BIST 9.640
DOLAR 34,68
EURO 36,60
ALTIN 2.940,71
İŞÇİ

Memurları haksız suçlamalarda kim koruyacak?

Devlet Memurlarına İftira ve Haksız Suçlamada, Memurları Kim Koruyacak ? İşte memurların bilmesi gerekenler...

Devlet memurları hakkında her gün yüzlerce yazılı şikayet dilekçesi ve yine Bimer ve Alo 147 aracılığıyla sayısız şikayet yapılıyor. Bu şikayetler neticesinde devlet memurları hakkında inceleme soruşturma açılıyor. İnceleme soruşturmanın yapılmasından sonra hakkında iftira ve haksız isnat yapılan devlet memurlarını korumak devletin en asli görevidir. 657 sayılı DMK 25. maddesi ile bu konuda devlet memurları koruma altına alınsa da, Bu maddenin devlet memurları lehine çalıştırıldığını hiç görmedik. Yoksa bu konuda Valilere bir talimat mı verildi? İşte Kamudanhaber.com'un haberine göre memurların bilmesi gerekenler...

DEVLET MEMURU HAKKINDA HAKSIZ İSNAT, ŞİKAYET VE İFTİRA DURUMU
 
TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASASI
               
XIV. İspat hakkı
MADDE 39- Kamu görev ve hizmetinde bulunanlara karşı, bu görev ve hizmetin yerine getirilmesiyle ilgili olarak yapılan isnatlardan dolayı açılan hakaret davalarında, sanık, isnadın doğruluğunu ispat hakkına sahiptir. Bunun dışındaki hallerde ispat isteminin kabulü, ancak isnat olunan fiilin doğru olup olmadığının anlaşılmasında kamu yararı bulunmasına veya şikâyetçinin ispata razı olmasına bağlıdır.
 
TÜRK CEZA KANUNU
 
Hakaret
MADDE 125. - (1) Bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat eden ya da yakıştırmalarda bulunmak veya sövmek suretiyle bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığına saldıran kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır. Mağdurun gıyabında hakaretin cezalandırılabilmesi için fiilin en az üç kişiyle ihtilât ederek işlenmesi gerekir.
(2) Fiilin, mağduru muhatap alan sesli, yazılı veya görüntülü bir iletiyle işlenmesi hâlinde, yukarıdaki fıkrada belirtilen cezaya hükmolunur.
(3) Hakaret suçunun;
a) Kamu görevlisine karşı görevinden dolayı,
b) Dinî, siyasî, sosyal, felsefi inanç, düşünce ve kanaatlerini açıklamasından, değiştirmesinden, yaymaya çalışmasından, mensup olduğu dinin emir ve yasaklarına uygun davranmasından dolayı,
c) Kişinin mensup bulunduğu dine göre kutsal sayılan değerlerden bahisle,
İşlenmesi hâlinde, cezanın alt sınırı bir yıldan az olamaz.
(4) Ceza, hakaretin alenen işlenmesi hâlinde, altıda biri; basın ve yayın yoluyla işlenmesi hâlinde, üçte biri oranında artırılır.
(5) Kurul hâlinde çalışan kamu görevlilerine görevlerinden dolayı hakaret edilmesi hâlinde suç, kurulu oluşturan üyelere karşı işlenmiş sayılır. 
 
İsnadın ispatı
MADDE 127. - (1) İsnat edilen ve suç oluşturan fiilin ispat edilmiş olması hâlinde kişiye ceza verilmez. Bu suç nedeniyle hakaret edilen hakkında kesinleşmiş bir mahkûmiyet kararı verilmesi hâlinde, isnat ispatlanmış sayılır. Bunun dışındaki hâllerde isnadın ispat isteminin kabulü, ancak isnat olunan fiilin doğru olup olmadığının anlaşılmasında kamu yararı bulunmasına veya şikâyetçinin ispata razı olmasına bağlıdır.
(2) İspat edilmiş fiilinden söz edilerek kişiye hakaret edilmesi hâlinde, cezaya hükmedilir.
 
 
Soruşturma ve kovuşturma koşulu
MADDE 131. - (1) Kamu görevlisine karşı görevinden dolayı işlenen hariç; hakaret suçunun soruşturulması ve kovuşturulması, mağdurun şikâyetine bağlıdır.(Kamu görevlisine karşı ise res’en anlamı çıkar.)
 
