Sertifikalı işsiz danışmanlar gittikçe artıyor!
Geçtiğimiz yıllarda işsizlere rehberlik etmesi için uygulamaya konulan İMD Projesi, fiyaskoyla karşı karşıya. Atama bekleyen binlerce kişi bulunmasına karşın sınav hâlâ yapılıyor ve sistem, sertifikalı ‘işsiz’ danışmanlar üretmeyi sürdürüyor.
MEMURLAR- Son yılların popüler mesleklerinden biri, İş ve Meslek Danışmanlığı (İmd). Avrupa'da yıllardır var olan, Türkiye'de ise yeni oturtulmaya çalışılan bir sistem. Çalışma hayatına yeni başlayacaklar, işsizler, meslek edinmek, değiştirmek ve ilerlemek isteyenler için danışman yetiştirilmesini öngörüyor. 2011'de yine işsiz olan lisans mezunu gençlere fırsat olarak uygulamaya koyuldu. 2012'de yapılan ilk atamayla birlikte 4 bine yakın lisans mezunu Türkiye İş Kurumu'nda (İŞKUR) iş ve meslek danışmanı olarak istihdam edildi. Bu süreçten sonra sertifika almaya hak kazanan binlerce kişiyi ise kötü bir sürpriz bekliyordu. Zira o tarihten sonra ikinci bir atama yapılmadı. Mağduriyetlerini anlatmak isteyen İş ve Meslek Danışmanları, Cumhurbaşkanı'ndan, Başbakan'a, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'ndan (ÇSGB) Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı'na kadar çalmadık kapı bırakmadı. Hatta sıkıntıları gündeme taşımak maksadıyla sanat ve spor dünyasının tanıdık simalarından bile yardım istediler. Halihazırda çözüm adına atılmış herhangi bir adım yok. Başbakan'ın "Her işsize bir danışman" vaadiyle başlatılan proje tam bir fiyaskoyla sonuçlandı. İşsizlere rehberlik etmek amacıyla yola çıkan 'sertifikalı' işsizlerin içinde bulundukları mağduriyeti anlamak için gelin nasıl bir süreç geçirdiklerine göz atalım.
Zaman gazetesinin haberine göre; İmd olabilmek için öncelikle KPSS'ye girmiş olma koşulu isteniyor. Daha sonra Sakarya ve Anadolu Üniversitesi tarafından yapılan yazılı ve mülakat sınavlarını geçmeniz gerekiyor. Sınava başvuruda bulunup tüm aşamalarını başarıyla tamamlamış olanlara sertifika veriliyor. Uluslararası geçerliliği olduğu belirtilen bu belgeyle İŞKUR şubelerinde çalışma hakkını elde ediyorsunuz. Lakin danışmanlığınız sertifikayla taçlandırılmış olsa da mesleğinizi icra etmek için atanmanız gerekiyor. İşte sertifikayı edinmiş binlerce kişinin mağduriyeti tam da bu noktada ortaya çıkıyor. Zira kontenjan açığını geçtiğimiz yıllarda yaptığı alımlarla tamamlayan ÇSGB'nin yeni atamaları ne zaman yapacağı ya da yapıp yapmayacağı şu an için meçhul. Son iki yıldır sertifika alan ve ataması yapılmayanların sayısı 7 bini geçkin. Bu durumda şöyle bir soru geliyor akıllara. Madem ihtiyaç yok neden hala sınav yapılıyor ve sertifika veriliyor? Son derece kaotik olan bu durumu konunun muhataplarına soralım istedik. Lakin ne Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'ndan ne de İŞKUR'dan herhangi bir geri dönüş alamadık. Üniversiteler ise sorunun kendileriyle ilgili olmadığı gerekçesiyle topu Bakanlığa ve İşkur'a atıyor. Mağdurlar ise para, zaman ve emeklerinin çalındığı görüşünde. Üstelik tek mağdur atanamayanlar değil atananlar da ciddi sorunlarla mücadele ediyor.
