75
ALTIN 2.968,40
GÜNCEL

Erdoğan'dan çarpıcı 'kaymakam' açıklaması

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan İkinci Mülki Amirler Toplantısı'nda kaymakamların görev tanımı ve sorumlulukları üzerine kritik açıklamalarda bulundu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, kaymakamlarla ilgili kritik açıklamalar yaotı. Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde İkinci Mülki Amirler Toplantısı'nda kaymakamlara hitaben "Kaymakam 24 saat çalışan, teyakkuz içinde olan kişidir." dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda kaymakamlara seslendi. Erdoğan ABD ve BM’nin Türkiye’ye yaptıkları “Suriye’ye yönelik top atışlarına son ver” çağrısına “Kusura bakmayın bizim böyle bir düşüncemiz yok…” diye yanıt verdi. 

İşte Erdoğan'ın o açıklamaları:

"Devlet denen mekanizma canlı bir sistemdir. Bu sistemi yaşatan da insandır. Sizler kaymakamlar olarak vatandaşlarımızla etkin ilişki içinde bulunan kamu görevlilerisiniz. Çoğu defa sizlerin kişisel becerisi, çalışkanlığı temsil ettiğiniz görevin üzerinde etkiye sahiptir.Kaymakamlık sabah 9 akşam 18 arası yapılacak, sonra eve gidip yatılacak bir iş değildir. Kaymakam 24 saat çalışan, teyakkuz içinde olan kişidir.

"ÇÖZÜM KAPISINI ZORLAMALISINIZ"

Sizler mazeret kapı yerine, çözüm kapısını zorlamalısınız. Önünüze çıkan zorluklar karşısında asla eliniz kolunuz bağlı olmayacaksınız. Ya yol bulacaksınız, ya da yol yapacaksınız. İlçelerimizde mazeret değil, eser üreten kaymakamlar görmek istiyorum. Devleti temsil gibi şerefli bir sorumluluk üstlendiyseniz bunun hakkını vermelisiniz. Kaymakamlarımızın başarıları da başarısızlıkları da Türkiye geneline kadar büyüyor, konuşuluyor. Gezilerimiz sırasında, misafirlerimiz aracılığıyla sürekli bilgi akışı oluyor. Başarılı olanları takdit etmek, aynı çabayı göstermeyenleri de tespit etmek zorundayız.

SURİYE VE RUSYA KRİZİ

Suriye kaynaklı krizin daha da genişlediğini, Rusya ile iyice çıkmaza girdiğini görüyoruz. Sayıları 3 milyonu bulan sığınmacıya yıllardır evsahipliği yapan Türkiye bu imkanı yüzünün akıyla veriyor. Komşuluk vazifesini, insani vazifesini yerine getirmeyi sürdürüyor. Tarihimizin bizim mirası olan, bizi biz yapan değerleri yaşattığımızı son 5 yılda dünyaya gösterdi. Türkiye küresel vicdanın sesi olmuştur. Türkiye tüm algı operasyonlarına rağmen Suriyeli kardeşlerine din, dil, etnik köken ayrımı yapmadan sahip çıkarak insanlık dersi vermiştir.

"İKİYÜZLÜLÜK"

Biz bu süreçte birçok ikiyüzlülüğe de şahit olduk. Şu ana kadar yapmış olduğumuz ödeme 10 milyar dolara yaklaşmıştır. Sadece milli bütçeden yapılanı söylüyorum. Terör örgütlerinin desteklendiği dönemi yaşadık. Batı hala sessiz. Yapılan toplantılar var. Bu toplantılar bir neticeye çıkmıyor. Rusya şu anda 500 bine yakın insanın ölümüne neden olan katil, zalim Esed'in yanında yer alarak kendi kimliğini ortaya koymuştur. Bir savaş suçu işlemekle karşı karşıyadır. BM, "Eğer tespit edilirse bu bir savaş suçudur" diyor. Daha ne duruyorsunuz, işte hasteneler bombalanıyor. Küvezlerdeki bebekleri görmediniz mi?

"YPG VE PYD'NİN KURUCUSU..."

YPG'ye, PYD'ye terör örgütü diyemeyen Amerika'yı da anlamakta zorlanıyorum. Terör örgütü PKK'nın tüm kayıtlarında YPG, PYD'nin kurucusu kim olduğu bellidir. Biz ABD ile NATO'da beraber değil miyiz? Sizin dostunuz biz miyiz, YPG, PYD mi? Dostum PYD'ye, YPG'ye silah yardımı yapıyorum de. Bilelim ki bu konuları sizle konuşmak zorunda kalmayalım. Dost, dostluğunun gereğini yapmalı. Biz dost bildiğimize gereğini yaparız, ama bizi dost olarak görmeyenler bunu açıkça ifade etsin.

"GÜNEY SINIRINDA YENİ BİR KANDİL'İN OLUŞMASINA İZİN VERMYECEĞİZ"

Buradan açık ve net bir şekilde ifade etmek istiyorum. Güney sınırında yeni bir Kandil'in oluşmasına izin vermeyeceğiz. Türkiye'ye rağmen yeni fiili durumlar ortaya çıkarılmasına sesssiz kalmayacağız. Terör yapılarına karşı gerekli adımları atacağız. Bu konuda baskı yapılacaklar rejim ve deskeleyicileridir.

Bugün bölgede devlet terörü uygulayan rejime en büyük desteği veren Rusya'dır. Uluslararası toplumun Rusya ve rejim saldırılarına sesini yükseltemesi şarttır. Ülkemizin ve milletimizin yarın altından kalkamayacak yüklerin altına girmemesi için bugünden çalışmalıyız. Biliyoruz ki bizim için bekaa meselesi onlar için sadece bir taktiktir. Biz bekaamızdan vazgeçemeyiz. Ama onlar tercihlerini değiştirebilirler. Türkiye'nin sabrının sınırlarını denemek gibi bir niyetleri varsa, sabrın sonuna geldiğimizi de bilmeleri gerekir.

Türkiye, Suriye'nin kuzeyinde güvenli bölge kurulmasını teklif ediyor. Bugün yavaş yavaş bu teklifimize sıcak yaklaşan ülkeler olduğunu biliyoruz. Azez başta olmak üzere bugün PYD saldırısı altındaki yerlerde birçok insani yardım merkezi bulunuyor. Yüzbinlerce insan bu mıntıkada hayatlarını sürdürmeye çalışıyor. Halep'le ülkemizin bağlantısını yine aynı hat üzerinden sağlanıyor. Güney sınırlarımız boyunca bir hat oluşturma çabaları milyonlarca insanın hayatını tehdit eden sonuçlara yol açacaktır. PYD, Araplar ve Türkmenlerle birlikte Suriye Kürtlerine de zulmediyor. Bugün ülkemizdeki kamplar ve şehirlerde yüzbinlerce Suriyeli Kürt kardeşimiz hayatını sürdürme çabası veriyor.

"PKK'NIN PROJESİ..."

PKK'nın ülkemizde uygulamak istediği projesi, PYD Suriye'de uygulamaya çalışıyor. Bu örgüte alan açmak amacıyla desteklenen son gelişmelerin ucu eninde sonunda Batı ülkelerine ulaşacaktır. Biz bu olayların akabinde ülkelerimize sığınacaklara kapılarımızı açarız. Ancak geleceğini diğer ülkelerde arayacaklara da engel olmayız. Batı ülkelerinin ne kadar hoyrat, ne kadar insafsız ne kadar vicdansız davranırlarsa davransınlar bu akını durduracak güçleri yoktur. Bunun için Suriye'deki durumu durdurmak için konsensus sağlanmalıdır. Rusya gibi ülkeler bu ülkeleri sabote ettiler. Artık denizin bittiği yere gelinmiştir. Ya çözüm yoluna girecek ya da kar topu gibi büyüyen daha büyük sorunların kapısı açılacaktır.

"DİĞER ÜLKELERİN DE MACERAYA ATILMASINI İSTEMİYORUZ"

Biz Suriye halkının barışa, huzura, güvenliğe kavuşmasını istiyoruz. Bu yöndeki tüm çözümlere destek vermeye hazırız. Diğer senaryoların başarıya ulaşma şansı olmadığı iyi bilinmelidir. Biz bu hassasiyetle yaklaşıyoruz, diğer ülkeleri de konumlarını değerlendirmeye çalışıyoruz. Biz macera peşinde değiliz, diğer ülkelerin de maceraya atılmasını istemiyoruz.

Önümüzde yeni bir anayasa ve başkanlık sistemi tartışması var. Türkiye'nin halkın katılımıyla kendi anayasasını yazabilecek dirayete sahip olduğuna inanıyorum. "Darbeyle yapılan o anayasadaki veya yasaların tümünün değiştirilmesi, anca bunlar değişecek ki anayasa çalışmalarına başlayalım." Bunlar 2500'e yakın madde. Bunlar en az 3-4 yıl sürer, sonra anayasaya başlanacakmış. Bu işi tıkamaktan başka bir şey değil. Böyle bir yaklaşım tarzı olur mu? Ben başbakanlığım zamanın da bunları aynı şekilde gördüm.

"BUNLARIN İŞ YAPMAK GİBİ DERTLERİ YOK"

Bunların iş yapmak gibi dertleri yok. Bu ülkeyi kilitlemektir. Aklı selim sahibi olan diğer parlamento üyeleri bu işe kararlı bir şekilde yürürse, masadan çekilenlere "hayırlı olsun" demekten başka çare yok. Masada kalanlar bu işi kararlı bir şekilde sürdürmeliler. Yazık oldu. Türkiye yeni anayasasına kavuşacaktır.

Şayet partilerin uzlaşmasıyla yapılamıyorsa, akını önde tutanlarla bu yola devam edilir. Ey parlamentodaki saygın üyeler, gelin bir karar alın, "Biz millete gideceği" diyin. Bakın bakalım millet ne diyor. Millet evet diyorsa, siz Atatürkçü değil miydiniz, Atatürkçü olduğunuza göre egemenlik kayıtsız şartsız milletindir. Millet karar versin, milletin verdiği karar uyalım. Çünkü burası iş tıkama yeridir. Yeni anayasa konusu partilerin meselesi olmaktan çıkmış, milletin meselesi haline dönmüştür. Kim tıkaç olmuşsa bunun hesabını verir.

Başkanlık sistemi de inşallah bu şekilde hayata geçecektir. Benim milletim başkanlık sistemini istemezse onu da öper başımızın üzerine koyarız. Türkiye'nin bu değişime ihtiyacı olduğuna inanıyorum."

Yorumlar 1 Yorum
ÇOK OKUNANLAR