TBMM 127.madde ile ilgili gerekçeleri
 
e- İsnat konusu suç vakıası dolayısıyla açılan ceza davası (memur hakkında) sonucunda bu suç nedeniyle hakaret edilen hakkında kesinleşmiş bir mahkûmiyet kararı verilmesi hâlinde; isnat ispatlanmış addedilir ve maddenin birinci fıkrası gereğince, hakarette bulunan (memur aleyhine başvuruda bulunan kişiye) ceza verilmez.
f- Ancak, hakarete uğrayan (memur), isnat edilen fiil dolayısıyla hakkında açılan davada kesinleşmiş bir hükümle beraat etmişse, isnat ispat edilmemiş sayılır ve hakaret eden (memur aleyhine başvuruda bulunan kişi) cezalandırılır. Hakarete uğrayan kişi (memur) hakkında, isnat edilen fiil dolayısıyla takipsizlik kararı veya açılan davada düşme kararı verilmiş olması hâlinde de; isnadın doğruluğu ispat edilmemiş sayılacaktır.
g- Kesin hükümle sonuçlanmış bir davayla işlendiği sabit görülen bir fiilden bahisle kişiye (memura) hakaret edilmiş olması hâlinde, cezaya hükmedilir. Böylece, daha önce işlediği bir suçtan dolayı mahkûm edilmiş olan kişiye (memura), bu suçtan bahisle hakaret edilmiş olmasının tasvip edilemez olduğu vurgulanmıştır.
h- Hakkında başlatılan soruşturma sonucunda takipsizlik kararı veya açılan davada düşme veya beraat kararı verilmiş olan kişiye (memur), soruşturma veya kovuşturma konusu fiilden bahisle hakaret edilmiş olması hâlinde, hakaret edenin (memur aleyhine başvuruda bulunan kişinin)cezalandırılacağında kuşku yoktur.
 
TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASASI
 
A. Hak arama hürriyeti
MADDE 36- (Değişik: 3/10/2001-4709/14 md.) Herkes, meşrû vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir.
Hiçbir mahkeme, görev ve yetkisi içindeki davaya bakmaktan kaçınamaz.
 
TÜRK CEZA KANUNU
 
İddia ve savunma dokunulmazlığı
MADDE 128. - (1) Yargı mercileri veya idarî makamlar nezdinde yapılan yazılı veya sözlü başvuru, iddia ve savunmalar kapsamında, kişilerle ilgili olarak somut isnadlarda ya da olumsuz değerlendirmelerde bulunulması hâlinde, ceza verilmez. Ancak, bunun için isnat ve değerlendirmelerin, gerçek ve somut vakıalara dayanması ve uyuşmazlıkla bağlantılı olması gerekir.
 
