BIST 9.662
DOLAR 34,58
EURO 36,32
ALTIN 2.983,35
İŞÇİ

Memurları aylıktan kestirecek haller neler-657 DMK

657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'na memurları aylıktan kesecek haller neler? Memuru aylıktan kesme disiplin cezası mıdır? İşte memurların merak ettiği tüm bu soruların cevabı...

 AYLIKTAN KESME

1- GENEL OLARAK
Aylıktan kesme, memurun brüt aylığının otuzda biri ile sekizde biri arasında kesinti yapılmasıdır.

Uyarma ve kınama cezalarının manevi bir ceza olmasına rağmen aylıktan kesme cezası manevi yönüne ilaveten maddi yönü de olan bir ceza türüdür.
Adı geçen ceza 2670 sayılı Kanun ile yapılan değişiklik sonucu getirilmiştir. Bu cezanın bulunmayış nedeni kanunun gerekçesinde şöyle belirtiliyordu: “Aylık, yalnız memurun değil, bütün ailenin geçim kaynağı olması itibariyle, memura verilecek bu ceza ile başka kişilerin de cezalandırılması uygun bulunmamıştır.” Ancak görülmüştür ki sadece manevi cezalar suçun önlenmesinde yeterli olamamakta, bu cezalara ilaveten maddi cezalara da ihtiyaç duyulmaktadır.
Aylıktan kesme cezasının sadece maddi bir ceza olduğu iddia edilemez. Aylıktan kesme cezası sonuç olarak bir disiplin cezasıdır.
Aylıktan kesme cezası da uyarma ve kınama cezaları gibi disiplin amirleri tarafından re'sen verilebilmektedir (md. 126). Fakat Aylıktan kesme cezasına karşı itiraz üst disiplin amirine yapılmaz. Aylıktan kesme cezasının iptali ancak idari yargı denetimi ile mümkündür (md135/f 2) idari yargı denetimi ise açılacak bir iptal davası sonucu mümkün olabilmektedir.
Aylıktan kesme memurun brüt aylığından yapılmalıdır.Brüt aylık, “.bir memurun aylık gösterge ve ek gösterge rakamlarının memur aylıklarına uygulanan katsayısı ile çarpımı sonucu bulunacak rakamdır.”103 Dolayısıyla memurun net aylığı üzerinden hesaplanarak yapılan ceza kesintisi kanun açıkça brüt aylıktan bahsettiği için kanuna aykırı düşecektir.
Aylıktan kesme cezasının alt sınırı otuzda bir, üst sınırı ise sekizde birdir . Otuzda birden az ve sekide birden daha fazla aylıktan kesme cezasının verilmesi kanuna aykırıdır.
Kanunda tayin edilen otuzda bir oranı cezanın alt sınırı olup aynı zamanda asıl cezadır. Aylıktan kesme cezasının verilmesi gereken durumlarda ilk tayin edilecek ceza otuzda bir oranında aylıktan kesme cezasıdır. Eğer üst sınıra doğru ceza artırılmak isteniyorsa bunun gerekçesi mutlaka belirtilmelidir. Gerekçeden yoksun olarak verilen örneğin sekizde bir aylıktan kesme cezası hukuka uygun değildir.104
Ceza, verildiği tarihi takip eden aybaşındaki aylık esas alınmak suretiyle uygulanır.
5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununun, sandığın gelirleri ve tahsil şekillerini gösteren değişik 14. maddesinin (g) fıkrasında iştirakçilerin aylık ve ücretlerinden kurumlarınca kesilen inzibati para cezaları sandığın geliri sayıldığından kesilen aylıktan kesme cezaları Emekli Sandığı Genel Müdürlüğüne gönderilir.

2- AYLIKTAN KESME CEZASININ VERİLMESİNİ GEREKTİREN FİİL VE HALLER

a- Kasıtlı olarak, verilen emir ve görevleri tam ve zamanında yapmamak, görev mahallinde kurumlarca belirlenen usul ve esasları yerine getirmemek, görevle ilgili resmi belge, araç ve gereçleri korumamak, bakımını yapmamak, hor kullanmak (md. 125/C-a)
Fıkrada üç ayrı suç birden düzenlenmiştir.Bu suçları incelemeye başlamadan önce üçü içinde geçerli olan hususlara değinmekte fayda vardır.
Söz konusu edilen fiil ve hallerin disiplin suçu teşkil edebilmesi için memurun “kasıtlı olarak” hareket etmiş bulunması şarttır.DÖNMEZER-ERMAN’ın kast tanımı şöyledir : “Kasıt, tasarlanan bir gerçekleştirmeye matuf iradedir”105 Aynı şekilde kast şu şekilde de tanımlanmıştır “Kast, fiili ve neticelerini bilerek ve isteyerek işlemek iradesidir”106Bu durumda memura kasıtlı hareket ettin diyebilmek için ; memurun “tipe uygun hareketi önceden tasavvur ve tahayyül etmiş,zihninde canlandırmış” olması önem kazanmaktadır107


