Sözleşmeliler harcırah alacak mı?
Resmi Gazete'nin bugünkü sayısında, sözleşmelilerin harcırah durumu" ile ilgili olarak Danıştay kararları yayımlanmıştır. Resmi Gazete'ye sözleşmeli personelin danıştay harcırah kararları şöyle...
Resmi Gazete'nin bugünkü sayısında, daha önce de defalarca dile getirdiğimiz "sözleşmelilerin harcırah durumu" ile ilgili olarak Danıştay kararları yayımlanmıştır. Gerek MEB gerekse diğer bakanlıklar bu kararlar doğrultusunda personelini mağdur etmeyerek sözleşmeli personeline (mahkemeye gerek kalmaksızın) daimi vazife harcırahını ödemelidir.
12 Ağustos 2013 PAZARTESİ
Resmî Gazete
Sayı : 28733
DANIŞTAY KARARLARI
Danıştay İkinci Daire Başkanlığından:
Esas No : 2013/455
Karar No: 2013/1406
Kanun Yararına Temyiz İsteminde Bulunan : Danıştay Başsavcılığı
Davacı : Dilek Sahillioğulları
Vekili : Av. Cengiz Ünal
Tepebağ Mah. 27044 Sok. İbrahim Günay İşhanı No:13/4 ADANA
Davalı : Hatay Valiliği
İsteğin Özeti : Hatay İdare Mahkemesi'nin 30.12.2011 günlü, E:2011/489, K:2011/2397 sayılı kararının, Danıştay Başsavcılığı tarafından 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 51. maddesi uyarınca kanun yararına bozulması istenilmektedir.
Danıştay Tetkik Hakimi : Özgür Metin
Düşüncesi : Danıştay Başsavcılığının kanun yararına temyiz isteminin kabulü ile Hatay İdare Mahkemesi'nce verilen kararın, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 51. maddesi uyarınca hükmün sonuçlarına etkili olmamak üzere kanun yararına bozulması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Başsavcısı : Mevlüt Çetinkaya
Düşüncesi : Van İli, Başkale İlçesi, Oğulveren İlköğretim Okulu'nda 657 sayılı Yasa'nın 4/B maddesi uyarınca sözleşmeli statüde sınıf öğretmeni olarak görev yapmakta iken Hatay İli, Avsuyu İlköğretim Okulu'na atanan davacı tarafından, bu atama nedeniyle verilmeyen yolluğun ödenmesi istemiyle 01.03.2011 tarihinde yaptığı başvurunun reddine ilişkin işlemin iptali ve yolluğun yasal faiziyle birlikte ödenmesine hükmedilmesi istemiyle açılan davanın süre aşımı yönünden reddine dair Hatay İdare Mahkemesinin 30.12.2011 gün ve E:2011/489, K:2011/2397 sayılı kararının yürürlükteki hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek davacı Dilek Sahillioğulları tarafından kanun yararına bozulmasının istenmesi üzerine dava dosyası da getirtilerek konu incelendi:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 51'inci maddesinde, "niteliği bakımından yürürlükteki hukuka aykırı bir sonucu ifade eden" kararların kanun yararına temyiz olunabileceği belirtilmiştir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 7'nci maddesinin 1'inci fıkrasında, dava açma süresinin özel kanunlarında ayrı süre gösterilmeyen hallerde Danıştay'da ve idaremahkemelerinde altmış gün olduğu hükmü getirilmiş; 10'uncu maddesinde, "İlgililerin, haklarında idari davaya konu olabilecek bir işlem veya eylemin yapılması için idari makamlara başvurabilecekleri, altmış gün içinde bir cevap verilmezse isteğin reddedilmiş sayılacağı, ilgililerin altmış günün bittiği tarihten itibaren dava açma süresi içinde konusuna göre Danıştay'a, idare ve vergi mahkemelerine dava açabilecekleri''; 11'inci maddesinde de, "İlgililer tarafından idari dava açılmadan önce, idari işlemin kaldırılması, geri alınması, değiştirilmesi veya yeni bir işlem yapılmasının üst makamdan, üst makam yoksa işlemi yapmış olan makamdan idari dava açma süresi içinde istenebileceği, bu başvurmanın işlemeye başlamış olan idari dava açma süresini durduracağı, altmış gün içinde bir cevap verilmezse isteğin reddedilmiş sayılacağı, isteğin reddedilmesi veya reddedilmiş sayılması halinde dava açma süresininyeniden işlemeye başlayacağı ve başvurma tarihine kadar geçmiş sürenin de hesaba katılacağı" hükmüne yer verilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden; davacının naklen atanması nedeniyle yolluk verilmesi istemiyle yaptığı başvurunun reddi üzerine açılan davada, davacının 31.8.2009 tarihli işlemle atandığı okulda göreve başladığı harcırahının ödenmemesi üzerine sürekli görev yolluğuna ilişkin dava açması ya da 2577 sayılı Kanun'un 11'inci maddesi uyarınca idareye başvurması gerekirken, bu süre geçirildikten çok sonra anılan atama işleminden kaynaklanan yolluğun verilmesi istemiyle idareye yapılan 01.03.2011 tarihli başvurunun reddine ilişkin işlemin iptali istemiyle 29.03.2011 tarihinde açılan davanın süre aşımı nedeniyle esasını inceleme olanağı bulunmadığı gerekçesiyle, süre aşımı yönünden reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
Yolluk ödenmesine neden olan işlemin hukuki sebebi genellikle atama, nakil veya geçici görevlendirme işlemlerinden biri olmakla birlikte, yolluğun ödenmesi konusunda idari dava konusu olabilecek bir uyuşmazlığın doğması, yolluk konusunda bir işlemin tesis edilmiş olması koşuluna bağlıdır. Yolluk konusundaki işlem ise yolluğa hak kazandıran atama, nakil veya geçici görevlendirme işlemiyle birlikte, atama, nakil veya görevlendirmenin "yolluklu veya yolluksuz" olduğunun işlemde belirtilmesi suretiyle tesis edilebileceği gibi yolluğa hak kazandığı iddiasında olan kişinin yolluk talebiyle başvurusu üzerine de tesis edilebilir.
Atama, nakil veya geçici görevlendirme işlemiyle birlikte tesis edilmiş bir yolluk işleminin varlığı halinde,dava açma süresi, yolluksuz ibaresi yer alan işlemin tebliğ tarihine göre; yolluk konusunda asıl işlemde ödenip ödenmeyeceği hususunda bir ibare konulmamış ya da ayrı bir işlem kurulmamış olması halinde dava açma süresi, 2577 sayılı Kanun'un 10. maddesinde öngörüldüğü gibi ilgili tarafından yöneltilecek bir başvuru üzerine oluşacak açık veya zımni bir ret işlemine göre hesaplanacaktır.
Davacının, naklen atanmasına ilişkin işlemde "yolluksuz" ibaresi bulunmadığına göre, bu işlemden doğan yolluğunun tarafına ödenmesi için yaptığı başvuru 2577 sayılı Yasa'nın 10'uncu maddesi kapsamında olup, bu başvuru üzerine kurulan işlemin iptali istemiyle açılan davanın süresinde olduğu açıktır.
