Gündoğdu'dan flaş Torba Yasa açıklamaları
Katıldığı bir televizyon programında çalışma hayatı ile ilgili merak edilenlen düzenlemeri anlatan Memur-Sen ve Eğitim-Bir-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu Erdoğan'a sunulan Torba Yasa'nın maddelerini sıraladı..
MEMURLAR- İşte bir konuyla ilgili Hükümetin ilgili bir bakanıyla uzlaşıyorsunuz, ama onu başka boyutuyla ilgilendiren bir başka bakanlık ona farklı gerekçelerle karşı koyabiliyor. Taşeronluk, benzer konular işçi sendikalarının alanında, ama biz ona da alt işverenin dizaynı, örgütlenme hakkı, iş güvencesi gibi, kölelikten kurtulmaları için destek veriyoruz, insani bir konu olarak yaklaşıyoruz, ama bizim alanımızdaki olan konuları da birebir takip ediyoruz.
Şu anda Kamu İşveren Heyet Başkanı Faruk Çelik'le Toplu Sözleşme Heyet Başkanı olarak yüzde 100 uzlaştığımız, müjde konumuna gelmiş konular 8 tane, ama çoğunluğu ilgilendiren 3 ana konu var.
Bunlardan birisi, emeklilikte 30 yıllık süre sınırının 35 yıla çıkarılmasında uzlaştık. Bu 5 yıl hem emekli ikramiyesi, hem emekli maaşını artırmada çok önemli bir kazanım olacak.
Disiplin affı bekleyen arkadaşlarımız çok, bunda uzlaştık.
İş ve meslek danışmanlarının, kadroda olanların kadroya geçerken maaşı düşmüştü, bunun arttırılmasında uzlaşımız var.
Ama mesela 4-C'ye kadro, şimdi…
Mutsuz ve huzursuzlar, çünkü onların dün bir kadrosu varken yüzde 90'ının, onların dışında bir özelleştirme politikasıyla, bundan önceki Hükümetle başlayıp bu Hükümetle devam bir şeyle işsiz, adeta yarım işli hale geldiler. Mali boyutu, işte 10 ay çalışıyorlardı, 11 ay, 12 ay, bu sene yüzde 50'ye varan zamla, ama 4-C ne işçi, ne memur, yani adı sanı belli değil, ortada kalmış bir durumda, bunların kadroya geçmesi lazım. Burada…
Sayın Faruk Çelik'le bu konuda ciddi bir çalışmamız var ama, Maliye'nin, Hazine'nin özelleştirme politikaları devam ettiği için ya bundan sonrakiler ne olacak diye başlayan kaygılarını görüyoruz. Onun için, Başbakana biraz önceki saydığım konular yüzde 100 uzlaşıyla gitmişken burada şerhler var. Faruk Beyle bizim bu konuda uzlaştığımız doğru, ama bunun arık bu saatten sonra kadrodan başka çıkar yolu yok; 23 bin arkadaşımız. Bundan sonra geleceklerle ilgili yeni bir politika belirlenebilir, onlarla bu politikayı belirleyerek anlaşma imzalanabilir, ama bu arkadaşlarımız çok çile çektiler.
Şu anda 4-C'li arkadaşımız 23 bin. Özelleşme ihtimaliyle daha sonra dahil olacakların sayısını şu anda kestirmek zor. Şu anda kadro istediğimiz 23 bin arkadaşımız var, bunların bir kısmı TÜİK'te, ama TÜİK haricindeki arkadaşlarımızın yüzde 95'i kadrolu işçiydi zaten daha önce işleri ve güzel bir gelirleri varken.
Bunun yanında, memura 1 derecede uzlaştık, toplu görüşmede uzlaşmıştık, toplu sözleşmede uzlaştık, bununla ilgili yasa çıkması gerekiyor. 2005 yılına kadar, daha önce eski Başbakanlardan Bülent Ecevit Bey vermişti, o güne kadar, Ecevit'ten 2005'e kadar olan süre için bu iktidar verdi, 2005 yılından sonra göreve başlayan her memura hükümetin bir derece borcu var; yüzde 100 uzlaşmıştık, ama mali kaygılarla henüz şerhsiz olarak göndermiyorlar Başkanlığa, bu da şerhli gitti.