Adı geçen fıkrada düzenlenen suçlar şunlardır:


- Kasıtlı olarak, verilen emir ve görevleri tam ve zamanında yapmamak :Burada emir ve görev yapılmıştır, ancak emir ve görevler ya noksan yapılmış yada zamanında yapılmamıştır.
- Kasıtlı olarak görev mahallinde kurumlarca belirlenen usul ve esasları yerine getirmemek :Görev mahallinde uyulması gereken usul ve esaslar ,görevle ilgili olup hizmetin iyi yapılmasını temine yöneliktir.Bu usul ve esaslar keyfi, amirin takdiri ile değişen nitelikte olmayıp objektif olarak, kanun, tüzük, yönetmelik, genelge ve emirlerle önceden belirlenmiştir.
- Kasıtlı olarak görevle ilgili resmi belge, araç ve gereçleri korumamak, bakımını yapmamak, hor kullanmak: Burada suçun maddi unsuru korumamak, bakımı yapmamak ve hor kullanmaktır.Örneğin bir öğretmenin sınıftaki haritaları hırpalayarak kullanması...

b- Özürsüz olarak bir veya iki gün göreve gelmemek(md.125/C-b)
Memur , görevini sürekli olarak ve kesintisiz bir şekilde yapmalıdır.Kamu hizmetlerinin sürekliliği bunu gerektirir.Hizmetin sürekliliğinde keyfilik söz konusu olamaz.Diğer taraftan memur görevini bizzat yapmalıdır,başkasını kendisinin yerine gönderip kamu hizmetinin yapılmasına vesile olamaz.
Bu suçta memurun görevine bir veya iki gün gelmemesi aranmaktadır.İki günden fazla göreve gelmeme daha ağır bir disiplin suçunu oluşturur.Bir günden az süreli göreve gelmeme mesela iki saatlik göreve gelmeme ,göreve geç gelmek veya görevden erken ayrılmak şeklinde yorumlanmalıdır.
Fıkrada açıkça “özürsüz olarak” göreve gelmeme düzenlenmiştir.Kanunda özür durumunun nelere olacağı hususunda açık bir hüküm olmaması sebebiyle, bu durumun tespiti cezayı verecek makama kalmaktadır.
Memur Cuma günü göreve gelmeyip pazartesi günü göreve gelse ,tatil günleri eklenmeden bir günlük devamsız sayılmalıdır.Yine aynı şekilde Cuma günü göreve gelmeyip Salı günü göreve gelen memurun devamsızlığı hafta sonu tatilini çıkararak hesaplamak gerekmektedir.Bu durum da memura iki gün göreve gelmeme cezası verilmelidir.108
Konuya açıklık getirmek için bir idari yargı kararı vermek gerekirse :
“Davacının 19.12.1994 gününde çocukları için hasta sevk kağıdı aldığı ve 20.12.1994 ile 21.12.1994 gününde çocuklarını hastaneye götürdüğü dosyada fotokopisi bulunan hasta sevk kağıdı ile fotokopilerinden anlaşıldığı ve idarece20.12.1994 tarihinden başka tarihe belge ve bilgilerle aksi kanıtlanamadığından davacının idarece kabul edilebilir bir özrü dolayısıyla göreve gelmediği sonuç ve kanısına varılmış olup , özürsüz olarak bir veya iki gün göreve gelememek fiili sübuta bulunmadığından (ermediğinden) 1/30 oranında aylıktan kesme cezası ile cezalandırılmasına ilişkin işlemde hukuka uygunluk görülmemiştir.”109

c- Devlete ait resmi belge,araç, gereç ve benzerlerini özel menfaat sağlamak için kullanmak(md.125/C-c)
Suçun maddi unsuru “kullanma”dır.Memur “özel menfaat sağlamak” kastı ile hareket etmelidir.Örnek vermek gerekirse ; çocukları ile hizmet arabasını kır gezisinde kullanmak.