Kaldı ki, uyuşmazlık konusu olayda, dava konusu işlemin yasal dayanaklarını oluşturan ve 06.06.1978 tarihli ve 7/15754 sayılı Bakanlar Kurulu kararı ile yürürlüğe konulan Sözleşmeli Personel Çalıştırılmasına İlişkin Esasların 4. maddesinde yer alan; "Sözleşmeli personele geçici görev yolluğu dışında harcırah ödenemez." ibaresi ile buna paralel olarak yürürlüğe sokulan Milli Eğitim Bakanlığı'nın 2006/58 sayılı Genelgesi'nin 11. maddesinde yer alan; "Sözleşmeli öğretmenlere sürekli görev yolluğu ödenmeyecektir." ibaresinin Danıştay İkinci Dairesi'nin 28.02.2011 günlü, E:2010/5994 sayılı kararıyla yürütmesinin durdurulmuş olması nedeniyle oluşan yeni hukuki durum karşısında, davacının sürekli görev yolluğunu alabilmek için,2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 10. maddesi kapsamında idareye her zaman başvurabileceği de açıktır.
Bu nedenle, Hatay İdare Mahkemesinin, yürürlükteki hukuka aykırı sonuçlar ifade ettiği açık bulunan 30.12.2011 gün ve E:2011/489, K:2011/2397 sayılı kararının, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 51'inci maddesi uyarınca, kanun yararına bozulmasının uygun olacağı düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay İkinci Dairesi'nce işin gereği düşünüldü:
Dava; Van İli, Başkale İlçesi, Oğulveren İlköğretim Okulu'nda 657 sayılı Yasa'nın 4/B maddesi uyarınca sözleşmeli statüde Sınıf Öğretmeni olarak görev yapmakta iken, Hatay İli, Merkez, Avsuyu İlköğretim Okulu'na atanan davacının, bu atama nedeniyle verilmeyen yolluğunun ödenmesi istemiyle 1.3.2011 tarihinde yaptığı başvurunun reddine ilişkin 7.3.2011 günlü, 8457 sayılı işlemin iptali ve yolluğun hak ediş tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine hükmedilmesi istemiyle açılmıştır.
Hatay İdare Mahkemesi Hakimi tarafından verilen 30.12.2011 günlü, E:2011/489, K:2011/2397 sayılı kararla; davacının talep ettiği harcırah için, atama kararnamesinin tebliğinden veya en geç bu atamayı müteakip yeni görev yeri olan Hatay İli, Merkez, Avsuyu İlköğretim Okulu'nda göreve başladığı tarihten itibaren altmış günlük dava açma süresi içinde dava açması veya aynı süre içinde 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 11. maddesi uyarınca idareye başvuruda bulunması gerekirken, bu süreler geçirildikten çok sonra idareye yapılan başvurunun reddi üzerine açılan davanın süresinde açılmadığı ve dolayısıyla esasının incelenmesi olanağının bulunmadığı gerekçesiyle davanın süre aşımı nedeniyle reddine hükmedilmiş, söz konusu karar itiraz edilmemek suretiyle kesinleşmiştir.
Hatay İdare Mahkemesi'nin 30.12.2011 günlü, E:2011/489, K:2011/2397 sayılı kararının hukuka aykırı olduğu belirtilerek kanun yararına bozulmasının istenilmesi üzerine Danıştay Başsavcılığı "yürürlükteki hukuka aykırı bir sonucu ifade eden" sözkonusu kararın, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 51. maddesi uyarınca kanun yararına bozulmasını istemektedir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun "Kanun Yararına Bozma" başlıklı 51. maddesinde, "1. Bölge idare mahkemesi kararları ile idari ve vergi mahkemelerince ve Danıştayca ilk derece mahkemesi olarak verilip temyiz incelemesinden geçmeden kesinleşmiş bulunan kararlardan niteliği bakımından yürürlükteki hukuka aykırı bir sonucu ifade edenler, ilgili bakanlıkların göstereceği lüzum üzerine veya kendiliğinden başsavcı tarafından kanun yararına temyiz olunabilir.
2. Temyiz isteği yerinde görüldüğü takdirde karar, kanun yararına bozulur. Bu bozma kararı, daha önce kesinleşmiş olan mahkeme veya Danıştay kararının hukuki sonuçlarını kaldırmaz.
3. Bozma kararının bir örneği ilgili Bakanlığa gönderilir ve Resmi Gazete'de yayımlanır." hükmü yer yer almaktadır.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 7'nci maddesinin 1'inci fıkrasında, dava açma süresinin özel kanunlarında ayrı süre gösterilmeyen hallerde Danıştay'da ve idaremahkemelerinde altmış gün olduğu ve bu sürenin idari uyuşmazlıklarda yazılı bildirimin yapıldığı tarihi izleyen günden başlayacağı hükmü getirilmiş; 10'uncu maddesinde, ilgililerin, haklarında idari davaya konu olabilecek bir işlem veya eylemin yapılması için idari makamlara başvurabilecekleri, altmış gün içinde bir cevap verilmezse isteğin reddedilmiş sayılacağı, ilgililerin altmış günün bittiği tarihten itibaren dava açma süresi içinde konusuna göre Danıştay'a, idare ve vergi mahkemelerine dava açabilecekleri; 11'inci maddesinde de, ilgililer tarafından idari dava açılmadan önce, idari işlemin kaldırılması, geri alınması, değiştirilmesi veya yeni bir işlem yapılmasının üst makamdan, üst makam yoksa işlemi yapmış olan makamdan idari dava açma süresi içinde istenebileceği, bu başvurmanın işlemeye başlamış olan idari dava açma süresini durduracağı, altmış gün içinde bir cevap verilmezse isteğin reddedilmiş sayılacağı, isteğin reddedilmesi veya reddedilmiş sayılması halinde dava açma süresininyeniden işlemeye başlayacağı ve başvurma tarihine kadar geçmiş sürenin de hesaba katılacağı hükmüne yer verilmiştir.
Yolluk ödenmesine (hak kazanılmasına) neden olan işlemin hukuki sebebi genellikle atama, nakil veya geçici görevlendirme işlemlerinden biri olmakla birlikte, yolluğun ödenmesi konusunda idari dava konusu olabilecek bir uyuşmazlığın doğması, yolluk konusunda bir işlemin tesis edilmiş olması koşuluna bağlıdır. Yolluk konusundaki işlem ise yolluğa hak kazandıran atama, nakil veya geçici görevlendirme işlemiyle birlikte, atama, nakil veya görevlendirmenin "yolluklu veya yolluksuz" olduğunun işlemde belirtilmesi suretiyle tesis edilebileceği gibi yolluğa hak kazandığı iddiasında olan kişinin yolluk talebiyle başvurusu üzerine de tesis edilebilir. Doğal olarak sözü edilen asıl işlemle birlikte tesis edilmiş bir yolluk işleminin varlığı halinde, yani yolluklu veya yolluksuz ibaresinin işlemde yer alması halinde dava açma süresi, yolluksuz ibaresi yer alan işlemin tebliğ tarihine göre; yolluk konusunda asıl işlemde ödenip ödenmeyeceği hususunda bir ibare konulmamış ya da ayrı bir işlem kurulmamış olması halinde dava açma süresi, 2577 sayılı Kanun'un 10. maddesinde öngörüldüğü gibi ilgili tarafından yöneltilecek bir başvuru üzerine oluşacak açık veya zımni bir ret işlemine göre hesaplanacaktır.