Akademisyenlere zam 2002 yılından beri bu iktidarın memurlara verdiği zam içerisinde en mağdur kalanı akademisyenler. Bunun üzerinde 3'lü bir çalışma yaptık bakanlarla, Devlet Personel'le, YÖK Başkanıyla. İster 2023 vizyonu deyin, isterseniz profesöre genel müdür maaşı, doçente genel müdür yardımcısı maaşı, yardımcı doçente daire başkanı maaşı, asistanı da uzmandan başlatarak öğretim görevlisini diye 3'lü bir çalışma yaptık verdik. 17 Aralık öncesi çok ciddi mesafe kat etmiştik, 17 Aralık'tan sonra buna da çok sıcak yaklaşılmıyor, ama Maliye'de bir çalışmanın devam ettiğini de biliyoruz.
Üniversiteli işçilerin memuriyet işi yapan üniversiteli işçiler olarak bize gelmişlerdi, bunlar mühendisler, teknisyenler, mimarlar, avukatlar gibi arkadaşlar. Şimdi üniversiteyi bitirmiş, ama işçi, yani yaptığı işte işçi olan arkadaşlar da, ya böyle bir fırsat varsa biz de geçsek olmaz mı diyorlar, bu sefer sayının çoğalması diğerlerinin de önünü kesiyor. Ama buradaki yüzde 100 olması gereken, birincil yapılması gereken şey, memur kadrosu olmadığı için işçi kadrosunda istihdam edilen memur işi yapan arkadaşlarımız var, bunların kadroya geçirilmesi lazım.
Üniversiteli işçiler şerhli olarak. Yani bunu daha önce Kamu Personel Danışma Kurulu'ndan sonra basın mensuplarıyla değerlendirme toplantısı yaptığımda, bu konularda en yakın gördüğünüz, en uzak gördüğünüz konu hangisidir dediler. En yakın gördüğümüz konu 35 yıl ve disiplin affı, Hükümetin şu anda en uzak yaklaştığı, yaklaşmadığı konuların başında da üniversiteler işçiler geliyor dediğimde, arkadaşlar olumsuz tweet atmaya başlıyorlar. Ya biz sizden yanayız, bunu ilk gündeme getiren biziz, bu sefer ya biz ne yapıyoruz demeye başlıyor arkadaşlar. Çünkü bu arkadaşlar işçi, işçi sendikalarının alanında, onların üyesi, biz bunların oradaki durumunu, yaptığı işle statüsü ters olduğu için bunları haklı bir kadroya geçirme mücadelesini veriyoruz, ama içinden öyleleri çıkıyor ki bize iyilik yapma diyor, biz buna rağmen sabırla, sabrımızı zorlayarak son buluşmamızda Başbakana yine taşıdık, taşımaya devam edeceğiz.
Atanmayı bekleyen İMD'liler var. Burada da…
İş ve meslek danışmanları. Bu arkadaşlarımızın ümitlenmesi de şu: 4 bin iş ve meslek danışmanı önceki yıl alındı, alınışına ben de katıldım. 7-8 ay sonra Sayın Bakan dedi ki, harika bir iş yaptık, desteğinizden dolayı teşekkür ediyoruz MEMUR-SEN olarak size de. Bunlar şu kadar ayda 520 bin işsize iş buldular, rehberlik yaptılar. Bu açıklamalar hoşumuza gitti. Öyleyse alınması gereken diğerlerine de kadro alın, bunları istihdam edin dedik. Bu esnada üniversite mezunu arkadaşlar sanırım Sakarya Üniversitesi'nde bunun müracaat edip sertifikasını alarak iş ve meslek danışmanlığına hazırlandılar, böyle de bir beklenti oluştu.