d- Görevle ilgili konularda yükümlü olduğu kişilere yalan ve yanlış beyanda bulunmak(md.125/C-d)
Memurun yükümlü olduğu kişiler hiyerarşik amirleridir.Ancak memur iş sahiplerine yazılı olarak cevap vermek durumda ise ve bu halde iken yalan ve yanlış beyanda bulunuyorsa fıkra kapsamına girmelidir.110
Burada üzerinde durulması gereken bir diğer nokta da ; yalan ve yanlış beyan dolayısıyla herhangi bir zararın doğması meydana gelmesi şartının aranmamasıdır.Ayrıca memur , görev alanına girmeyen hususlarda veya yükümlü olmadığı kişilere yalan yanlış beyanda bulunursa fıkra kapsamına girmediğimden memura adı geçen fıkra hükmünce disiplin cezası verilemeyecektir.


e- Görev sırasında amirine sözle saygısızlık etmek (md.125/C-e)
Suçun oluşabilmesi için ;
- Görev sırasında
- amirine
- sözle saygısızlık etmesi gerekmektedir.
Suçun maddi unsuru, “sözle saygısızlıkta bulunmak”tır Bu durumda ,söz dışında yapılan saygısızlıklar örneğin , amiri önünde ayaklarını masaya uzatmak veya sözle saygısızlığı amirine değil de iş arkadaşlarına yapmak yada görev dışında yapılan saygısızlıklar fıkra kapsamına girmemektedir.
Sözle saygısızlığın sınırını tespit etmek için TCK’ nun 480 ve 482 maddelerini esas alan görüşler mevcuttur.111
Amir , sicil ve disiplin amiri olan kimsedir.

f- Görev yeri sınırları içinde herhangi bir yerin toplantı, tören ve benzeri amaçlarla izinsiz olarak kullanılmasına yardımcı olmak(md.125/C-f)
Burada dikkat edilmesi gereken husus memurun bizzat izinsiz olarak görev yeri içerisinde bir yeri toplantı , tören ve benzeri amaçlarla kullanma durumda olması değil, yardımcı olan durumunda olmasıdır.Memur bizzat kullanma durumuna düşerse daha ağır bir disiplin cezasıyla cezalandırılacaktır.

g- İkamet ettiği ilin hudutlarını izinsiz terk etmek (md125/C-g)
Suçun oluşması için memurun
- ikamet ettiği ilin hudutlarını
- izinsiz olarak
- terk etmesi
gerekmektedir.
DMK.’na 2670 sayılı Kanun ile eklenen ek2. maddeye göre “devlet memurlarının görev yaptıkları kurum ve hizmet birimlerinin bulunduğu yerleşme merkezlerinde ikamet etmleri” esası getirilmiştir.Maddenin ikinci fıkrasında memurun görevi aksatmamak kayıt ve şartı ile birinci fıkrada belirlenen hudutlar dışında ikamet etmesi mensup oldukları kurumun yetkili amirinin iznine bağlı tutulmuştur.Üçüncü fıkrasına göre ise “Devlet memurları, ikamet ettikleri il hudutlarını tatillerde ancak yetkili amirin izniyle terk edebilirler.
O halde gerek izinsiz olarak il dışında ikamet etmek niyetiyle il dışına çıkmak ve gerek izinsiz olarak il dışına çıkmak görev sırasında veya tatilde ayrımı yapılmadan aylıktan kesme cezasını gerektiren bir disiplin suçu olarak düzenlenmiştir.112
Bu fıkra hükmü bulunduğumuz çağın gereklerine ters düştüğü gerekçesiyle tenkit edilmektedir.113

h- Toplu müracaat ve şikayet etmek(md.125/C-h)
DMK.’nun 21.maddesinin 1 inci fıkrası ve Devlet Memurlarının Şikayet ve Müracaatları Hakkında Yönetmelik’in114 11 inci maddesine “Devlet memurları ,kurumlarıyla ilgili resmi ve şahsi işlerinden dolayı müracaat etmek hakkına sahiptirler” Yine DMK.’nun 21/I ve anılan yönetmeliğin 3 üncü maddesine göre “Devlet memurları ,amirleri veya kurumları tarafından kendilerine uygulanan idari eylem ve işlemlerden dolayı şikayet hakkına sahiptirler.”
Mevzuat ,memurlara şikayet ve müracaat hakkını bu şekilde tanıdıktan sonra , sınırlama getirmiştir.Şöyle ki; DMK’nun 26/1 maddesine göre müracaat ve şikayet hakkının kullanılmasında birden fazla devlet memurunun toplu olarak söz ve yazı ile müracaatları ve şikayetleri yasaktır.İşte bu yasağın ihlali halinde ,yasağı çiğneyen memurlar hakkında anılan fıkra hükmünce ceza verilecektir.
Burada şikayet veya müracaatın sözlü yada yazılı olması fark etmemektedir ; çünkü fıkra bu konuda bir ayırım yapmamaktadır.