Dosyanın incelenmesinden; Van İli, Başkale İlçesi, Oğulveren İlköğretim Okulu'nda 657 sayılı Yasa'nın 4/B maddesi uyarınca sözleşmeli statüde Sınıf Öğretmeni olarak görev yapmakta iken, 31.8.2009 günlü işlemle Hatay İli, Merkez, Avsuyu İlköğretim Okulu'na atanarak yeni görev yerine 8.9.2009 tarihinde başlayan davacının, bu atama işleminden dolayı alamadığı sürekli görev yolluğunun ödenmesi için Avsuyu İlköğretim Okulu Müdürlüğü'ne yaptığı 1.3.2011 günlü başvurusunun Hatay Valiliği, İl Milli Eğitim Müdürlüğü'nün 7.3.2011 günlü, 8457 sayılı işlemi ile reddi üzerine bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Her ne kadar Hatay İdare Mahkemesi'nce, 31.8.2009 günlü onayla atanan davacının atandığı yerde göreve başladığı 8.9.2009 tarihinin, kendisine yolluk ödenmediğini öğrendiği son tarih olarak kabulünün gerekmekte olduğu belirtilerek ve yapılan hesaplama sonucu, dava süre aşımı yönünden reddedilmiş ise de, dava konusu olayda başvuru öncesinde davacıya tebliğ edilmek suretiyle kendisine yolluk verilmeyeceğine ilişkin bir işlemin mevcut olmaması karşısında; yolluk ödenmesi talebiyle sonradan yapılan başvuru, 2577 sayılı Kanun'un 10. maddesi kapsamında yapılmış bir başvuru niteliğini taşıdığından, bu konuda çıkan uyuşmazlıkta atandığı yerde göreve başlama tarihinin dava açma süresi için başlangıç olarak alınmasına hukuken olanak bulunmamaktadır.
Kaldı ki, uyuşmazlık konusu olayda, dava konusu işlemin yasal dayanaklarını oluşturan ve 06.06.1978 tarihli ve 7/15754 sayılı Bakanlar Kurulu kararı ile yürürlüğe konulan Sözleşmeli Personel Çalıştırılmasına İlişkin Esasların 4. maddesinde yer alan; "Sözleşmeli personele geçici görev yolluğu dışında harcırah ödenemez." ibaresi ile buna paralel olarak yürürlüğe sokulan Milli Eğitim Bakanlığı'nın 2006/58 sayılı Genelgesi'nin 11. maddesinde yer alan; "Sözleşmeli öğretmenlere sürekli görev yolluğu ödenmeyecektir." ibaresinin Danıştay İkinci Dairesi'nin 28.02.2011 günlü, E:2010/5994 sayılı kararıyla yürütmesinin durdurulmuş olması nedeniyle oluşan yeni hukuki durum karşısında, davacının sürekli görev yolluğunu alabilmek için,2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 10. maddesi kapsamında idareye her zaman başvurabileceği de açıktır.
Bu nedenle, Hatay İdare Mahkemesinin, yürürlükteki hukuka aykırı sonuçlar ifade ettiği açık bulunan 30.12.2011 günlü, E:2011/489, K:2011/2397 sayılı kararında hukuki isabetgörülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle; Danıştay Başsavcılığının kanun yararına temyiz isteminin kabulü ile Hatay İdare Mahkemesi'nce verilen 30.12.2011 günlü, E:2011/489, K:2011/2397 sayılı kararın 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 51. maddesi uyarınca hükmün sonuçlarına etkili olmamak üzere kanun yararına bozulmasına; kararın birer suretinin Danıştay Başsavcılığına, Hatay Valiliği ile davacıya gönderilmesine ve bu kararın Resmi Gazete'de yayımlanmasına, 13.3.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
—— • ——
Danıştay İkinci Daire Başkanlığından :
Esas No : 2013/555
Karar No : 2013/1408
Kanun Yararına Temyiz İsteminde Bulunan : Danıştay Başsavcılığı
Davacı : Çağlar Altan Kökçü
Vekili : Av. Durmuş Ali Kümük
Şems Mah. Şerafettin Cad. Zenginhan No:52/409 Karatay/KONYA
Davalı : Ayrancı Kaymakamlığı - KARAMAN
İsteğin Özeti : Konya Bölge İdare Mahkemesi'nin 10.7.2012 günlü, E:2012/610, K:2012/630 sayılı kararının, Danıştay Başsavcılığı tarafından 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 51. maddesi uyarınca kanun yararına bozulması istenilmektedir.
Danıştay Tetkik Hakimi : Özgür Metin
Düşüncesi : Danıştay Başsavcılığının kanun yararına temyiz isteminin kabulü ile Konya Bölge İdare Mahkemesi'nce verilen kararın, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 51. maddesi uyarınca hükmün sonuçlarına etkili olmamak üzere kanun yararına bozulması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Başsavcısı : Mevlüt Çetinkaya
Düşüncesi : Erzurum İli, Çat İlçesi, Karaşeyh İlköğretim Okulu'nda 657 sayılı Yasa'nın 4/B maddesi uyarınca sözleşmeli statüde sınıf öğretmeni olarak görev yapmakta iken Karaman İli, Ayrancı Yatılı İlköğretim Okulu'na atanan davacı tarafından, bu atama nedeniyle verilmeyen yolluğun ödenmesi istemiyle 23.01.2012 tarihinde yaptığı başvurunun reddine ilişkin işlemin iptali ve yolluğun yasal faiziyle birlikte ödenmesi yolunda verilen Konya 1. İdare Mahkemesinin 30.04.2012 gün ve E:2012/198, K:2012/552 sayılı tek hakimli kararının bozularak davanın süreaşımı yönünden reddine ilişkin Konya Bölge İdare Mahkemesinin 10.07.2012 gün ve E:2012/610, K:2012/630 sayılı kararının yürürlükteki hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek davacı vekili Av. Durmuş Ali Kümük tarafından kanun yararına bozulmasının istenilmesi üzerine konu incelendi:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 51'inci maddesinde, "niteliği bakımından yürürlükteki hukuka aykırı bir sonucu ifade eden" kararların kanun yararına temyiz olunabileceği belirtilmiştir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 7'nci maddesinin 1'inci fıkrasında, dava açma süresinin özel kanunlarında ayrı süre gösterilmeyen hallerde Danıştay'da ve idaremahkemelerinde altmış gün olduğu hükmü getirilmiş; 10'uncu maddesinde, "İlgililerin, haklarında idari davaya konu olabilecek bir işlem veya eylemin yapılması için idari makamlara başvurabilecekleri, altmış gün içinde bir cevap verilmezse isteğin reddedilmiş sayılacağı, ilgililerin altmış günün bittiği tarihten itibaren dava açma süresi içinde konusuna göre Danıştay'a, idare ve vergi mahkemelerine dava açabilecekleri''; 11'inci maddesinde de, "İlgililer tarafından idari dava açılmadan önce, idari işlemin kaldırılması, geri alınması, değiştirilmesi veya yeni bir işlem yapılmasının üst makamdan, üst makam yoksa işlemi yapmış olan makamdan idari dava açma süresi içinde istenebileceği, bu başvurmanın işlemeye başlamış olan idari dava açma süresini durduracağı, altmış gün içinde bir cevap verilmezse isteğin reddedilmiş sayılacağı, isteğin reddedilmesi veya reddedilmiş sayılması halinde dava açma süresininyeniden işlemeye başlayacağı ve başvurma tarihine kadar geçmiş sürenin de hesaba katılacağı" hükmüne yer verilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden; davacının naklen atanması nedeniyle yolluk verilmesi istemiyle yaptığı başvurunun reddi üzerine açılan davada, davacının 07.08.2009 tarihli işlemle atandığı okulda göreve başladığı harcırahının ödenmemesi üzerine sürekli görev yolluğuna ilişkin dava açması ya da 2577 sayılı Kanun'un 11'inci maddesi uyarınca idareye başvurması gerekirken, bu süre geçirildikten çok sonra anılan atama işleminden kaynaklanan yolluğun verilmesi istemiyle idareye yapılan 23.01.2012 tarihli başvurunun reddine ilişkin işlemin iptali istemiyle 8.02.2012 tarihinde açılan davada dava konusu işlemin iptaline ve davanın kabulüne ilişkin Konya 1.İdare Mahkemesince verilen 30.04.2012 gün ve E:2012/198, K:2012/552 sayılı karara yapılanitiraz üzerine davaya bakan Konya Bölge İdare Mahkemesinin 10.07.20102 günlü ve E:2012/610.K:2012/630 sayılı kararıyla da; davanın süre aşımı nedeniyle esasının incelenmesine yasal olanak bulunmadığı gerekçesiyle, anılan kararın bozulmasına ve davanın süre aşımı yönünden reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
Yolluk ödenmesine neden olan işlemin hukuki sebebi genellikle atama, nakil veya geçici görevlendirme işlemlerinden biri olmakla birlikte, yolluğun ödenmesi konusunda idari dava konusu olabilecek bir uyuşmazlığın doğması, yolluk konusunda bir işlemin tesis edilmiş olması koşuluna bağlıdır. Yolluk konusundaki işlem ise yolluğa hak kazandıran atama, nakil veya geçici görevlendirme işlemiyle birlikte, atama, nakil veya görevlendirmenin "yolluklu veya yolluksuz" olduğunun işlemde belirtilmesi suretiyle tesis edilebileceği gibi yolluğa hak kazandığı iddiasında olan kişinin yolluk talebiyle başvurusu üzerine de tesis edilebilir.