İhtiyaç var mı? Var. Bu ihtiyacı karşılayacak hazır yetişmiş arkadaş var mı? Var. Daha önce yetişmiş olarak aldıklarınız fayda sağladı mı? Sağladı. Ama bunun ucu ekonomiye dayanır dayanmaz 5-6 tane bakanının birden alanına giriyor, bunu da takip ediyoruz.
Adalet Bakanlığı ve Maliye Bakanlığı, bilhassa Adalet Bakanlığı'nda mesai ücretleri konusu var; yüzde 100 uzlaştığımız konu, bu da uzlaşarak Başbakana giden konulardan, ama mesai yaptırılıp da hala mesai ücreti verilmeyen arkadaşlar var. Halbuki angarya yaptıramazsınız, anayasaya, yasalara göre aykırı.
Öbür tarafta, EĞİTİM-BİR-SEN Genel Başkanı olarak eğitim adına, ülke adına önemsediğim öğretmen ataması var…
Haziran beklentisi var, işte Haziran beklentisini çok yükseltmek istemiyorum. Çünkü iktidar 30 bin öğretmen almaya karar vermişken geçen yıl; biz Diyarbakır, Erzurum, işte Elazığ, Malatya, Trabzon, Türkiye'nin 11 bölgesinde bölge toplantıları yaptık, her bölgenin öğretmen açığı raporunu Sayın Bakanımıza taşıdık, Başbakana tadışım ve 120 bin civarında öğretmen açığı vardı, Milli Eğitim Bakanlığı da bunu doğruladı. Bunu biz iktidara taşıdık, önemini anlattık.
Önemi şu: Bir; çocukların dersi boş geçiyor, bu gelecek açısından Türkiye'nin zararıdır.
İki; doldurulan derslerin birçoğu bari ders boş geçmesin diye davet eden yöneticinin bari cebime bir harçlık girsin diye eğreti bir tedbir olarak istidam olan gencin buluşması. Kadrosu yok,700-800 TL, bari'yle olacak bir iş değil.
Üç; kadrolu atamayı bekleyen yüz binlerce donanımlı yetişmiş gencimiz var, bu buluşmayı sağlamamız lazım dedik. Sağ olsun, Sayın Başbakan Şubat'ta hiç atama yoktu 10 bin Şubat'ta alım yaptılar, Ağustos'taki atamayı da 10 bin artırarak 40 bine, yani vaat edilen 30 bindi şimdi 50 bine çıktı.
Biz Haziran'da, Haziran'dan önce olursa iyi olur, ama çok kolay gözükmüyor, ama Ağustos'taki atamanın öğretmen ihtiyacı bırakmayacak şekilde arttırılması için de gayretlerimizi devam ettiriyoruz.
60 bin açık kalıyor, ama bu sene emekliye ayrılacak arkadaşlarla da yine açık artmış olacak. Açığı körükleyen başkaca bir şey var, aslında iktidar derslik açığını giderdikçe öğretmen açığını da arttırıyor. Derslik açığını gidermesin mi? Hayır, gidersin sınıf mevcudu azaldıkça kalite artırıyor dolayısıyla, daha çok derslik yaptıkça daha çok öğretmen almak zorunda.
Başbakanın, bakanların tamamının eğitime yapılan harcamanın Türkiye'nin geleceğine yatırım olduğuna biraz daha vurgu yapması lazım. Elbette her yıl 50 bin öğretmen alınması, 40 bin öğretmen alınması bunlar harika ama biriken sorunlarımız içeresinde eğitimdeki boşluk Türkiye'nin geleceğini çok etkiliyor. İşte gençlik araştırması yapıyoruz alkole bulaşmış olanların oranı yüzde 30'ları geçmiş, satanizm, misyonerlik orta öğretime kadar inmiş. Dolayısıyla, hangi dünya görüşünden olursa olsun CHP'linin çocuğa da bizim çocuklarımız, AK Partilinin çocuğu da çünkü bu ülkenin çocukları. Onları özgür, donanımlı, yetişkin, sivil itaatsizliği kavramış bireyler olarak yetiştirmemiz lazım. Bunun için dersin boş geçmemesi lazım, bunun için işte Urfa'da sınıf mevcutları hala 50'lerde, İstanbul'da hala birçok yerde 50'lerde sınıf mevcutlarının azalması lazım, ikili eğitimden vazgeçilmesi lazım, öğretmene angarya iş yaptırılmaması lazım. İşte sendikal rekabette de araklamacı sendikacılık, gözlemci sendikacılık gibi sendikacılık türleri var. Biz 2 yıldır yetkiliyiz, bizden önce 10 yıl yetkili sendika 3 yıl EĞİTİM-SEN, 5 yıl TÜRK EĞİTİM-SEN'di. Bu sene onlarca sorun taşıdık 18'ini eğitim de çözdük, bunlardan çözüm bekleyen bir tanesi de hafta da bir gün öğretmene nöbet tutturulur ama 1 saat ders ücreti ödenmez. 4 saat nöbet ücreti ödensin diye toplu sözleşmeye taşıdık. Şimdi bu Nisan'ın sonunda KİK'e Kurum İdari Kuruluna yeniden taşıyacağız ve çözeceğiz.
Araklama diyorum, değersizleştirme diyorum ne demek istiyorum? 2 yıl önce ek ödemeyi alamadık, ek ödemeyi alamadığımız toplu sözleşmeden önce hem TÜRK-EĞİTİM-SEN, hem EĞİTİM-BİR-SEN afiş basmışız TÜRK-EĞİTİM-SEN'in afişini Erzincan'a gittiğimde gördüm ek ödemeyi ya alacağız, ya alacağız bizde öyle demişiz, onlar da öyle demiş. Alamadık ek ödemeyi o yıl TÜRK-EĞİTİM-SEN, EĞİTİM-BİR-SEN ek ödemeyi alamadı, yani alınanlar onlar alınamayanlar biz. Buradan çağrıda bulunuyorum, kültür hizmet kolu hariç 10 hizmet kolu ve genelde alınanların tamamı bize ait, alınmayanların tamamının sorumlusu biziz. Bir toplu sözleşme yaptık, rakipler bunu değersizleştirmek için elinden geleni yapıyor 30 yılın en iyi toplu sözleşmesi. Bir rakam aldık rakam Maliye Bakanlığı'nın, Başbakanın bize belirlediği rakam 5.1 milyar TL'ydi. Sayın Başbakana çıktık bu dedik asla imza atacağımız bir rakam değil, bu sadece 3+3'e tekabül ediyor. Bunda ne ek ödeme var, ne mağduriyet var, ne taban aylık var bunu 8.3 milyar TL'ye çıkardık. Sonra bunu nasıl dağıtalım? 11 genel başkanla oturduk 1 milyon 900 bin emeklilerimiz var bunlar bizim ağabeylerimiz, ablalarımız. Bugüne kadar 30+30, 40+40 TL çünkü ortalama bir emekli maaşı 1400 TL niye? Ek ödemesi kesiliyor, ders ücreti kesiliyor diğer ödemeleri kesiliyor maaşının yüzde 50'si emekliye ayrılınca yok. 146 TL her ay net bunlara zam aldık. Bizim emekli ikramiyemiz çok düşük, 40 ile 50 bin TL arası bunun artışı taban aylıktan geçiyor, emekli ikramiyemizi arttıralım 5250 TL emekli ikramiyesi aldık. Bu sene ayrılan 60 bin kişi ayırılacak olan alıyor, bundan sonra ki yıllarda alacaklar. Taban aylık 78 yılından geçen 2013 sonuna 1027 TL'ye çıkmış. 175 TL yüzde 17 artışla 1202 TL'ye çıkardık. Bunun her ay yansıması 123 TL net ama, emekli ikramiyesini sadece 12 aya böldüğünüzde bile 437,5 TL zam geliyor.