TBMM 128.madde ile ilgili gerekçeleri
 
a- Bir talebin resmi bir makama iletilmesi, dilekçe hakkının kullanılması bağlamında hukuka uygun bir davranıştır. ANCAK, DİLEKÇE HAKKI, DİLEKÇENİN İÇERİĞİNDEKİ İFADELER AÇISINDAN BAŞLI BAŞINA BİR HUKUKA UYGUNLUK SEBEBİ OLARAK MÜTALÂA EDİLEMEZ.
b- Hukuk toplumunda yaşama hakkına sahip olan herkes, toplum barışını bozucu nitelik taşıması dolayısıyla devletten suç işlenmesinin önlenmesini ve suçluların cezalandırılmasını talep hakkına sahiptir. BİR SUÇUN İŞLENDİĞİNİ ÖĞRENEN BİREYİN, BUNUNLA İLGİLİ OLARAK YETKİLİ MAKAMLAR NEZDİNDE İHBAR VEYA ŞİKÂYETTE BULUNMA HAKKI VARDIR.
c- GERÇEKLEŞMİŞ BİR OLAYLA İLGİLİ OLARAK bu olayın oluşumuna neden olan kişiler (memurlar) de gösterilmek suretiyle ihbar veya şikâyette bulunulması durumunda, hakaret veya iftira suçunun oluştuğundan söz edilemez. Çünkü, burada gerçekleşmiş somut olayla ilgili olarak ihbar veya şikâyette bulunmak şeklinde bir hakkın kullanılması söz konusudur.
d- İddia ve savunma hakkının, yargı mercileri veya idarî makamlar nezdinde kullanılması mümkündür.
e- İddia ve savunma hakkının kullanılması bağlamında, kişiler (memurlar) açısından somut isnat ifade eder nitelikte maddî vakıaların ortaya konulması ya da kişilerle (memurlar) ilgili olumsuz değerlendirmelerde bulunulması mümkündür. Bu somut isnatlar veya olumsuz değerlendirmeler, iddia ve savunma hakkının kullanılmasıyla ilişkilendirilememesi durumunda, HAKARET VE HATTA İFTİRA SUÇU OLUŞTURUR.
f- İddia ve savunma kapsamında, kişilerle (memurlar) ilgili olarak bulunulan SOMUT İSNADLARIN GERÇEK OLMASI VE YAPILAN OLUMSUZ DEĞERLENDİRMELERİN SOMUT VAKIALARA DAYANMASI GEREKİR. Keza, bulunulan somut isnadların veya yapılan olumsuz değerlendirmelerin UYUŞMAZLIKLA (somut olaya veya suçla) İLİŞKİLİ OLMASI GEREKİR; ancak, uyuşmazlığın çözümü açısından faydalı olması aranmamalıdır.
g- SOMUT UYUŞMAZLIKLA BAĞLANTILI OLMAYAN İSNATLAR GERÇEK OLSA BİLE İDDİA VE SAVUNMA DOKUNULMAZLIĞININ VARLIĞINDAN BAHSEDİLEMEZ. Keza, somut vakıalara dayansa bile, uyuşmazlıkla alakası olmayan olumsuz değerlendirmeler açısından iddia ve savunma hakkının kullanılması söz konusu değildir.
h- Somut uyuşmazlıkla ilgili olmakla birlikte İDDİA VE SAVUNMA SINIRINI AŞAN HAKARETİ TEŞKİL EDEN YAZI VE SÖZLERİN İDDİA VE SAVUNMA HAKKI KAPSAMINDA MÜTALÂA EDİLMESİ MÜMKÜN DEĞİLDİR. Ancak, bu ifadelerin kullanılmasına müsamaha ile bakılabilir. Çünkü, bu gibi durumlarda iddia ve savunmanın sınırı genellikle öfke ve gazabın etkisiyle aşılmaktadır. Aslında öfke ve gazap hâli, kusurluluğun bir unsuru olan irade yeteneğini etkileyen bir faktördür ve bu durum, kişinin işlediği hakaret suçu dolayısıyla kusurunun tespiti bağlamında değerlendirilmelidir.
 
 
Türk Ceza Kanunu
 
İftira
MADDE 267. - (1) Yetkili makamlara ihbar veya şikâyette bulunarak ya da basın ve yayın yoluyla, işlemediğini bildiği hâlde, hakkında soruşturma ve kovuşturma başlatılmasını ya da idarî bir yaptırım uygulanmasını sağlamak için bir kimseye hukuka aykırı bir fiil isnat eden kişi, bir yıldan dört yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Fiilin maddî eser ve delillerini uydurarak iftirada bulunulması hâlinde, ceza yarı oranında artırılır.
(3) Yüklenen fiili işlemediğinden dolayı hakkında beraat kararı veya kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiş mağdurun aleyhine olarak bu fiil nedeniyle gözaltına alma ve tutuklama dışında başka bir koruma tedbiri uygulanmışsa, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza yarı oranında artırılır.
(4) Yüklenen fiili işlemediğinden dolayı hakkında beraat kararı veya kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiş olan mağdurun bu fiil nedeniyle gözaltına alınması veya tutuklanması hâlinde; iftira eden, ayrıca kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçuna ilişkin hükümlere göre dolaylı fail olarak sorumlu tutulur.
(5) Mağdurun ağırlaştırılmış müebbet hapis veya müebbet hapis cezasına mahkûmiyeti hâlinde, yirmi yıldan otuz yıla kadar hapis cezasına; süreli hapis cezasına mahkûmiyeti hâlinde, mahkûm olunan cezanın üçte ikisi kadar hapis cezasına hükmolunur.
(6) Mağdurun mahkûm olduğu hapis cezasının infazına başlanmış ise, beşinci fıkraya göre verilecek ceza yarısı kadar artırılır.
(7) İftira sonucunda mağdur hakkında hapis cezası dışında adlî veya idarî bir yaptırım uygulanmışsa; iftira eden kişi, üç yıldan yedi yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(8) İftira suçundan dolayı dava zamanaşımı, mağdurun fiili işlemediğinin sabit olduğu tarihten başlar. 
(9) Basın ve yayın yoluyla işlenen iftira suçundan dolayı verilen mahkûmiyet kararı, aynı veya eşdeğerde basın ve yayın organıyla ilân olunur. İlân masrafı, hükümlüden tahsil edilir.
DEVLET MEMURLARI KANUNU(657)

İSNAT VE İFTİRALARA KARŞI KORUMA:
   
Madde 25
- Devlet memurları hakkındaki ihbar ve şikayetler, garaz veya mücerret hakaret için, uydurma bir suç isnadı suretiyle yapıldığı ve soruşturma veya yargılamanın tabi olduğu kanuni işlem sonucunda bu isnat sabit olmadığı takdirde, merkezde bu memurun en büyük amiri, illerde valiler, isnatta bulunanlar hakkında kamu davası açılmasını Cumhuriyet Savcılığından isterler.