'SERTİFİKANIZ VAR AMA KARŞILIĞI YOK'
G.K. 3 aşamadan oluşan sınav sürecinin bir hayli zor ve sıkıntılı geçtiğini belirtiyor: "Kalın bir çalışma kitabı var. Konular zor olmamakla birlikte tamamından sorumlu olduğunuz için her şeyi bilmek durumundasınız. Düşünün; üniversiteden mezun olmuş, KPSS'ye girmiş, yüksek puan almışsınız ancak kendi alanınızda atamanız yapılmadığı için 'Belki bu sefer memur oluruz.' ümidiyle bu sınava hazırlanıp kazanmışsınız. Sertifikanız var ama hiçbir karşılığı yok. Tüm emek, para, zaman ve hayal çöp! G.K. sınavı düzenleyen kurumlar arasındaki koordinasyonsuzluğa da dikkat çekiyor: "Sınava girdiğim yıl benimle birlikte 6 bin kişi sertifika aldı. Bakanlık, 'Gerekli alımı yaptık, belki ara alım yaparız.' diyor. Alım yapılmayacaksa üniversiteler neden hala yılda iki kez sınav yapmaya devam ediliyor?" Sertifikanın yalnızca kamu kurumlarında değil özel sektörde de geçerliliği olduğu söyleniyor. G.K. ise İş ve Meslek Danışmanlığı Türkiye'de yeni bir meslek olduğundan sertifikanın özel sektörde herhangi bir karşılığı olmadığını dile getiriyor. Bir diğer sorun da KPSS puanıyla ilgili. Bilindiği üzere 2 yıl geçerliliği var. Bu durumda sertifika almış ancak 2 yıl ataması yapılmamış kişinin yeniden KPSS'ye girmesi gerekiyor. KPSS'den yüksek puan alan S.Ç., "Sınavdan iyi puan almama rağmen kendi alanımda atanamadım. Bir ümit dedim, sağdan soldan borç alarak bu sınava girdim ve sertifikayı aldım. Aylardır atama bekliyorum. Zaman ben ve benim durumumda olan binlerce arkadaşım aleyhine işliyor çünkü geçerlilik süresi yakında dolacak. Oysa Başbakan konuyla ilgili bir konuşmasında 'Biz varken emekler asla zayi olmayacak, söz konusu gençlikse yapamayacağımız bir şey yoktur.' beyanında bulunmuştu. Sözünü tutmasını bekliyoruz." diyor.
Bir diğer mağdur L.E. ise sıkıntılarını şu şekilde sıralıyor: "Yalnızca sınav başvuru ücreti 400 lira. Bildiğim kadarıyla hiçbir sınavın başvuru ücreti bu kadar yüksek değil. Türkiye'nin her yerinden müracaat yapılıyor ancak sadece Eskişehir ve Sakarya'da sınava girebiliyorsunuz. İnsanlar Kars'tan, Diyarbakır'dan, Rize'den kalkıp sınavın yapıldığı bu şehirlere gidiyor. Dolayısıyla bu masraf 400 lirayla sınırlı kalmıyor. Konaklama, yeme içme de eklenince 1000 lirayı geçiyor. Sınav üç aşamalı olduğu için birkaç hafta sonra tekrar gitmek durumunda kalıyorsunuz. Aylarca sarf ettiğimiz emekten geçtim, sınava girenlerin çoğunun işsiz ve borç alarak bu masrafları karşılamaya çalışıyor. Bakan'ın 'Sertifikayı alsınlar bir zararı olmaz.' açıklaması binlerce kişinin emeğini hiçe sayıcı ve son derece rencide edici."
Özetle, her yıl binlerce üniversite mezunu bu sınava giriyor, kazanıyor ve işsizlere danışmanlık edemeden sertifikalı işsizler olarak atanmayı bekliyor. Böyle giderse yakında onlar da İŞKUR'a başvurup 'atanmış' 'imd'cilerden iş bulmaları için yardım isteyeceğe benziyor. Tabii onlar da yakın zamanda işlerinden olmazlarsa.
ATANAN DA DERTLİ ATANAMAYAN DA!
K.Ş., alımların yapıldığı ilk yıl (2012) atanan 'şanslı'lardan. Tekstil mühendisliği mezunu. O da birçoğu gibi 'devlete kapak atayım' düşüncesiyle başvurmuş. Atanmakla sona ermemiş sıkıntılar. Geçtiğimiz aylarda çıkarılan torba kanunla ataması yapılan binlerce sözleşmeli imd'ciye kadroya geçme hakkı tanınmış. Ancak bakanlığın kadroya geçenlerin maaşından yaptığı 800 liralık bir kesinti sevinçlerini yarım bırakmış. Bu yüzden 3800 kişiden 300'ü maddi durumlarını düşünerek sözleşmeli kalmayı tercih etmiş ve artık isteseler de kadroya geçme hakları bulunmuyor. Çalışan imd'cilerin sorunları bununla da sınırlı değil çünkü sertifikalarının geçerlilik süresi 5 yıl. K.Ş. bu süre sona erdiğinde Mesleki Yeterlilik Kurumu tarafından yeniden sınava tabi tutulacaklarını söylüyor. Başarılı olurlarsa mesleklerine devam edebilecekler, aksi durumda memurlukları devam etse de 'uygun' bir başka kadroya geçirilecekler. K.Ş. bu uygulamanın hiç adil olmadığını söylüyor ve ekliyor: "Aynı kurumda yıllarca çalışan başka hiçbir memur 5 yıl sonra böyle bir sınava tabi tutulmuyor. Yalnızca bize uygulanması anlaşılır gibi değil. Sözleşmeli arkadaşlarımızın durumu daha vahim, sınavı geçemezlerse sözleşmeleri tamamen iptal olacak. bin Bin bir emekle aldığınız sertifika ve 5 yıl hizmet verdiğiniz mesleğiniz bir anda elinizden alınmış olacak."
