Ezanı yuhalayan gençler ve bir hakimin yorumu!..
Dikkatle takip ederseniz, köpeklerin minarelerden yükselen ezana uluyarak eşlik verdiğine şahit olacaksınız.
16 Nisan'da sandıktan çıkan sonucu tanımamakta ısrar eden
marjinal grupların yaptıkları eylemler, tahrik ve
provokasyon sınırına ulaştı.
Ekranlarda gözünüze ilişti mi bilmiyorum.
Kadıköy'de toplanan kalabalık bir grup, yatsı namazı
saatinde caminin önünde toplanıyor.
Ezanın sesini duydukları andan itibaren pis ağızlarından çıkan
hezeyanlar ve yuhalamalar ortalığa veba gibi yayılıyor.
Büyüklerimiz, "Ezandan rahatsız olan sadece
şeytandır" derdi. O rahatsızlığın iğrenç melodisini
lanetlenmenin ötesine geçen bu sapkın güruhun ağız
protestosuyla öğrenmiş olduk nihayet...
Fussilet Suresi'nde, Allah ve Peygamber düşmanı Mekkeli
Müşrikler'in, "Kuran'ı dinlemeyin, okunurken gürültü yapın,
belki bastırırsınız" dediklerinden bahsedilir.
Kadıköy'deki şehir iblisleri bu eylemin birebir aynısını yaparak
kimin yolundan gittiklerini göstermiş bulundular.
Kadıköy CHP'nin İstanbul Anadolu Yakası'ndaki kalesi.
Hal böyle olunca eyleme kimlerin katıldığını, ezanı kimlerin
yuhaladığını tahmin etmek pek de zor değil...
CHP!...
"Hoparlörlerden okunan ezan topluma baskı yapar hale geldi.
Ezanın artık hoparlörlerden okunmaması için mücadele
edeceğim" diye seçim vaadinde bulunan Şahin Ciner'i
İstanbul 1. Bölge Milletvekili adayı olarak gösteren
CHP...
"Bu ezanlar ki şehadetleri dinin temeli ama benim yurdumun üstünde inlemesin artık" diyen Serra Kadıgil'i Parti Meclisi Üyesi sıfatıyla içinde barındıran CHP...
Daha gerilere gidecek olursak...
Bir dönem camileri ahır ve ambar olarak kullanan, Kur-an'ı Kerim'i
yasaklayan, "Allah-u Ekber" nidalarını,
"Tanrı uludur" diye değiştiren CHP...
Milletin dinine, imanına, inancına saygısızlığı, Cumhuriyet'e ve
Atatürk'e sahip çıkmanın şartı kabul edecek kadar yobazlaşan
CHP!
Referandumda, "Hayırlı Cumalar" diyen, referandum
sonrası cami önlerine kümelenip ezanı yuhalayan CHP...
Kuşkusuz ki bütün CHP'lileri aynı kefeye koyamam.
"Referandumda 'hayır' oyu verenlerin tamamı
böyledir" diyecek kadar izansız davranamam...
Lakin...
"AK Parti'ye bir ihtar çekelim, bir ders verelim"
düşüncesiyle, referandumda hayır oyu verenlere...
Milleti denize dökmekle tehdit eden Hüsnü Bozkurt'un önünde el
pençe divan duran Saadet Partili abilere ve ablalara...
Meral ablalarıyla beraber hareket eden milliyetçi muhafazakar
ülkücülere de seslenmek isterim:
Siz çok yaşayın emi!
Çok yaşayın ki sizleri izledikçe, kimlerle kader birliği ve yol
arkadaşlığı yaptığınızı hep hatırlayalım.
Ve bir mesaj da ezanı yuhalayan Kadıköy'deki şehir
iblislerine...
Gençler...
Öncelikle, Üstad Necip Fazıl'ın "Deden bile söndürememiş
İslam'ın nurunu. Sen mi söndüreceksin ey Ebu Cehil'in
torunu" dizelerini sizlere ithaf ettiğimi bilmenizi
isterim.
Sonra da bir uyarıda bulunmak isterim.
Dikkatle takip ederseniz, köpeklerin minarelerden yükselen ezana
uluyarak eşlik verdiğine şahit olacaksınız.
Neden biliyor musunuz?
Çünkü, Tanrı değil ama "Allah uludur!"
Öyle uludur ki ezan vaktinde sizin gibi iyi ayaklı köpekleri bile
ulutur!
*****
BİR HAKİMİN YORUMU
Türkiye Cumhuriyeti Adalet Bakanlığı'na bağlı ve halen aktif
görevde olan bir hakim...
Adı Derya Konak...
Adalet.org sitesinde zaman zaman ülke gündemini yorumluyor.
Geçtiğimiz hafta, YSK'nın mühürsüz oy pusulalarıyla ilgili verdiği
kararı eleştiren bir yorumda bulundu Hakim Derya Konak...
Herkese açık sayfada yazdığı yorumu aynen aktarıyorum:
"Hayır oylarının yüksek çıkması üzerine, YSK'nın yan
çizdiği ve iktidar partisinin talimatıyla kuralları değiştirdiği
iddiası ileri sürüldü.
Bu iddiaya göre 1.5 milyon geçersiz EVET oyunun YSK tarafından geçerli sayıldığı, seçimde kullanılan mühürsüz zarfların içinden çıkan oyların geçerli kabul edilemeyeceği, muhalefet partisi mensupları tarafından savunuluyor.
Bu iddialar doğruysa YSK'ya yazıklar olsun. Diktatörlüğü
getirebilmek için daha şimdiden seçim sandıklarında oynama yapmaya
kim razı olabilir? Allah sonumuzu HAYIR etsin!"
Hani getirilen sistemi veyahut YSK'nın kararını eleştirse, kişisel
görüşüdür deyip geçiştireceğim.
Ama bu ülkenin bir hakimi, getirilen yeni sisteme
"Diktatörlük", sistemin başa getirdiği
Cumhurbaşkanı'na dolaylı yollardan "Diktatör"
diyor.
"17/25 Aralık'tan sonra yargının içindeki darbeci cunta
temizlendi" diye açıklama yapan Adalet Bakanlığı'na
sormak gerek:
Emin misiniz?
İnanalım mı?
SOSYAL MEDYADA TAKİP İÇİN: