Nabi Avcı Filistinli gençlerle buluştu
Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, Başbakanlık Kamu Diplomasisi Koordinatörlüğü'nün Gençlik Programları kapsamında Türkiye'de bulunan 35 Filistinli öğrenciyi kabul etti.
Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, Başbakanlık Kamu Diplomasisi Koordinatörlüğü'nün Gençlik Programları kapsamında Türkiye'de bulunan 35 Filistinli öğrenciyi kabul etti. Avcı, Filistinli gençlere Türkiye'nin eğitim vizyonuna dair bilgi verdi ve Bakanlık'ın çalışmalarını anlattı.
Başöğretmen Salonu'nda gerçekleşen programa Milli Eğitim Bakanlığı Müsteşarı M. Emin Zararsız, Millî Eğitim Bakanlığı Avrupa Birliği ve Dış İlişkiler Genel Müdürü Ziya Yediyıldız, Başbakanlık Dışilişkiler Dairesi Başkanı İlker Astarcı ve bakanlık çalışanları katıldı. Konuşmasına 'Selamun Aleyküm ve Rahmetullahi ve Berekatühü' diye başlayan Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, "1994 yılında geçici olarak kurulduğunun resmen ilan edilmesinden bu yana Filistin Ulusal Yönetimi ekonomik kalkınma yolunda belirli bir mesafe kaydetmişse de işgal şartları nedeniyle içinde bulunduğu genel siyasi durum ve maruz kaldığı bölgesel kısıtlama, ambargo ve abluka nedeniyle ekonomik ilerlemenin Filistin'in gerçek potansiyelinin altında kalmasına ve sınırlı olmasına neden olmuştur." dedi.
AMBARGO, ABLUKA EĞİTİMİ ENGELLEDİ
Filistin'e uygulanan ambargo, abluka ve doğrudan dolaylı baskıların en fazla Filistinli çocukları, gençleri, eğitim kurumları ve öğretmenleri etkilediğini belirten Avcı, "Zaten kalabalık olan sınıflar Filistin'e uygulanan ambargolar nedeniyle yapılan daha da kalabalıklaşmış ve okulların finansa edilmesi daha da zorlaşmıştır. Okullarda çok ciddi öğretmen açığı bulunuyor. Her ne kadar öğrenim çağın gelmiş çocukların okullara kayıt olma oranı yüzde 96'lara ulaşsa da devam konusunda eğitimin güvenlikli ortamda yapılması konusunda çok ciddi sorunlar vardır. Filistinliler geleceğe yatırım açısından eğitime çok önem veren bir toplumdur. Uzun bir zamandan beri çok zor şartlarda yaşamalarına rağmen Filistinli kardeşlerimiz Orta Doğudaki en eğitimli grubu temsil etmektedir."
Filistin makamlarında eğitim alanı ile ilgili hazırlanan bir rapora göre Filistin'deki eğitim kurumları ve öğrencilerin İsrail işgal güçlerinin birinci derecede hedefi olduğunun hatırlatıldığını anlatan Avcı, "Bu baskıların eğitim üzerinde süre giden olumsuz etkilerine dikkat çekiliyor. Bu noktada Aksa İntifadası'nın başladığı 29 Eylül 2000'den Ocak 2003 tarihine kadar geçen sürede bile 298 kız ve erkek öğrenci İsrail işgal güçlerinin saldırılarına hedef olarak hayatını kaybetti. 2 bin 780 öğrencide bu 3 yıllık sürede ciddi biçimde yaralandı. Pek çok okul İsrail askeri güçlerinin emri ile kapatılırken yüzlerce okulda eğitim geçici olarak durduruldu. El Halil'de 3 okul askeri kışlaya dönüştürülürken 25 okul askeri güçler tarafından işgal edilerek kutlama merkezi haline getirildi. Eğitimin sık sık kesintiye uğradığı Filistin'de bazen 1 haftalık sınavlar 2 aylık sürede ancak yapılabiliyor. Özellikte çatışmaların yoğunlaştığı dönemlerde Filistinli çocukların eğitimi sık sık kesintiye uğruyor." şeklinde konuştu.
BAKAN AVCI MAVİ MARMARA OLAYINI ANLATIRKEN DUYGULANDI
Konuşmanın ardından Filistinli öğrenciler Bakan Avcı'ya sorular sordu. Bir öğrencinin "Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile 10 yıl aşkın süredir birlikte çalışıyorsunuz? Unutamadığınız bir anınız var mı?" şeklindeki sorusu üzerine Nabi Avcı, Mavi Marmara olayını anlattı. O gün yaşadıklarını anlatırken duygulandığı gözlenen Bakan Avcı şunları söyledi; "Sizi görünce Gazze'ye gitmek üzere yola çıkan Mavi Marmara gemisine yapılan baskın sürecini hatırladım. Biz o baskının gerçekleştirildiği gün Başbakanımız ile birlikte Güney Amerika gezisi kapsamında Şili'deydik. Baskın haberi alınır alınmaz Başbakan bütün heyeti toplantıya çağırdı ve 'hemen Türkiye'ye dönüyoruz' dedi. Ahmet Davutoğlu'nu hemen Birleşmiş Milletleri acilen toplantıya çağırması için New York'a gönderdi. 600'e yakın farklı milletlerden gönüllü Mavi Marmara baskınından sonra İsrail'de tutuluyordu. Başbakanımız ABD Başkanı Obama'yı aradı. Bu görüşmede 600 gönüllünün 24 saat içinde serbest bırakılmaması halinde Türkiye'nin kendisine yaraşanı yapacağını iletti. Telefon görüşmesinin ardından o gece sabaha karşı 5'te Dışişleri Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı, 2 milletvekili ve benim olduğum 4 kişilik heyet 3 uçakla Tel Aviv'e gittik. 12 saat içinde gönüllü kardeşlerimiz hastanelerde bulunanlar dahil teslim alıp THY ve Türk Hava Kuvvetleri'nin ambulans uçakları ile 24 saat dolmadan Türkiye'ye getirilişimizi hatırladım."