İkinci yarıyıl zilleri kimin için çalıyor?
“Her gün düzenli olarak 3 saat ders çalışan, soru çözen, ödev yapan bir öğrencinin Türkiye’de kazanamayacağı okul yoktur. Çünkü sınavlarda sorulan bütün sorular, üstün zekâlılar için değil, çalışıp yapabilenler için hazırlanmaktadır."
Tatil kelimesi ister istemez hemen herkeste bir rehavete
sebep oluyor. 25 Ocak’ta başlayan yarı yıl tatili bu gün (8.2.2016)
sona eriyor. İsminden belli yarı yıl tatili; yani eğitim öğretim
yılının yarısı. Sayısı 20 milyona yaklaşan öğrencilerimizin
2015-2016 eğitim öğretim yılını tamamlayabilmeleri için daha
önlerinde uzunca bir yarı yıl daha var. Bu nedenle öğrencilerimizin
bir an önce bu tatil rehavetinden kurtulmaları
gerekmektedir.
Mühim olan yarışa hızlı bir şekilde başlamak değil; bir maraton
koşucusu gibi belli bir tempo içerisinde uzun koşuyu iyi bir
şekilde tamamlayabilmektir. Bu dönem ortaokul 8. sınıf
öğrencilerimizin liselere geçişinde büyük etkisi olan TEOG (27-28
Nisan 2016) sınavlarının ikincisi yapılacak. Yine 4 yıllık lise
eğitimini tamamlayan ve daha önceki senelerde mezun olan lise
öğrencilerimizin önünde de 13 Mart 2016 tarihinde YGS
(Yükseköğretime Geçiş Sınavı) ve 18-26 Haziran 2016 tarihleri
arasında 5 adet LYS Lisans Yerleştirme Sınavı) var.
Tabi ki baştan şunu kesin olarak belirtelim; bu sınavlar hayatın
başlangıcı veya sonu değil. Fakat belli hedefleri olan;
kendisine yaşadığımız toplum içerisinde daha kolay ilerleme imkânı
sağlamak ve basamakları zahmetsiz çıkmak isteyenlerin bu sınavları
birazcık ciddiye alması gerekmektedir.
Bu sınavlar, eğitim-öğretim yılları içerisinde öğretilen
konulardan çıkan soruların ölçme-değerlendirmelerinin yapıldığı bir
sonuç bölümüdür. Geçtiğimiz günlerde sosyal medyada
yazılan şu sözleri siz okurlarımla ve sınavlara hazırlanan
öğrencilerimizle paylaşmak istiyorum. “Her gün
düzenli olarak 3 saat ders çalışan, soru çözen, ödev yapan bir
öğrencinin Türkiye’de kazanamayacağı okul yoktur. Çünkü sınavlarda
sorulan bütün sorular, üstün zekâlılar için değil, çalışıp
yapabilenler için hazırlanmaktadır. Hayallerini eteleme ve
hedeflerin için çalış; kazanan sen olacaksın.”
Bir kere yolun başında hedefi belirlemek, hedefe ulaşmak için yol
ve yöntem belirleyerek bu hedefe uygun adımlarla yürümek,
başarmanın ilk adımıdır. Öğrenci, veli ve öğretmen olarak bu hedefi
hep birlikte hazırlar ve paydaşlarımıza hatırlatırsak dönemin
sonunda hepimizin mutlu olması için bir bahanemiz olacaktır.
Bu noktada veli ve öğretmenlerimize bir Nasrettin Hoca hikâyesini hatırlatmadan da geçemeyeceğim.
“Nasrettin Hoca, suya gönderdiği çocuğun eline testiyi vermiş ve:
–Testiyi kırmadan getir; diyerek bir de tokat patlatmış.
Yanındakiler hocaya söylenmişler:
–Hocam, çocukcağız testiyi kırmadı ki, tokat atıyorsun! Bu yaptığın doğru bir iş değil! Hoca istifini bozmadan cevap vermiş:
–Doğru söylüyorsunuz; ancak testiyi kırdıktan sonra tokat atmanın ne faydası olur?”
Burada bazıları gibi “tokat” meselesine takılacak değiliz.
Buradaki “tokat” kelimesi mecazî anlamdadır. Bir işe başlamadan
önce, o iş ile ilgili kişilerin uyarılması meselesidir.
Tüm öğretmen, öğrenci, veli ve eğitim paydaşlarının 2015-2016
eğitim-öğretim yılının ikinci yarı yılını tebrik ediyor, başarılar
diliyorum. Hepinize iyi bir hafta temennilerimle; kalın
sağlıcakla.
www.facebook.com/ekrem.aytar.9
Bu yazının tüm hakları
Memurhaber.com'e aittir. "www." biçiminde aktif bağlantı
kurulabilir, açık kaynak gösterilmek kaydıyla içerik
kullanılabilir. Açık kaynak göstermeden yapılan alıntılar için
yasal takip yapılacaktır.