Öğretmenlik bayan mesleği midir?
Başta öğretmenler odası olmak üzere toplumdaki öğretmenlik mesleğinin bayan mesleğine dönüşmesi fikrine ise istatistikler pek de doğru dememektedir.
Dünyaya gözlerimi açtığım anda başlayan öğrenme serüvenimin örgün eğitimdeki ilk halkası ilkokul birinci sınıftı. Birinci sınıftaki öğretmenim Allah sağlıklı uzun ömürler versin, ellerinden öpüyorum sevgili öğretmenim Mustafa Kaş bir erkek öğretmendi. Ortaokul birinci sınıfa başladığımda öğretmenlerimin hepsi erkekti. Matematik Öğretmenim Kazım Karayel, Sosyal Bilgiler öğretmenim Muzaffer Uysal, Türkçe Öğretmenim Yunus Zeyrek, Din Kültürü Öğretmenimiz Allah rahmet eylesin Hasan Gayret, Müzik öğretmenimiz Halil Karakuzu, Fen Bilgisi öğretmenimiz Hanefi Kılıç… İkinci sınıfa başladığımızda ise okulumuza eşiyle birlikte ilk defa bir bayan öğretmen atanmıştı; Güler Hanım. Sosyal Bilgiler öğretmeniydi. Sınıftaki arkadaşlar bayan öğretmenimizin dersinde dersi kaynatmayı pek bir seviyorlardı. Öğretmenimiz böyle durumlarda dersimize girmeyen fen bilgisi öğretmeni olan eşinden destek alıyordu.
Liseye başladığımda bayan öğretmenlerimin sayısında bir hayli artış görülmüştü. Matematik öğretmenim, İngilizce öğretmenim, edebiyat öğretmenim birer bayan öğretmendi. Ne söyleyeyim üçünün dersinde de koskoca lise talebesi bir tek öğrenci bile dersi kaynatmaya cesaret edemezdi.
Göreve başladığım Tunceli ili Ovacık ilçesi Bozkıra mezrasında üç erkek öğretmen görev yapıyorduk. İlçemizin hiçbir mezrasında bayan öğretmen yoktu. Anlayabildiğim kadarıyla o zamanki vali bayanlara pozitif ayrımcılık yapmış ve hiçbir köye bayan öğretmen yollamamıştı.
Bu yazıya niye hatıralarla başladım ve devam ediyorum? Çünkü ilk başladığım yıl olan 1992’den içinde bulunduğumuz 2013 yılına kadar öğretmenler odalarında, öğretmenlik mesleğinin hep bayan mesleği olmaya doğru ilerlediği konuşulur da ondan. Ben dahi birçok konuşmada bu fikre katılanlar cenahında yer almışımdır. Özellikle ilkokul öğretmeni olmamız hasebiyle ilkokullarda durum bu durumu destekler mahiyettedir.
Bütün dünyada bayanların çalışması tarih içerisinde zorlu bir süreç takip etmiştir. Bizim toplumumuzda da bayanların çalışmaya başladığı mesleklerin başında öğretmenlik mesleği gelmektedir. Toplumun yönlendirmesi de hep bu yönde olmuştur. Bayanlara en yakışan mesleğin öğretmenlik olduğu söylenegelmiştir. Yanlışlığını veya doğruluğunu tartışmıyorum fakat burada genel mantık olarak çalışma sürelerinin esnekliğinden dolayı bayanların çocuk büyütme ve ev işlerine daha fazla vakit ayırabilmeleri fikri daha çok göz önüne alınmıştır.
İstatistiklere baktığımızda okul öncesi öğretmenlerinin (anaokulu) nerede ise tamamına yakını bayan öğretmenlerden oluşmaktadır. Başta öğretmenler odası olmak üzere toplumdaki öğretmenlik mesleğinin bayan mesleğine dönüşmesi fikrine ise istatistikler pek de doğru dememektedir. TÜİK (Türkiye İstatistik Kurumu), “İstatistiklerle Kadın-2011” adlı araştırmasına göre durum şöyledir. Okul öncesi eğitimdeki öğretmenlerin yaklaşık olarak tamamı kadın öğretmenlerden oluşmaktadır. 2010-2011 eğitim yılında ilköğretimdeki kadın öğretmenlerin oranı %52,9; ortaöğretimdeki kadın öğretmenlerin oranı % 42,5'tir. Bay ve bayan öğretmen sayısı nerede ise yarı yarıya eş gibidir.
Bu araştırmadan çıkan sonuç, zaman içerisinde kadınların çalışma hayatında yerinin artarak devam ettiğidir. Bayanların meslek tercihlerinde hemşirelikten sonra en fazla öğretmenlik mesleğini tercih ettiklerini söylersek de yanılmış olmayız.
Bu yazı vesilesi ile sizler de bayan veya erkek öğretmenlerinizi şöyle bir hatırlayıverin. Hem sadece hatırlamakla da kalmayın. Öğretmenleriniz sağ ve salim hayatta ise ulaşma imkânınız varsa bir koşu gidip ellerinden öpün. Yok eğer gitme imkânınız yoksa telefonla veya hadi yeni imkânlarla sosyal ağlardan sıcacık bir “Öğretmenin Seni Seviyorum” deyiverin. Sevgili öğretmenlerinizden hakkın rahmetine kavuşanları da birer Fatiha ile anın; ruhlarını şad edin.
Bay ve bayan öğretmenlerim, hepinizi seviyor hürmetle ellerinizden öpüyorum. Rahmeti rahmana kavuşanlara da hayır dualarımı gönderiyorum. (22.02.2013)