Atama, nakil veya geçici görevlendirme işlemiyle birlikte tesis edilmiş bir yolluk işleminin varlığı halinde,dava açma süresi, yolluksuz ibaresi yer alan işlemin tebliğ tarihine göre; yolluk konusunda asıl işlemde ödenip ödenmeyeceği hususunda bir ibare konulmamış ya da ayrı bir işlem kurulmamış olması halinde dava açma süresi, 2577 sayılı Kanun'un 10. maddesinde öngörüldüğü gibi ilgili tarafından yöneltilecek bir başvuru üzerine oluşacak açık veya zımni bir ret işlemine göre hesaplanacaktır.
Davacının, naklen atanmasına ilişkin işlemde "yolluksuz" ibaresi bulunmadığına göre, bu işlemden doğan yolluğunun tarafına ödenmesi için yaptığı başvuru 2577 sayılı Yasa'nın 10'uncu maddesi kapsamında olup, bu başvuru üzerine kurulan işlemin iptali istemiyle açılan davanın süresinde olduğu açıktır.
Kaldı ki, uyuşmazlık konusu olayda, dava konusu işlemin yasal dayanaklarını oluşturan ve 06.06.1978 tarihli ve 7/15754 sayılı Bakanlar Kurulu kararı ile yürürlüğe konulan Sözleşmeli Personel Çalıştırılmasına İlişkin Esasların 4. maddesinde yer alan; "Sözleşmeli personele geçici görev yolluğu dışında harcırah ödenemez." ibaresi ile buna paralel olarak yürürlüğe sokulan Milli Eğitim Bakanlığı'nın 2006/58 sayılı Genelgesi'nin 11. maddesinde yer alan; "Sözleşmeli öğretmenlere sürekli görev yolluğu ödenmeyecektir." ibaresinin Danıştay İkinci Dairesi'nin 28.02.2011 günlü, E:2010/5994 sayılı kararıyla yürütmesinin durdurulmuş olması nedeniyle oluşan yeni hukuki durum karşısında, davacının sürekli görev yolluğunu alabilmek için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 10. maddesi kapsamında idareye her zaman başvurabileceği de açıktır.
Bu nedenle, Konya Bölge İdare Mahkemesinin, yürürlükteki hukuka aykırı sonuçlar ifade ettiği açık bulunan 10.07.2012 gün ve E:2012/610, K:2012/630 sayılı kararının, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 51'inci maddesi uyarınca, kanun yararına bozulmasının uygun olacağı düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay İkinci Dairesi'nce işin gereği düşünüldü:
Dava; Erzurum İli, Çat İlçesi, Karaşeyh İlköğretim Okulu'nda 657 sayılı Yasa'nın 4/B maddesi uyarınca sözleşmeli statüde Matematik Öğretmeni olarak görev yapmakta iken Karaman İli, Ayrancı İlçesi, Yatılı İlköğretim Bölge Okulu'na atanan davacının, bu atama nedeniyle verilmeyen yolluğunun ödenmesi istemiyle 23.1.2012 tarihinde yaptığı başvurunun reddine ilişkin 27.1.2012 günlü, 148 sayılı işlemin iptali ve yolluğunyasal faiziyle birlikte ödenmesine hükmedilmesi istemiyle açılmıştır.
Konya 1. İdare Mahkemesi Hakimi tarafından verilen 30.4.2012 günlü, E:2012/198, K:2012/552 sayılı kararla; Sözleşmeli Personel Çalıştırılmasına İlişkin Esaslar ile günün koşullarına uygun olarak belirli durumlarda sözleşmeli personele nakil olanağının tanındığı, görev yeri değişen sözleşmeli personele bu esnada katlandığı zorunlu giderlerin karşılığı olarak, kamu görevlisi sıfatını haiz olmasından dolayı Harcırah Kanunu uyarınca yolluk ödenmesi gerektiği dikkate alındığında,aksi yönde tesis edilen dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline, davacının yoksun kaldığı sürekli görev yolluğunun 23.1.2012 tarihli başvuru tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine hükmedilmiş; yapılan itiraz üzerine davaya bakan Konya Bölge İdare Mahkemesi'nin 10.7.2012 günlü, E:2012/610, K:2012/630 sayılı kararıyla da; davacının, yolluksuz olduğu belirtilen atama işlemini tebellüğ ettiği 17.08.2009 tarihini izleyen 18.08.2009 tarihinden veya yeni görev yerinde göreve başlayış tarihinden itibaren dava açma süresi olan altmış gün içinde doğrudan veya 2577 sayılı Yasanın 11'nci maddesi uyarınca yapılan başvuru sonucunda, yine idari dava açma süresi içinde dava açması gerekirken, söz konusu sürelerin geçirildiği gerekçesiyle itiraz kabul edilerek, Konya 1. İdare Mahkemesi Hakimi tarafından verilen 30.4.2012 günlü, E:2012/198, K:2012/552 sayılı karar bozulmuş ve 2577 sayılı Kanun'un 15. maddesinin 1/b bendi uyarınca süre aşımı sebebiyle davanın reddine hükmedilmiş, karar düzeltme istemi de aynı Mahkeme'ce verilen 17.10.2012 günlü, E:2012/1095, K:2012/984 sayılı kararla reddedilmiştir.
Konya Bölge İdare Mahkemesi'nin 10.7.2012 günlü, E:2012/610, K:2012/630 sayılı kararının hukuka aykırı olduğu belirtilerek kanun yararına bozulmasının istenilmesi üzerine Danıştay Başsavcılığı "yürürlükteki hukuka aykırı bir sonucu ifade eden" sözkonusu kararın, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 51. maddesi uyarınca kanun yararına bozulmasını istemektedir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun "Kanun Yararına Bozma" başlıklı 51. maddesinde, "1. Bölge idare mahkemesi kararları ile idari ve vergi mahkemelerince ve Danıştayca ilk derece mahkemesi olarak verilip temyiz incelemesinden geçmeden kesinleşmiş bulunan kararlardan niteliği bakımından yürürlükteki hukuka aykırı bir sonucu ifade edenler, ilgili bakanlıkların göstereceği lüzum üzerine veya kendiliğinden başsavcı tarafından kanun yararına temyiz olunabilir.