Soruyorum bu sendikalara öğretmenlere 150 TL ek ödeme aldık, 800 bin öğretmene bunu almasa mıydık? Almanız lazımdı, ee bu bir maliyet. 4C'lilere evli olanlara yüzde 49, bekar olanlara yüzde 30 civarında net zam aldık, postacılara, ormancılara ciddi zamlar aldık bunlar mağdurdu çünkü önceden. Bunların hepsini de bunlar olsun bütün bunlar olsun da kardeşim bizden önce siz 9 yıl yetkiliydiniz neden bunun 3'te 1'ni bile alamadınız? Efendim, o zaman toplu görüşmeydi, şimdi toplu sözleşme. Peki, toplu sözleşme bu kadar önemliyse neden referandumda hem KESK, hem KAMU-SEN toplu sözleşmeye hayır dediniz.
Dolayısıyla çelişkiler yumağı var. Ben ek gösterge mesela beklenti artmasın diye dile getirmiyorum niye? Bir şey çözüme kavuştuğu zaman söylemek daha doğru. Toplu sözleşme masasına taşıdığımız konulardan birisi bizim hizmetli kardeşlerimizde ek gösterge yok. Onlara 800 gösterge istiyoruz, diğer bütün çalışanlara da 600 artışla işte üniversite mezunu polisler, öğretmenler bunların 3600 göstergeye kavuşması için. Şimdi 3600 çok önemli eğer buna ulaşırsak inşallah 3600 göstergede öğretmen maaşı 32 TL düşecek, çünkü vergisi artacak, ama emekli ikramiyesi ve emekli maaşı artacak. Rakiplerimiz şimdi 3600 gösterge için can atıyor, ama MEMUR-SEN bunu alınca bu seferde 31 TL maaşı düştü diyebilirler. Onun için çalışanlar seyirci konumundaki konfederasyonları çok ciddi almasınlar. Kalan sorunları da ben Sayın Başbakan'a taşımaya, yetkili kurullar da mücadelesini vermeye ekibimle beraber devam edeceğim, onlara kazandığımız her kazanım MEMUR-SEN'in bayramı. Şimdi ben 4C'linin kadroya geçmesini sendika üyeliği olarak görmüyorum, insani bir değer olarak görüyorum, sendika üyeliği olarak görürsem bunun bir anlamı yok. 23 bin 4C'linin bana üye olanı 6 bin kişi bile değil, ama burada ekmeği bütünken ekmeğinin yarısı koparılmış, elinden alınmış bir mağduriyet var. Bu mağduriyeti gidermede öncülük yapacağız, bunun sevabı bile bize yeter. Allah'ın izniyle bunun ve bunun gibi diğer mücadeleleri devam ettireceğiz.
Ancak şunu söylüyorum: İşte kamuda başörtü özgürlüğü diyorum rakipler karşı. Biri işte KESK diyor ki, bu KESK'in esaretidir. KAMU-SEN önce diyor ki ya bu doğru mudur? Sonra diyor ki devlet çözsün, sonra Hükümet çözsün desteklemeyen namerttir, Hükümet sorunu çözdükten sonra namerde ne gerek varsa. Sonra çözüyoruz elhamdülillah bu bize yeter. Gezi olayları, 17 Aralık, Taksim'de kaşınan olaylar Türkiye'yi, Suriye'ye döndürme projesinin bir ayağı şeklinde yansıyor. Suriye'de sendika yok, 12 Eylül'de Türkiye'de sendika kalmadı, 28 Şubat'ta sendikalar beşli çetenin içerisinde yer aldı. Bu iktidarın ilk yıllarında Ergenekon'a ev sahipliği yapanlar Türkiye'nin en büyük memur konfederasyonuydu. Biz ekmeğin de, özgürlüğün de, dünya mazlumlarının da hakkını savunmak için mücadelesini yaparız. Demokrasinin yeşerip devam etmesi hem ekmeğe, hem özgürlüğe katkı sağlar. Bir tarafta Türkiye kaosa girsin deyip, diğer tarafta ekmeğimi büyütmek istiyorum demek çelişkidir hem kaosuz bir Türkiye, hem büyüyen pasta, hem büyüyen pastadan hakkımızı almak. Yüzde 9'a çıkmış işsizlik bu bizim meselemiz, onun için bu ülkede değer üreten ve fırsat olduğunda değer üretecek olan herkesin sorunlarını çözmek için elimizden gelen gayreti göstereceğiz inşallah.
