YGS’de en üsttekiler ve en alttakiler
2013 YGS sonuçlarını ekranlarda izlerken ve devamında internet ortamında birincilerin açıklamalarını takip ederken benim aklıma hemen o hafta sonu katılımcılarla güzel bir ortamda tartıştığımız bu kitap ve ‘Yeteneğin önemsiz olduğu’ fikri geldi.
24 Mart 2013 tarihinde yapılan Yükseköğretime Geçiş Sınavı (YGS) sonuçları ÖSYM tarafından 1Nisan 2013 tarihinde rekor bir sürede (8 gün) açıklandı. Bizim konumuz sınavın sonuçlarının açıklanma süresi değil. Sınav sonuçlarına baktığımızda bizleri şöyle bir tablo karşılıyor. Sınava giren aday sayısı; 1.805.125 kişidir. Yine ÖSYM’nin tanımı ile ‘Testlerin hiçbirinde 0,5 veya üzeri ham puan olmayan’ kamuoyunun tanımı ile ise ‘Sıfırcı’ aday sayısı 8.568 (Sekiz bin beş yüz altmış sekiz) kişidir. ÖSYM Başkanı Ali Demir’in açıklamasına göre 2013 YGS'de, Ankara TED Koleji Vakfı Özel Lisesinden Zeynep Nur Karagöz, İstanbul Lisesinden Hümeyra Çolak ve Kadıköy Anadolu Lisesi'nden Irmak Öziskender tüm puan türlerinde 500 puan alarak birinci olmuşlardır.
2013 YGS birincilerine de her sene olduğu gibi sonuçlardan sonra mikrofonlar uzatıldı. Yükseköğretime Geçiş Sınavı’nda(YGS) birinci olan Zeynep Nur Karagöz, sınavdailk yüze girmeyi beklediğini belirterek, düzenli şekilde test çözüp konutekrarları yaparak başarılı olduğunu söyledi. Boğaziçi üniversitesi Elektrik Elektronik Mühendisliği okumayı istediğini söyleyen Karagöz, başarıyı düzenli çalışarak elde ettiğini belirtti. Karagöz, “Test çözdüm ama soru çözmekten çok konu tekrarlarına dikkat ettim. Sürekli ders çalışmadım ama ipin ucunu bırakmadım.” dedi.
500 tam puan alarak 2013 YGS birincilerinden biri olmayı başaran Hümeyra Çolak; "Birinci olacağımı düşünmemiştim çok heyecanlıyım. Hedefim Koç Üniversitesi Hukuk Fakültesi, avukat olmak istiyorum." diye konuştu. Konuları nasıl çalıştığıyla ilgili bilgi veren Çolak, "Bir kere konu işlendiyse konu biriktirmeden çalıştım ve yazarak daha iyi öğrenildiğini düşünüyorum. Tarih, Coğrafya gibi dersleri yazarak çalıştım." dedi.
2013 YGS’nin birinciliğini paylaşan öğrencilerden Irmak Öziskender ise; “Çok heyecanlıyım. Kesinlikle böyle bir şey beklemiyordum. Çok çalıştım gerçekten. Çok çalıştım, sıkı çalıştım ve sonucumu aldım.” dedi. İleriye dönük hayalleri sorulan Öziskender, Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde doktor olmak istediğini ifade etti.
Tam burada dikkatinizi kısa bir süreliğine başka bir tarafa yöneltmek istiyorum. 23 Mart 2013 Cumartesi günü Bahçeşehir Üniversitesi’nde Özgür Bolat’ın organize ettiği Kitap Kulübü söyleşisine katılmıştım. Ayın kitabı Geoff Colvin’in Yetenek Dediğin Nedir ki? isimli kitabı idi. Yazar kitabında başarıya ulaşmak için genel olarak yeteneğin bizlerin zannettiği kadar birinci plânda olmadığını, üstün performansa ulaşabilmek için sıkı bir disiplinle ısrarlı çalışmanın gerekliliğini vurguluyor. Bu tezini de Mozart, Tiger Woods, Polgar Kardeşler… gibi başarılı kişilerin serüvenlerinden yola çıkarak tabloyu önümüze koyarak savunuyor. Bu fikre katılıp katılmamak sizin bileceğiniz bir iş. Fakat 2013 YGS sonuçlarını ekranlarda izlerken ve devamında internet ortamında birincilerin açıklamalarını takip ederken benim aklıma hemen o hafta sonu katılımcılarla güzel bir ortamda tartıştığımız bu kitap ve ‘Yeteneğin önemsiz olduğu’ fikri geldi.
YGS birincileri ilk heyecanla birinci olacaklarını düşünmediklerini söylüyorlar. Fakat devamında hiçbirisi ilk 100 içerisinde yer alacaklarını tahmin ettiklerini söylemekte de bir beis görmüyorlar. Yani başarılarının tesadüf olmadığının farkındalar. Başarı daha ilkokuldan başlayarak, ortaokul ve lise yılları boyunca süren ve üniversite eğitimi ile birlikte hayat boyu devam edecek olan düzenli ve planlı çalışmanın sonucunda kendiliğinden gelişen normal bir sonuç olarak karşımıza çıkıyor.
Şimdi bir de madalyonun diğer yüzüne bakalım. YGS sınavında 8.568 kişi sıfır puan aldı ya da bir başka deyişle hiç puan alamadı. Bu sonuçtan yola çıkarak hemen eğitim sisteminin bozukluğu yönünde ahkâm keseceğimi düşünmeyin. Nasıl ki YGS birincilerinin başarısı tesadüf değil ise; sınavda sıfır çeken adaylar dahil barajı geçemeyen 800 bin adayın başarısı da tesadüf değildir. Çünkü bu adaylar işi ciddiye alıp en başından beri bir hedef doğrultusunda gereken çalışmayı yapmamıştır. Bilmem sonuçları başka yönlere çekmenin âlemi var mı?
Verilen istatistiklere göre 2013 YGS sınavına giren lise son sınıf öğrenci sayısı 800.810 kişidir. Diğer adaylar ise lise mezunu, bir yüksek öğrenim kurumunda öğrenim gören veya daha önce sınava girmiş adaylardır. Bu rakamların değerlendirilmesi de uzmanlar tarafından ayrıca yapılması gereken önemli bir konudur.
Son söz yerine tekrar edelim; başarı da başarısızlıkta tesadüf değildir. Kararlı, planlı, düzenli, bir rehber eşliğinde çalışmanın sonucudur. En üsttekiler ya da en alttakiler grubunda yer almak bizlerin isteyerek ulaştığımız bir sonuçtur. (03.04.2013)