İşkur'dan atıldılar yine İşkur'a başvurdular

MEMURLAR - Türkiye Büro Emekçileri Sendikası, İŞKUR'DA çalışan 17 güvenlik görevlisinin işten çıkarılmasına tepki gösterdi. İŞKUR'UN 'İş ve İşçi Çıkarma Kurumuna' dönüştüğünü belirten sendika, "Geçen yıl İŞKUR'da güvenlik görevlisi sayısı artırıldı, şimdi 'hata ettik' diyorlar ve koşullar aynı olmasına rağmen aldıklarının iki katını işten atıyorlar. Ne oldu peki? Akıllara ister istemez 'kamuda çalışan taşeron işçilerin kadroya alınacağı' haberleri ve sonrasında 'bu haberlerin asılsız çıkması' geliyor. Sermayenin Hükümeti AKP'ye ve onun 'Bürokrat Patronlarına' sesleniyoruz: Kamu sizin eşinize dostunuza peşkeş çekeceğiniz, babalarınızın çiftliği değildir. 'Hata yaptım diyorsunuz, bedelini de sizler ödeyeceksiniz. Emekçiler değil" açıklaması yaptı.

EMNİYET, ENAZ 37 OLMALI, DİYOR

Sendika, İŞKUR'un geçen yıl 6 ayrı yerde bulunan binalarını tek bir yerde, Ankara Konya Yolu'ndaki yeni binasında topladığını ve bina sayısı ikiye inmesine rağmen güvenlik görevlisi sayısını 32'den 42'ye çıkardığını duyurdu. Ankara Emniyeti'nin en az 37 güvenlik görevlisi çalışması gerekir, tespitine rağmen güvenlik görevlisi sayısını 25'e indirme kararı aldığı belirtildi. Bu nedenle güvenlik ihalesine 25 görevli için çıkıldığını vurgulayan sendika, 17 güvenlik görevlisinin işine son verildiğini açıkladı.

BU KÖLE GİBİ ÇALIŞTIRMAK, DEMEK

Güvenlik görevlisi sayısının 25'e inmesi ve 6 nizamiyede 1'er görevli bırakılması halinde, bunun çalışanın mola süresi, yıllık izin olmaması anlamına geldiğini vurgulayan sendika yönetimi, "İŞKUR bir yandan da kapılarına X ray cihazları koydu. Birer güvenlik çalışanı ile bu hizmetin verilemeyeceği ortadadır. Mevcut koşullarda 25 görevli ile devam etmek ise yasal süre olan günde 11 saatten, gece 7,5 saatten fazla çalışma demektir. Hesaplamalar ortadadır. Emniyetin bildirdiği görüşün neden dikkate alınmadığı sorusu da halen ortada durmaktadır. Öte yandan, yakın çevrede bulunan kamu binalarının kaçar görevli ile korunduğu da bilinmektedir. İki ayrı binası ve ana binada 2 ayrı girişi bulunan İŞKUR Genel Müdürlüğünün yanı başındaki Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu, tek bina tek giriş olmasına karşın 34; Devlet Hava Meydanları İşletmesi Genel Müdürlüğü de, tek bina tek giriş olmasına karşın 32 güvenlik emekçisi istihdam etmektedir. 17 kişinin işten çıkarılmasının Kurumda katiyetle güvenlik zafiyetine neden olacağı da apaçık ortadadır" tespiti yaptı.

BAKANA 'KIYIMI DURDURUN' DİYE SESLENDİLER

İŞKUR yönetimi ile yapılan görüşmelerde 17 kişinin işten çıkarılmasına kamu kaynaklarını etkin kullanma ve fazla işçi çalıştırarak yetim hakkı yememeyi gösterdiklerini anlatan sendikanın iddiaları şöyle devam etti:

"Kamu kaynaklarının ayakkabı kutularından çıktığı bu talan düzeninde kaynakların etkin kullanımı, yetim hakkının korunması, işçi çıkarmakla mı sağlanacaktır? İŞKUR Genel Müdürünün kendisi dahi, güvenlik korumaları nezaretinde görev ifa ederken, güvenlik çalışanı sayısının azaltılması ve de Kurumun diğer tüm harcamalarında hiç göz önünde bulundurulmazken 'kaynakların etkin kullanımından' bahsedilmiyor.

İŞKUR Genel Müdürü, geçen yıl yeni binalarına, yeni makam odasına taşındığı ilk gün makam odasına alınan "eşyaları" beğenmeyerek, depolara kaldırtmış, özel zevkini yansıtan yeni eşyalar aldırmıştır. Kurum binasının içerisinde dolaşırken, hatta yemekhanede yemek yerken dahi güvenlik emekçilerini "özel koruma" olarak kendisine tahsis etmektedir. Kurumun hizmet araçları, şoförleriyle birlikte, yasal "olmamasına" rağmen 4 genel müdür yardımcısına makam aracı olarak tahsis edilmiştir.

Şimdi gözümüzün içine baka baka, 17 emekçinin maliyetinin yetim hakkı olduğu söylüyorlar. Bu tam bir trajikomedidir, tam bir paradokstur.

İdarenin 17 emekçinin seçimindeki sözde kriteri, işten atılacakların, öncelikle bekar olması. Bu, sığ ve ayrıştırmacı zihniyetin yorumunu sizlerin takdirine bırakıyoruz...

İŞKUR yönetimi tez elden 25 kişilik çıktığı bu ihaleyi iptal etmeli ve tekrar 42 kişilik yeni ihaleye çıkmalıdır. Değil 17 emekçinin, bir tek emekçinin bile keyfi olarak işten çıkarılmasına izin vermeyeceğiz. "Taşeronluk kaldırılmalı" diyen Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Sayın Faruk Çelik'i de hem İŞKUR'da yaşanan bu kıyımı durdurmaya hem de sözünün gereğini yapmaya davet ediyoruz."