2. Temyiz isteği yerinde görüldüğü takdirde karar, kanun yararına bozulur. Bu bozma kararı, daha önce kesinleşmiş olan mahkeme veya Danıştay kararının hukuki sonuçlarını kaldırmaz.
3. Bozma kararının bir örneği ilgili Bakanlığa gönderilir ve Resmi Gazete'de yayımlanır." hükmü yer yer almaktadır.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 7'nci maddesinin 1'inci fıkrasında, dava açma süresinin özel kanunlarında ayrı süre gösterilmeyen hallerde Danıştay'da ve idaremahkemelerinde altmış gün olduğu ve bu sürenin idari uyuşmazlıklarda yazılı bildirimin yapıldığı tarihi izleyen günden başlayacağı hükmü getirilmiş; 10'uncu maddesinde, ilgililerin, haklarında idari davaya konu olabilecek bir işlem veya eylemin yapılması için idari makamlara başvurabilecekleri, altmış gün içinde bir cevap verilmezse isteğin reddedilmiş sayılacağı, ilgililerin altmış günün bittiği tarihten itibaren dava açma süresi içinde konusuna göre Danıştay'a, idare ve vergi mahkemelerine dava açabilecekleri; 11'inci maddesinde de, ilgililer tarafından idari dava açılmadan önce, idari işlemin kaldırılması, geri alınması, değiştirilmesi veya yeni bir işlem yapılmasının üst makamdan, üst makam yoksa işlemi yapmış olan makamdan idari dava açma süresi içinde istenebileceği, bu başvurmanın işlemeye başlamış olan idari dava açma süresini durduracağı, altmış gün içinde bir cevap verilmezse isteğin reddedilmiş sayılacağı, isteğin reddedilmesi veya reddedilmiş sayılması halinde dava açma süresininyeniden işlemeye başlayacağı ve başvurma tarihine kadar geçmiş sürenin de hesaba katılacağı hükmüne yer verilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden; Erzurum İli, Çat İlçesi, Karaşeyh İlköğretim Okulu'nda 657 sayılı Yasa'nın 4/B maddesi uyarınca sözleşmeli statüde Matematik Öğretmeni olarak görev yapmakta iken, 7.8.2009 günlü işlemle Karaman İli, Ayrancı Yatılı İlköğretim Bölge Okulu'na atanarak yeni görev yerine 20.8.2009 tarihinde başlayan davacının, bu atama işleminden dolayı alamadığı sürekli görev yolluğunun ödenmesi için Ermenek Cumhuriyet İlköğretim Okulu Müdürlüğü'ne yaptığı 23.1.2012 günlü başvurusunun Ayrancı Kaymakamlığı, İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü'nün 27.1.2012 günlü, 148 sayılı işlemi ile reddi üzerine bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Uyuşmazlık konusu olayda, dava konusu işlemin yasal dayanaklarını oluşturan ve 06.06.1978 tarihli ve 7/15754 sayılı Bakanlar Kurulu kararı ile yürürlüğe konulan Sözleşmeli Personel Çalıştırılmasına İlişkin Esasların 4. maddesinde yer alan; "Sözleşmeli personele geçici görev yolluğu dışında harcırah ödenemez." ibaresi ile buna paralel olarak yürürlüğe sokulan Milli Eğitim Bakanlığı'nın 2006/58 sayılı Genelgesi'nin 11. maddesinde yer alan; "Sözleşmeli öğretmenlere sürekli görev yolluğu ödenmeyecektir." ibaresinin Danıştay İkinci Dairesi'nin 28.02.2011 günlü, E:2010/5994 sayılı kararıyla yürütmesinin durdurulmuş olması nedeniyle oluşan yeni hukuki durum karşısında, davacının sürekli görev yolluğunu alabilmek için,2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 10. maddesi kapsamında idareye her zaman başvurabileceği açıktır.
Bu nedenle, Konya Bölge İdare Mahkemesinin, yürürlükteki hukuka aykırı sonuçlar ifade ettiği açık bulunan 10.7.2012 günlü, E:2012/610, K:2012/630 sayılı kararında hukuki isabetgörülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle; Danıştay Başsavcılığının kanun yararına temyiz isteminin kabulü ile Konya Bölge İdare Mahkemesi'nin 10.7.2012 günlü, E:2012/610, K:2012/630 sayılı kararının 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 51. maddesi uyarınca hükmün sonuçlarına etkili olmamak üzere kanun yararına bozulmasına; kararın birer suretinin Danıştay Başsavcılığına, Ayrancı Kaymakamlığı ile davacıya gönderilmesine ve bu kararın Resmi Gazete'de yayımlanmasına, 13.3.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
—— • ——
Danıştay İkinci Daire Başkanlığından :
Esas No : 2013/557
Karar No : 2013/1410
Kanun Yararına Temyiz İsteminde Bulunan : Danıştay Başsavcılığı
Davacı : Ferit Gürbüz
Vekili : Av. Cengiz Ünal
Tepebağ Mah. 27044 Sok. İbrahim Günay İşhanı No:13/4 ADANA
Davalı : Tufanbeyli Kaymakamlığı - ADANA
İsteğin Özeti : Adana Bölge İdare Mahkemesi'nin 16.11.2011 günlü, E:2011/4673, K:2011/4727 sayılı kararının, Danıştay Başsavcılığı tarafından 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 51. maddesi uyarınca kanun yararına bozulması istenilmektedir.