MEMURLAR VE DİĞER KAMU GÖREVLİLERİNİN YARGILANMASI HAKKINDA KANUN(4483)

Madde 15 –
Memurlar ve diğer kamu görevlileri hakkındaki ihbar ve şikayetlerin ihbar veya şikayet edileni mağdur etmek amacıyla ve (...) (1) uydurma bir suç isnadı suretiyle yapıldığı hazırlık soruşturması sonucunda anlaşılır veya yargılama sonucunda sabit olursa haksız isnatta bulunanlar hakkında yetkili ve görevli Cumhuriyet başsavcılığınca re'sen soruşturmaya geçilir .
Memurlar ve diğer kamu görevlilerinin yukarıdaki fıkrada belirtilen durumlarda kamu davası açılması için Cumhuriyet başsavcılığına başvurma ve haksız isnatta bulunanlar hakkında genel hükümlere göre tazminat davası açma hakları saklıdır.
İdarenin memurunu haksız isnat ve iftiralardan koruma yükümlülüğüne uymaması hizmet kusurudur ve sorumluluk doğurur.
 
Danıştay 2.Dairesinin 20.12.2004 tarih ve 2004/2624 esas, 2004/1641 sayılı kararında, davacının, davalı idarece "isnat ve iftiralara karşı korunma" hakkının ihlal edilmesi nedeniyle uğradığı manevi zararın tazminine karar verilmiştir.(Haksız şikayete uğrayan memur bu madde çerçevesinde dava açılmadığı gerekçesiyle idare aleyhine tazminat davası açmış ve kazanmıştır.)
 
 
Sonuç olarak ; Yukarıda arz ve izah edilen kanunlar ve özellikle 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 25. Maddesine göre isnat ve iftiralara karşı devlet memurları koruma altına alınmıştır. Devlet memurları hakkındaki ihbar ve şikayetler, garaz veya mücerret hakaret için, uydurma bir suç isnadı suretiyle yapıldığı ve soruşturma veya yargılamanın tabi olduğu kanuni işlem sonucunda bu isnat sabit olmadığı takdirde, merkezde bu memurun en büyük amiri ( Bakan ), illerde valiler, isnatta bulunanlar hakkında kamu davası açılmasını Cumhuriyet Savcılığından isterler.
Devlet Memurları hakkında yazılı olarak yapılan ihbar ve şikayetlerin asılsız olduğu yapılan inceleme ve soruşturmalarda anlaşıldığında , Merkezde Bakan , İllerde Valiler 657 sayılı DMK 25. Maddesini neden işletmiyorlar.

Yine gerek BİMER’e yapılan başvurular , gerekse MEB Alo 147 hattına yapılan asılsız ihbar ve şikayetlere zaman zaman inceleme soruşturma açıldığı görülüyor. Bu soruşturmalar sonucunda devlet memurunun suçsuz olduğu anlaşıldığında devlet memurlarının mülki amirleri neden memurları koruma yolunu seçerek , haksız yere isnat ve iftirada bulunan vatandaş hakkında ilgili kanunu uygulamıyor.
Ülkemizde bu şekilde hareket eden bir tane Bakan yada Vali var mıdır ?

Yoksa ilgili Bakanlıklar ve Hükümet 657 sayılı DMK 25. Maddesinin uygulanmaması için veliliklere yazı mı yollamıştır…

Bu şekilde haksız suçlama ve iftiraya uğrayan devlet memurları uyanık olmalıdır. Mülki amirine bir dilekçe ile silsile yoluyla başvuru yaparak 657 sayılı Devlet Memurları Kanunun 25. maddesinin çalıştırılmasını istemelidir. Vermiş olduğu dilekçeye 60 gün içerisinde bir cevap gelmezse bu sefer Türk Ceza Kanununa göre bireysel olarak iftira eden kişi hakkında Anayasanın 36. maddesine göre hakkını arayarak suç duyurusunda bulunmalıdır.

Devlet, memurunu iftira ve uydurma suçlara karşı neden korumaz ?
 
Kaynaklar:
T.C. Anayasası
657 Sayılı Kanun
4483 Sayılı Kanun
5237 Sayılı Kanun
Yorumlar
ÇOK OKUNANLAR