Tüm araç sahiplerini ilgilendiren flaş karar! Değer kaybı tazminatlarına yeni düzenleme
Anayasa Mahkemesi'nden milyonlarca araç sahibini ilgilendiren flaş bir karar geldi. Anayasa Mahkemesi'nin vermiş olduğu karar doğrultusunda trafik kazası geçiren vatandaşların araçta oluşan hasara ilişkin değer kaybı tazminatları yeniden düzenlenmek durumunda kalacak. İşte milyonlarca araç sahibini ilgilendiren kararın detayları.
Anayasa Mahkemesi'nin vermiş olduğu karar doğrultusunda trafik kazası geçiren vatandaşların araçta oluşan hasara ilişkin değer kaybı tazminatları yeniden düzenlenmek durumunda kalacak.
Öncesindeki mevzuat gereği 'Genel Şartlar' kural olarak belirleyiciydi. Sigortalıların aleyhine olan bu hükmü Anayasa Mahkemesi, 90 ve 92'nci maddeleri oy birliği ile iptal ederek karara bağladı.
Bu kararı değerlendiren Avukat Ali Alper Tüfekçi, "Böylelikle sigorta şirketlerinin tazminat sorumluluğu vatandaş lehine karara bağlanmış oldu. Bu gerçek zarar hesaplanmasında çok önemli bir karar olarak öne çıkıyor. Vatandaşlarımız sigorta hukukunda uzman avukatlar aracılığı ile haklarını böylelikle arayabilecekler" dedi.
Bu kararla beraber ayrıca daha önce yüksek kilometreli araçlarda dikkate alınmayan değer kaybının artık dikkate alınacağını belirten Tüfekçi, "Vatandaş lehine karara bağlanan bu kararda kilometre nedeniyle yaşanan değer kaybı artık dikkate alınacak.
Bir başka örnek de trafik kazasında ölen kişilerin desteğinden yoksun kalanların tazminat hakları konusunda verilebilir. Bu düzenlemeyle artık destekten yoksun kalan kişiler sigorta şirketlerinden daha fazla tazminat talep edebilecek. Bu karar aynı zamanda açılmış ve devam eden davalara da uygulanabilecek" diye konuştu.
Konunun gündeme getirilmesinin tüketici için son derece önemli olduğunu belirten Tüfekçi, "Birçok vatandaşımız iptal edilen mevzuatın farkında olamayabiliyor. Farkında olsa da hukuk tekniği gereği kararda iptal edilen maddenin lehe yansımasının ne olduğunu bilemeyebiliyor. Bu noktada vatandaşı bilinçlendirmekte avukatın asli görevlerinden birisi olan kamu görevi icrası önem arz ediyor" ifadelerini kullandı.
Öte yandan AYM, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nda zorunlu mali sorumluluk sigortasını konu alan maddelerdeki 'genel şartlar' ibaresiyle ilgili kuralları Anayasa'ya aykırı bularak iptaline karar vermişti.
Zorunlu mali sorumluluk sigortası (trafik sigortası) ile, motorlu taşıtın işletilmesi sebebiyle üçüncü kişilere verilen zararda doğacak tazminatın sigorta teminat limiti dahilinde ödenmesinin teminat altına aldığını hatırlatan AYM, itiraz konusu kuralların sigorta şirketinin bu borcunun kapsamının ne şekilde belirleneceğini düzenlediğine dikkat çekmişti.
İtiraz konusu kurallarda sigorta şirketinin zorunlu mali sorumluluk sigortası sözleşmesinden doğan sorumluluğunun kapsamının düzenlenmediği ve bu kapsamın idarenin düzenleyici nitelikte işlemi olan 'genel şartlar' ile belirlendiği vurgulanırken, gerekçeli kararda "Böylece sigorta şirketinin zorunlu mali sorumluluk sigortası sözleşmesinden doğacak borcu, idare tarafından her zaman değiştirilebilir nitelikteki kurallar olan genel şartlara göre belirlenecektir.
Borcun kapsamının tespiti hususunda temel çerçeve ve ilkelerin kanunda belirlenmediği, idareye geniş bir takdir yetkisinin tanındığı anlaşılmaktadır. Bu itibarla sözleşmenin içeriğine yönelik sınırlama öngören kurallar kanunilik ölçütü yönünden Anayasa'nın 13 ve 48'inci maddelerine aykırıdır" denilmişti.
Mahkeme, itiraz konusu kuralların, sözleşmenin tarafları olarak motorlu taşıt işleten ile sigorta şirketinin yanında motorlu taşıt işletilmesi sebebiyle zarara uğrama riskine maruz kalan üçüncü kişilerin menfaatleri arasındaki dengenin dikkate alınarak değerlendirilmesi gerektiğine işaret etmişti.
Sigorta şirketinin borcunun kapsamının, itiraz konusu kurallarda atıf yapılan genel şartlarda belirlendiğini vurgulayan AYM, "Bu da zarar gören üçüncü kişi ve işleten aleyhine, buna karşılık sigorta şirketi lehine menfaat dengesinin bozulmasına yol açabileceği gibi aksi durum da söz konusu olabilecektir" tespitinde bulunmuştu.
Gerekçeli kararda, 6098 sayılı kanuna göre zarar olarak nitelendirilen hususların genel şartlarda zarar olarak nitelendirilmemiş olması halinde, işletenin tazminat borcunun kapsamı ile sigorta şirketinin bu borcu teminat altına alması gereken tazminat sorumluluğunun kapsamının farklı olacağının altı çizilerek "Bu durumun ise geçek zararın karşılanmamasına yol açacağı, dolayısıyla işleten ile zarar gören kişi aleyhine sonuç doğuracağı açıktır.
İşleten, sorumluluk sigortası yaptırmış olmasına rağmen, sigorta şirketi tarafından ödenen tazminat ile gerçek zarara karşılık gelen tazminat arasındaki farktan, zarar görene karşı sorumlu olmaya devam edecektir.
Zarar görenin sigorta şirketi tarafından tazmin edilmeyen zararı ise, ancak işletenin ekonomik durumunun bu zararın karşılanması için yeterli olması halinde tazmin edilebilecektir. Açıklanan nedenlerle kurallar Anayasa'nın 5, 13, 17, 35 ve 48'inci maddelerine aykırıdır" denilmişti.