Danıştay Tetkik Hakimi : Özgür Metin
Düşüncesi : Danıştay Başsavcılığının kanun yararına temyiz isteminin kabulü ile Adana Bölge İdare Mahkemesi'nce verilen kararın, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 51. maddesi uyarınca hükmün sonuçlarına etkili olmamak üzere kanun yararına bozulması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Başsavcısı : Mevlüt Çetinkaya
Düşüncesi : Ankara İli, Haymana İlçesi, Bumsuz Lisesinde 657 sayılı Yasa'nın 4/B maddesi uyarınca sözleşmeli statüde öğretmen olarak görev yapmakla iken, Adana İli, Tufanbeyli İlçesi, Tufanbeyli Lisesine atanan davacı tarafından, bu atama nedeniyle verilmeyen yolluğun ödenmesi istemiyle 18.05.2011 tarihinde yaptığı başvurunun reddine ilişkin işlemin iptali ve yolluğun yasal faiziyle birlikte ödenmesine hükmedilmesi istemiyle açılan davayı süre aşımı yönünden reddeden Adana İkinci İdare Mahkemesinin 03.08.2011 gün ve E:2011/1127, K:2011/1496 sayılı kararına karşı yapılan itirazı reddederek, kararı onayan Adana Bölge İdare Mahkemesinin 16.11.2011 gün ve E:2011/4673, K:2011/4727 sayılı kararının yürürlükteki hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek davacı vekili Av. Cengiz Ünal tarafından kanun yararına bozulmasının istenmesi üzerine dava dosyası da getirtilerek konu incelendi:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 51'inci maddesinde, "niteliği bakımından yürürlükteki hukuka aykırı bir sonucu ifade eden" kararların kanun yararına temyiz olunabileceği belirtilmiştir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 7'nci maddesinin 1'inci fıkrasında, dava açma süresinin özel kanunlarında ayrı süre gösterilmeyen hallerde Danıştay'da ve idaremahkemelerinde altmış gün olduğu hükmü getirilmiş; 10'uncu maddesinde, "İlgililerin, haklarında idari davaya konu olabilecek bir işlem veya eylemin yapılması için idari makamlara başvurabilecekleri, altmış gün içinde bir cevap verilmezse isteğin reddedilmiş sayılacağı, ilgililerin altmış günün bittiği tarihten itibaren dava açma süresi içinde konusuna göre Danıştay'a, idare ve vergi mahkemelerine dava açabilecekleri''; 11'inci maddesinde de, "İlgililer tarafından idari dava açılmadan önce, idari işlemin kaldırılması, geri alınması, değiştirilmesi veya yeni bir işlem yapılmasının üst makamdan, üst makam yoksa işlemi yapmış olan makamdan idari dava açma süresi içinde istenebileceği, bu başvurmanın işlemeye başlamış olan idari dava açma süresini durduracağı, altmış gün içinde bir cevap verilmezse isteğin reddedilmiş sayılacağı, isteğin reddedilmesi veya reddedilmiş sayılması halinde dava açma süresininyeniden işlemeye başlayacağı ve başvurma tarihine kadar geçmiş sürenin de hesaba katılacağı" hükmüne yer verilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden; davacının naklen atanması nedeniyle yolluk verilmesi istemiyle yaptığı başvurunun reddi üzerine açılan davada, davacının atandığı okulda göreve başladığı tarihte harcırahının ödenmemesi üzerine sürekli görev yolluğuna ilişkin dava açması ya da 2577 sayılı Kanun'un 11'inci maddesi uyarınca idareye başvurması gerekirken, bu süre geçirildikten çok sonra anılan atama işleminden kaynaklanan yolluğun verilmesi istemiyle idareye yapılan 18.05.2011 tarihli başvurunun reddine ilişkin işlemin iptaliistemiyle 01.06.2011 tarihinde açılan davanın süre aşımı nedeniyle esasını inceleme olanağı bulunmadığı gerekçesiyle, süre aşımı yönünden reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
Yolluk ödenmesine neden olan işlemin hukuki sebebi genellikle atama, nakil veya geçici görevlendirme işlemlerinden biri olmakla birlikte, yolluğun ödenmesi konusunda idari dava konusu olabilecek bir uyuşmazlığın doğması, yolluk konusunda bir işlemin tesis edilmiş olması koşuluna bağlıdır. Yolluk konusundaki işlem ise yolluğa hak kazandıran atama, nakil veya geçici görevlendirme işlemiyle birlikte, atama, nakil veya görevlendirmenin "yolluklu veya yolluksuz" olduğunun işlemde belirtilmesi suretiyle tesis edilebileceği gibi yolluğa hak kazandığı iddiasında olan kişinin yolluk talebiyle başvurusu üzerine de tesis edilebilir.
Atama, nakil veya geçici görevlendirme işlemiyle birlikte tesis edilmiş bir yolluk işleminin varlığı halinde,dava açma süresi, yolluksuz ibaresi yer alan işlemin tebliğ tarihine göre; yolluk konusunda asıl işlemde ödenip ödenmeyeceği hususunda bir ibare konulmamış ya da ayrı bir işlem kurulmamış olması halinde dava açma süresi, 2577 sayılı Kanun'un 10. maddesinde öngörüldüğü gibi ilgili tarafından yöneltilecek bir başvuru üzerine oluşacak açık veya zımni bir ret işlemine göre hesaplanacaktır.
Davacının, naklen atanmasına ilişkin işlemde "yolluksuz" ibaresi bulunmadığına göre, bu işlemden doğan yolluğunun tarafına ödenmesi için yaptığı başvuru 2577 sayılı Yasa'nın 10'uncu maddesi kapsamında olup, bu başvuru üzerine kurulan işlemin iptali istemiyle açılan davanın süresinde olduğu açıktır.
Kaldı ki, uyuşmazlık konusu olayda, dava konusu işlemin yasal dayanaklarını oluşturan ve 06.06.1978 tarihli ve 7/15754 sayılı Bakanlar Kurulu kararı ile yürürlüğe konulan Sözleşmeli Personel Çalıştırılmasına İlişkin Esasların 4. maddesinde yer alan; "Sözleşmeli personele geçici görev yolluğu dışında harcırah ödenemez." ibaresi ile buna paralel olarak yürürlüğe sokulan Milli Eğitim Bakanlığı'nın 2006/58 sayılı Genelgesi'nin 11. maddesinde yer alan; "Sözleşmeli öğretmenlere sürekli görev yolluğu ödenmeyecektir." ibaresinin Danıştay İkinci Dairesi'nin 28.02.2011 günlü, E:2010/5994 sayılı kararıyla yürütmesinin durdurulmuş olması nedeniyle oluşan yeni hukuki durum karşısında, davacının sürekli görev yolluğunu alabilmek için,2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 10. maddesi kapsamında idareye her zaman başvurabileceği de açıktır.
Bu nedenle, Adana Bölge İdare Mahkemesinin , yürürlükteki hukuka aykırı sonuçlar ifade ettiği açık bulunan 16.11.2011 gün ve E:2011/4673, K:2011/4727 sayılı kararının, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 51'inci maddesi uyarınca, kanun yararına bozulmasının uygun olacağı düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay İkinci Dairesi'nce işin gereği düşünüldü:
Dava; Ankara İli, Haymana İlçesi, Bumsuz Çok Programlı Lisesinde 657 sayılı Yasa'nın 4/B maddesi uyarınca sözleşmeli statüde Coğrafya Öğretmeni olarak görev yapmakta iken, Adana İli, Tufanbeyli İlçesi, Tufanbeyli Lisesine atanan davacının, bu atama nedeniyle verilmeyen yolluğunun ödenmesi istemiyle 18.5.2011 tarihinde yaptığı başvurunun reddine ilişkin 18.5.2011 günlü, 1486 sayılı işlemin iptali ve yolluğun hak ediş tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine hükmedilmesi istemiyle açılmıştır.
Adana 2. İdare Mahkemesi Hakimi tarafından verilen 3.8.2011 günlü, E:2011/1127, K:2011/1496 sayılı kararla; davacının, atandığı okulda göreve başladığı 15.2.2007 tarihi itibariyle kendisine harcırah ödenmediğini öğrendiği ve burada göreve başladığı tarihten itibaren altmış gün içerisinde dava açması ya da bir aylık süre içerisinde 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 11. maddesi uyarınca idareye başvurması, isteğinin reddedilmesi veya reddedilmiş sayılması durumlarına göre Kanunda öngörülen süre içerisinde dava açması gerekirken, bu süreler geçirildikten sonra idareye yapılan başvurunun reddi üzerine açılan davanın süresinde açılmadığı ve dolayısıyla esasının incelenmesi olanağının bulunmadığı gerekçesiyle davanın süre aşımı nedeniyle reddine hükmedilmiş, itiraz üzerine davaya bakan Adana Bölge İdare Mahkemesi'nin 16.11.2011 günlü, E:2011/4673, K:2011/4727 sayılı kararıyla da, söz konusu karar onanmak suretiyle kesinleşmiştir.
Adana Bölge İdare Mahkemesi'nin 16.11.2011 günlü, E:2011/4673, K:2011/4727 sayılı kararının hukuka aykırı olduğu belirtilerek kanun yararına bozulmasının istenilmesi üzerine Danıştay Başsavcılığı "yürürlükteki hukuka aykırı bir sonucu ifade eden" sözkonusu kararın, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 51. maddesi uyarınca kanun yararına bozulmasını istemektedir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun "Kanun Yararına Bozma" başlıklı 51. maddesinde, "1. Bölge idare mahkemesi kararları ile idari ve vergi mahkemelerince ve Danıştayca ilk derece mahkemesi olarak verilip temyiz incelemesinden geçmeden kesinleşmiş bulunan kararlardan niteliği bakımından yürürlükteki hukuka aykırı bir sonucu ifade edenler, ilgili bakanlıkların göstereceği lüzum üzerine veya kendiliğinden başsavcı tarafından kanun yararına temyiz olunabilir.