GÜNÜ KURTARMA DÜŞÜNCESİYLE SİSTEM ELLERİNDE PATLADI
İş ve Meslek Danışmaları Dayanışma Derneği'nden bir yetkili şunları söylüyor: "Her işsize bir danışman getirmek Hükümetin seçim vaatlerinden biriydi. Sistemi uygulayacak kurum İŞKUR. 'Peki altyapısı yeterli mi, nitelikli personele sahip mi? Nasıl bir çalışma sistematiği uygulanacak, ne gibi yöntemler geliştirilecek?' vs. gibi noktalara dikkat edilmedi. Günü kurtarma düşüncesiyle herhangi bir altyapı oluşturmadan hareket edildiği için sistem ellerinde patladı. Bizler atandık ancak sorunlarımız bitmedi. Özlük haklarımızla ilgili ciddi sıkıntılar var. Henüz belirlenmiş bir yönetmeliğimiz bulunmuyor. Ayrıca teknolojik altyapı ve fiziki ortamı son derece yetersiz. Bazı masaları iki-üç kişi kullanıyor. Avrupa'daki danışmanlar portföyümüzde 200 işsiz var. Bizde ise en aşağı 1500 kişi var. Sosyal devlet olgusu yeni yeni oturuyor diye bu konuya da emekleyerek başlamak zorunda değiliz. Doğru yöntemler uygulansa mesafe kat edilebilirdi. Motivasyonun birinci kaidesi ücrettir. 800 liralık düşüş motivasyonumuzu bir hayli düşürdü. Bir buçuk sene bu maaşla çalışırken birdenbire bir kesinti performansımıza da yansıdı. Koşullar böyle devam ederse hepimiz istifa edeceğiz. Başka yerlere atanmak için uğraşacağız."
İSTİHDAM SAĞLAMAK BİZİM GÖREVİMİZ DEĞİL
Sınavı düzenleyen iki kurumdan biri olan Sakarya Üniversitesi öğretim görevlisi Yrd. Doç. Dr. Hayrettin Zengin: "SAÜSEM; Mesleki Yeterlilik Kurumu adına sınav yapma ve yeterlilik belgesi verme konusunda yetkilendirilmiş bir kurumdur. Dolayısı ile Sakarya Üniversitesi Sürekli Eğitim ve Araştırma Merkezi (SAÜSEM) istihdam sağlayıcı veya işveren pozisyonunda olmadığı gibi işe yerleşme-yerleşememe konularından da uzaktır. Makine Mühendisleri Odası veya diğer personel belgelendirme konularında yetkilendirilmiş kurumların, kaynakçı sınavı yaparak kaynakçı belgesi verdiği, kişilerin bu belge ile nerede nasıl işe yerleştiği ile ilgilenmesinin beklenmediği gibi, SAÜSEM'in de İş ve Meslek Danışmanı belgesi verdiği kişilerin, bu belgelerini kullanarak istihdam edilip edilmediği konusunda taraf olması beklenmemelidir. Sertifika için kurumumuzun düzenlediği sınavlara başvuran adaylar, alternatif iş olanakları olarak istihdam sağlayıcı firmaların insan kaynakları bölümü başta olmak üzere personel işleri ile ilgili departmanlara başvurabilirler. Verilen belgenin uluslararası geçerliliği bulunmaktadır. Sınav için başvuruda bulunacak adaylar, tüm kamu ya da özel iş olanaklarını araştırarak, ilan edilen sınav ücretini ve diğer masrafları hesap etmeli, buna göre umut ve finans bağlamalıdır. Sınav başvurusu yapacak adaylar lisans mezunu olduğundan bu tür hesapları reel olarak yapabilecek kapasitededir ve SAÜSEM hiçbir iletişim yöntemini kullanarak boş vaat ya da çeldirici bilgilendirme yapmamaktadır."