Pakistan neyimiz olur?-2
İnsani Yardım Vakfı (İHH) ile Pakistan’a gezimizin asıl amacı vakfın “Yetim” projesini yerinde görmekti.
Bir önceki yazımızda 16-22 Aralık 2013 tarihleri arasındaki Pakistan gezi gözlemlerimizi sizlerle paylaşmaya başlamıştık. Efendim kaldığımız yerden devam edelim.
Pakistan gezimizde TİKA (Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı) ofisini de ziyaret ettik. Bizleri ofisin genç koordinatörü Mehmet Şamil Emin beyefendi çok sıcak bir şekilde karşıladı. Pakistan hakkında heyet üyelerimizi bilgilendirdi. TİKA olarak doğal afetler başta olmak üzere bir çok sıkıntılarında Pakistan’ın yanında olduklarını söyledi.
Yazımızın başlığında “Pakistan neyimiz olur?” diye sormuştuk. Pakistanbizden binlerce kilometre uzaklıkta bir İslam ülkesi. Tarihte fiziki bir birlikteliğimiz olmamış. Fakat ne zamanki Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra ülkemiz topyekün bir Kurtuluş Savaşı’na girmiş; Pakistanlı kardeşlerimiz kollarındaki ziynet eşyalarını, ceplerindeki paralarını bizlere yardım olarak seve seve yollamış. Kardeşlik bu olsa gerek. Ey sevgili kur, işte sorumuzun cevabı da kendiliğinden gelmiş olmuyor mu?
İnsani Yardım Vakfı (İHH) ile Pakistan’a gezimizin asıl amacı vakfın “Yetim” projesini yerinde görmekti. İnsani Yardım Vakfı Pakistan’da Sargodha’daki Khubaib Kolej, Keşmir Bölgesi’ndeki Muzafferabat’taki Khubaib Kolej, Haripur’daki Khubaib Kollege ve yine Haripur’daki Afgan Mültecilerinin çocuklarından oluşan Mevlana Celaledin-i Rumi Okulu’ndaki yetim çocukların her türlü ihtiyacını bağışcılarından topladığı yardımlarla karşılıyor.
Pakistan’ın Keşmir Bölgesi gerçekten zor bir coğrafya. Bizim ülkemizde doğu ve güneydoğu bölgelerimizde çalışan öğretmenler ne kadar zor bir bölgede yaşadıklarını her türlü ortamda anlatırlar. Karadeniz Bölgesi’nin doğal yapısı da bazı zorlukları beraberinde getirir. Bunları niçin hatırlatıyorum; Keşmir’in coğrafyasına dikkatlerinizi çekmek için. Keşmir Bölgesi’ne Muzafferabatta’ki Khubaib Koleji ziyarete çıktığımızda zorlu bir yolculuk olacağını söylediler. Uzaklık kaç kilometre dedim. Yaklaşık 170 km. dediler. Ne kadar zor olabilir ki diye düşündüm? Evet arkadaşlar bu kadarlık mesafeye araçlarla nerede ise beş saatlik bir zaman diliminde ulaşabildik. Göz alabildiğine her yer dağ. Ve bu dağları kıvrıla kıvrıla aşan yollar.
Muzafferabat’taki Khubaib Kolej coğrafi şartların en zorlu bölgesinde, biraz kaba tabirle Keşmir Dağları’nın bir tepesinde. Fakat en şanslı da buradaki yetimler ve öğrenciler. Çünkü okulun yönetiminde dünyalar güzeli bir karı koca bulunuyor. Muhammed Zaim Azim ve eşi Ayşe İhsan. Muhammet Zaim Azim eğitimini yurtdışında tamamlamış ve uzun süre Amerika’da çalışma hayatında bulunmuş. Kendisi anlatmasa da öğrendiğimiz kadarı ile yurtdışında yüksek ücretlerle bir çok iş teklifi almış. Fakat o ve eşi ülkelerinin çocuklarını yetiştirmek için Keşmir’deki bu okulda vatanlarının yetim çocuklarına anne ve babalık etmeyi tercih etmişler, rabbim kendilerinden razı olsun.
İnsani Yardım Vakfı’nın sahip çıktığı yetimlerin de yer aldığı okullardan en zayıf olarak gördüğümüz Afgan Mültecilerinin çocuklarının yetimlerle birlikte eğitim gördüğü Haripur’daki Mevlana Celaledin-i Rumi’den ismini alan Rumi Koleji. Milyonlarca Afganlı mültecinin olduğu Pakistan’da bizlerin yüreklerini dağlasa da, okulda yer alamayan binlerce çocuk için Rumi Okul’unda eğitim görmek onlar ulaşılması zor bir rüya gibi. Bizler de bizim için çok da büyük bir meblağ olmayan aylık 90 liralık bir yardımla burada veya ülkemizin, dünyanın her hangi bir köşesindeki yetime sahip çıkabilir, O2nu dünyada sahipsiz bırakmayabiliriz.
Bu manzarayı görüp, binlerce yetime sahip çıkamayacağımız düşünmedik desek yalan olur. Fakat o an aklıma şu hikâye geldi. “Bir adam okyanus sahilinde yürüyüş yaparken, denize telaşla bir şeyler atan birine rastlar. Biraz daha yaklaşınca bu kişinin, sahile vurmuş denizyıldızlarını denize attığını fark eder ve:
- Niçin bu denizyıldızlarını denize atıyorsun ? diye sorar.
Topladıklarını hızla denize atmaya devam eden kişi, “Yaşamaları için.” cevabını verince, adama şaşkınlıkla:
-İyi ama burada binlerce denizyıldızı var. Hepsini atmanıza imkân yok. Sizin bunları denize atmanız neyi değiştirecek ki ? der.
Yerden bir denizyıldızı daha alıp denize atan kişi:
- Bak onun için çok şey değişti, karşılığını verir.”
Ben de bu hikâyeden aldığım dersle bir yetim çocuğa sahip çıkma gereği hissettim. Belki milyonlarca yetime sahip çıkamam fakat sahip çıktığım o bir yetim için çok şey değişir.
Haydi siz de bir yetime sahip çıkın, onun hayatında çok şey değişsin.
Pakistan gezimizin nihayeti buydu. Bilgi ve bir yetime sahip çıkmak için;
http://yetim.ihh.org.tr/ adresini tıklamanız yeterli. Kalın sağlıcakla. (27.12.2013)