2. Temyiz isteği yerinde görüldüğü takdirde karar, kanun yararına bozulur. Bu bozma kararı, daha önce kesinleşmiş olan mahkeme veya Danıştay kararının hukuki sonuçlarını kaldırmaz.
3. Bozma kararının bir örneği ilgili Bakanlığa gönderilir ve Resmi Gazete'de yayımlanır." hükmü yer yer almaktadır.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 7'nci maddesinin 1'inci fıkrasında, dava açma süresinin özel kanunlarında ayrı süre gösterilmeyen hallerde Danıştay'da ve idaremahkemelerinde altmış gün olduğu ve bu sürenin idari uyuşmazlıklarda yazılı bildirimin yapıldığı tarihi izleyen günden başlayacağı hükmü getirilmiş; 10'uncu maddesinde, ilgililerin, haklarında idari davaya konu olabilecek bir işlem veya eylemin yapılması için idari makamlara başvurabilecekleri, altmış gün içinde bir cevap verilmezse isteğin reddedilmiş sayılacağı, ilgililerin altmış günün bittiği tarihten itibaren dava açma süresi içinde konusuna göre Danıştay'a, idare ve vergi mahkemelerine dava açabilecekleri; 11'inci maddesinde de, ilgililer tarafından idari dava açılmadan önce, idari işlemin kaldırılması, geri alınması, değiştirilmesi veya yeni bir işlem yapılmasının üst makamdan, üst makam yoksa işlemi yapmış olan makamdan idari dava açma süresi içinde istenebileceği, bu başvurmanın işlemeye başlamış olan idari dava açma süresini durduracağı, altmış gün içinde bir cevap verilmezse isteğin reddedilmiş sayılacağı, isteğin reddedilmesi veya reddedilmiş sayılması halinde dava açma süresininyeniden işlemeye başlayacağı ve başvurma tarihine kadar geçmiş sürenin de hesaba katılacağı hükmüne yer verilmiştir.
Yolluk ödenmesine (hak kazanılmasına) neden olan işlemin hukuki sebebi genellikle atama, nakil veya geçici görevlendirme işlemlerinden biri olmakla birlikte, yolluğun ödenmesi konusunda idari dava konusu olabilecek bir uyuşmazlığın doğması, yolluk konusunda bir işlemin tesis edilmiş olması koşuluna bağlıdır. Yolluk konusundaki işlem ise yolluğa hak kazandıran atama, nakil veya geçici görevlendirme işlemiyle birlikte, atama, nakil veya görevlendirmenin "yolluklu veya yolluksuz" olduğunun işlemde belirtilmesi suretiyle tesis edilebileceği gibi yolluğa hak kazandığı iddiasında olan kişinin yolluk talebiyle başvurusu üzerine de tesis edilebilir. Doğal olarak sözü edilen asıl işlemle birlikte tesis edilmiş bir yolluk işleminin varlığı halinde, yani yolluklu veya yolluksuz ibaresinin işlemde yer alması halinde dava açma süresi, yolluksuz ibaresi yer alan işlemin tebliğ tarihine göre; yolluk konusunda asıl işlemde ödenip ödenmeyeceği hususunda bir ibare konulmamış ya da ayrı bir işlem kurulmamış olması halinde dava açma süresi, 2577 sayılı Kanun'un 10. maddesinde öngörüldüğü gibi ilgili tarafından yöneltilecek bir başvuru üzerine oluşacak açık veya zımni bir ret işlemine göre hesaplanacaktır.
Dosyanın incelenmesinden; Ankara İli, Haymana İlçesi, Bumsuz Çok Programlı Lisesinde 657 sayılı Yasa'nın 4/B maddesi uyarınca sözleşmeli statüde Coğrafya Öğretmeni olarak görev yapmakta iken, Adana İli, Tufanbeyli İlçesi, Tufanbeyli Lisesine atanarak yeni görev yerine 15.2.2007 tarihinde başlayan davacının, bu atama işleminden dolayı alamadığı sürekli görev yolluğunun ödenmesi için Tufanbeyli Lisesi Müdürlüğü'ne yaptığı 18.5.2011 günlü başvurusunun Tufanbeyli Kaymakamlığı, İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü'nün 18.5.2011 günlü, 1486 sayılı işlemi ile reddi üzerine bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Her ne kadar Adana 2. İdare Mahkemesi'nce, davacının atandığı yerde göreve başladığı 15.2.2007 tarihinin, 6245 sayılı Kanun'un 59. maddesi uyarınca kendisine yolluk ödenmediğini öğrendiği son tarih olarak kabulünün gerekmekte olduğu belirtilerek ve yapılan hesaplama sonucu, dava süre aşımı yönünden reddedilmiş ise de, dava konusu olayda başvuru öncesinde davacıya tebliğ edilmek suretiyle kendisine yolluk verilmeyeceğine ilişkin bir işlemin mevcut olmaması karşısında; yolluk ödenmesi talebiyle sonradan yapılan başvuru, 2577 sayılı Kanun'un 10. maddesi kapsamında yapılmış bir başvuru niteliğini taşıdığından, bu konuda çıkan uyuşmazlıkta atandığı yerde göreve başlama tarihinin dava açma süresi için başlangıç olarak alınmasına hukuken olanak bulunmamaktadır.
Öte yandan, 6245 sayılı Harcırah Kanunu'nun 59.maddesinde belirtilen bir aylık süre, dava süresi olmayıp, verilen avansın kapatılması amacına yönelik bir beyanname verme süresi olarak düzenlenmiş olduğundan,dava açma süresinin hesabında dikkate alınmaması gerekmektedir.
Kaldı ki, uyuşmazlık konusu olayda, dava konusu işlemin yasal dayanaklarını oluşturan ve 06.06.1978 tarihli ve 7/15754 sayılı Bakanlar Kurulu kararı ile yürürlüğe konulan Sözleşmeli Personel Çalıştırılmasına İlişkin Esasların 4. maddesinde yer alan; "Sözleşmeli personele geçici görev yolluğu dışında harcırah ödenemez." ibaresi ile buna paralel olarak yürürlüğe sokulan Milli Eğitim Bakanlığı'nın 2006/58 sayılı Genelgesi'nin 11. maddesinde yer alan; "Sözleşmeli öğretmenlere sürekli görev yolluğu ödenmeyecektir." ibaresinin Danıştay İkinci Dairesi'nin 28.02.2011 günlü, E:2010/5994 sayılı kararıyla yürütmesinin durdurulmuş olması nedeniyle oluşan yeni hukuki durum karşısında, davacının sürekli görev yolluğunu alabilmek için,2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 10. maddesi kapsamında idareye her zaman başvurabileceği de açıktır.