Maaşların artışında uzlaştık 600 TL mi olur, 800 TL mi olur orada bir uzlaşımız var, ama yeni İMD alımıyla ilgili henüz kadro sözü çıkmış değil. Görevde olan 4 bin arkadaşımızın maaşının yükseltilmesinde uzlaştık, ama o arkadaşlara da buradan selam söylüyorum. Onlar, Başkanım bizi kadroya geçir senden başka bir şey istemiyoruz dediler. Kadroya geçirdik, maaşın düşeceğini onlar da biz de beklemiyorduk, kadroya geçince statü hukuku boyutuyla 4B'den, 4A'ya mecburen düştü. Şimdi ben onların düşen maaşını yükseltmek için çalışıyorum, bir kısmı bize ceza kesmeye kalkışıp istifa etmişler bu sağlıklı değil. Biz sizin sorunuzu, sorunumuz edinmişiz, bunu hep birlikte çözmemiz lazım.
Disiplin cezaları, 2005 yılında son çıkmıştı, ondan sonra bazen bir yöneticinin yanlış soruşturması, bazen yanlış bir ihbar, bazen başka bir toplum mühendisliği, bazen de arkadaşların yaptığı ufak-tefek hatalarla oluşan, bir hayli kabarık liste oldukça fazla. Bu da yüzde 100 uzlaşıp Başbakana gönderdiğimiz, kararlaştırdığımız konulardan birisi. İlk çıkacak maddelerden birisi olacak.
Bunu takip eden arkadaşlar ne demek istediğim anlıyor. Yani Ekonomi Koordinasyon Kuruluna girildiğinde gerekçeler falan farklı şeyler oluşabiliyor.
Şerhler düşülüyor. Ama ben MEMUR-SEN'in yüzde 100 haklı olduğu ve bunların hayata geçmesinin şart olduğu konuları tek tek sıralayayım;
Disiplin affı; bir.
Emeklilikte 30 yıllık süre sınırının, bu ne demek? 40 yıl çalışmışınız, 35 yıl çalışmışsınız, emekliye ayrılırken devlet size diyor ki 30 yıldan sonrasını saymam diyor. Bunu 35 yıl olarak uzlaştık, pazarlıkla ancak o noktaya kadar çıkarabildik.
4C'ye kadro, ki bunu 4A ya da 4B, hiç değilse 4D, yeter ki 4C'den kurtaralım.
Bir derece akademisyenlere zam.
Üniversiteli işçilerin, memur işi yapanların kadroya geçirilmesi.
İMD'lerin düşen maaşını artırmak ve yeni İMD ihtiyacının karşılanması.
Mesai ücretleri.
Bundan bağımsız olarak da, öğretmen açığının ülkenin geleceğine iyilik yapmak için artırılması.
Bunun yanında EĞİTİM-BİR-SEN'in takip ettiği, SAĞLIK-SEN'in işte ebeler, hemşireler, DİYANET-SEN'in takip ettiği, TOÇ BİR-SEN'in, ENERJİ BİR-SEN'in, Ulaştırma MEMUR-SEN'in, BİRLİK HABER-SEN'in, hizmet kollarımızın takip ettiği konular var, onlar da kurum idari kurullarında bu Nisan ayı sonunda yeniden bakanlıklara taşınacak ve onu Başbakanlık ve diğer bakanlıklar düzeyinde de