i- Hizmet içinde Devlet memurunun itibar ve güven duygusunu sarsacak nitelikte davranışlarda bulunmak(md.125/C-ı)
Fıkra da memurun hizmet içinde itibar ve güven duygusunu sarsacak davranışlarda bulunmaları düzenlenmiştir.Hizmet dışında Devlet memurunun itibar ve güven duygusunu sarsacak nitelikte davranışlarda bulunmak suçu daha hafif cezayı gerektiren bir suçtur.
Bu fıkrada düzenlenen suç yoruma müsaittir.Davranışların itibar ve güven duygusunu sarsıcı sayılıp sayılmaması mesleğin özelliğine ve fiilin niteliğine göre değişmektedir.
2670 sayılı Kanun ile değişmeden önceki düzenlemede de bu kural vardı ve karşılığı kısa süreli durdurma cezasıydı.
Bir idari yargı kararında konu şu şekilde değerlendirilmiştir:
“Beden eğitimi öğretmeni olan davacıya kız öğrencilere karşı öğretmenliğe yakışmayan tutum ve davranışlarda bulunarak devlet memurunun itibar ve güven duygusunu sarsacak eylemlerde bulunması nedeniyle 657 sayılı yasanın 125/C-ı maddesi uyarınca verilen 1/8 oranında aylıktan kesme cezasının iptali istemiyle açılan davayı; öğrenci öğretmen ve okul müdürünün anlatımlarının birlikte değerlendirilmesinden davacının kız öğrencilere karşı tutum ve davranışlarının yanlış anlamalara meydan verebilecek nitelikte olduğu , öğretmen olarak okulda yanlış bir izlenim bıraktığı , hizmet içinde devlet memurunun itibar ve güven duygusunu sarsan eylemi nedeniyle verilen cezanın yasalara aykırı olmadığı gerekçesiyle reddeden İstanbul 4.İdare Mahkemesinin 15.10.1991 gün ve 1580 sayılı kararının .... dayandığı gerekçe usul ve yasaya uygun olup , bozulmasını gerektiren bir neden de bulunmadığından,temyiz isteminin reddi ile anılan kararın onanmasına.”115

j- Yasaklanmış her türlü yanını görev mahallinde bulundurmak(md.125/C-j)
Yasaklanmış yayınlar ancak görev mahallinde bulundurulur ise bu fıkraya giren suç işlenmiş sayılır.Diğer taraftan yasaklanmış yayını basmak, çoğaltmak, dağıtmak ayrı bir suçtur
Bu konuda Danıştay 10.Dairesince verilen bir kararda şöyle denilmektedir.
“ilkokul öğretmeni olan davacının Hisarbeyli köyünde görevli olduğu sırada evinde yapılan aramalarda bazı yasak kitapların bulunduğu nedeniyle, 657 sayılı Yasanın 125 inci maddesi C/b-c fıkrası uyarınca kısa süreli durdurma cezası ile cezalandırılmasına ilişkin İstanbul İl Milli Eğitim Disiplin Kurulu kararının iptali istemiyle açılan dava sonunda, İstanbul 3 No’ lu İdare Mahkemesince, davacının evinde yasak kitap bulundurmanın suç olmadığı bu konuda Askeri Yargıtay’ın kararı bulunduğu, davacı hakkında yaptırılan soruşturmada davacının yasak kitapların propagandasını yaptığı konusunda hiçbir kanıt bulunmadığı, dolayısıyla eylemin yukarıdaki yasa maddesi kapsamına girmediği gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.

Bozulması istenilen karar, usul ve hukuka uygun olup dilekçede ileri sürülen temyiz sebepleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmediğinden temyiz isteminin reddi ile bozulması istenen kararın onanmasına.”116

Yorumlar
ÇOK OKUNANLAR