Bu nedenle, Adana Bölge İdare Mahkemesinin, yürürlükteki hukuka aykırı sonuçlar ifade ettiği açık bulunan 16.11.2011 günlü, E:2011/4673, K:2011/4727 sayılı kararında hukuki isabetgörülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle; Danıştay Başsavcılığının kanun yararına temyiz isteminin kabulü ile Adana Bölge İdare Mahkemesi'nce verilen 16.11.2011 günlü, E:2011/4673, K:2011/4727 sayılı kararın 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 51. maddesi uyarınca hükmün sonuçlarına etkili olmamak üzere kanun yararına bozulmasına; kararın birer suretinin Danıştay Başsavcılığına, Tufanbeyli Kaymakamlığı ile davacıya gönderilmesine ve bu kararın Resmi Gazete'de yayımlanmasına, 13.3.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
—— • ——
Danıştay İkinci Daire Başkanlığından :
Esas No : 2013/2085
Karar No : 2013/3518
Kanun Yararına Temyiz İsteminde Bulunan : Danıştay Başsavcılığı
Davacı : Başak Demirbaş
Vekili : Av. Kerem Çavli
Halitpaşa Cad. No:135/5 - KARS
Davalı : Sarıkamış Kaymakamlığı - KARS
İsteğin Özeti : Erzurum Bölge İdare Mahkemesi'nin 25.9.2012 günlü, E:2012/748, K:2012/666 sayılı kararı ile 31.12.2012 günlü, E:2012/856, K:2012/832 sayılı kararının, Danıştay Başsavcılığı tarafından 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 51. maddesi uyarınca kanun yararına bozulması istenilmektedir.
Danıştay Tetkik Hakimi : Özgür Metin
Düşüncesi : Danıştay Başsavcılığının kanun yararına temyiz isteminin kabulü ile Erzurum Bölge İdare Mahkemesi'nce verilen kararların, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 51. maddesi uyarınca hükmün sonuçlarına etkili olmamak üzere kanun yararına bozulması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Başsavcısı : Mevlüt Çetinkaya
Düşüncesi : Denizli İli, Honaz İlçesi, Kaklık İlköğretim Okulu'nda 657 sayılı Yasa'nın 4/B maddesi uyarınca sözleşmeli statüde öğretmen olarak görev yapmakta iken, anılan Yasanın 4/A maddesi uyarınca Kars İli, Sarıkamış İlçesi Beşyol İlköğretim Okulu'na kadrolu olarak atanan davacı tarafından, bu atama nedeniyle verilmeyen yolluğun ödenmesi istemiyle 17.01.2012 tarihinde yaptığı başvurunun reddine ilişkin işlemin iptali ve yolluğun yasal faiziyle birlikte ödenmesine hükmedilmesi istemiyle açılan davanın; süre aşımı yönünden reddine dair Erzurum 2.İdare Mahkemesinin 22.05.2012 gün ve E:2012/199, K:2012/764 sayılı kararına yapılan itirazın reddine ve kararın onanmasına ilişkin Erzurum Bölge İdare Mahkemesince verilen 25.09.2012 gün ve E:2012/748, K:2012/666 sayılı karar ile karar düzeltme isteminin reddine dair Erzurum Bölge İdare Mahkemesinin 31.12.2012 gün ve E: 2012/856, K:2012/832 sayılı kararının yürürlükteki hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek davacı vekili tarafından kanun yararına bozulmasının istenmesi üzerine konu incelendi:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 51'inci maddesinde, "niteliği bakımından yürürlükteki hukuka aykırı bir sonucu ifade eden" kararların kanun yararına temyiz olunabileceği belirtilmiştir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 7'nci maddesinin 1'inci fıkrasında, dava açma süresinin özel kanunlarında ayrı süre gösterilmeyen hallerde Danıştay'da ve idaremahkemelerinde altmış gün olduğu hükmü getirilmiş; 10'uncu maddesinde, "İlgililerin, haklarında idari davaya konu olabilecek bir işlem veya eylemin yapılması için idari makamlara başvurabilecekleri, altmış gün içinde bir cevap verilmezse isteğin reddedilmiş sayılacağı, ilgililerin altmış günün bittiği tarihten itibaren dava açma süresi içinde konusuna göre Danıştay'a, idare ve vergi mahkemelerine dava açabilecekleri''; 11'inci maddesinde de, "İlgililer tarafından idari dava açılmadan önce, idari işlemin kaldırılması, geri alınması, değiştirilmesi veya yeni bir işlem yapılmasının üst makamdan, üst makam yoksa işlemi yapmış olan makamdan idari dava açma süresi içinde istenebileceği, bu başvurmanın işlemeye başlamış olan idari dava açma süresini durduracağı, altmış gün içinde bir cevap verilmezse isteğin reddedilmiş sayılacağı, isteğin reddedilmesi veya reddedilmiş sayılması halinde dava açma süresininyeniden işlemeye başlayacağı ve başvurma tarihine kadar geçmiş sürenin de hesaba katılacağı" hükmüne yer verilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden; davacının atanması nedeniyle yolluk verilmesi istemiyle yaptığı başvurunun reddi üzerine açılan davada, davacının 4.6.2010 tarihli işlemle atandığı okulda göreve başladığı harcırahının ödenmemesi üzerine sürekli görev yolluğuna ilişkin dava açması ya da 2577 sayılı Kanun'un 11'inci maddesi uyarınca idareye başvurması gerekirken, bu süre geçirildikten çok sonra anılan atama işleminden kaynaklanan yolluğun verilmesi istemiyle idareye yapılan 17.01.2012 tarihli başvurunun reddine ilişkin işlemin iptali istemiyle 20.02.2012 tarihinde açılan davanın süre aşımı nedeniyle esasını inceleme olanağı bulunmadığı gerekçesiyle, süre aşımı yönünden reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
Yolluk ödenmesine neden olan işlemin hukuki sebebi genellikle atama, nakil veya geçici görevlendirme işlemlerinden biri olmakla birlikte, yolluğun ödenmesi konusunda idari dava konusu olabilecek bir uyuşmazlığın doğması, yolluk konusunda bir işlemin tesis edilmiş olması koşuluna bağlıdır. Yolluk konusundaki işlem ise yolluğa hak kazandıran atama, nakil veya geçici görevlendirme işlemiyle birlikte, atama, nakil veya görevlendirmenin "yolluklu veya yolluksuz" olduğunun işlemde belirtilmesi suretiyle tesis edilebileceği gibi yolluğa hak kazandığı iddiasında olan kişinin yolluk talebiyle başvurusu üzerine de tesis edilebilir.
Atama, nakil veya geçici görevlendirme işlemiyle birlikte tesis edilmiş bir yolluk işleminin varlığı halinde,dava açma süresi, yolluksuz ibaresi yer alan işlemin tebliğ tarihine göre; yolluk konusunda asıl işlemde ödenip ödenmeyeceği hususunda bir ibare konulmamış ya da ayrı bir işlem kurulmamış olması halinde dava açma süresi, 2577 sayılı Kanun'un 10. maddesinde öngörüldüğü gibi ilgili tarafından yöneltilecek bir başvuru üzerine oluşacak açık veya zımni bir ret işlemine göre hesaplanacaktır.
Davacının, naklen atanmasına ilişkin işlemde "yolluksuz" ibaresi bulunmadığına göre, bu işlemden doğan yolluğunun tarafına ödenmesi için yaptığı başvuru 2577 sayılı Yasa'nın 10'uncu maddesi kapsamında olup, bu başvuru üzerine kurulan işlemin iptali istemiyle açılan davanın süresinde olduğu açıktır.
Bu nedenle, Erzurum Bölge İdare Mahkemesinin, yürürlükteki hukuka aykırı sonuçlar ifade ettiği açık bulunan 25.09.2012 gün ve E:2012/748, K:2012/666 sayılı kararı ile 31.12.2012 gün ve E:2012/856, K:2012/832 sayılı kararının, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 51'inci maddesi uyarınca, kanun yararına bozulmasının uygun olacağı düşünülmektedir.
kaynak: memurlar.net